Güncelleme Tarihi:
BAHÇELİ KENDİ TASARIMI YÜZÜKLE BÖYLE POZ VERDİ / Foto Galeri
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ankara Sheraton Otel'de düzenlediği basın toplantısında açıklama yapmak yerine gazetecilerin sorularını yanıtlamasının daha verimli olacağını ifade etti.
Üniversitelerde son günlerde yaşanan olaylara ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine Bahçeli, Türkiye'nin sosyal şiddet anarşi ve terör olayları ile uzun yıllardır karşı karşıya kaldığını ifade etti.
Öğrencilerin veya yüksek öğrenim gençlerinin örgütlenmelerini, siyasi, sosyal ve ekonomik olaylara bakışlarını veya kendi sorunlarının çözümü konusundaki ifadelerini yasalar içerisinde eylem yaparak anlatmaları halinde bunu makul karşılamakta yarar olacağını söyleyen Bahçeli, öğrencilerin siyasetten uzak kalamayacağını, sosyal olaylara karşı yorumlarını dışlamanın da bir anlamı olmayacağını kaydetti.
Ancak bunun geçmiş birikim ve tecrübeler ışığı altında yasal zeminde yapılmasının önemine işaret eden Bahçeli, bunun, gençliğin sosyal gelişimine de yüksek katkı sağlayacağını ifade etti.
Bahçeli, bu ülkenin acı tecrübelerle karşı karşıya kaldığını anımsatarak, “Öğrencilerin şiddete yönelmeleri, bu şiddeti bastırmak için polisin ikinci bir şiddet unsuru olarak kullanılması, geçmişte öğrenci-polis çatışmaları ile çok daha büyük gerilimlerin yaşanmasına sebebiyet vermiştir” dedi.
Bu nedenle başta siyasi iktidar olmak üzere, üniversitelerin, vali ve emniyet yetkililerinin olaylara geçmişteki birikimler ışığında yaklaşmaları ve önceden bilgi alarak gerekli tedbirleri geliştirmeleri gerektiğini kaydeden Bahçeli, “Emniyet güçlerinin de mümkün olduğu kadar daha az şiddetle karşılık vererek, olayları yatıştırmalarına yönelik bir anlayışa hakim olmalarında büyük yarar vardır” diye konuştu.
“DİNLEMEDEN TEPKİ ORTAYA KOYDUKLARINA GÖRE...”
MHP Lideri Bahçeli, şöyle konuştu:
“İstanbul'da bir eylem ortaya konuluyor, bu eylem TBMM'nin önünde sürdürülüyor. Arkasında da Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde bir Anayasa tartışmasına konu edilen bir toplantıda devam ettiriliyor. Burada da öğrenciler konuşmalarda bulunacak olan değerli siyasileri dinlemeden daha başlangıçta bir tepki ortaya koyduklarına göre, anlaşılıyor ki bir kesim gençlik yine 68 yıllarına benzer olayların içerisine doğru çekilmeye -yani öğrenciler 'o masum taleplerini yerine getiriyorlar' yaklaşımının dışına taşarak- Türkiye'yi belli amaçlara yönelik anarşi ortamına sürüklüyorlar ise bu tecrübeye Türkiye sahiptir.
Onun için öğrenci kardeşlerim başta olmak üzere aileleri onlara yardımcı olmalı, üniversite hoşgörüyle yaklaşmalı, siyasi iktidar da talepleri dışlamak yerine görüşmeyi tercih etmelidir. Rektörlerle yapılmış olan bir toplantıda eğer bir avuç genç kesim herhangi bir sorunlarını ifade etmek için oraya gelmiş iseler veya bu amacın dışında yönlendirilerek gönderilmiş olsalar dahi Sayın Başbakan'ın geçmişteki tecrübeler ışığında bunlardan birkaç temsilciyi alarak görüşme eğilimi zannediyorum birçok şeyin önünü kesebilir ama çok daha sert ifadeler, o ifadeler ışığında onun emniyet güçlerine yansıması, o yansımanın öğrenci üzerine şiddete yönelik olarak yansıması bugün gene Türkiye'yi 68'li yıllara taşıyan korku ve endişeye sürüklemektedir.”
