Bahçeli: Valiler hükümet uşağı olmuş

Güncelleme Tarihi:

Bahçeli: Valiler hükümet uşağı olmuş
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 20, 2010 10:42

MHP Lideri Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. 'Hükümet uşağı olmuş valiler var' diyerek sözü Aydın'daki pankart krizine getiren Bahçeli 'PKK'nın paçavralarını indiremeyen, teröre teslim olmuş bir Başbakan karşımızdadır' diye konuştu ve referandumla ilgili ilk mitingin Aydın'da yapılacağını açıkladı. Aydın'da geçtiğimiz Haziran ayında MHP il binasının duvarına asılan, üzerinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Barack Obama'nın fotoğrafı bulunan ‘Sen açıldıkça analarımız ağlıyor’ yazılı pankartı geceyarısı operasyonuyla indirilmişti.İşte Bahçeli'nin konuşmasından satır başları:

Haberin Devamı

BAHÇELİ'DEN ERDOĞAN'A ÇOK AĞIR SÖZLER (WEB TV)

MHP'YE GECE OPERASYONU

PANKART İNDİ, SİYAH BAYRAK ASILDI    

BÜTÜN KORKULARI MHP

PKK’nın paçavralarını indiremeyen, teröre teslim olmuş aciz bir başbakan karşımızdadır. Buna karşılık hükümet uşağı olmuş valiler eliyle gece yarısı indirmenin telaşı içindedir. Başbakan’ın derdi bölünme ayrılma değildir, bütün dertleri partimizin duruşudur, tepkisidir. Bütün korkuları MHP’nin iktidara gelmesidir.

Buradan Başbakan Erdoğan’a sesleniyorum. Belki kolluk gücüyle partimizin pankartlarını indirmek isteyebilirisin, şarlatan yöneticilerle bizi susturacağını sanabilirsin, devletin yayın kuruluşuna 24 saat yayın yaptırabilirsin. Sana da yakışır.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, şayet can  kayıplarını önleyecekse, terörü bir nebze azaltacaksa her yasal tedbirin (özel  hudut birliği) arkasında olacaklarını ve doğru işler yapılacaksa sonuna kadar da  destekleyeceklerini söyledi.

Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Çukurca'da 6  askerin şehit olduğunu belirterek, ölenlere Allah'tan rahmet, yaralıları acil  şifalar diledi.

Son günlerde Başbakan Erdoğan'ın bölücü terörle mücadelede yıllar sonra  aklına “profesyonel ordu, özel ordu, sınır ordusu, özel birlik” gibi isimlerle  anılan bir yeni silahlı yapılanma geldiğini ifade eden Bahçeli, “Biz, şayet can  kayıplarımızı önleyecekse, terörü bir nebze azaltacaksa, alınacak her yasal  tedbirin arkasında oluruz ve doğru işler yapılacaksa sonuna kadar da destekleriz.  Ancak bu tedbir kalıcı ve köklü değil tali bir tedbirdir. Terörizmi tamamen  ortadan kaldırmaya değil, terörizmle mücadeleyi oyalamaya yönelik bir taktiktir”  dedi.

Başbakan'ın “terörizme koyduğu yanlış teşhisten yola çıkarak yanlış  tedavide ısrar ettiğini” öne süren Bahçeli, şunları kaydetti:

“Başbakanın önerisinde, Kandil Dağına kapsamlı kara harekatı yoktur.  Barzani'ye karşı PKK'lıları teslim etmesine yönelik bir ihtar ve baskı yoktur.  Bölgenin işgalcisi olan Amerika'ya karşı bir dik duruş ve tavır yoktur. İçerideki  teröristleri besleyen kimlik tahriklerine son vermeye dönük bir pişmanlık yoktur.  Bunca siyasi lider turundan sonra, sınıra dizilecek askerlerimizin profesyonel  olmasından başka bir önerisi de bulunmamaktadır.

Bir yandan, yurtiçinde 'açılım' denen yıkıma devam edeceksiniz, öte  yandan elinde silahıyla dayanmış teröristi sınırda durdurmaya çalışacaksınız...  Bir yandan 'ok yaydan çıktı' deyip kimliklerin tahrikini ısrarla sürdüreceksiniz,  diğer yandan özel birlikler oluşturup, eksik yalnızca buradaymış gibi suçunuzu  gizleyeceksiniz... Bir yandan, Peşmerge reisine teslim olacaksınız, Washington'a  boyun eğeceksiniz, diğer yandan bütün eksikliği askerin yapısında  arayacaksınız... Bu tam bir tespit yanlışıdır ve sonuç vermesi mümkün değildir.

