Güncelleme Tarihi:
Bahçeli, "Gitti Diyarbakır'a, Kültür ve Sanat ansiklopedisini almış, Diyarbakır bölümünü bulmuş. Oradan edebiyat yapıyor, şiir okuyor. Yine istismara başlıyor. Aydın'a gidiyor Adnan Menderes'i, Eskişehir'de Hasan Polatkan'ı, Samsun'da Kurumahmutoğlu'nu, Sivas'a gidiyor Muhsin Yazıcıoğlu'nu istismar ediyor, onlardan bahsediyor. Diyarbarkır'a varıyor, Ahmet Kaya ile Musa Anter'den bahsediyor. Sizi tahrik etmek için değil, düşünmek için söylüyorum. Orada bazı isimler sayıyor. Biri Ahmet Hani. Kimdir bu? Edebiyatçı, Kürtçe eser yazmış bir kişi olarak biliniyor. Diyarbakır'da Ahmet Hani'den bahsediyorsun ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucu felsefesi olan eseri yazan Ziya Gökalp'ten niye bahsetmiyorsun? Milli şair Süleyman Nazif'i niye diline almıyorsun?" dedi.
Bahçeli'den sandık uyarısı
Ankara'dan tarifeli uçakla bu sabah Trabzon'a gelen Devlet Bahçeli, otelde bir süre dinlendikten sonra partisince Atatürk Alanı'nda düzenlenen mitingte yaklaşık 3 bin kiÅŸiye hitap etti. VatandaÅŸlardan halk oylamasını önemsemelerini ve mutlaka oy kullanmalarını isteyen Bahçeli, "ÂSandığa gitmekle yetinmemek lazım. Sandığa giderek tercihini belirleyen vatandaÅŸlarımız mutlaka oylarının da sahibi olmalıdır. Onun üzerinde oynanabilecek her türlü hileyi, fesadı, yanlışı düzeltmek sizlerin elindedir. Onun için bütün siyasi partilerimizin görevli elemanları mutlaka sandık başında bulunmalı, oy verme baÅŸlamasından sonuna kadar görevinden hiçbir ÅŸekilde ayrılmamalı, sayımların dürüstçe yapılabilmesine katkı saÄŸlamalı, hem kendisinin hem milletin iradesine sahip çıkmayı milli görev kabul etmelidir" dedi.
AKP'nin anayasa değişikliği konusunda uzlaşma arayacağı yerde kendisine göre bir çalışma başlatarak ülkeyi bugünkü aşamaya getirdiğini vurgulayan Bahçeli, "Bilimadamlarının hazırladığı bir taslak vardı. Ancak uzlaşma zemini aranmamış, tartışma birden durdurulmuş ve ötelenmiş, belli süre geçtikten sonra taslakla bağdaşmayan, ufak tefek benzerlikler içeren bir paket meclise sunulmuştur. AKP milletvekillerinin bile değişiklik taslağı hakkında bilgi sahibi olduğu kanaatinde değilim. Bir avuç parti yöneticisi, başbakan ve danışma heyetiyle hazırlanan paket meclis gündemine getirilmiş, diyalog aranmamış, siyasi partilerin varlığı kabul edilmemiş, Sayın Recep Tayyip Erdoğan Bey'in dayatması ve şiddetli isteğiyle anayasa değişikliğine ülke muhatap kılınmıştır. Buna uzlaşmaya dayalı bir anayasa diyebilir miyiz? Sizin anayasanız diyebilir miyiz? Bu anayasanın bir adı olacaksa bu Recep Tayyip Erdoğan Anayasası ve AKP dayatmasıdır" diye konuştu.
AKP'nin 2007 seçim beyannamesinden bir bölüm okuyan Devlet Bahçeli sözlerini şöyle sürdürdü:
"Diyor ki, 'Yeni anayasa en geniş toplumsal uzlaşma ile hazırlanmalıdır.' Sizlere sunulan anayasa değişikliği geniş bir uzlaşmayla mı hazırlanmıştır? Öyleyse burada gizli bir oyun, gizli bir gündem, gizli bir niyet var. Eldeki devlet imkanlarını kullanarak ülkenin her tarafını mahalle baskısı altına alır gibi AKP baskısı altına alıp, yolları, bilboardları, basının arka sayfalarını propagandaya alet edenler, geniş bir toplumsal uzlaşmayla hazırlanan metni mi bize sunmaktadırlar? Özellikle AKP'li yöneticiler başta olmak üzere, AKP'ye oy vermiş kardeşlerimiz de dikkatlice değerlendirerek buradaki gizli niyetin ne olabileceğin konusunu iyi anlamalıdırlar. Bu anayasa değişikliği, açılımın, ihanetle yıkım projesinin bir adımı olarak gizli tutulup topluma takdim ediliyor."