Konuşmasında ülkücü gençlere de seslenen Devlet Bahçeli, ülkücü gençliğin, geçmişten bugüne yaşanan olayları çok iyi takip ettiğini, provokasyonlara imkan tanımamak için eylemlere katılmayacağını, ancak demokratik haklarını kullanarak her türlü görüşlerini yürüyüşlerle konferanslarla ve mitinglerle ifade edebileceklerine inandığını söyledi.
Bahçeli, “Bunun bir karşıt öğrenciler çatışması şekline dönüşerek takdimi, zannediyorum ki Türkiye de çok şeyleri farklı mecralara sürükleyebilir. Buna da dikkatli olmak lazım dedi” dedi.
SEÇİM İTTİFAKI OLACAK MI?
Bir gazetecinin seçim çalışmaları çerçevesinde Diyarbakır'a gidip gitmeyeceğine yönelik sorusu üzerine partisinin seçim çalışmalarını başlattığını belirten Bahçeli, “Ocak ayından itibaren seçim beyannamelerini hazırlayarak kamuoyuyla paylaşacağız. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın işaret ettiği 12 Haziranda olası seçim için MHP Türkiye'nin her alanına giderek, görüşlerini paylaşacaktır. Bu alanlar içerisinde Diyarbakır da olabilir” diye konuştu.
Seçim ittifaklarına ilişkin bir soruya da Bahçeli, “MHP'nin bugünkü değerlendirmesi, kendi imkan ve gayretleriyle tek başına seçimlere gireceği yönündedir” yanıtını verdi. Bahçeli, bu fikir doğrultusunda çalışmalarının devam ettiğini belirtti.
Bahçeli, “Demokratik Toplum Kongresi'nin, 'öz savunma gücü' adı altında bir tartışma başlattığının” ifade edilmesi üzerine, “Öz savunma gücü Türkiye'nin bölünmesine giden yolda önemli bir aşama olarak planlanmıştır. Bu tür görüşlerin benimsenmesi ve birleşmesine fırsat vermemek gerekir” dedi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun “Osmanlı Milletler Topluluğu'nun kurulabileceği” yönündeki açıklamasına ilişkin değerlendirmesi sorulan MHP Lideri, “Sayın Dışişleri Bakanı'nın bu açıklamayı hangi zamanda, hangi amaca yönelik olarak yaptığını anlamış değilim. Geçmişten bu yana Türk toplumun belirli kesimlerinde buna benzer görüşler sergilenmiştir. Gerçekçilik boyutuyla olaylara yaklaşılmalı. Bana göre dış politikayı çok ince bir ayarda götürmekte yarar var” görüşünü dile getirdi.
“WIKILEAKS BELGELERİ”
Bahçeli, Wikileaks belgeleri konusunda hükümete destek veren bir yaklaşım sergilediğine işaret edilmesi üzerine, bu tür belgelerin birinci kaynağının büyükelçilerin hazırladığı raporlar, ikinci kaynağının da büyükelçilerin basın, sivil toplum kuruluşları ile diyaloglarındaki duyumları ile hazırlanan belgeler olduğuna dikkati çekti. Bahçeli, en önemli belgelerin iki ülke arasındaki resmi görüşme tutanakları olduğuna işaret ederek, bu noktaya ciddiyetle eğildiklerini söyledi.
Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin tutulduğu resmi tutanakların kamuoyuna açıklanması halinde değerlendirme haklarının doğabileceğini belirten Bahçeli, aksi takdirde bilmediği raporlar üzerinde bir internet sayfası ile bir takım doğru-yanlış bilgilerle Türkiye'de bunu iktidara karşı bir siyasi malzeme olarak kullanmanın “basit bir siyaset” olacağını söyledi. Bahçeli, şöyle devam etti:
“MHP, yabancı kaynakların doğruluk bilgisi olmayan konularda herhangi bir değerlendirme yapmayı kendi siyasi etiği açısından doğru bulmamaktadır. O nedenle bu tartışmaların dışında durmaktayız. Bunu Türkiye'nin gündeminde bulundurarak ileride siyasal sonuçları çok farklı olacak bir duruma da götürmemek gerekir.
