Güncelleme Tarihi:
Bahçeli, Twitter’dan yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
İNSANİ, İSLAMİ VE VİCDANİ
“Değerli dava arkadaşım Alaattin Çakıcı, uzun süredir Keskin T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda hakkında verilmiş cezasını çekmektedir. Kendisi hem ülkü hem de ülke sevdalısıdır. Bizim taş duvarlar ardında bulunan bir ülküdaşımıza vefa göstermemiz kadar doğal bir şey de yoktur. Sayın Çakıcı’nın pek çok hastalığı vardır ve tedavisi de Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi’nde sürmektedir. Sağlık durumuyla ilgili medyaya çok sayıda iddia da yansımaktadır. Öncelikle durumunun netleştirilmesi şarttır, acildir. Bizim hem kader mahkûmu hem de sağlık sorunları yaşayan bir ülküdaşımızı kanuni izinler alındıktan sonra bulunduğu yerde ziyaret etmemiz insani, İslami ve vicdani bir sorumluluktur. Yaptığımız budur, hatta yeri gelirse yine yapacağımız dava görevi de bu olacaktır.
TERÖRİSTLER ZİYARET EDİLİRKEN...
Sayın Çakıcı’yı ziyaret etmemiz elbette bazı tartışmalara yol açmıştır. Bunu anlayış ve saygıyla karşılıyorum. Ancak bir ülküdaşımızdan vazgeçmemizi de hiç kimse beklememelidir. Cezaevi psikolojisini herkesin objektif şekilde idrak etmesi samimi temennimdir. Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Erdoğan Bayrakdar’ın bugün görevinden alınarak Ankara Cumhuriyet Savcılığına atanması HSK Birinci Dairesinin tasarrufudur. Fakat bu idari tasarrufun Sayın Çakıcı’yı ziyaretimizle ilişkilendirilmesi kuşkusuz yanlıştır, izaha muhtaçtır. Teröristler ziyaret edilirken, buna izin verenler görevlerinin başındayken, her kamu görevlisi, her sorumluluk sahibi şahıs tutarlılık ve samimiyet içinde hareket edecek erdemi doğal olarak göstermelidir, inancım odur ki, göstereceklerdir. Bize göre Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcısı görevini eksiksiz yapmıştır. Konuyla ilgili iltimas, kayırma, hukuk ihlali, etik ve ahlak dışı bir durum da söz konusu değildir. Her şey normal prosedüründe gerçekleşmiştir. Hata yoktur, kusur yoktur, kast zaten yoktur. Sayın Başsavcı’nın görevden alınmasının arkasında yatan asıl gerçek ve gerekçenin bizim ziyaretimizle ilgisi olmadığına inanmak istediğimi özellikle belirtmek istiyorum. Bu durumun vuzuha ermesi, tavzih ve telafi edilmesi arzum ve beklentimdir.
EYLÜL’ÜN CESEDİNİN BULUNMASI
Eylül’den sonra Leyla yavrumuzun da cansız bedeni bulundu. Hakikaten Türkiye yasa boğuldu. Ağrı’da günlerdir aranan Leyla gözlerini hayata yumdu. Hem Eylül’e hem Leyla’ya Allah’tan rahmet diliyorum. Ailelerine sabır ve başsağlığı temenni ediyorum. Çocuk katillerinin en ağır, en şiddetli ölçüde cezalandırılması kaçınılmaz bir adalet ihtiyacı, ihmal edilemeyecek insanlık ve şeref görevidir. Bunun da sonuna kadar takipçisi olacağımızı herkes bilmelidir.”