Güncelleme Tarihi:
Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, terör örgütü yandaşlarının ilim ve irfan yuvalarını kirletme amacında bulunduğunu belirterek, Hacettepe Üniversitesinde yaşanan ve diğer üniversitelere sirayet eden terör tahriklerinin alarm vermeye başladığını ifade etti.
Devlet Bahçeli, "Hala medyada karşıt görüşlü öğrencilerin kavgasından bahsedilmektedir. Üniversitelerde bir yanda yalnızca öğrenimlerine devam etme, sınıflarını geçme gayesi taşıyan Türk gençliği varken, diğer yanda PKK'nın yedekleri, üniversitedeki uzantıları vardır." diye konuştu.
Hiç kimsenin sorumluluktan kaçmaması, gerçekleri haykırmaktan korkmaması gerektiğini belirten Bahçeli, şunları söyledi:
"Çağrım hükümetedir, YÖK'edir, rektörleredir. Artık kararınızı veriniz. Durduğunuz yeri netleştiriniz. Üslup ve beyanlarınızı da acilen temizleyiniz. Öğrencinin görevi okumak, ailesine, milletine ve ülkesine hayırlı ve faydalı birer fert olmaktır. Hiçbir kardeşim nedeni ne olursa olsun, herhangi bir kavganın tarafında, kısır tartışmanın içinde bulunmamalıdır. Türk devletinin güvenlik görevlileri vardır ve onlara güvenimiz tamdır. Hiç kimse kendisini polisin, askerin yerine koymamalıdır ve üniversiteler teröristleri, destekçilerini derhal kampüslerden arındırmalı, gittikçe tehlikeli düzeye çıkan gerilimin önüne geçmelidir."
"KARAMAN'DAKİ CİNSEL SALDIRI VAKASI HAFİFE ALINACAK BİR KONU DEĞİLDİR"
Bahçeli, Karaman'da yaşanan cinsel saldırı olayına de değinerek, Türkiye'nin istikrarsızlık döngüsüne hapsolduğunu ve toplumsal hayatın kriz geçirdiğini savundu.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:
"Karaman’da 45 evladımıza yapılan cinsel saldırı vakası hafife alınacak bir konu değildir. Beddualarla adı hatırlanacak sapık, en iğrenç suçu işlemiştir. Elbette her kurum, kuruluş, dernek veya vakfın içinden böylesi müptezel ve münferit tipler çıkabilecektir. Önemli olan bu canileri süratle toplumdan ayıklamak ve adalete teslim edebilmektir. Karaman'daki vahşiliği kınamak yetmeyecektir. Sapığın en ağır şekilde cezalandırılması konusunda toplumsal bir konsensüs olduğu tartışmasızdır. Adalet buna ilgisiz ve duyarsız kalmamalıdır. Zira adalet, tıpkı 17-25 Aralık sürecinde olduğu gibi, hakkı teslim etmez, müdahalelere açık olursa, toplum vicdanı bir kez daha darbe yiyecektir. Kim suç işlemişse hak ettiği cezayı çekmeli, yapılanlar kimsenin yanına bırakılmamalıdır. İster terörist, ister tecavüzcü, ister rüşvetçi, isterse de bir başka türden suçlu olsun, mutlaka ağır şekilde karşılığını görmelidir."
RIZA SARRAF'IN TUTUKLANMASI
Türkiye'nin adalet terazisinin uzun süredir kırık olduğunu" savunan Bahçeli, yaklaşık bir haftadır Rıza Sarraf'ın, ABD'de yakalanıp, mahkeme önüne çıkarılması hususunun konuşulduğunu aktardı.
Herkesin Sarraf'ın akıbetinin ne olacağını konuştuğunu belirten Devlet Bahçeli, "Havuz medyası ise iddianameyi hazırlayan ABD'li savcının paralel olduğuna peşinen hükmetmiş, okyanus ötesi kaynaklı yeni bir darbe planı yapıldığına dair yorum ve haberleri ısıtıp ısıtıp servis etmiştir. Bu savcının paralel olup olmadığını elbette bilemeyiz. Kaldı ki merak da etmiyoruz." diye konuştu.