İnternet bilgilerinin daha yüzde 10'u açıklanmamış, daha çok belge olduğu iddiaları var, böyle bir zafiyeti Türk toplumu olarak gösterirsek, siyasetin acımasız bir malzemesi haline dönüştürürsek, bu zafiyetten yararlanmak isteyen unsurlar bir tarihi fırsat yakalamış olur. İlk söylenenlerin kaynağını bilmeden, inanırsanız ileride tamamen bunu Türkiye'ye yönelik bir amaç olarak şekillendiren unsurların da söylediklerine de inanmak zorunda kalırsınız. O da Türkiye'nin siyasetini bir başka çevrelerin yapılandırmasına vesile olursunuz. Bu ne Türk milletine ne Türk demokrasisine ne de Türk siyasi partilerine yakışır.”
BEDELLİ ASKERLİK
Devlet Bahçeli, askerlik ve bedelli askerlik ile ilgili bir soruya da, “Bu konuyla ilgili tartışmalar çok farklı zeminde sürdürülüyor. Bunda genel ve gerçek bir değerlendirmeyi yapabilmek için siyasi iktidarın, Genelkurmay Başkanlığı ile görüşerek oluşturmuş olduğu bir tasarının meclise gelmesi ile ve o tasarının MHP tarafından görülüp analiz edilmesi ile ifade edilecek durumdur, o bakımdan beklemekteyiz” yanıtını verdi.
“TORBA TASARI”
Bir gazetecinin, “TBMM'ye getirilen 'torba kanun' ile kamu görevlilerinin kişisel kusurlarından dolayı zarar görenler açısından tazminat davası yolu kapanıyor. Bu konuyu inceleme şansınız oldu mu?”sorusunu yanıtlarken, konunun TBMM'ye yeni geldiğini, arkadaşlarının değerlendirdiğini, Türkiye'de tartışmayı kuvvetlendirmekten başka bir fayda getirmeyeceğini belirtti.
Bahçeli, “Anayasa üzerinden köklü değişiklikleri seçimden sonraya bırakan bir zihniyete sahip siyasi partinin, alelacele bu tür tasarıları Meclise getirmesini anlamakta güçlük çekiyorum” dedi.
Devlet Bahçeli, görevini kötüye kullanan memurlara ilişkin olarak da, yasa görüşülürken MHP'nin tavrının da görüldüğünü, yasanın iktidarın oy çokluğu ile kabul edildiğini ve ne tür sonuçlar çıkacağını da önümüzdeki günlerin göstereceğini kaydetti.
“CHP'NİN TUTUMU DOĞRU DEĞİL”
Devlet Bahçeli, bir gazetecinin, bugün üniversitelerde yaşanan olayların 1968 dönemine dönüşüp dönüşmeyeceğine ilişkin bir soruya “68'den sonraki süreç, benim de yaşadığım bir süreçtir. Bunun acısı vardır, ıstırabı vardır, çilesi vardır, mahkumiyeti vardır, mağduriyeti vardır, öğretim hakkını kaybetme süreci vardır, bütün bunları bilen bir 68 kuşağı vardır” dedi.
Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu kuşağın üniversite öğrencilerine, gençlerine böyle bir dönemi yaşatmaması gerekir. Bütün siyasi partilere çok önemli görevler düşer. Bir partiyi eleştirmek adına söylemiyorum, olaylara yaklaşmak adına ifade ediyorum. İstanbul'daki öğrenci olaylarına yönelik iktidarı eleştirmek her siyasi partinin hakkı olsa gerek ancak TBMM'nin önüne toplanmış gençleri tekrar bir siyasi organizasyon algılayarak Meclise girmelerine dahil olmak, geçmişten ders çıkartmamak demektir.