Elbette ki terörle mücadeleyi özel eğitilmiş profesyonel birliklerle  yapmak gerekmektedir. Kısmen yararlı da olabilir. Fakat, burada dikkatimizi çeken  nokta, AKP hükümetleri döneminde yapılmış toplam 54 Milli Güvenlik Kurulu  toplantısında, sürekli terörle mücadeledeki kararlılığa vurgu yapılmış olmasına  rağmen bu konunun açıklamalarda gündeme getirilmemiş olmasıdır. Sekiz yıla  yaklaşan AKP hükümetlerinin her eylem sonucu toplanan Terörle Mücadele Yüksek  Kurulu toplantılarının, Çankaya'da zaman zaman yapılan zirvelerin sonuç  bildirilerinde bu derece önem atfedilen konudan bahsedilmemiş bulunmasıdır. Bu  itibarla, Başbakan Erdoğan'ın siyasi çözüm arayışından askeri tedbir arayışına  girmiş olması bile aradaki yüzlerce şehidin vebalini taşımasına rağmen büyük bir  değişimdir. Ancak şayet bu bir tedbir ise 8 yıldır hükümet olarak Başbakan'ın  aklına şimdi mi gelmiştir? Bu konuda yapacağı girişim için muhalefet partilerinin  görüşünün alınması mı gerekmektedir? Hükümet kendisidir. Kendisi Başbakan'dır.  TBMM'de çoğunluğu vardır. Dilediği tedbiri alacak durumdadır.”
       
"HÜKÜMET SÜRECİ OYALAMANIN HESABINI YAPIYOR”

         
Terörle mücadelede tek yöntem özel hudut birlikleriymiş gibi sunularak  kamuoyunda bu yapay gündem üzerinden tartışma başladığını belirten Bahçeli,  “Elbette ki, bu konuda terörizmle mücadeleden önce, teröristle mücadelenin bir  parçasıdır ve düşünülebilecek bir tedbirdir. Ancak bölücülüğü ve terörizmi  durdurmak için sınıra özel birlikler dışında çok daha etkili siyasi karar  gerektiren tedbirler de alınmak durumundadır” dedi.

Hükümetin “işi askere havale ederek bu sorumluluğundan ve kararlardan  kaçmanın, süreci oyalamanın hesabını yaptığını” öne süren Bahçeli, sözlerini  şöyle sürdürdü:

“Mademki özel yetişmiş güvenlik elemanlarının bu işin üstesinden  gelebileceğini söylüyorsunuz, o halde Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde oluşan  Özel Harekat timini yıllar önce neden bölgeden çektiniz? Ve milletimizin esenliği  için terörle mücadelede sayısız şehit vermiş kahraman Özel Harekat polisinin aziz  hatıralarını, şeref ve haysiyetini incitecek şekilde, bıyığı üzerinden utanmadan  hakaretler ediyorsunuz.

Bunların, kendi ifadenizle MHP'li olduklarını söyleyip yörenin şartlarını  görünce siyasetimize gönül vermiş olmalarından ve bunu bahane edip  Milliyetçi-Ülkücü camianın kahraman evlatlarından neden rahatsız oluyorsunuz? Ve  üstelik bunca hakarete rağmen şimdi ne oldu da yeniden ve benzerini oluşturmaya  çalışıyorsunuz? Hiç kimse, MHP'yi de, Ülkücü gençliği de kendi ırkçı zihniyeti  için malzeme olarak kullanamaz. Türk milletine düşmanlığını, Türk polisine ve  askerine nefretini ilkel ve kimliksiz zihniyetinin siyaset malzemesi yapamaz.

MHP'yi ve kadrolarını yıkıcı ve bölücü emelleri için en büyük engel  görenlerin bizden özür dilemelerini beklemek ihanetin tabiatına aykırı olacaktır.  Ancak, AKP zihniyetini hiç değilse geçmişi şan şerefle ve şahadetle dolu kahraman  Özel Harekat polislerimizden, şehitlerinin ailelerinden derhal özür dilemeye  çağırıyorum.

Aksi takdirde bu alçaklık, söyleyenin de, söyletenin de, göz yumanın da  alnına, nesillerinden bile çıkmayacak kadar kazınmış bir şerefsizlik olarak  kalacaktır.”

