Bahçeli: Kötü söz misliyle sahibine ait olacak

Güncelleme Tarihi:

Bahçeli: Kötü söz misliyle sahibine ait olacak
Oluşturulma Tarihi: Kasım 29, 2009 17:23

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin İstanbul İl Başkanlığı tarafından düzenlenen bayramlaşma törenine katıldı.

Haberin Devamı

Yeşilköy'de beş yıldızlı bir otelde düzenlenen bayramlaşma töreninde konuşan Bahçeli, Başbakan Erdoğan'a yüklendi. "Bizim bölünme partisi olarak adını koyduğumuz bugünkü iktidar partisine ve yöneticilerine yönelik eleştirilerimiz, hiçbir zaman kişilikleri ile ilgili olmamıştır" diyerek sözlerine başlayan Bahçeli, sözü açılım görüşmeleri sırasında TBMM Genel Kurulu'nda yaşananlara getirdi.

 

Bahçeli, "Demokratikleşme parolasıyla başlattıkları ihanet yolu kapandıkça ve milli tepki çığ olup bu yolu kullanılmaz hale getirdikçe Başbakan Erdoğan küçülmekte, öfke patlaması yaşamakta, ağzından çıkanları kontrol etmekte zorlanmaktadır" diye konuştu. 'Yıkım projesi' olarak nitelediği açılım görüşmelerine değinen Bahçeli, TBMM Genel Kurul salonunda yaptığı konuşma sırasında Başbakan Erdoğan'ın kendisi hakkında kullandığını tespit ettiklerinin iddia ettiği ve ağza alınmayacak sözler olarak nitelediği sözleri tekrarlamaya terbiyesinin müsaade etmediğini söyledi.

 

Haberin Devamı

Bahçeli sözlerini şöyle sürdürdü:

''İhanetle kol kola girip, Kandil ve İmralı'yla el altından pazarlık yapmaya kalkışan AKP zihniyetine, her zaman tenkitlerimizi siyasi tahammül ve demokratik sınırlar çerçevesinde yönelttik.Biz söyleyeceğimiz bir şey olursa, herkes bilmelidir ki; düşüncelerimizi dolaştırmadan, geciktirmeden ve açık olarak herkesin yüzüne karşı ifade etmekten kaçınmayız ve çekinmeyiz. Başbakan Erdoğan gibi TBMM Genel Kurul salonunda konuşan ve milyonlarca insanımızın desteğini almış bir şahsiyete ağza alınamayacak sözleri sarf edebilecek kadar haddi, kontrolü, terbiyeyi, nezaketi ve zarafeti kaybetmemiz mümkün değildir.Buradan söylüyorum ki, bizim için ne söylenmişse, öncelikle kötü söz sahibine misliyle ait olacaktır. Ve bu utanç duyulacak hakaretlerin de öncelikle şahsıma değil, dava arkadaşlarımıza ve aziz milletimize yapıldığını ve böyle kabul ettiğimizi açıklıkla beyan ediyorum.Nitekim hukuk yoluyla da gerekli tedbirleri alacağımızı, yüce adaletin bu densizliğin ve kendini bilmezliğin cezasını vereceğine içtenlikle inanıyorum.''

 

Haberin Devamı

BAŞBAKAN'IN ALNINDA KARA BİR LEKE

 

Başbakan Erdoğan'ın bayram namazından sonra yaptığı açıklamalara değinen Bahçeli, "İçindeki kinini ve anormal bir boyut kazanmış öfkesini, kıldığı bayram namazından sonra da devam ettirmiş ve partimize hakaret etmeyi sürdürmüştür" şeklinde konuştu. Bahçeli sözlerini, "Başbakan Erdoğan'ın aynaya bakmamızı önermesi ve lügatinde küfür olmadığını söylemesi, üstelik seviye hatırlatması yapan sözleri bayram günü kara bir leke gibi Başbakan'ın alnına yapışmıştır" şeklinde sürdürdü.

