Güncelleme Tarihi:
Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu. Devlet Bahçeli Silopi, Cizre, Sur, İdil, Yüksekova, Şırnak merkez ve Nusaybin'de terör örgütünün eylem ve provokasyonlarını icra ettiğini belirterek "Teröristler bunu yapıyorken hükümet nerede geziyor, valilik istihbarat görevlilerin neyle uğraşıyordu? Yüksekova'da şarkılı türkülü el yapımı bomba hazırlayıp çaydanlıkalrın içine yerleştiren şerefsizleri hiç mi gören duyan olmadı? Anlaşılan o ki Türkiye yalnızca Allah'a emanettir. Nusaybin bombayla doldurulukrne mülki amirler ne yapmıştır? Oratad çok ciddi güvenlik ve istihbarat zaafiyeti vardır. Nusaybin'in hali nedir? Hendekler ne zaman açılmış barikatlar nasıl dikilmiştir?" diye konuştu.
"SAYIN BAŞBAKAN SEROKLUĞU ÇOK SEVDİN"
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Diyarbakır gezisini değerlendiren Bahçeli şöyle konuştu; "İmara açılan, acil kamulaştırmaya alınan Sur'a yerleşmeyi bile düşünüyorsun, Allah tamamına erdirsin, gözümüz yok, hayrını görürsün, mutlu mesut olursun inşallah. Konyalıydın, şimdi oldun Diyarbakırlı. Dilerim talihin açık olsun. Tarihi Türk şehri Diyarbakır'daki konuşmanda hitap ettiğin meydanı yakından incelediğimde, gördüm ki, gururla sallanan tek bir Türk bayrağı yoktu. Görünürde bunu mesele etmedin, eminim ki sen de bundan şikâyet etmişsindir. Başka türlüsünü zaten kabullenmek imkânsızdır. Fakat gel bu Nusaybin'e biraz kafa yoralım, gel şu teröristlerin Türk vatanına nasıl mevzilendiğini, bombalarla nasıl demirlediklerini düşünelim."
"HDP'LİLERİN DOKUNULMAZLIK ZIRHINI DELELİM, BUNU MİLLET İSTİYOR"
Devlet Bahçeli PKK'nın Meclis'teki uzantılarıyla ilgili dokunulmazlıklarının öncelikli olarak kaldırılması gerektiğini söyleyerek Başbakan Ahmet Davutoğlu'na seslendi. Bahçeli şöyle devam etti; "Teröre destek veren, bölücülüğün peşine takılan, suç ve cinayetlerde fiilen payları bulunan PKK'nın Meclis'teki uzantılarıyla ilgili dokunulmazlıkları öncelikli olarak ve acilen kaldıralım. Sayın Davutoğlu, bilesin ki zaman geçiyor, milli vicdan kanıyor. Ayak sürüme, ağırdan alma, suya yazı yazma. HDP'lilerin dokunulmazlık zırhını delelim, bunu millet istiyor. Kimin suçu ve günahı varsa adalet önüne çıksın, kim bu aziz millete yan gözle bakıyorsa, çatık kaş, asık suratla nifakın yanında duruyorsa Türk hukuku üzerine gitsin. Mani olmayınız, engel çıkarmayınız, sadece adaletin önünü açınız ve PKK'lıları mahkemeye çıkarınız. Buna var mısınız? Buna tamam diyor musunuz? Dün, HDP'nin Adalet Bakanı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı hakkında verdiği gensoruya olumsuz baktık. Niye, çünkü çocuk istismarıyla ilgili TBMM'de kurulması kararlaştırılan Araştırma Komisyonu henüz sonuca ulaşmamışken, planlanan siyasi ayak oyunlarına alet olmamayı tercih ettik. Bize bu konuda kimse laf yetiştirmeye çalışmasın, tabii ki ilgili bakanların sorgulanmaya ve tartışmaya açık faaliyet ve sözleri olduğunu biliyoruz. Buna rağmen Milliyetçi Hareket Partisi, bu aşamada flu baktığı HDP'yle aynı kareye giremez, girmeyecektir. Doğu ve Güneydoğu'da silahlı bölücülerin Meclis ayağıyla bir ve ortak hareket edemeyiz."
