Güncelleme Tarihi:
Parti Genel Merkezi'nde Ziya Gökalp Kültür ve Sanat Sergi Salonu'nun açılışını yapan Bahçeli, “Türk Dünyası Çalgıları Müzesi” sergisini gezdi. Bahçeli, daha sonra “Siyaset ve Liderlik Okulu Sertifika Töreni'ne katıldı.
Devlet Bahçeli, 2009 yılında açtıkları, “Siyaset ve Liderlik Okulu”nda, altı dönemdir siyasetin ve liderliğin eğitimini ana hatlarıyla vererek, katılımcılara destek olduklarını söyledi. Bu durumdan iftihar duyduklarını belirten Bahçeli, “Ümit ediyorum ki siyasetin ahlaki erozyona uğradığı, değerlerle ters düşmeye başladığı bir dönemde, olması gerektiği gibi anlaşılmasına ve ardından da tatbik edilmesine okulumuz küçümsenmeyecek yardımlarda bulunacaktır” dedi.
“Kardeşlik bağlarımız tarumar edilmektedir”
Milleti yekpare bir sosyal ve ahlaki kudret bütünlüğü yapan unsurun kültürel farklılık değil, benzerlik ve birlik olduğunu vurgulayan Bahçeli, “Sözde demokratik kaygılar paralelinde farklılıklara yapılan vurgu, emek emek oluşturulmuş ve birlikte kazanılmış ne varsa tehdit edecek ve ayrımcılığı tıpkı bugünkü gibi zirveye taşıyacaktır” diye konuştu.
“Ayrımcılığın dilini, bölücülüğün sözlüğünü ezbere bilen gafillerin, milleti çözerek ve farklılığın uçlarına çekerek dağıtmaya çalıştığı maalesef her geçen gün netlik kazanmaktadır” diyen Bahçeli, bu coğrafyadaki bin yıllık siyasetin ve bunun neticesinde oluşan kardeşlik bağlarının kalbi ve gönlü kirlenmiş mihraklar tarafından tarumar edildiğini ileri sürdü.
Türkiye'nin bu görünüm altında alacakaranlık kuşağının arkası vizyona giren kabuslarını bir bir yaşamak durumunda kaldığını ifade eden Bahçeli, şöyle devam etti:
“Şüphesiz jeopolitiğin yüklediği mecburiyetlerin görmezden gelinmesi, 1071 Malazgirt ruhunun dejenere edilmesi ve bin yıllık kardeşlik hukukunun çiğnenmesi bu kabus filminin sadece bir bölümünden ibarettir. Bugünkü zaman diliminde ne yazık ki siyaset bu nedenle, çözümsüzlüğü ve çöküşü özendirmekte, hızlandırmaktadır. Sözde ileri demokrasi küslüğü ve ihtilafı yaygınlaştırmaktadır. Bölücülük cesaret ve cüret kazanmaktadır. Devlet hırpalanmakta, millet ufalanmaktadır. Ahlak yozlaşmakta, sosyal bağlar zayıflamaktadır. Hukuk siyasallaşmakta, geleceğimiz kararmaktadır. Ekonomik adalet ve bölüşüm kötüleşmekte, yoksulluk ve işsizlik iyice katlanmaktadır. İsyancılar, bölücü militanlar aklanmakta ve alkışlanmaktadır. Terör elebaşları muhatap kabul edilmekte ve bunlara taviz üstüne taviz verilmektedir. Küresel projelere mihmandarlık yapılmakta, kan ve kaos teşrifatçılığından utanılmamaktadır. Türkiye'nin yarası derinleşmekte, Türk milletinin ağrısı artmaktadır. Sürekli ivme alan dehşet döngüsü vatanımızı içinden çıkılmaz bir duruma getirmektedir. Her gün şehitler toprağa düşmekte, analar ağıt yakmaktadır. Artık Türkiye'nin her tarafı güvensizliğin ve karanlığın içine hapsedilmiştir.”
“Bu acı tablo, yıkım projesinin, Haburcu zihniyetin eseridir”
Muş ve Kayseri Pınarbaşı'ndaki saldırıları kınayan Bahçeli, şehitlere Allah'tan rahmet, aileleri ve mesai arkadaşlarına ve Türk milletine başsağlığı, yaralılara da acil şifa diledi.