 

'AYNAYA BAKSINLAR' SÖZÜNE YANIT

 

Başbakan Erdoğan'ın 'önce aynaya baksınlar' sözünü hatırlatan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Biz aynaya baktığımız zaman; kırk yılın gururunu, millet varlığına adanan ömürleri, çekilen çileleri, dört duvar arasındaki işkenceleri, inandığı davası uğruna kendisini feda edenleri, vatan, bayrak, ezan, şehit diyen kahramanları ve burada daha saymakla bitiremeyeceğim bir çok değeri görüyoruz" dedi.

 

Haberin Devamı

Bahçeli, Erdoğan'a seslenerek "Sen aynaya baktığın zaman ne görüyorsun?" diye sordu. Yanıtı kendisi veren ve sorular soran Bahçeli, "Başına çuval geçirilen Mehmetçiği mi, şehitlere kelle, katile sayın diyen gayri milli bir suratı mı, yoksa meşruiyetini Washington'da, Brüksel'de arayan küresel güçlerin bölgesel taşeronunu mu, veya çiftçimize 'ananı da al git' diyen kaba yüz ifadesini mi? Ya da küfürbaz ve ağzı bozuk bir kişiyi mi?" diye konuştu.

 

Bahçeli'nin bu sözleri salonda bulunanlar tarafından uzun süre alkışlandı. Kontrolden çıkmakla netelediği AKP hükümetini eleştirilerini sıralayan MHP Lideri Bahçeli, "AKP, Türkiye'yi dipsiz ve karanlık bir kuyunun kenarına kadar getirmiştir" dedi.

 

Haberin Devamı

Bahçeli sözlerini şöyle sürdürdü: Demokratikleşme parolasıyla başlattıkları ihanet yolu kapandıkça ve milli tepki çığ olup bu yolu kullanılmaz hale getirdikçe Başbakan Erdoğan küçülmekte, öfke patlaması yaşamakta, ağzından çıkanları kontrol etmekte zorlanmaktadır.

 

AÇILIM SÜRECİ

 

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "İmralı ve terör örgütü asla muhatap alınamaz diyenler, terörist başı ile aracılı görüşme kanalları açmış, İmralı canisinin sözde yol haritası elde tutularak bu süreçte karşılıklı atılacak adımların koordinasyonu ve uyumlaştırılması için harekete geçilmiştir" diyerek açılımın amacının bölücü taleplerin hayata geçirilmesi olduğunu söyledi. Terör örgütünün bölücü emellerini ve taleplerininin sahiplenilmesinin bir anayasal suç olduğunu söyleyen Bahçeli, "Bu yol sağduyu ve milli birlik yolu değil, bir gaflet ve bölücülük yoludur. Bu yola sapanları tarih ve millet affetmeyecek, bu yolun yolcuları milli vicdanda mahkum olacaktır. Bu açılım bir açmazdır, kör bir çıkmazdır" dedi.

 

Haberin Devamı

"Bu gidişatın durdurulamaması halinde, bunun Türk milletine faturası çok ağır olacaktır. Bu süreci harekete geçirenler bu vebalin altından kalkamayacaktır" diyerek sözlerini sürdüren Bahçeli, MHP'nin bu sürecin, ne pahasına olursa olsun karşısında yer alacağını bir kez daha hatırlattı. "Bu projenin milli olduğu, muhatabının millet olduğunu söylemek, Türk milletinin aklı ve idrakiyle alay etmektir" diyen Bahçeli, projenin klavuzunun İmralı Canisi, senaryo yazarının Amerika, arabulucularının da Barzani ve Talabani, taşeronunun da Başbakan Erdoğan olduğunu öne sürdü.

“Hükümet'in 'İmralı canisinin' durumunun düzeltilmesi ve tecrit koşullarının hafifletilmesi için harekete geçmesinin de bu açılım süreci kapsamında görülmesi gerektiğini” savunan Bahçeli, “İktidarın hoşgörüsü ve izniyle terör örgütünü İmralı'dan yöneten terörist başının yanına şimdi de yoldaş teröristler gönderildi. İmralı Adası, artık PKK militanlarına tahsisli özel dinlenme kampı ve terör misafirhanesi statüsü kazanmış, PKK'nın bir talebi daha karşılanmıştır” dedi.

