Güncelleme Tarihi:
Partisinin grup toplantısındaki konuşmasına, hayatlarını kaybeden bestekar Avni Anıl, Kırgız yazar Cengiz Aymatov ile şair ve yazar Dilaver Cebeci'ye Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileyerek başladı.
Bahçeli, pazar günü yapılan ÖSS'ye 1,5 milyon öğrencinin katıldığını, uzun ve masraflı bir özel dershane sıkıntısından sonra üniversite giriş sınavına katılan gençlerin, bu maratonun ilk aşamasını tamamladığını ifade ederek, 2008-2009 öğretim yılında üniversite kontenjanlarının 42 bin düzeyinde arttırılmış olmasına rağmen bu yıl da bir milyona yakın gencin üniversiteye girme imkanından mahrum kalacağını belirtti.
“Bu durum, Türkiye'nin kanayan bir yarasıdır” diyen Bahçeli, soruna mutlaka el atılıp çözüm bulunması gerektiğini bildirdi.
Devlet Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sınav sistemi ve dershanelerle ilgili eleştirilerinin ilk bakışta haklı olduğunu dile getirerek, “Başbakan Erdoğan, bunları kamuoyu ile paylaşmadan önce, dershane destekli eğitimden, dershane temelli bir eğitime kayışın nedenlerini, Milli Eğitim Bakanı'ndan sormalı ve sorunun sorumluluğunu öncelikle kendi icraatında aramalıdır. 6 yıla yakın bir süredir Başbakanlık koltuğunda oturan bir siyasetçinin, bu durumun garabet olduğunu söylemesi, başlı başına bir garabettir” diye konuştu.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, sınava giren bütün gençlere başarılar dileyerek, sonuçların kendileri ve aileleri başta olmak üzere milletin geleceğine hayırlı sonuçlar ortaya çıkarmasını temenni etti.
“BAŞBAKAN ERDOĞAN, MİLLETİ ALDATTI”
Türkiye'nin bugün, kırılgan siyasal bir fay hattının üzerinde, çok cepheli ve çetin bir iktidar mücadelesinin içinde kıvrandığını ve hırpalandığını savunan Bahçeli, her anlamda husumet ve kin istikametinde yorulan ülkenin, bugünü ve yarınının, kaygı verici bir hale geldiğini söyledi.
“Başbakan Erdoğan ve yandaşları, kişisel ihtiraslarını, millete hizmet iddiası ve ideolojik ön yargılarla örtmenin kurnazlığıyla milletimizi aldatmış ve oyalamıştır” diyen Bahçeli, şöyle devam etti:
“Kamu görevlilerinin özel hayatlarının ifşa edildiği, özel anlamlar çıkartılarak kuşkuların hakim kılınmak istendiği bir ortamda, en çok ihtiyacımız olan karşılıklı güven de yok olmak üzeredir. İnsanların izlenerek bunlardan komplolar çıkartılmaya çalışılması, toplumun her kesimini derin bir güven bunalımının içine itmektedir. Artık Türkiye, tek başına iktidar iddiasındaki AKP'nin yönetim ve kontrolünden tamamen çıkmış, karalayıcı kampanya sahipleri ile karanlık odaklar Türkiye gündemini belirlemeye başlamıştır. Başbakan Erdoğan'ın, 'Ankara'daki karanlık senaryolarda biz yokuz' açıklaması, ülke yönetiminden sorumlu bir hükümetin sürüklendiği çaresizliğin ilk ağızdan itirafıdır. Sayın Başbakan; varlığını ikrar ettiği karanlık senaryoların önlenmesi için hükümetinin ne yaptığını ve hangi tedbirleri aldığını açıklamak zorundadır.
Anlaşılan odur ki kurumlarla kavgalı, milletle mesafeli, milli değerle tartışmalı olan siyasi otorite, kaybetmeye başladığı iktidar olma niteliğini skandallar ve komplolar üzerinden siyaset yaparak sürdürme çabasındadır. Bu anlayış, siyaseti çözüm ve değer üretemez bir noktaya sıkıştırmıştır. Başbakan Erdoğan, karanlık komplo teorileri arasında, 'Taraf değiliz' diyerek, sebebi olduğu kaostan sıyrılmaya çalışacağına, girdiği çıkmaz sokağın kılavuzluğunu sabık siyasi anlayışında, kusurlu hükümet etme tavrında aramalıdır.”
