Türkiye’nin yaklaşık bir haftadır Taksim Gezi Parkı merkezli olaylara kilitlendiğini belirten Bahçeli, "Bu kapsamda sokaklar karışmış, şehirler kaynamış, istikrarsızlık kanalı çok yönlü açılmıştır. Türkiye allak bullak olmuştur. Şiddet, baskı, zulüm ve anlaşmazlıklar her tarafa yayılmıştır. Taksim’de çatlayan fay hattı ülkemizi baştanbaşa sarmıştır. Milletimiz gelişmelerden endişelidir. Toplumsal kutuplaşma hiç olmadığı kadar artmıştır" dedi.
"AKP HÜKÜMETİ KRİZ ÜRETMEKTEDİR"
Bahçeli, "Taksim Gezi Parkı odaklı kurgulanan çatışma ve çekişme dinamiklerinin, siyasi ve toplumsal bir fecaate kapı aralaması an meselesidir. AKP hükümeti kriz üretmektedir. AKP hükümeti cepheleşme imal etmektedir. AKP hükümeti biz-siz ayrımını güçlendirmektedir.İşin aslında en büyük tehlike de buradadır. 76 milyonun iktidarı olma iddiasını yalnızca retorikte kullanan Başbakan Erdoğan, her alanda birlikteliği sabote etmekte, "ben yaptım olduö hodbinliğiyle sabırları zorlamaktadır. Başbakan’ın her sözü olay olmaktadır" diye konuştu.
"BAŞBAKAN VE PARTİSİ BU KEZ KÖŞEYE SIKIŞMIŞ VE TÖKEZLEMİŞTİR"
"AKP’nin sürdürdüğü siyaset yöntem ve stratejisi Türkiye’nin aleyhine ne varsa hayata geçirmiştir" diyen Bahçeli, şunları söyledi; "Bu siyaset anlayışı istismarcılıkta tavan yapmıştır. AKP’nin zorlamaları demokrasimize zararlar vermiştir. AKP’nin dayatmaları milli ruh ve kimliğe darbeler vurmuştur. Tüm bu gelişmelerin izdüşümünde diyebiliriz ki, iktidar bunalımlardan istifade etmiş, krizleri kullanmış ve toplumsal gelgitleri hanesine yazmıştır. Düne kadar bilinçli bir şekilde huzursuzluk üretmiş, duyguları ajite etmiş, insanımızı ayırmış ve kamplaştırmıştır. Ancak Taksim’de yaşanan ve ülkemizin geneline yayılan olay ve protestoların diğerlerinden farklı özellikler gösterdiği de bir gerçektir. Başbakan ve partisi bu defa zora girmiş, bu kez köşeye sıkışmış ve tökezlemiştir."
"EŞBAŞKANLIK UNVANININ YANINA TENOR SIFATINI İLİŞTİRMESİ DE YAKINDA GÜNDEME GELECEKTİR"
Bahçeli, "Taksim’deki protestoların alevlendiği 31 Mayıs 2013 tarihinde de anılan İdare Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararını gecikmeli olsa da vermiştir.Ne var ki, bu durum bile olayların yatışmasına yetmemiş, Dünya gündemine oturan ilkel ve üzücü görüntülerin önüne geçememiştir.Başbakan Erdoğan Mahkeme’nin bu kararını sorgulamış ve maksatlı bulmuştur.Arkasından da, Taksim Meydanı’ndaki
Atatürk Kültür Merkezi’ni yıkarak yerli-yabancı turistlerin gurur duyacağı bir opera binası yapacaklarını ilan etmiştir.Başbakan Erdoğan’ın birden bire yeşeren bu opera merakı gözümüzden kaçmamıştır. Herhalde kendisinin eşbaşkanlık unvanının yanına tenor sıfatını iliştirmesi de yakında gündeme gelecektir" dedi.
"
HERKESİ OLGUNLUĞA VE SAĞDUYUYA DAVET EDİYORUM"
Bahçeli, "Bizim açımızdan, milli varlığımız olan ormanları yakan, yeşili kapatan, çevreyi kirleten, insan ve doğa sevgisinden zerre kadar nasiplenmemiş terör gruplarının Gezi Parkı’na sahip çıkması eşyanın tabiatına aykırı bir durumdur. Çevreyi yakıp yıkanları, etrafa zehir saçanları ve her neviden şiddet taraflarını buradan kınıyor, herkesi olgunluğa ve sağduyuya davet ediyorum" diye konuştu.