Bahçeli, Türkiye'nin yeterince paralel yorgunu, paralel karmaşanın mağduru olduğunu vurgulayarak, "Yeni bir algı operasyonu, yeni bir sinsi kampanya devreye alınmıştır. Bizim ABD'li bir savcının yazdığı iddianameden öğreneceğimiz, bulacağımız, 'şimdi oldu' diyeceğimiz esasen bir şey bulunmamaktadır. İranlı kaçakçının çevirdiği dolapları, yediği herzeleri biz zaten biliyor, detaylarıyla hafıza kayıtlarımızda taşıyoruz. ABD’den duyacağımız yeni bir şeyin olmadığını, olsa bile bunun kanaatlerimizi temelden değiştirmeyeceğini, eğer varsa, okyanus ötesinden kaynaklı siyasi tasarımlara prim ve destek vermeyeceğimizi de açık yüreklilikle ifade ediyorum." değerlendirmesini yaptı.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, hukuki süreçte hükümete bilgi ve belge verilmesiyle ilgili taleplere soğuk ve mesafeli durmaması tavsiyesinde bulundu.
Gerçeklerin ortaya çıkarılmasını, gayri meşru ilişkilerin somutlaştırılmasını, suç ve suçluların deşifre edilmesini istediklerini anımsatan Bahçeli, "Madem İranlı kaçakçı tutuklanmıştır, madem mahkemeye çıkarılacaktır, o halde gizli saklı bırakılan, milletimizin gözünden kaçırılan ne varsa hesabı görülmelidir. Türk milleti bu yargılamanın sonucunu beklemektedir." dedi.
"DAYATMACI ANAYASA YAPIMINA İYİMSER BAKMIYORUZ"
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, anayasa konusunda yol haritası hazırladıklarını ve anayasa yazımı için kolları sıvadıklarını açıkladığını belirterek, bu durumda TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonuna ne olacağı sorusunu soran Bahçeli, şöyle konuştu:
"AKP de uzlaşmadan kaçmaya mı karar vermiştir? Davutoğlu'nun bu acelesi nedir, neye yormak gerekmektedir? CHP'yi ikna için sırasıyla hangi faaliyetler yapılmıştır? AKP’nin kısa süre içinde TBMM'ye getirmeyi vadettiği yeni anayasa hazırlığı toplumsal mutabakatı yok saydığına göre, Türk milleti bu oldu bittiye nasıl cevaz verecektir? Cumhurbaşkanı AKP'yle MHP'nin azami müştereklerinden bahsetmektedir ve iki partinin el birliğiyle yeni anayasayı milletin huzuruna çıkaracağına inandığını söylemektedir. Bizim AKP'yle azami müştereklerimizin neler olduğu öncelikle iddia sahibinin açıklayacağı bir husus olup bizim meselemiz değildir."
Milliyetçi Hareket Partisi'nin yeni anayasa çerçevesindeki görüşlerinin belli ve net olduğunu işaret eden Bahçeli, "Bizim duruş ve tutumumuzda herhangi bir değişlik olmamış, olmayacaktır. Bizim AKP'nin tek yanlı, dayatmacı, millet ve devlet çıkarlarını ikinci plana atan anayasa yapımına iyimser bakmamız mümkün değildir. AKP'nin başkanlık pençesine alınmış yeni anayasa hazırlık teşebbüsünün doğru, isabetli ve meşru bir tercih olmayacağı da bugünden aşikardır. AKP, (B) planına göre davranıp hazırladığı yeni anayasayı TBMM'ye getirdiği takdirde, Milliyetçi Hareket Partisi gerekli demokratik mücadelesini ve kamuoyunu aydınlatma görevini kararlılıkla yerine getirecektir." ifadesini kullandı.
Bu kadar önemli bir toplumsal sözleşmenin bir ayda yazılmasının nasıl mümkün olacağını kaydeden Bahçeli, "Ülkemizin kaybedecek, israf edecek zamanı kalmamıştır. Biliyoruz ki yeni gelişme ve dinamikleri kavrayamayanlar, gerekli atılım ve dönüşümleri başaramayacak ve hatta anlamlandıramayacak olanlardır." dedi.