“Bu canilikleri şiddetle kınıyor, nefretle lanetliyorum. Türk milleti, yürek birliği içinde sanki kendi ocaklarından çıkmışcasına aziz şehitlerini kucaklamış ve bu elim hadiseleri derinden sahiplenmiş ve telin etmiştir” diyen Bahçeli, şunları kaydetti:
“Biliniz ki bu acı tablo, yıkım projesinin, Haburcu zihniyetin eseridir. Teröre müsamahamın, teröriste gösterilen toleransın neticesidir. İmralı'yla yapılan pazarlıkların sonucudur. Kandil'e ve peşmergeye boyun eğmenin diyetidir. Türk milletini 36'ya ayıran şuursuzluğun marifeti ve getirdiği çıkmaz sokaktır. Ve elbette Türkiye Cumhuriyeti'nin, birilerinin merhamet ve müsamahası ile kurulmuş, bağımsızlığını bir lütuf sonucu elde etmiş bir sömürge artığı olmadığı inancının inkarı ve ihlalidir.
Siyasetini Türk milletini bölmeye, çözmeye ve ayırmaya yönelik olarak kurgulayan zihniyet, Türkiye'yi etnik bölücülüğe ikram etmek için tüm yolları denemektedir. Küresel güçlerin kendisine biçtiği rolü heyecanla yerine getiren bu kafa yapısının, tüm denge ve ayarları bozduğu tüm berraklığıyla meydandadır. Geçmişte, basiretsiz ve teslimiyetçi yöneticilerin elinde yok olma tehlikesine maruz kalan milletimiz, bugün aynısıyla yüz yüzedir.”
Gelinen noktada Türkiye'nin asla ve asla basit tedbirlerle geçiştirilemeyecek ve üstü örtülemeyecek kadar ciddi ve beka düzeyinde bir bölücülük sorunuyla karşı karşıya olduğunu herkesin anlaması gerektiğini ifade eden Bahçeli, “Toplumun her kesimi, artık bıçağın kemiğe dayanmış olduğu terör ve arkasındaki bölücülüğün bir son bulması için hükümetin lazım gelen kararlılık ve cesareti ortaya koymasını beklemektedir. Ancak bundan yararlanmak yerine, iktidarın yine mazeretler ileri sürdüğü ve meseleyi ağırdan aldığı görülmektedir” dedi.
Bahçeli, konuşmasının ardından Siyaset ve Liderlik Okulu'nda eğitim alanlara sertifikalarını verdi.
“Önceki bakandan daha başarılı”
Bahçeli, törenin ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevaplandırdı.
Bir gazetecinin, Kayseri Pınarbaşı'ndaki olayla ilgili sorusu üzerine Bahçeli, “Bu çok yönlü araştırılması gereken bir konu olarak ele alınmalıdır. Çünkü Pınarbaşı coğrafyamızın tam ortasıdır. Türkiye'nin neresinden gelirseniz geliniz oraya ulaşmanız için bir yol katetmeniz gerekmektedir. Bu kadar yolu bu teröristler veya saldırıyı yapanlar nasıl katetmişlerdir? Bunu emniyet güçlerimizin derinlemesine bir incelemeye almasında yarar vardır” dedi.
Bahçeli, “Uludere'yle ilgili Hükümet tarafından farklı farklı açıklamalar geldi. İçişleri Bakanı bir açıklama yaptı Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nı işaret etti. Sonrasında Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, bir açıklama yaptı ve bu açıklamaları insani bulmadığını söyledi. En son açıklama da Başbakan'dan geldi. Sizin Uludere ile ilgili son yaşananlara ilişkin değerlendirmeleriniz neler” sorunu şöyle yanıtladı:
“Milliyetçi Hareket Partisi olarak siyasi iktidarın yöneticileri arasındaki farklı düşüncelerin tartışmasını yapmamız doğru olmaz. Bu tartışmaya onlar bir son vermelidir. Kim haklıdır, kim doğrudur parti yönetimi bunu netleştirmelidir. Ancak Sayın İçişleri Bakanı, demokratik açılım zırvasıyla meşgul olan bir önceki İçişleri Bakanı'ndan oldukça daha başarılıdır. Bu başarıyı gölgeleyebilecek bir tartışma zeminine ülkeyi sokmamak lazımdır. Kamuoyu nezdinde İçişleri Bakanını eleştirecekleri yerde 10 yıla yaklaşan terörle mücadelenin hangi aşamasını kiminle yaptıklarını, kimin daha etkili bir uygulama ortaya koyduğunu parti yönetimi belirlemelidir.”