"
TÜRK MİLLETİ AŞIĞI MİLLİYETÇİ-ÜLKÜCÜ HAREKETİZ"
Bahçeli, "Milliyetçi Hareket Partisi’nin bölücü ve yıkıcı oluşumlarla bırakınız yan yana gelmesini, şerefli isminin birlikte anılması dahi alçaklık ve müfteriliktir. Yeri gelmişken tekraren ifade etmeliyim ki, parti olarak Taksim’deki olayların değil içinde olmayı, kıyısında köşesinde dahi bulunmamız mümkün değildir. Biz dibi görünmeyen kuyulardan su içmeyiz, tahrik ve kışkırtmalardan pay kapmak niyetiyle pusuya yatmayız. Biz yangından mal kaçırmak için köşe başında saklanan, karanlıktan faydalanarak heybesini doldurmaya çalışan çapsızlıkta hamd olsun olmadık, olmayız ve olmayacağız. Netiz, tutarlıyız, özgüven içindeyiz ve sapsağlam şekilde ilkelerimiz ve ülkülerimiz neyi gerektiriyorsa onun peşindeyiz. Ve bugünkü ülke manzarasından, toplumsal elektriklenmeden oldukça muzdaripiz. Gelişmelerin seyrinden de kaygılıyız. Çünkü biz, Türkiye sevdalısı, Türk milleti aşığı milliyetçi-ülkücü hareketiz" dedi.
"
VATAN MÜCADELESİ VERİRKEN DÖRT-BEŞ AĞAÇ GÖLGESİNE YATANLAR ACABA NEREDEYDİ?"
Bahçeli, "Türkiye’yi küçük düşürecek hiçbir eylemin içinde olmayız. Türk milletini üzecek ve korkutacak hiçbir tertip, tezgah ve komplonun safında yer almayız, almayacağız. Bu itibarla, Taksim’de neden MHP yok diyenlere, sanal alem üzerinden bizi eleştirenlere, aslı astarı olmayan suçlamalarla kafaları bulandırmaya çabalayanlara gözümüz de, gönlümüz de, kapımız da kapalıdır, kapalı duracaktır. Biz vatan mücadelesi verirken dört-beş ağaç gölgesine yatanlar acaba neredeydi? AKP-BDP-PKK ve İmralı canisinin birlikte yürüttükleri süreç ihanetine karşı onurlu ve cesur şekilde duruş gösterirken, şimdilerde bize akıl verenler nerelerde geziyorlardı? Ağacın derdine düşenler, konu vatan toprakları ve Türk milletinin bölünmez bütünlüğü olunca hangi caddelerde boy gösteriyorlardı? Bugünlerde ortalığı karıştırmak için diş bileyen ana muhalefet partisi, sözde çözüm ve barış süreci zehir saçarken aklı nereydi? Neyle meşguldü? İktidara ne hakla kredi açmakla oyalanıyordu? Milliyetçi Hareket’in hiçbir mensubu olayların içinde yer almayacaktır. Hiçbir mensubumuz tartışma, keşmekeş ve anlaşmazlıkların görüş açısında bulunmayacaktır. Bunun aksine hareket eden kim olursa olsun aramızda ve yanımızda bulunamayacaktır" diye konuştu.
"BİZ AKP’NİN ÜSTESİNDEN ALLAH’IN İZNİYLE GELİRİZ"
"Bizim için AKP’nin devrileceği, görevden alınacağı tek yer sandıktır ve bunu da yapacak olan Türk milletinin kutlu iradesidir" diyen Bahçeli, şunları söyledi; "Sokakların sisinden ve kontrolsüzlüğünden sonuç çıkmaz, çıksa da kimsenin hayrına olmaz ve yanına kar kalmaz, kalmayacaktır. Biz bu sebeple bakışımızı sokaklara değil, siyasetin er meydanına çevirdik. Sorunların çözüm yeri meydanların demokratik zemini ve son tahlilde de demokratik vasıtalardır. Biz AKP’nin üstesinden Allah’ın izniyle geliriz. Biz Başbakan’a yaptıklarının hesabını sorarız. Kimse merak etmesin, yapılanları bu iktidarın yanına bırakmama konusunda söz verdik, yemin ettik ve geri dönüşü olmayan bir kararlılık gösterdik. Şayet Türkiye’de sokakları mobilize ederek, aynı şekilde saf ve tertemiz beklentileri provoke ederek siyasal değişimi içte ve dışta uman varsa; bilsinler ki, ateşle oynamaktadırlar. Doğrudur, Başbakan diktatörlüğe kaymaktadır."