“(Bu süreçte İmralı ve terör örgütü asla muhatap alınamaz) diyenlerin, terörist başı ile aracılı görüşme kanalları açtığını öne süren Bahçeli, şunları kaydetti:
“İmralı canisinin sözde yol haritası elde tutularak bu süreçte karşılıklı atılacak adımların koordinasyonu ve uyumlaştırılması için harekete geçildi. Adı ve etiketi sahte olan, teşhisten tanıma, kavramsal temelden çözüm reçetesine kadar bütün unsurlarıyla sakat olan bu açılım, devletin teröre teslim olmasının şartlarının ele alınacağı ve bölücü taleplerin hayata geçirileceği bir sürecin başlatılmasını amaçlamaktadır. Böyle bir süreç çerçevesinde, terör
örgütünün eylemlerini durdurması karşılığında Türkiye'nin terörle mücadelesinin ve askeri operasyonların askıya alınması ve sınırlandırılması, dağdan inme karşılığında teröristlerin siyasi aftan yararlandırılması ve PKK'nın taleplerini karşılayacak bir siyasi çözüm süreci başlatılması hiçbir şart altında kabul edilemeyecektir. Böyle bir sakat denkleme dayanan bir pazarlığın kabulü ve savunulması düşünülemeyecektir. Köken farklılıklarını derinleştirmek, bunları toplumsal kırılma hattı haline getirmek, bin yıldır bir arada iç içe yaşayan Türk Milleti'nin bünyesinde ayrışma, etnik husumet ve ayrılık tohumları yeşertmek, açık bir çatışma ve bölünme reçetesidir.”

ETNİK BÖLÜCÜLÜK HAK MÜCADELESİ OLARAK GÖRÜLEMEZ

Kaynaştırıcı bir millet yapısı içinde bin yıldır birlikte yaşayan Türk vatandaşlarının böyle bir zeminde ayrıştırılması sürecinin başlatılmasının, özerklikten ayrılıkçılığa ve bölünmeye giden yolu açacağını iddia eden Bahçeli, Türkiye'nin milli birliğini, kuruluş ilkelerini ve yapısını yıkmanın, meşru kimlik talebinin, etnik bölücülüğün de meşru hak mücadelesi olarak görülemeyeceğini söyledi.

Bu süreçte, demokrasiyi, insan hakları ve özgürlükleri etnik ayrışma dinamiği ve bölünme aracı olarak görmeyi “izahı olmayan bir gaflet ve garabet” olarak nitelendiren Bahçeli, “terör örgütünün bölücü emellerini ve taleplerini sahiplenmenin, bu amaçla bölünme modelleri arayışına girmenin, devletin varlığına, milletin birliğine, Türkiye Cumhuriyeti'nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne kastetmek” olduğunu kaydetti. Bahçeli, “Bu açık bir Anayasa suçudur, aynı zamanda bir ihanettir ve ihanetin tanımı da anlamı da burada aranmalıdır” dedi.

Bu konudaki endişe ve görüşlerinin bir vehim ürünü olmadığını, iftira ve karalama olarak da görülmemesi gerektiğini ifade eden Bahçeli, bunların Başbakan'ın bugüne kadarki söylem ve icraatlarının ortaya koyduğu somut gerçeklere dayanan tespitler olduğunu savundu.

Bahçeli, şöyle devam etti:
“Bunlara hakaret ve iftira diyerek tepki gösteren, PKK açılımına karşı çıkanları ülkeyi kafalarında bölmekle suçlayan Sayın Başbakan'a bu gerçekleri hatırlatmak isterim. Bu yol sağduyu ve milli birlik yolu değil, bir gaflet ve bölücülük yoludur. Bu yola sapanları tarih ve millet affetmeyecek, bu yolun yolcuları milli vicdanda mahkum olacaktır. Bu açılım bir açmazdır, kör bir çıkmazdır. Hükümetin iddia ettiği gibi milli bir mesele değil, birliğimize ve bütünlüğümüze yönelik açık bir tehlikedir.