Başbakan'a Diyarbakır eleştirisi
Devlet Bahçeli, Başbakan'ın Diyarbakır mitingindeki konuşmasını da eleştirerek, "3 Eylül'de Diyarbakır'da Başbakan, '2011 seçimlerinden sonra daha geniş tabanlı anayasa değişikliğinin temellerini atıyoruz, şimdi kapıyı açıyoruz' diyor. Neyin kapısını açıyorsun sayın Başbakan? Diyarbakır'da neyi konuşuyorsun? Bazı konular üzerinde Diyarbakırlılar'ın, özellikle PKK'lıların hoşuna gidebilecek konuşma yapıyorsunuz. Size Diyarbakır mitinginden önce Erzurum'dan ses verdik. 'Konya'da konuşuyorsun diğer illerde konuşuyorsun, genel affın çıkmayacağını Kasımpaşalı edasıyla söylüyorsun, bu sözünü Diyarbakır'da da söyleyebilir misin? Üniter yapıdan yanayım, toprak bütünlüğünden taviz vermem, genel affa karşıyım, ana dilin, resmi dilin yanına Kürtçe'yi koydurtmam diyebilir musun?' dedim. 'Söyle de mahçup olayım' dedim. Ama gitti Diyarbakır'a, kültür ve sanat ansiklopedisini almış. Diyarbakır bölümünü bulmuş, oradan edebiyat yapıyor, şiir okuyor. Yine istismara başlıyor. Aydın'a gidiyor Adnan Menderes'i, Eskişehir'de Hasan Polatkan'ı, Samsun'da Kurumahmutoğlu'nu, Sivas'a gidiyor Muhsin Yazıcıoğlu'nu istismar ediyor, onlardan bahsediyor. Diyarbarkır'a varıyor Ahmet Kaya ile Musa Anter'den bahsediyor. Sizi tahrik etmek için değil, düşünmek için söylüyorum. Orada bazı isimler sayıyor. Biri Ahmet Hani. Kimdir bu? Edebiyatçı, Kürtçe eser yazmış bir kişi olarak biliniyor. Diyarbakır'da Ahmet Hani'den bahsediyorsun ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucu felsefesi olan eseri yazan Ziya Gökalp'ten niye bahsetmiyorsun? Milli şair Süleyman Nazif'i niye diline almıyorsun?"
"Erdoğan'ın iyi olmayan bir niyeti var"
Bahçeli, Başbakan'ın Diyarbakır konuşmasını eleştirmeyi sürdürerek, "Bir yerde 'adım' diyor, öbür yerde 'kapıyı aralayacağız' diyor. PKK açılımını, PKK'yı siyasallaştıracak demokratik açılım zırvasını hayata geçirebilmek için anayasal zemin oluşturmanın adımını atmaya çalışıyor. Diyarbakır'da 'Madem 13 - 20 Ağustos'ta eylemsizlik kararı aldınız, o karar halk oylamasında kapıyı açar. 2011 yılında da yeni yazılacak anayasada sizin taleplerinize yer verebiliriz' mesajını örtülü biçimde vermeye çalışıyor. Burada demek ki bir gizli gündem, Recep Tayyip Erdoğan'ın iyi olmayan bir niyeti var. Sayın Başbakan, seni bu hallere düşüren olaylar nedir, çevreler kimlerdir? Okyanus ötesinden nasıl baskı görüyorsun, neye mahkumsun, niye mecbursun? Bunu başta AKP'liler düşünmeli. Demeliler ki, 'Sayın Başbakan size destek verdik, gönül verdik, villa gibi cezaevinde 4 ay yattın. Başbakan oldun, arkanda durduk, Bizi nereye götürüyorsun? Bunu milletten saklıyorsun bari yoldaşlarından saklama. Hani bu yolları beraber yürüyecektik" ifadesini kullandı.