"KENDİSİNİ VE İKTİDARINI GÖZDEN GEÇİRMELİDİR"
Türkiye’nin gergin atmosferinin soğuması ve yumuşaması için Başbakan Erdoğan’ın da aklını başına alması gerektiğini belirten Bahçeli, "Kendisini ve iktidarını gözden geçirmelidir. Tepkileri küçümsememeli, hele ki, üç beş çapulcu diyerek şuursuzca beyanlar vermekten uzaklaşmalıdır.Başbakan Erdoğan’ın böyle bir ortam ve gündem içinde gitmekten vazgeçmediği yurtdışı seyahati öncesinde, bir basın mensubuyla polemiğe girerek ’şu anda evlerinde bizim zorla tuttuğumuz bu ülkenin en az yüzde 50’si var’ ifadeleri talihsizlik, aynı zamanda da büyük bir sorumsuzluk örneğidir. Sayın Başbakan sen kimsin ve kimi tehdit ediyorsun? Kendi partinin bir belediye başkanı gibi sende, Taksim’deki itirazları bir kaşık suda boğmak merakında mısın?" dedi.
"BAŞBAKAN ERDOĞAN’IN POLİTİKALARI İFLAS ETMİŞTİR"
Bahçeli, "Başbakan Erdoğan’ın siyaset tasarımı kazaya uğramış ve çökmüştür. Muhafazak?r demokrat siyaseti kötürüm kalmış, yatalak hale düşmüştür. Başbakan Erdoğan’ın politikaları iflas etmiştir. Tüm sözleri, vaatleri ve hedefleri berhava olmak üzeredir. AKP’ye oy vermiş muhterem vatandaşlarım Başbakan’ın ipe sapa gelmez bütün konuşmalarından rahatsızdır. Öyle ki, Sayın Cumhurbaşkanı Gül de demokrasinin yalnızca seçimlerden ibaret olmadığına yerinde ve zamanında bir şekilde temas etmiş, Başbakan’a ders vermiştir. Millete rağmen bir şey olmaz ve olması da düşünülemeyecektir" diye konuştu.
"İSTANBULLU KARDEŞLERİMİN ONAYI OLMADAN GEZİ PARKI’NDA AVM BULUNAMAZ"
Bahçeli, "İstanbullu kardeşlerimin onayı olmadan Gezi Parkı’nda AVM bulunamaz, Topçu Kışlası kurulamaz ve AKM de yıkılamaz. Başbakan Erdoğan açtığı gedik büyümeden, dışarıda ve içerde el ovuşturan akbabalar daha fazla meseleyi başka yerlere çekmeden sorumlu, vicdanlı ve faziletli hareket edecek tavrı göstermelidir. Bunun taviz vermekle, sokağa teslim olmakla bir alakası yoktur. Zaten 10,5 yıldır ödün vere vere, önüne gelene teslim ola ola hali ve mecali kalmamıştır. Başka bir Türkiye yoktur" dedi.
"MİLLİ VİCDANLARIN NEFRET DUYMASINA YOL AÇMIŞTIR"
"Başbakan’ın tahrik edici üslubu olayları kontrolden çıkarmıştır" diyen Bahçeli, şunları söyledi: "Bu zihniyetin iki ayyaş sözü kurşun gibi herkesi vurmuştur. İçen herkes alkoliktir sözü bomba etkisi yaratmıştır. ’Kafası kıyak nesiller istemiyorum’ açıklamasının yanında kindar nesil tavsiyesi korkuları ve olumsuzlukları beslemiştir. Kürtaj’dan tiyatrocularla itişmeye kadar her mesele toplumsal yapıyı sarsmıştır. Dizi filmlerle cebelleşmesi, öğretmenleri azarlaması, çiftçilerimize hakaretler yağdırması, teröristlere kucak açması, eğitim hayatındaki aceleci ve uzlaşmadan kaçan düzenlemeleri, toplumun her kesimiyle sürtüşmesi milli vicdanların nefret duymasına yol açmıştır. Etnik ve mezhep temelli tacizleri milletimizin huzurunu kaçırmış, süreç ihanetine muhalif duranları kandan geçinmekle suçlaması bardağı taşırmıştır."
"TENCERE DİBİN KARA, SENİNKİ HERKESTEN KARA"
Bahçeli, "Taksim’den tüm yurda yayılan olayların vahim bir evreye girdiği anlaşılmaktadır. Tencere-tavalarını eline alan caddeleri doldurmuş, ışıklar yakılıp söndürülmüş, dalga dalga olaylar mesafe almıştır. Başbakan Erdoğan’ın ’tencere-tava hep aynı hava’ sözleri de 10,5 yıldır büyük baskı ve kuşatma altında kalan kardeşlerimizle alay etmekten başka bir anlama gelmemiştir. Biz de Başbakan’a diyoruz ki, ’tencere dibin kara, seninki herkesten kara.’ Uluslararası toplumdan üst üste mesajlar gelmektedir" diye konuştu.