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Aydın  ilinde, tarafsız ve hakkaniyete saygılı, siyaset üstü düşünen ve çalışan,  liyakatli bir mülki amirin görevlendirilmesi artık kaçınılmaz hale gelmiştir”  dedi.

Bahçeli, partisinin Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, Kıbrıs  Türklüğünün Rumların baskı ve zulmünden kurtarılmasının ve özgürlüklerine  kavuşturulmasının bir yıl dönümünü daha gururla yad ettiğini ifade etti.

“Artık oyun bitmiştir” diyen Bahçeli, “topyekun bir çöküş, çürüme ve  çözülme sürecine sokulan, uçurumunun kenarına sürüklenen Türkiye'nin, tarihi bir  yol ayrımında” olduğunu savundu.

Bahçeli, “Türk milleti için, ülkesinin ve devletinin milli varlığını ve  geleceğini yakından ilgilendiren karar anı gelmiştir. 12 Eylül 2010 tarihindeki  AKP Anayasasının referandumu, bir beka sorunuyla karşı karşıya bulunan  Türkiye'nin kaderini belirleyecek dönüm noktası olacaktır” dedi.

Bugün “Siyasi, ahlaki ve hukuki meşruiyetini bütünüyle kaybeden, siyasi  amaçlarla içini boşaltmadığı hiçbir değer kalmayan, hukuk ve kanun dışı yollara  sapmayı mubah gören, sivil diktatörlük kurmaya, bunun için sivil darbe yapmaya  hazırlanan ilkesiz ve inançsız bir hükümet” olduğunu savunan Bahçeli, “Sekiz  yılda yapamadıklarının bahanesini muhalefete atan bir garabete de milletimiz ilk  kez şahit olmaktadır” diye konuştu.

Bugün “hükümetin içine düştüğü çukurun seviyesinin giderek  derinleştiğini” ifade eden Bahçeli, “Bu vahim gelişmeler karşısında Başbakanın  derdi asla terör değildir, şahadet değildir, can kayıpları değildir. Ortaya  yayılan koku, teröristi hasretle kucaklayan, törenle karşılayan bir zihniyetin  şehitlerimizin uğurlama törenlerini aşağılayan ahlaki çürümüşlüğün kokusudur”  dedi.
         
 İLK MİTİNG AYDIN'DA
         
“MHP Aydın İl Başkanlığına yapılan saldırının tamamen keyfi ve haddi  aşan bir kanunsuzluk” olduğunu belirten Bahçeli, “Bunu yapanın ve yaptıranın  başbakan, bakan veya vali olması bu küstahlığı ve hakareti asla değiştirmez. Bu  oyunun parçası olan basiretsiz il valisinin Aydın'da görev yapma zemini ve  şartları bütünüyle ortadan kalkmıştır. Ve konu özürle telafi edilemeyecek kadar  önem ve ciddiyet kazanmıştır. Aydın ilinde, tarafsız ve hakkaniyete saygılı,  siyaset üstü düşünen ve çalışan, liyakatli bir mülki amirin görevlendirilmesi  artık kaçınılmaz hale gelmiştir” diye konuştu.

“Anayasa değişikliklerine 'hayır” mitinginin ilkini 1 Ağustos'ta  Aydın'da yapacağını bildiren Bahçeli, “Aydın il başkanlığımın önünde dava  arkadaşlarımla ve Aydınlılarla dimdik hazır bulunacağım. Benimle aynı inancı  paylaşan, aynı heyecanı duyan ve yönetime ders vermek isteyen bütün Egeli  kardeşlerimle, Efelerle, Zeybeklerle bu meydanda kucaklaşacağım” dedi.
       
HESAP BAŞKA
         
Halkoyuna sunulan Anayasa değişikliklerine olumlu bakan vatandaşlara, bu  paket içinde ne olduğuna değil, öncelikle nelerin olmadığına bakmalarını öneren  Bahçeli, bu Anayasa değişikliğinde “Demokrasi arayışı, hukukun üstünlüğü özlemi,  milli iradeyi hakim kılma isteği, milletin hukuku, bağımsız, tarafsız yargı ve hukuk devleti,  Türk milletinin sorunları ve sıkıntıları, yoksulluğa, açlığa, işsizliğe, hayat pahalılığına çözüm” olmadığını kaydetti.