"NUSAYBİN'DE TAŞ ÜSTÜNDE TAŞ BAŞ ÜSTÜNDE BAŞ KOYMAYIN"
Başbakan Ahmet Davutoğlu'na Nusaybin ve operasyonların yapıldığı diğer il ve ilçelere çağrıda bulunmasını öneren devlet Bahçeli konuşmasını şöyle sürdürdü; "Onlara üç gün mühlet verin ve şehirleri tahliye etmelerini sağlayarak herkesi emniyetli yerlere alın. Arkasından da Nusaybin'de taş üstünde taş, baş üstünde baş koymayın. Şehitlerimizin kanını yerde bırakmayın. Sur'u yeniden yapmak için kolları sıvamışken, Nusaybin'de tekrar inşa edilir, Şırnak, Yüksekova'da yeni baştan ve Türk-İslam mimarisine uygun olarak hayat bulur. Şehadetlerin önü kesilmezse, hemen her ile giden kara haberler bitmezse, uyarıyorum, Türkiye iç savaşa sürüklenecek, Allah muhafaza Suriye'ye benzeyecektir. Gidişat bu yöndedir. Sayın Başbakan, hiç düşündün mü, vatan gittikten, Türkiye çözüldükten sonra siyaseti ne yapalım, iktidara gelsek bile buna nasıl sevinelim? Dikkat ediniz, devletin çarkını uyum içinde döndürünüz. Askerimizin, polisimizin ne ihtiyacı varsa gideriniz. Gerekirse ekmeğimizi bölelim, gerekirse aç yatıp aç uyanalım, gerekirse sarayın masraflarından kısıp, bütçeden kaynak ayıralım; ama kahramanlarımız ne talep ediyorsa son kuruşuna kadar karşılayalım."
"PARALELİN KÖKÜNÜ KURUTMALIDIR"
Devlet içinde yuvalandığı söylenen paralel yapılanmanın kaygılanmalarına neden olduğunu kaydeden Devlet Bahçeli şu ifadeleri kullandı; "Erdoğan, son günlerdeki şehit sayısındaki artış sebebinin paralel yapıya yakın polis ve askerlerden kaynaklandığını dile getirmiştir. Bu itiraf delilli ve ispatlı bir tahkikatın neticesi ise ister paralel, ister yamuk, ister küp şeklinde olsun; vatan hainlerinin, devlet düşmanlarının, Türkiye'nin karşısında yer almış muhalif cephenin alayının birden hakkından gelmek hükümetin siyasi namus borcudur. Paralelciler PKK'yı kollayacaklar, Diyarbakır Bağlar'da gerçekleştiği iddia edildiği üzere, operasyon bilgilerini sızdıracaklar, istihbarat ve güvenlik kaosu yaratacaklar, biz de buna sessiz kalacağız öyle mi? Yok öyle yağma, yok öyle bir dünya. Bunlar kim ya da kimlerse hükümet ibreti alem için isimlerini tek tek, unvanlarını bir bir açıklamalı, bu çürümüşleri, bu kansızları deşifre etmelidir. Ve de gereken her ne ise derhal yapmalı, paralelin kökünü kurutmalıdır. Milli mukavemeti kırmak her babayiğidin harcı da olamayacaktır."
"ERDOĞAN ABD'DE TÜRKİYE CUMHURİYET'İNİ TEMSİL ETMİŞTİR”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 29 Mart- 1 Nisan tarihleri arasındaki ABD'deki Nükleer Güvenlik Zirvesine katıldığını anımsatan Devlet Bahçeli şöyle devam etti; "Erdoğan'ın ABD ziyaretinde nükleer güvenlik konusu ikinci plana düşmüştür. En azından ülke gündemi bunu göstermektedir. Erdoğan'ın ABD'ye intikali sırasında havalimanından itibaren başlayan olumsuzluklar ve nezaketsiz muameleler bizlerin gözünden kaçmamıştır. Bizim Cumhurbaşkanı'na bakışımız bellidir. Bugüne kadar aramızda geçen yoğun ve kıyasıya siyasi mücadeleler de unutulacak türden değildir. Ancak Erdoğan ABD'de Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil etmiştir. ABD yönetiminin havalimanında Erdoğan'ı bir manga askerle karşılamaya layık bulması bir defa Türkiye'ye haksızlık ve saygısızlıktır. AKP'li Dışişleri Bakanı'nın bir avuç insandan oluşan karşılama kuyruğuna telaşla girip ön safa geçmesi ve de durumu kurtarmaya çabalaması hiçbir gerçeği değiştiremeyecektir. ABD, stratejik ve model ortaklığını kızağa almış gibidir. Anlaşılan müttefiklik hukuku da bekleme odasındadır."