CHP'nin bu tutumu kanaatimce doğru olmamıştır. CHP'ye düşen görev; yetkili arkadaşları ile hükümetin yetkili insanları ile bir diyaloğu başlatarak geçmişten yaşanan olaylardan da edindikleri bilgi ve tecrübe ile bu kıvılcımı yerinde söndürmekte yarar vardı. Bu başladığında durgun suya atılmış bir taş gibi bütün alanı kapsar. Bundan faydalanmak isteyen dış odaklar da çıkabilir, o bakımdan gençlik hareketleri çok hassas olması gereken, ülke için çok titiz olunması gereken konulardır. Gençlerden siyasi iktidarların değişim aracı olarak yararlanmaya kalkmak da geçmişten aldığımız tecrübelere göre de doğru olmamıştır. Bu bakımdan gençliğe şahsiyet kazandırmak, onu demokratik gelenek içerisinde yetiştirmek, her türlü örgütlenmesine yardımcı olmak, Türkiye'nin sosyo-ekonomik meselelerine sahiplenmeleri yönünde görev almaları için ve her türlü eylemlerine hoşgörülü davranmak, yaklaşmak ve mümkünse bunlar kangren olmadan çözmek başta siyasi iktidar olmak üzere parlamentodaki bütün partilerin görevidir. Dikkat ederseniz Avrupa'da ve bugünlerde de İtalya'da ortaya çıkan gençlik olayları, 68 yılındaki gençlik hareketinin bir suretidir. Hemen ertesi gün Türkiye'ye de yansımış olması dikkat çekicidir.”
PATRİKHANE'YE VERİLEN TAPU
MHP Lideri, bir gazetecinin, “Rum yetimhanesi, Patrikhane'ye verildi. Yarın bir gün ruhban okulunun açılması söz konusu olursa tepkiniz ne olacak? Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, geçtiğimiz günlerde, Ermenistan halkı ve Ermenistan ile sorunların çözümü noktasında bazı yeni adımların atılacağını söyledi” şeklindeki sözleri üzerine, “MHP'nin bu konudaki tavrı nettir. Çok tekrarlanmıştır, ruhban okulu konusu. MHP'nin Türk-Ermeni konusundaki görüşleri bellidir. Konuyu yineleyip yineleyip kamuoyunun önüne getirmenin bir manası yoktur. Yoksa yakında Türkiye ile Ermenistan arasında bir milli maç mı vardır?” karşılığını verdi.
Konuya partisinin çok hassas olduğunu ifade eden Bahçeli, hükümetin, siyasi kurumlarla istişare etmesinin doğru olacağını, dış politikayı bu zeminde yürütülmesinde yarar olduğunu söyledi. Bahçeli, hem parti hem de şahsi görüşünde bir değişiklik olmadığını da söyledi.
“HAVUÇ RAYDAN ÇIKIYOR”
Bahçeli, “Son dönemde kamuoyu sizin farklı popüler başlıklara temas ettiğinize yönelik haberlerle karşılaşıyor; twitter var, yüzük, diziler ve matematik hesaplaması ile ilgili yaklaşımlarınız var. Önümüzdeki günlerde yapılacak seçimde sürprizleriniz olacak mı?” sorusunu yanıtlarken, parti olarak toplumun her kesimindeki gelişmeleri ve olayları yakından takip ettiklerini bildirdi.
