A.A.
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 05, 2009 12:34
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yapılan kabine değişikliğini “isim levhalarının değiştirilmesi” olarak nitelendirirken, kabineye Ahmet Davutoğlu’nun dışarıdan bakan olarak atanmasını “Hükümete milletvekili olmayan birisinin atanmasının, Başbakan’ın Cumhurbaşkanlığı sürecinde göstermiş olduğu milli egemenlik vurgusuyla ve Cumhurbaşkanı’nın Meclis içinden seçilme yönündeki ısrarıyla çelişiyor” şeklinde değerlendirdi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin Meclis Grup toplantısında, yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi. Konuşmasına Mardin’in Mazıdağı’na bağlı Bilge Köyü’nde yaşanan katliamla ilgili başsağlığı dileyerek başlayan Bahçeli, katliamın ülkeyi büyük üzüntüye boğduğunu belirtirken olayın bütün yönleriyle aydınlatılması ve katillerin bulunmasını temenni ettiklerini söyledi.
“338 MİLLETVEKİLİNİN İÇİNDE LİYAKATLI BİR İSİM BULAMADI”
Bahçeli konuşmasında 1 Mayıs’ta Başbakan tarafından açıklanan kabine değişikliğine ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. Kabine değişikliği içinde en çok dikkat çeken hususun dışarıdan bir ismin Dışişleri Bakanlığı’na atanması olduğunu belirten Bahçeli, AKP’nin, 338 milletvekili içinde Dışişleri Bakanlığı için liyakatlı bir isim bulamadığını savundu. Bahçeli, şöyle konuştu:
“Elbette Meclis dışından hükümete giren yeni Bakan’ın akademik kimliğine ve uzmanlığına saygı duyuyoruz. Ancak hükümete milletvekili olmayan birisinin atanmasının, Başbakan’ın Cumhurbaşkanlığı sürecinde göstermiş olduğu milli egemenlik vurgusuyla ve Cumhurbaşkanı’nın Meclis içinden seçilme yönündeki ısrarıyla çeliştiğini ifade etmek isterim. Yalnızca isim levhalarını değiştirmenin Türkiye’yi oyalamaktan ve geleceğini karartmaktan başka bir anlam taşıması da mümkün görülmemektedir. Bu itibarla sorun Başbakan Erdoğan’ın kabine arkadaşlarını değil asıl kendi zihniyetini ve siyaset üslubunu değiştirip değiştiremeyeceği konusuna düğümlenmektedir. Başbakan Erdoğan bu kabine değişiklikleri ile kayıplarını durdurmak için bir hamle yapmış, demokratik bir hakkını serbestçe kullanmıştır. Mevcut değişiklikler, bu kabinenin bir seçim hükümeti olduğu yönünde emareler vermektedir.”
“CUMHURBAŞKANI’NIN GÖREV SÜRESİ 5, MİLLETVEKİLLERİNİN 4 YIL”Bahçeli, anayasa değişikliğine ilişkin tartışmaları da değerlendirdi. MHP’nin AB ve ABD’nin Türkiye’nin milli birliğini sarsacak konulardaki dayatmalarına teslimiyetçi bir anlayışla boyun eğilmesine ve TBMM’nin dış mihrakların yönlendirdiği süreçlerde bir noter haline getirilmesine karşı olduğunu vurgulayan Bahçeli, şunları söyledi:
“Türkiye Cumhuriyetinin üniter devlet yapısının ve milli devlet niteliğinin vazgeçilmek gereklerini haleldar edecek, milli kimlik, resmi dil ve eğitim dili gibi konulardaki mevcut anayasal temel ve çerçeveyi sulandıracak ve aşındıracak değişiklikler hiçbir şart altında tartışılmayacaktır. Partimiz yeni anayasa hazırlığı konusunda bu aşamada, hükümetin taslak metni ortaya çıkmadan, Meclis’te grubu bulunan diğer partilerin ‘bazı açılımlardan’ ne amaçladığı tam olarak anlaşılmadan ve ortam zeminde görüş ve önerileri belirlenmeden sonuca ulaşılamayacağına inanmaktadır.”
31 Mayıs 2007 tarihinde yapılan anayasa değişikliğine göre cumhurbaşkanının görev süresinin 5, milletvekillerinin de 4 yıl olduğunu ifade eden Bahçeli, buna göre milletvekili seçimlerinin 2011, cumhurbaşkanı seçiminin de 2012’de yapılması gerektiğine işaret etti. Bahçeli, “Bu anayasal hükmün değiştirilerek görev sürelerinin uzatılması ancak Anayasa değişikliği yoluyla mümkün olacaktır. MHP’nin böyle bir zorlamanın içinde ve yanında yer almayacağını bunu düşünenlerin meşru ve makul gerekçelerini Türk milletine anlatmak zorunda kalacaklarını herkese duyurmak isterim.”
ERDOĞAN’A “ADANA” TEPKİSİ: ADANALILARDAN ÖZÜR DİLESİNBahçeli, Başbakan Erdoğan’ın Adana seçimleriyle ilgili sözlerine tepki göstererek, seçimlerin üzerinden 37 gün geçtiğini, mazbatalarını alan belediye başkanlarının görevlerine başladığını söyledi. Adana’da da seçimleri MHP’nin adayı Aytaç Durak’ın kazandığını kaydeden Bahçeli, “Adana’yı kast ederek orada şaibeli bir belediye başkanı olduğunu söylemiş olması ne kabulü mümkün bir ifade ne de başbakanlık mevkiinde bulunan bir siyasetçiye yakışmayacak siyasi seviye kaybıdır. Bunu akıl, izan ve siyaset kültüründen mahrum sözleri önce değerli Belediye Başkanımızın şahsına sonra hür tercihlerini sandıkta gösteren Adanalıların siyasi iradesine ve MHP’ye yapılmış iftira ve karalama olarak addediyorum.