Bahçeli, “Hesap başkadır. Bunların niyetleri; yargı bağımsızlığı değil,  kendisine bağlı ve bağımlı yargı yaratmaktır. Türk milletine özgürlük değil,  etnik bölücülük dayatmaktır. Türk milli kimliğini değiştirmek, devletin  temellerini yıkmaktır. Yolsuzluk, vurgun ve hırsızlık için özgürlük alanı  açmaktır. Milletin hukukunu savunmak değil, Habur'daki çadır mahkemesinin  devamını getirmektir. Düzmece hukuk ile adalet önünde hesap vermekten kaçmaktır”  dedi

Bahçeli, referandumda “hayır”ın, “Nafile kaçacak delik aramayın,  şahadetlerin hesabını bir bir soracağım, kurtuluşunuz yoktur, alçakların yakasına  yapışacağım” anlamına geleceğini savundu.
       
ÖNERİLER
         

MHP'nin daha önce yaptığı uyarıları sıralayan Bahçeli “Bu itibarla  'muhalefet yapıcı olsun, muhalefet çözüm önersin, muhalefet elini taşın altına  koysun' gibi zırvaların hiçbir anlamı ve karşılığı yoktur” diye konuştu.

Bahçeli, bölücülük ve terörle mücadelede başlıca önerilerini ise “Kandil  bölgesine kara harekatı yapılması ve örgütün imhası, Irak içinde güvenlik kuşağı  oluşturulması, PKK açılımından vazgeçilmesi, bölgede Olağanüstü Hal ilan  edilmesi, Kuzey Irak'a caydırıcılık stratejisinin uygulanması, terörist başının  temas kanallarının bütünüyle kesilmesi, etnik tahriklerin ve ayrımcılığın son  bulması” şeklinde sıraladı. Bahçeli, şunları kaydetti:

“Bizim başından beri 'yıkım' adını verdiğimiz ve tahripkar sonuçları  bilinen 'açılım'dan vazgeçilmedikçe, güvenirliğini kaybetmiş Başbakanla yüz yüze  görüşme konusundaki çekincelerimiz bilinmektedir. Bu açıdan, Başbakan Erdoğan'ın  'istişare niyetimiz maalesef MHP tarafından daha en başından reddedilmiştir'  ifadesi tamamıyla çarpıtmadır. Üstelik buna gerekçe olarak kullandığı 'gençleri,  çocukları, anneleri, babaları Türkiye'nin geleceğini ilgilendiren böyle hayati  bir meseleden' kaçtığımıza yoran sözleri ise bütünüyle aldatmadır.

Bu konunun milli bir sorun olduğu, Başbakan'ın aklına şimdi mi gelmiştir?  Sınırın kapatılmasının gerekli olduğu AKP zihniyetinin gündemine yeni mi  düşmüştür? Bu durum, vizyonsuzluğun, hesapsızlığın sonucu değil midir? Bu durum,  acziyetin ve yetersizliğin ilanı değil midir? AKP zihniyetinin, kusurların  gizlemeye çalışmalarının sebebi de burada aranmalıdır. Bunlar, sorumluluklarını  paylaştırmak istiyorlar, suçlarına ortak arıyorlar. Bunlar, yanlış kararlarını  tek başına alıp, vahim sonuçlarını figüranlara paylaştırmak istiyorlar. Oyun bu,  düzen bunun üzerine, tuzaklar bu hesapla hazırlanıyor. Milliyetçi Hareket bu  oyuna gelmez, Ülkücü Hareket bu tuzağa düşmez. Bize ırkçı, kafatasçı diyenleri,  elimizin sıkılmayacağını, bize selam bile verilmeyeceğini söyleyenleri, kandan  beslendiğimiz iftirasını atanları açıkça özür dilemedikçe asla affetmez ve bir  araya da gelmez. Başbakan Erdoğan bu batağa bilerek ve isteyerek girmiştir.  Girdikçe batmış ve gömülmüştür. Şimdi bizden çekip çıkarmamızı istemektedir. Bir  eli PKK'dayken, bizim ona uzatacak elimiz yoktur. 'Açılımdan pişmanım' demeden  yapacak yardımımız da yoktur. Eğer, Başbakan Erdoğan geriye dönüşü olmayan bir  yola girmişse, 'ok yaydan çıktı' diyorsa, bölücülük yolunda yalnız kalacağını  söylemek isterim. Bilinmelidir ki gömüleceği batakta son pişmanlık da fayda  etmeyecektir.”
      

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!