Bahçeli, ülkede son yıllarda yaşanan bazı olaylara dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye'de son yıllarda asayişsizlik çok yaygınlaşıyor. Toplumsal cinnet olayları ile karşı karşıya kalıyoruz. Hunharca katliamlar, cinayetler ortaya çıkıyor, bütün bunlar toplumu öfkelendiriyor, geriyor. Büyük felaketlere sebep verecek gelişmeler yaşanıyor. Ben konuşmalarım sırasında bunlara dikkati çekmeye çalıştım, maalesef bunu üzülerek belirtmek istiyorum k, bir cinayet olayı, bir dizi film gibi çok ayrıntılı bir şekilde veriliyor. Benzer yaklaşımları dizi filmlerde de görüyorsunuz. Ancak son dönemlerde suçun iz bırakmadan nasıl yapılacağına dair diziler ortaya çıkıyor. Biz bu dizilerin muhtevasına karışmak istemiyoruz, isteyen istediğini yapabilir ama toplumsal ruh dengesi bizim için önemlidir, sağlıklı bir toplum bizim için önemlidir, mutlaka ama mutlaka topluma katkı sağlayacak, toplumsal barışa katkı sağlayacak şekilde bir son ile bitmesine yarar vardır. Bu konuda medya mensuplarına ve medya emekçilerine büyük görev düşüyor. Türkiye ekonomik yönden sıkıntılı ise toplumsal yönden bir gerilim içerisindeyse geçim darlığı ile aileler büyük bir bocalama içerisindeyse bu diziler onları daha da sıkıntı içerisine sokabiliyor.
Bu nedenden dolayı gazeteci arkadaşlar sordu, ben de 'Çocuklar Duymasın' dizisini örnek gösterdim. Bu dizi modernleşen Türkiye'de çekirdek aileyi anlatıyor. Bir karı, bir koca ve iki çocuktan oluşan modern bir aileyi yansıtıyor ve ailenin ilişkilerini de. Bu anlamda ebeveynler ve çocuklar açısından örnek olabilecek bir dizi. 'Havuç' büyüdükçe delikanlılık çağına girdikçe oradaki eğitimin işe yaramaz hale geldiğini görüyoruz. Kardeşimiz başarılı bir oyuncu, ona bir şey demiyorum ama dizideki Havuç, raydan çıkıyor, evden ayrıldı, arkadaşları ile bağımsız ev tuttu, sosyal gelişmenin bir sonucudur bu. Ataerkil bir baba ile evladının arasındaki ilişkiler bozulmaya başlıyor onu ifade etmeye çalıştım. Temennimiz bu tür dizilerin başında danışmanlar ve eğitimciler olmalı... Zaman buldukça izlediğim bir dizi.”
“ŞİFRELER ELİMDE”
Bahçeli, sosyal paylaşım ağı Twitter ile ilgili olarak da teknolojik gelişime katılmak istediklerini, bunun dışında kalmanın bir anlamı olmadığını söyledi. Bahçeli, danışmanlarının önerisi ile açtığı Twitter hesabında, kendi düşünce ve görüşlerini çok daha geniş kitlelere anlatmak istediğini ifade etti.
Devlet Bahçeli, “Birileri bizden önce yaptı diye biz özendiğimiz için değil, biraz teknolojiyi geriden takip ettiğimiz için şimdi katıldık. Hesabın şifreleri bende, benden başka kimse giremiyor, kendim giriyorum” dedi.
Bahçeli, ilk defa Ani Harabeleri'ni ziyaretinde kamuoyuna gösterdiği yüzüğü ile ilgili bir soru üzerine de yüzüğün Selçuklu Devleti, Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti'nin yer aldığı tarihi bir süreci ifade ettiğini söyledi. “Bu yüzüğün bu kadar reklam edilmesinin doğru olup olmadığını bilmediğini” belirten Bahçeli, ancak yüzüğün kendisine yakıştığını söyledi.