Türkiye süratle tarihi bir yol ayrımına gelmekte, çok ağır sonuçları olacak bir ayrışma ve çatışma ortamına sürüklenmektedir. Türkiye'nin partisi olduğunu söyleyen ve anlamsız bir 'bölge partisi' tartışması başlatan AKP, milletten aldığı oyları bölünme ruhsatı olarak görmekte ve 'bölme partisi' olma yolunda hızla ilerlemektedir. Bu gidişatın durdurulamaması halinde, bunun Türk milletine faturası çok ağır olacaktır. Bu süreci harekete geçirenler bu vebalın altından kalkamayacaktır.”

Bahçeli, MHP'nin Türkiye'nin geleceğinin ateşe atılmasını ne pahasına olursa olsun önlemeye azimli, kararlı ve hazır olduğunu kaydetti.

SENARYO YAZARI OKYANUS ÖTESİNDEN

Bu proje'nin patent sahibi ve kılavuzunun “İmralı canisi”, senaryo yazarının okyanus ötesinden, Irak'taki ara bulucularının ise Barzani ve Talabani olduğunu savunan Bahçeli “Taşeronu ise Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakan'ı ve hükümetidir. Bu projenin muhatabı, bundan yararlanacak olan da asla Türk milleti değildir ve olmayacaktır” dedi.

Devlet Bahçeli, yıkım ekibine dur diyebilmek, daha güçlü ve kudretli bir Türkiye inşa edebilmek ve üniter yapıyı muhafaza edebilmek için MHP'ye büyük görevler düştüğünü vurgulayarak, bunun için, İstanbul'da daha da kökleşecekleri, her eve her semte kadar nüfuz edecekleri yeni bir siyasal projenin icrasının son derece önemli olduğunu söyledi.

Bahçeli “İmparatorluklara payitaht olmuş bu kutlu şehir, bugünkü toplumsal yapısı ile ülkemizin bütününü temsil eden büyük bir kaynaşmanın eseridir. İstanbul, semt semt, mahalle mahalle, ev ev, asırların olgunluğunu, milletimizin sahip olduğu bütün zenginlikleri ihtişamında buluşturan bir dünya kentidir. Burada aşacağımız her siyasi engel, elde edeceğimiz her siyasal zemin, vatan sathında karşımıza çıkan bütün zorlukları aşmada bize güç verecektir” şeklinde konuştu.

Günün, kısır tartışmaların değil, birleşme, bütünleşme, safları sıkılaştırma günü olduğunu söyleyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizim gönlümüzde herkese yer vardır. Bizim yüreğimiz herkesi kucaklamaya yeter. Milliyetçilik varsa umut vardır. Milliyetçi Hareket varsa çare tükenmemiştir. Milliyetçi Hareket olarak, Bütün meselelerin üstesinden geliriz. Vazgeçilmez sevdamız, vatan ve millet sevgisidir. Terk edilmez ilkemiz, (Ne mutlu Türküm) diyebilmektir. Üzerine titrediğimiz hassasiyet ise Türkçe seslenebilmektir. Bütün Türkiye'yi çağırıyorum: Bunlar yabancı gelmiyorsa, bunlarda bir sıcaklık ve anlam buluyorsanız gelin bir olalım, diri olalım, iri olalım. Türkiye'nin geleceğini el ele ve hep birlikte inşa edelim. Son olarak sizlerden aldığım güçle diyorum ki; Türk milleti ilelebet var olacaktır. Çünkü kendisini onun bekasına adamış sevdalıları vardır ve buradadır. Ve Türkiye'yi küresel akbabaların önüne atanlar elbette bunun hesabını vereceklerdir. Milliyetçi Hareket bunların peşinde, bozkurtların nefesi enselerinde olacaktır.”
Konuşmasını “Ne Mutlu Türküm Diyene” sözleri ile sonlandıran Bahçeli'ye konuşmasından önce platforma çıkan çocuklar bayrak sundu. Çocukların bayramlaşmak için elini öptüğü Bahçeli, “Anlaşılıyor ki çocuklar bizden korkmuyor” dedi.
 