"MHP seni ümüğünden tutacak"
Recep Tayyip Erdoğan'ın zeka ve kabiliyetinin ülkücülerin hepsinde fazlasıyla var olduğunu vurgulayan Devlet Bahçeli, "Bu tuzağa düşemeyiz. Ülkücüler dikkatli olmak zorunda. Bu tuzakta neler var; Anayasa mahkemesinin sayısal değişikliğe uğraması var. HSYK var. Uyanıklar şöyle diyor; 'yasama bizde, yürütme bizde, cumhurbaşkanı içimizden bir kardeşimiz, geriye ne kaldı? Bize ikinci baş ağrısı yaratabilecek bir kuruluş daha var. O da HSYK. Onu da kuşatayım, yandaşlarla çevireyim. Yasama da yürütme de yargı da benim elimde olsun' diyor. 'Bağımsız ve tarafsız yargıya ihtiyaç var' demiyor. Sadece HSYK'yı ele geçirmeye, kuşatmaya çalışıyor. Bunu yaparken de Anadolu'da gizli tarzda uygulama başlatıyor. Diyor ki; HSYK bir Alevi örgütlenmesidir. Bir yandan halkın arasına bunu yayıyorsun, değişikliğin gerekçesini buna dayandırıyorsun, sonra 7 defa Alevi Çalıştayı düzenleyip Alevi kardeşlerimizi aldatmaya çalışıyorsun. Onlar bu ülkenin insanları değil midir? Böyle olunca her yerde görev almaları haklarıdır. Mezhep ayrıştırmasını kaşıyarak Türkiye'yi etnik temelde bölmeye yönelik çalışmayı bu yöne götürmek Türkiye sevdasıyla bağdaşır mı?" dedi. Bahçeli sözlerini şöyle sürdürdü:
"8 yıllık iktidarları döneminde haksızlıkla, yolsuzlukla, rüşvetle, hanedanlar çıkaranlar zenginlik üretenler, bir gün yargıda bunun hesabı sorulur diyerek başka niyeti de ortaya koyuyor. Ne yaparsan yap sayın Başbakan. Yolsuzluklarla, rüşvetlerle, gemiciklerle kurduğun saltanat dururken, açlık sınırında yaşayanları bir takım gıda maddeleriyle kendine kul yapmak istiyorsun. Ama gün gelecek en azından MHP seni ümüğünden tutacak, Yüce Divan'a gönderecek. Demek ki burada açılım zırvasıyla bir ihanet projesinin önünü açabilmek için Anayasa'yı, Recep Tayyip Erdoğan'ı kurtarmak için HSYK'yı değiştirmeye çalışıyor. Başbakan'a ayın 13'ünden sonra sorun, 'pozitif ayrımcılık nedir?' diye. Haberi bile yoktur. Ekonomik Sosyal Konsey Kanunu'ndan haberi yoktur. 'Bizim teknik danışmanlar koymuştur Anayasa'ya' diyerek kendini sıyırmaya çalışacaktır. Eğer evet oyları çok çıkarsa Türkiye'nin 2011 'de karşılaşacağı büyük sıkıntılar çerçevesinde vebali taşıyacak mısınız? Başta AKP'liler olmak üzere bir fren yapmakta, uyarı yapmakta fayda vardır. Sevr hortlayacak, Lozan delinecektir. Lozan metninin delinmesi demek Türkiye'nin ayrışması demektir. Bu anayasa değişikliğiyle Türkiye'yi bölmede mesafe kat edenler yarın daha hırçınlaşırlarsa, inanın ki, bölmeye karşı böldürmemek için her türlü fedakarlığı yapmaya hazırız ve buna müsaade etmeyiz. MHP kardeş kavgasından yana değildir."
HAKİŞ Genel Başkanı Uslu'ya tepki gösterdi
Bahçeli konuşmasının son bölümünde HAKİŞ Genel Başkanı Salim Uslu'nun 'konsomatris' açıklamasını da sert biçimde eleştirerek, "Hak İş denen sendika var. Başkanı taraf olabilir. Ama başında bir hanımefendinin bulunduğu TÜSİAD için konsomatris tabirini kullanması terbiye ölçülerine sığmaz. Evet demeyen herkesi konsomatris olarak nitelendirmek büyük bir terbiyesizlik. Bu sözünü yalayacaksın HAKİŞ Genel Başkanı. Bu milletten özür dileyeceksin" diye konuştu.
Devlet Bahçeli, karanfil dağıttığı vatandaşların yarınki Ramazan Bayramı'nı da kutladı.