Seçim sonuçları ile ilgili olarak ülkemizdeki son karar mercii Yüksek Seçim Kuruludur ve kararları mutlaktır. Başbakan Erdoğan’ın bu gerçeği bilmiyormuş gibi hareket ederek yaptığı hakaret ve eleştiriler bu yönüyle Yüksek Seçim Kurulu’na da yönelik olup, yönlendirme maksadı taşımaktadır. Şayet seçimlerin yeniden yapılmasına ilişkin bir teklif var ise iddia ettiği gibi yalnızca Adana’yı değil partisinin kazandığı bütün belediye başkanlarını kapsamalıdır.”diye konuştu. Bahçeli, İçişleri Bakanlığı tasarrufu ile Aytaç Durak’ın Türkiye Belediyeler Birliği Başkanlığı görevinden alınmasını ‘Başbakandaki hazımsızlığın son tezahürü” olarak nitelendirdi. Bahçeli, “Sayın başbakanı millet iradesine saygıya ve Adanalılardan özür dilemeye çağırıyorum” dedi.
“TERÖRE SON VERMENİN ZAMANI ÇOKTAN GELDİ”Bahçeli grup konuşmasında, terörle mücadeleyi de değerlendirdi. Bu konuda yıllardan bu yana güvenlik güçlerinin verdiği mücadelenin iftihar vesilesi olduğunu söyleyen Bahçeli, “Ancak yaklaşık 25 yıldır süren bölücü terörle mücadeleye son vermenin zamanı çoktan geçmiştir” dedi. Özellikle iktidar zihniyetinin “gafleti” ile ardı arkası gelmeyen yol ve yöntem arayışlarının artık bir son bulması, kararsızlık, çaresizlik, geri adım olarak algılanacak yanlışlardan uzak durularak sorunun milletin gündeminden mutlaka çıkarılması gerektiğine işaret eden Bahçeli, terör örgütünün ya tam bir imhasının gerektiğini ya da tam bir teslimiyet haliyle silahsızlandırılmış terör örgütü mensuplarının adalete intikalinin şart olduğunu söyledi. Bahçeli, “Bunca yıldır ortaya çıkan gerçek şudur, Türkiye PKK terör örgütünü Irak’ın kuzeyinden kesin olarak söküp atmak için yeterli siyasi ve askeri kararları alamamış, Irak Bölgesel Yönetimi’nin himayesini ve desteğini kıracak etkili bir caydırıcı strateji izleyememiştir. Halen adı konmamış olsa bile, AKP hükümetinin Barzani üzerinden yürüttüğü görüşme ve ilişki trafiğinin adı, PKK terör örgütü ile ‘örtülü veya dolaylı müzakere’dir. Gerek Irak’la olan ilişkilerin gidiş istikameti, gerekse Türkiye’deki siyasallaşmış bölücülüğün eylemlerini toplumsallaştırma çabaları, İmralı canisinin affına kadar gidecek bir takvimi seçeneksizlik içine sıkışmış hükümetin önüne koymuştur” diye konuştu. Bahçeli Türkiye’deki kanlı terörün önlenmesinin karşılığının, Irak Bölgesel Yönetimi’nin Cumhurbaşkanlığı düzeyinde telaffuz edilmeye başlandığı gibi sözde ‘Kürdistan’ olarak tanımak ve Kerkük ile Türkmenleri gözden çıkartmak olmaması gerektiğine dikkat çekti.
EKONOMİYE ÇARE BULAMIYORDevlet Bahçeli, ekonomik krizle ilgili yaptığı değerlendirmede de Başbakan Erdoğan’ın ‘sığ ve ezbere dayalı söylenmiş ayaküstü sözlerle, işsizliğe, ekonomik sorunlara çare bulmakta mahir olduğu’nu savundu. Erdoğan ‘a” aldığınızı söylediğiniz ek tedbirlerle şu ana kadar diğer gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere kıyasla krizin etkilerini çok az ölçüde hissetmekten anladığınız üretimin felç olması, fabrikaların kapanması, işsizliğin kontrolden çıkması, iflas ve sosyal çalkantılar mı?” diye sorun Bahçeli, krize karşı uygulanan politikalar arasında bir uyumsuzluk, koordinasyonsuzluk ve çelişki bulunduğunu savundu. Bahçeli, Erdoğan’a “Senin için kriz teğet ya da uzaktan görünerek geçmiş olabilir. Yandaşlardan ve hanedan mensuplarından yeni şirket kuran, bu buhran dönemini fırsat olarak gören soyguncu ve asalakların hayat standartlarında bir yükselme de olabilir. Milletimizin alın teriyle, adrese teslim devlet ihaleleriyle, lüks ve rahata ulaşan, dünün mağdurları, bugünün haramzadelerine kriz hiç görünmemiş de olabilir. Ama sayın başbakan bir gerçek vardır ki, senin teğet geçeceğini her fırsatta söylediğin kriz, insanımızın yüreğini delip geçmektedir.” diye seslendi. (ANKA)
(EG/BÜN)
11:53 05/05/2009