Güncelleme Tarihi:
Bahçeli, bir dizi etkinliğe katılmak üzere geldiği Mersin'de gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. İşte Bahçeli'nin değerlendirmelerinden satırbaşları:
SEÇİM TARİHİ
Adalet ve Kalkınma Partisi eğer bu tarihi uygun bulmuyorsa, 5 Haziran olabilir. Buna da uygun değil diyorsa 29 Mayıs'a da olur deriz. Ancak seçimlerin geçmiş dönemde olduğu gibi 22 Temmuz'da olması mümkün değil. Çünkü bu tarih, hafta içine denk gelir. Seçimlerin pazar günleri yapılması daha doğru olur. Bu kapsamda bize göre seçim tarihi 12 Hazirandır. Temmuz ayında okulların tatil olması, tarım sezonunun başlamış olması, seçime katılımı aşağı çekebilir. Hal böyle olunca seçimlerin verimli, etkin, sağlıklı ve yüksek katılımlı halde yapılabilmesi için tarihe dikkat edilmesinde büyük bir yarar vardır.
İKTİDAR DEĞİŞİKLİĞİ ELZEM
(Ne yapalım bizi millet getirdi, sizi de millet getirirse getirsin) diyor. Hal böyle olunca millet getirmişse, millet götürmesini de bilmeli. Demek ki bu seçimlerde iktidar değişikliği Türkiye için zaruri olmuştur. İktidar değişikliğini yapabilmek için millet iradesiyle gelenler millet iradesiyle gönderilmelidir. Hiç bir zaman da (bizim başımıza şu gelmişti) diyerek televizyonlarda tekrar ağlama gerekçesi bulamamalıdır. (Madem seni millet olarak getirdik, al işte şimdi seni millet olarak yolcu ediyoruz) demek lazım. İşte bu yıl yapılacaksa seçim, iktidar değişikliğini elzem kılan bir seçimdir.
Daha güçlü bir iktidarı ortaya koymanın zamanı geldi. O yüzden bu seçimlere tüm siyasi partiler çok iyi hazırlanmalıdır. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin devletin tüm imkanlarını kullanıp medyanın bir bölümünü baskı altına alarak, bir bölümünü yandaşı haline getirerek, kararmış bir AK Parti'yi aklama gayretlerine fırsat verdirmemek lazım.
İÇİŞLERİ BAKANI YÜCE DİVAN'A GÖNDERİLECEK
Türkiye'yi 8 yılı aşkın süredir yönetiyorlar. Bu süre içerisinde Türkiye büyük bir tahribat almıştır. Bin yıllık kardeşlik sorgulanır hale gelmiştir. Milli devlet ve üniter yapımız açık şekilde tehdit altındadır. Türkiye'de, 1 Ağustos 2009 tarihinden itibaren Kandil'de Güneydoğu'nun dağlarında PKK bölücü terör örgütünün siyasallaşması için bir devlet politikası belirlenerek gaflete düşülmüştür. Allah nasip eder, bu millet teveccüh gösterir, biz de iktidar olduğumuzda 1 Ağustos 2009'un arkasını önünü inceleyerek, bölünmeyi devlet politikası haline getirenlerden hesap sormazsak, bu millete görevimizi yerine getirmemiş oluruz. Onun için 1 Ağustos 2009 tarihi çok önemlidir. Sayın İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı Allah'ın izni ile yüce divana gönderilecek.
TOKİ PROPAGANDA ARACINA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ
Ayrıca TOKİ'nin hesaplarını da gözden geçirmeliyiz. TOKİ hangi olanaklara sahiptir? Burada hangi konutlar nasıl yapılmış, kimlere peşkeş çekilmiştir? Yine Allah nasip ederse bunların hepsinin cevabı aranacak. Bugünkü AKP iktidarının 8 yıllık döneminde at arabası dahi olmayanlar, şimdi nasıl ciplerle geziyor? Bunun kaynağı nerededir? AKP'ye oy veren gariban hala gariban, ama AKP'yi yöneten kim varsa, milyarder. Bunun da hesabını soracağız.