"KIRMIZI ODADA NELER GÖRÜŞÜLDÜ"
Erdoğan ve Obama'nın Kırmızı Oda'da neler görüştüklerine dair akıllara takılan sorular olduğunu vurgulayan Devlet Bahçeli şunları söyledi; "Erdoğan, Türkiye-Suriye sınırının 98 km'lik hattında halen IŞİD'in elinde bulunan Menbic'e yönelik YPG ilerleyişine göz kırpmış, ümit vermiş midir? Kırmızı Oda'da Erdoğan'ın PYD'ye karşı yumuşadığı, bu konuda ikna sürecine girdiği iddialarında gerçeklik payı var mıdır? Muhtemel Menbic operasyonunda Türkiye'ye bir rol verilmiş, başkent Ankara temelli şartlar sonuna kadar savunulmuş mudur? Üçüncü olarak, İranlı kara paracının kefaretten vazgeçmesi ve hakkındaki yığınla iddialar Kırmızı Oda'da Obama tarafından gündeme getirilerek bir tehdit enstrümanı olarak kullanılmış mıdır? Dördüncü ve son olarak, ABD yönetiminin YPG'yi kara gücü olarak gördüğü belli ve sabitken, Doğu ve Güneydoğu'ndaki terör saldırıları konusunda Obama'nın dikkati çekilmiş, tespiti yapılan ilişkiler ağı gösterilmiş midir? Vashington'da 50 dakikalık Kırmızı Oda seansı olurken, Ankara'da ABD Büyükelçiliği kendi vatandaşlarına tek tek saydığı 19 ilimize terör faaliyetleri gerekçesiyle gitmemelerini istemiştir. ABD terörden bu kadar çekiniyor, vatandaşlarının canından endişe ediyorsa, o zaman PYD'yi, PKK'yı niçin ve hangi insanlık değeri adına silahlandırmakta, üzerimize kışkırtmaktadır?"
"ERMENİSTAN ULUSLARARASI HUKUKA UYMALI AZERBAYCAN TOPRAKLARINDAN ÇIKMALIDIR"
Azerbaycan ve Ermenistan arasında yaşanan çatışmayı gündeme getiren Devlet Bahçeli konuşmasını şöyle sonlandırdı; "Ermenistan uluslararası hukuka uymalı, Azerbaycan'ın helali ve ecdat yadigârı topraklarından derhal çıkmalıdır. Yukarı Karabağ ihtilafı hak, hukuk ve barışçı yollardan çözülmeli, AGİT Minsk Grubu Azerbaycan egemenliğinde olması gereken topraklarda Ermeni zulmüne son verilmesiyle ilgili duruş sergilemelidir. Kardeş ülke Azerbaycan'ın toprak bütünlüğüne saygı ve riayet edilmelidir. Sonu nereye varırsa varsın, Milliyetçi Hareket Partisi Azerbaycanlı soydaşlarının güçlü bir şekilde yanındadır. Karabağ Kars kadar Türk'tür ve Türk'ün öz yurdudur. Vatanlarını savunurken şehit olan kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyor, Azerbaycan'a ve Türk milletine başsağlığı temenni ediyorum. Azerbaycanlı bir gazetecinin, ABD'de Cumhurbaşkanı'na soru sorarken şehitlerinden dolayı duygulanarak gözlerinin yaşarması aynı zamanda Türk'ün asil ve soylu tarafının göstergesidir. Merak ediyorum, şehitleri hiç ağzına almayan, bırakınız gözlerinin nemlenmesini, acıları bile paylaşmaktan kaçan ve korkan akillere, sözde akademisyenlere, yarım aydınlara, medyada yer tutmuş bazı kokuşmuşlara Türk milleti nereye kadar sabredecektir?"