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE

 

Partililerden İstanbul'daki çalışmaları yoğunlaştırmalarını isteyen MHP lideri, konuşmasının sonunda yine demokratik açılım sürecine değinerek sözlerini şöyle bitirdi: ''Milletimizin bin yıllık kardeşliği bozulmaya çalışılmaktadır. Türkçe'den başka ikinci bir dilin resmiyete sokulması planlanmaktadır. Devlet televizyonu ile milli devlet arkadan hançerlenmektedir. Terörle müzakere edilmektedir. Dağdaki canileri affetmenin gerekçeleri oluşturulmaktadır. Türk milletinin etnik temelde ayrıştırılması için tuzaklar kurulmaktadır. Başbakan Erdoğan, ülkemizi etnik temelde ufalamaya çalışmaktadır. İmralı canisiyle el altında pazarlıklar yapılmaktadır. Cumhuriyetimiz; önce otonomiye, sonra özekliğe ve federasyona ve de son olarak konfederasyona dönüştürülerek milli devletimiz yıkılmak istenmektedir. AKP'nin verdiği her taviz, attığı her yanlış adım, milli konularda gösterdiği affedilemez teslimiyet, terör örgütünce bir kazanım olarak gösterilmektedir. Bizim başından beri yıkım projesi dediğimiz sözde açılımla birlikte bölücülük güç kazanmaktadır. AKP ile yaşanan vahim durumun ve sürecin özeti budur. Bölerek, ayrıştırarak, farklılıkları kaşıyarak birlik mesajları veren bir zihniyetin öncülüğünde dağılmanın eşiğine kadar gelinmiştir.Türk milletinin kutlu varlığını çözerek içinden yeni milletlerin oluşma şartlarını hazırlayanlar büyük bir vebal altında hatta ihanet içinde olduklarını ne zaman anlayacaklardır? AKP zihniyeti, ayakta durabilmek amacıyla, taşeronluğunu yaptığı ihanet projeleriyle birlikte, Türk milletini tarih önünde ölümcül bir düelloya sürüklemektedir.

 

Başbakan Erdoğan ve yol arkadaşları, asırların göz nuru, alın teri ile ağır bedeller ödenerek oluşmuş Türk milletini, birbirinden kopmuş kabileler haline getirmek istemektedir.Özgürlük, demokrasi, insan hakları ve eşitlik adına bütün milli değerler hayâsızca linç edilmektedir.Kapanmamış tarihi hesaplar yeniden açılmakta, Türk milletine karşı ahlaksızca meydan okunmaktadır.

 

Milliyetçi Hareket Partisi, böylesi bir sürecin geriye dönüşünün olmayacağını çok iyi bilmektedir.Yanlışlarını doğrulamak için durmadan gerekçe üreten AKP iktidarı, kardeş kavgasına zemin hazırlamaktan hiçbir rahatsızlık duymamaktadır. Başbakan Erdoğan'ın niyeti karanlık, maksadı bulanık, aklı karışıktır. Ülkemin partimize ve sizlere olan ihtiyacı düne göre bugün çok daha fazladır. Ve çok şükür ki, Milliyetçi Hareket dimdik ayaktadır. Milletinin sevdalıları bugün bütün heyecanı ile buradadır, bu salondadır.

 

Buradan çıkacak tek bir ses duymak istemektedir. Haykıracağınız mesaj unutmayınız ki, işbirlikçilere korku, gafillere uyarı olacaktır.

 

Buradan yükselen ses, dostlarımıza güven verecek, milletimizin inancını tazeleyecektir.'Beni düşünenler var, bana sahip çıkacaklar var' diyecektir. 'Yüreği benim için çarpan, gönlü bana sevdalılar var' diyecektir. İşte bugün bunun yeni bir ispatının zamanıdır. Bozgunculara, yıkıcılara fırsat vermeyeceksiniz. İstismarcılara itibar etmeyeceksiniz. Tahrik ve tertiplere dikkat edeceksiniz. Birlik olup kucaklaşacaksınız. Tek bir ses, tek bir nefes olacaksınız. Türkiye'mizi ve aziz milletimizi çağların ötesine taşıyabilmemizin başka bir yolu ve yöntemi de yoktur.Sizler bunu başaracak azim ve inanca sahipsiniz. Gün; kısır tartışmaların günü değildir. Gün birleşme, bütünleşme, saflarımızı sıkılaştırma günüdür. Milli devleti ve milletimizin bekası uğruna verdiğiniz mücadelede; yolunuz, bahtınız ve alnınız açık olsun. Ne mutlu Türküm diyene!"

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!