MATEMATİK HESAPLARI
Bahçeli, MHP'nin 40. yıldönümü kutlamaları sırasında Antalya'daki bir değerlendirme toplantısında “matematik hesaplamalarına” ilişkin konunun gündeme geldiğini belirterek, şöyle devam etti:
“Arkadaşlarımıza farklı bir anlam yüklensin diye 'sıfırları kaldırın' dedim. Şimdi ben 24 konusu üzerinde duruyorum. Ben 1999 seçimlerinde de her ülküdaşımızdan 9 oy istemiştim, şimdi de 24 oy istiyorum. İktidar olmak istediğimiz için, iktidar olmayı hedeflediğimiz için bunu daha anlaşılır olsun diye ifade ediyorum. Bugün Türkiye'de 49 milyon seçmen var, tek başımıza iktidar olmak için 276 milletvekiline sahip olmak istiyoruz. AKP gibi güçlü bir iktidar olmak için en az yüzde 40 oyu hedef almayı planlamamız gerekiyor. Yüzde 40, 19 milyondur. Bunun için insanları inandırmak lazım. 40 milyonu 24'e bölerseniz bir rakam ortaya çıkar 700 küsur bin diye... Demek ki 700 bin ülküdaşımız inanır ve MHP'ye oy vermemiş gruplar içerisinde 24 oy gayretiyle çalışırsa tek başımıza iktidar olmak matematik olarak mümkündür.”
Bahçeli, ilkokul, ortaokul ve askerlik arkadaşları ile bu sayıya ulaşılabileceğini belirterek “iktidar için oy istemek lazım” görüşünü dile getirdi.
BAZI BASIN MENSUPLARINI DAVET ETMEDİK, ALINGANLIK GÖSTERENLER OLDU
Anayasa değişikliği için 12 Eylül'de yapılan halkoylamasından sonra yaptığı toplantıya davet edilmeyen bazı basın mensuplarının bugünkü toplantıya davet edilmesi ile ilgili bir soru üzerine, o kararı almalarında referandum akşamı ve sonrasındaki partisine yönelik eleştirilerin etkili olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
“12 Eylül referandumu akşamı ve sonrasında çok yönlü, MHP'ye yönelik bir kara propagandayla karşı karşıya kaldık. Buna cevap verebilecek bir medya ortamı da bulamıyoruz. Bunun üzerine 'Acaba dar kapsamlı en azından bu eleştirilere ve değerlendirmelere cevap verebilecek bir küçük toplantı yapabilir miyiz' düşüncesiyle 12 Eylül sonrası bir toplantı düzenlendi.
Hatırlayacağınız gibi referandum sonrasında dört kavram, cümle çok sık tekrarlandı. Bunlardan bir tanesi; 'Referandumun en büyük mağlubu MHP olmuştur', 'MHP taban kaybetmiştir', 'MHP kalelerini yitirmiştir', 'MHP seçim barajının altında kalabilir'. Televizyonlarda ve basında çok yoğun ve birbirine benzer bir anlatımla karşı karşıya kaldık. O toplantıya bazı basın mensuplarını davet etmedik. Buna çok alınganlık gösterenler oldu. Genelkurmay'ın basın toplantıları ile ilişkilendirerek, Genelkurmay'ı eleştirmeye açık olanlar bizleri de eleştirmeye başladılar, 'sınır getirdiler' vesaire diye, şimdi ise yine o arkadaşlarımız ile beraberiz.
Basının ne yazarlarsa yazsınlar hangi görüşe sahip olurlarsa olsunlar hepsine saygı duyuyoruz ama bazı gerçekleri yazmaları için bir fırsat kollamaya çalışıyoruz, acaba bazı bilgilerde eksiklik varsa bunu giderebilir miyiz diye bakıyoruz. Bunda da çok etkili olduğumuzu zannetmiyorum. MHP, yalnız kurt, medyada desteği olmayan bir siyasi kurumdur.”
68 KUŞAĞI
Ülkeyi bugün “68 kuşağının” yönettiğini ifade eden Bahçeli, bu kuşağın hata yapmaması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:
“Bugün ülkeyi 68 kuşağı yönetiyor. Bu, çok büyük bir avantaj, yani olaylar içerisinde her türlü sıkıntıyı, mağduriyeti, eziyeti, çileyi görerek gelmiş olan bir nesil bugün ülkeyi yönetiyor. Bu nesil hata yaparsa, '68 yılındaki kuşak Türkiye'yi şuurlu bir şekilde anarşi ortamına götürdü' kanaati doğar ama bu kuşak gerekli dersleri çıkartarak kendisinin çektiği sıkıntıyı ileride yeni bir nesile çektirmemek istiyorsa, birikimi ve tecrübesi ile toplumsal huzur içerisinde demokrasiyi çok daha işler hale getirmeyi amaçlamış bir nesil olur.