DETERJANLARIN ALAYINI ALACAĞIZ
Biraz mizah olarak ifade ediyorum, yanlış anlaşılmasın. Bugün Türkiye'de ne kadar deterjan varsa, Omo'su, Alo'su, Persil'i şunu bunu... Bunların alayını alacağız, birbirine karıştıracağız ve AKP'yi içine koyup, 8 yıldaki kirliliği temizleyeceğiz. Bu söylediklerim iktidar olduğumuz halde hayata geçirileceğine göre, iktidarımız için mücadeleye devam etmeliyiz.
3 DÖNEM İKTİDAR İSTEDİ
Birinci dönem, toparlanma, onarım, hesap sorma ile Türkiye'yi şeffaf dürüst ve ilkeli bir ülke haline getirme dönemidir. İkinci dönem gelişme, büyüme ve bütünleşme dönemidir. 36 etniği, Türk-Kürt kardeşliğini, Alevi-Sünni ayrımını yeniden bütünleştirip bu milleti tekrar hoşgörüye kavuşturacak dönemi başlatacağız. Bunun ikisiyle beraberde Allah nasip ederse, 2023 yılında da Türkiye'yi lider bir ülke haline getireceğiz. İşte böyle bir döneme MHP taliptir. 40 yıllık deneyim buna müsaittir. Hazırlıklar bunun için yapılmıştır. Eksik olan yüzde 40'a tekabül eden bir millet teveccühüdür. Onun için buna yönelik hareket etmeliyiz.
ODA TV BASKINI
Yargı sürecinin sonucunu beklemek durumundayız. Her gün yeni bir olay karşısında farklı değişik yorumlar getirerek olayı daha fazla anlaşılmaz hale getirmenin anlamı yok. Herkes sabırlı olmalıdır. Tutuklamalar devam ediyor ise geçmişteki tutuklamalarla birlikte sonucunu sabırla beklemeliyiz. Yargıya güvenerek hareket etmeliyiz. Sonucunu hep beraber milletçe görelim.
MİLLETVEKİLİ SEÇİM KANUNUNUN İPTAL EDİLEN MADDESİ
Yani mevcut nüfusumuza göre belirli milletvekillerinin öncelikle birer milletvekilliğini illere dağıtmasıyla eşitlik sağlamasında büyük bir fayda vardır. Fakat, nüfusun fazla olan unsurlarıyla illerin milletvekili sayısını belirlemede TBMM'de güzel bir çalışma yapılmıştı. Bu düzenlemede söz gelimi, Bayburt 1 milletvekilliğine düşmüşken, bu iki milletvekilliğine gelmişti. Böylelikle de illerimizde demokrasiye uygun bir rekabetin doğmasına fırsat veriliyordu. Şimdi zannediyorum CHP'nin, Anayasa Mahkemesi'ne başvurusuyla iptal edildi. Şu an yeni bir düzenleme ihtiyacı hissediliyor. Hükümetten bir çaba ortaya koymalarını bekliyoruz.
Eğer bir milletvekilinin bulunduğu ilde, seçim yapmaya çalışırsanız, mevcut seçim sisteminin mantığına ve ruhuna ters düşer. Mesela, Gümüşhanede milletvekilliği sayısını 1'e düşürmüşseniz, basit çoğunluk esasına kaçarak seçim yapılmış olur ki, bu Türkiye genelindeki uygulamasını da sistemin ruhuna aykırı kılar. TBMM'de bir seçim kararı alınırken, milletvekillerinin illere göre dağlımı gözden geçirilmelidir. Her ilin en az 2 milletvekilliği ile temsiline imkan sağlayan düzenlemenin korunması için MHP üzerine düşen gayreti gösterir.