"MEDYA ARTIK HABERLERİ TARAFSIZ VERMELİ"
Bahçeli, "Medya artık haberleri tarafsız vermeli, aşırılıkları tekrar tekrar göstermemeli, milletin gücünü yabana atmamalıdır. Aziz milletimin tüm fertleri sakin olmalı, serinkanlı hareket etmeli ve temkinliliğin istikametinden ayrılmamalıdır. Türkiye’yi Tunus’a, Mısır’a, Libya’ya ve Suriye’ye çevirmek için kolları sıvayanlara alan ve ortam açılmamalıdır. Biz büyük bir millet olarak bu kısır döngüyü aşacak kuvvet, dirayet ve ferasete kimselerde olmadığı kadar sahibiz. Bu yüzden dikkat ve uyanık olunmalı, karanlık hesaplar yapanlara duvar örülmelidir" dedi.
"PKK ALÇAKÇA YENİ BİR SALDIRI DÜZENDİ"
Bahçeli, "Sanal medya üzerinden üretilen safsata, söylenti, tezvirat ve yönlendirmelere bakılmamalı, duygusallıklara prim verilmemelidir. Diğer yandan Başbakan Erdoğan ve hükümeti bundan sonra sözde çözüm sürecinden bahsedemeyecektir. Zira 63’lüklerin önemli bir bölümü Başbakan’ı eleştirmiş, PKK alçakça yeni bir saldırı düzenlemiş ve bir askerimiz de yaralanmıştır. Türk milleti daha fazla bu siyaset bezirg?nına tahammül edemeyecektir. Bu nedenle Başbakan Erdoğan Türkiye’yi düzlüğe çıkaracak, toplumsal yaraları saracak ve işbirliğini tesis edecek siyasi iradeyi kalan iktidar yıllarında göstermelidir" diye konuştu.
"HÜKÜMETİN YAVUZ’UN İSMİNİ TERCİH EDEREK KÖPRÜYE VERMESİ MAKSATLI BİR ADIMDIR"
İstanbul’a yapılacak üçüncü köprünün birçok tartışma ve fikir ayrılığını da beraberinde getirdiğini belirten Bahçeli, şunları söyledi; "Fakat Cumhurbaşkanı Sayın Gül’ün temel atma töreninde yaptığı konuşmasında üçüncü köprüye Yavuz Sultan Selim isminin verildiğini açıklaması özellikle Alevi kardeşlerimiz tarafından tepkiyle karşılanmıştır. Bizim için üçüncü köprünün daha başlangıçta görüş ayrılıklarına maruz kalması önemli bir sorundur. İki kıtayı birleştirecek köprünün diyalog zeminini dinamitlemesi oldukça da düşündürücüdür. AKP hükümetinin büyük hünk?rımız Yavuz’un ismini tercih ederek köprüye vermesi bize göre maksatlı bir adımdır. Daha önce de söylediğimiz gibi, birinci köprüye Cumhuriyet’i, ikinci köprüye Osmanlı’yı sembolize eden isimler verilmişken; üçüncü köprüye de Selçuklu İmparatorluğu’nun hatırasını yaşatmak için Sultan Alparslan isminin verilmesi doğru olacaktır."
"BİZ NE YAVUZ’DAN NE DE İSMAİL’DEN VAZGEÇERİZ"
Bahçeli, "Bizim için Yavuz Sultan Selim Han çıktığı Mısır seferinden kutsal emanetlerle dönen, Sina Çölü’nü dua ve cesaretle geçen, İmparatorluğun büyümesinde eşsiz katkıları olan büyük bir değerimizdir. Ve samimiyetle söylemek isterim ki, Şah İsmail de en az Yavuz Sultan Selim kadar bizim için saygıdeğer ve yeri dolmayacak bir hünk?rımızdır. Beş yüzyıl önce Çaldıran’da dökülen kan, ne kadar üzülsek de Türk’ün, Türkmen’in kanıdır. Biz ne Yavuz’dan ne de İsmail’den vazgeçeriz. Yavuz ne kadar Türk ise İsmail’in de o kadar Türk olduğunu benimser ve kabulleniriz" dedi.
"
ALEVİ KARDEŞLERİM AKP’NİN TUZAĞINA DÜŞMEMELİ"
Bahçeli, "Alevi İslam inancına mensup muhterem kardeşlerim AKP’nin tuzağına düşmemeli, planlanan bölgesel ve yerel ölçekli mezhep karşıtlığı kampanyasına kapılmamalıdır. Ve Şah İsmail’in hakkını teslim ettikleri kadar Yavuz Sultan Selim’e de gönülden bağlanacak olgunluğu göstereceklerine içtenlikle inanıyorum" diye konuştu.