Bu birikim bugünkü nesilde var. Yani valide var, emniyet müdüründe var, öğretmende var, öğretim üyesinde var. Bugün 68 kuşağı diye ortada bulunan zaman zaman toplantılar yapan çevre bunları çok daha iyi bilir. Bunların arkasından gelen 78 kuşağı var”
Bahçeli, “68 kuşağı” denildiği zaman “akla ilk olarak devrimci kesimin geldiğini ancak bunun içerisinde ülkücülerin de olduğunu” söyledi.
Bir gazetecinin, bugün bazı medya organlarında yer alan “PKK lideri Abdullah Öcalan, Fethullah Gülen cemaatine işbirliği çağrısında bulundu” şeklindeki haberi hatırlatması üzerine Bahçeli, “Bu konu bizim de hassasiyetle durduğumuz bir konu. Buna ilk cevabı Fethullah Gülen grubunun vermesi lazım gelir” dedi.
“MİLLİYETÇİ, ÜLKÜCÜ KESİM ARINÇ'A SAYGI DUYUYOR”
MHP Lideri, “Son günlerde Sayın Bülent Arınç ile bir polemik yaşandı ve dün Başbakan Yardımcısı Arınç, bu polemiğe bir son nokta koyarcasına geçmişten beri size çok saygı duyduğunu söyledi. Bir nokta da siz koymak ister misiniz?” sorusu üzerine, şöyle konuştu.
“Sayın Bülent Arınç Bey'in zaman zaman erken, zaman zaman tahrik edici değerlendirmelerine siyasetçi olarak katılmıyorum ama hukukçu kimliğine, milliyetçi ve ülkücü hareket saygı duyar. Sebebi de şudur; 12 Eylül sonrasında avukat bulmakta güçlük çektiğimiz dönemlerde, milliyetçi ve ülkücü kardeşlerimizin davasına hukuken yardım elini uzatan şahsiyetlerden birisidir. O bakımdan ayrı bir saygımız vardır ama siyasi kimliğinden, biraz tartışma götürür olaylar gelişiyor biz de zaman zaman cevap vermeye çalışıyoruz. Eğer iki nokta bu açıdan birleşiyorsa sorun kalmamış demektir.”
DİĞER PARTİLERDEN MHP'YE KATILIM
Devlet Bahçeli, bir basın mensubunun “Diğer partilerden MHP'ye katılımlarla ilgili kendisinden işaret beklendiği” yönündeki sözleri üzerine, “Siyaset bu kadar basitleşmiş, bu kadar hafife alınacak bir konu değildir. Küçük işaretler, transferler, vesaire siyasi etiği bozar ama seçim dönemine yaklaşıyoruz, Türkiye'yi kucaklamak istiyoruz, iktidar olmak istiyoruz, onu anlatmak istiyoruz. Gelene 'gelmeyin' demeyiz ama ille de 'oradan kopup bize gelin' diye bir zorlamanın da içerisinde olmayız onu anlatmaya çalışıyorum” karşılığını verdi.
Bahçeli, bir başka soruyu yanıtlarken, 12 Eylül 1980 sonrasında yolları ayrılan milliyetçi, ülkücü kesimle tekrar bir araya geldiklerini ve kaynaşma ve kucaklaşma içerisinde olduklarını söyledi. Devlet Bahçeli, bu kaynaşma ve kucaklaşmayı geniş kesimlere yayarak büyük bir çatı oluşturmayı hedeflediklerini sözlerine ekledi.
YÜZÜK KENDİ TASARIMI
Bahçeli, Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne motifler taşıyan ve “Anadolu’nun kader çizgisi”ni temsil ettiği belirtilen bayraklı-tuğralı gümüş yüzüğü kendi tasarladı ve ilk kez 1 Ekim'de Ani Harabeleri'nde kıldığı namazda taktı.