TORBA KANUN
Bu konuda milletvekili arkadaşlarımız TBMM'de üstün gayret göstermişlerdir. Torba Kanunu'nun içerisine son eklemelerden bazılarına MHP, seviyeli muhalefet anlayışıyla engel olmuş, bazılarına ise yeni önergelerle katkı sağlamıştır. Torba Kanunu çok geniş kapsamlı çıkmıştır, Türkiye'ye hayırlara vesile olmasını diliyoruz.
İSYAN PROVALARI
İnsanımız mutsuz ve yaşamından kaygılıdır. Yarınlar belirsizdir ve kimin başına ne geleceği, nasıl bir suçlamayla karşılaşacağı bilinmemektedir. Sosyal gerginlik ve siyasal öfke artarak devam etmektedir. Vatandaşlarımızın birikimleri ve güçlükle bankalara faiz ödemekle elde ettiği evi, otomobili kundaklanmakta ve maskeli teröristler ön plana çıkmış durumdadır. Geçtiğimiz günlerde Mersin'de bir kahvehaneye atılan molotofkokteyli, bir insanımızın hayatını tehdit etmiştir. Şehirlerde isyan provaları yapılmakta, nefret dalgaları gittikçe yayılmaktadır. Türkiye'de Mısır'ın Tahrir Meydanı'ndaki bölücü organizasyonun altyapısı oluşturulmaya çalışılmakta. Terörist faaliyetler ülkemize kan kusturmaktadır. İşte bundan da iş başında olan iktidarın herhangi bir şikayeti yok.
DARBE İDDİALARI
Bu esnada terörle mücadele edenler, indirilmeye çalışılmakta. Uzayan ve bir türlü sonuçlanmayan sözde darbe iddiaları toplum ve devlet hayatının üzerine çökmüştür.
Şüphesiz darbeci kim ya da kimlerse hakkından gelmek ve adalet önünde hesap vermesini sağlamak, hepimizin boynunun borcudur. Milletin vermediği bir yetkiyi gayri hukuki ve ahlaki yöntemlerle elde etmeye çalışmaya kimsenin hakkı yoktur. Demokrasinin korunup kollanması ve Cumhuriyetin canlılığının sağlanması her vatandaşımızın en temel görevidir. Buna inancımız tam. Ne var ki darbeci diyerek bölücü terörle mücadele eden kahraman askerlerden hesap sormaya da hiç kimsenin hakkı yoktur. Ve bunları milletimiz affetmeyecektir, unutmayacaktır. Nitekim göz bebeğimiz olan Türk Silahlı Kuvvetleri'ni darbe yapmak için fırsat kollayan bir kuruluş olarak göstermek, kimseye fayda sağlamayacak. Üzülerek ifade etmeliyim ki Türk milleti karanlık ve çıkmaz bir sürece çekilmek istenmekte.
ABD'NİN ANKARA BÜYÜKELÇİSİ'NİN SÖZLERİ
ABD Ankara Büyükelçisi Francis J. Ricciardone'nin Türkiye ile ilgili yorumlarına AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik'in “Kimse bizim içişlerimize karışamaz” şeklindeki değerlendirmelerine Bahçeli, “ee doğru söylemiş, kimse içişlerimize karışmasın” diye yanıt verdi.
LİMON GİBİ SIKIP ATMAK GEREKİR
Bugünkü iktidar için 3. kez deneyelim demek kendi geleceğimizi karartmak demektir. İktidara Erdemlililer açısından baktığımızda narenciye üreticilerinin durumuna baksanız. Bu iktidarı limon gibi sıkıp atmak gerekir. 30 kuruşa limon satmaya mecbur bırakılan bir çiftçi neyi düşünecektir? Hangi yalandan, hangi AKP iktidarının pembe tablosundan yararlanabilir. AKP kendini televizyonlarda pembeleştiriyor, ama halk limon gibi sararıyor, çürüyor ve yok oluyor. Hal böyle olunca bu iktidar gitmelidir. Gidecek, ama yerine kim gelecek? Bunu düşünmek lazım. Yerine gelecek bellidir. O da MHP'dir.