MECLİS'İN TATİLE GİRMEMESİ
MHP Lideri Devlet Bahçeli, bugün yaşanılan siyasi, ekonomik ve toplumsal darboğazın öncelikli sorumlusu ve sebebinin Başbakan Erdoğan olduğunu ileri sürerek, Erdoğan'ın da artık bu gerçeğin farkına vardığını ve partisinde muhtemel bir çözülmeyi durdurmak için işi artık tehdit boyutlarına vardırdığını savundu.
“Başbakan Erdoğan'ın yanlış makas değiştirerek, yanlış yöne yol verdiği partisini terke hazırlananlara yönelik, 'Trenden inen bir daha binemez' uyarısı, kendi siyasi çizgisindeki, 'Aktarmalı' yolculuğun dramatik bir tekrarına işaret etmektedir” diyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dün, devrilen treni terk ederek siyasete başlayanlar, bugün kendi devirdikleri trenden kaçmak isteyenleri engellemek için yol ve yöntemler aramaya başlamışlardır. İktidar partisine mensup milletvekillerine kadar yansıyan umutsuzluk hali, partilerinin kapatılacağına dair beklentileri arttırmış görünmektedir. Bunun yansıması olarak AKP, kolektif karar alma ve onları uygulayabilme özelliğini kaybetmek üzeredir. Kapatılma davası sonuçlanana kadar Meclisi tatile çıkarmama yönündeki girişimi, bu panik halinin açık bir işareti olmuştur. Başbakan Erdoğan, bu yaklaşımı ile milletvekillerine olan güvenini tamamen kaybettiğini ortaya koymakta ve ara istasyonlarda ineceklere engel olmak için treni tam hızla sürmeye çalışmaktadır. Sayın Başbakan'ın yaklaşımına göre ise seyir halindeki AKP treninden atlayacak olanların akıbetlerinden ise kendileri sorumlu olacaktır. Kapatılma davası sonuçlanana kadar Meclisin tatile çıkarılmaması yönündeki AKP girişimi de bir seçim hazırlığı olarak yorumlanmalıdır.”
Devlet Bahçeli, partisinin siyasi geçmişinde, millete gitmekten ve siyasi rakipleriyle sandıkta hesaplaşmaktan hiç bir zaman kaçmadığını ifade ederek, “Ancak, henüz üzerinden bir yıl bile geçmeden tekrarlanması halinde yapılacak bir seçimin siyaseten ülkemize ne kazandıracağını veya neleri kaybettireceğinin tahlili mutlaka iyi yapılmalıdır” dedi.
CHP'Yİ DE ELEŞTİRDİ
Konuşmasında CHP'yi de eleştiren MHP Genel Başkanı Bahçeli, şunları söyledi:
“Ana muhalefet partisi, sorumluluktan muaf olmadığı gibi bu konuda imtiyazlı bir konumda da değildir. Herkesle küs ve kavgalı olmak, bütün diyalog kapılarını kapatmak, bu yöndeki çabaları tartışmadan ve düşünmeden elinin tersiyle itmek, sorumlu muhalefet anlayışı ve demokrasi inancıyla bağdaştırılamayacaktır. Krizi körüklemenin ve bundan siyasi kazanç sağlama hesaplarının, basiretli ve dürüst siyaset anlayışına sığmayan bir gaflet olacağı da kabul edilmelidir. MHP'nin normalleşme sürecinin önünü açmak için gündeme getirdiği düşünceler karşısında, bizim önce demokrasi ve rejimi düşünmemiz gerektiğini söyleyen ana muhalefet liderinin mantığını ve tutumunu anlamak bu bakımdan kolay olmamaktadır. Bugünkü krizin iki mimarı olan AKP ve CHP'nin çatışma ve kavga üzerine kurulmuş gerginlik stratejilerini gözden geçirmeleri, rejim ve demokrasi ortak paydası üzerinde buluşacakları bir diyalog sürecini başlatmaları Türkiye'nin hayrınadır.”
“...YAPANLARIN YANINA ASLA KAR KALMAYACAK”
“AKP ile geçen 5.5 yıllık dönem, başka kötü nam ve eserlerinin yanı sıra mutlaka memur kıyımlarının çığ gibi büyüdüğü, haksızlığın siyaset eliyle yapıldığı bir dönem olarak anılacak ve milletimiz tarafından asla affedilmeyecektir” diyen Bahçeli, şöyle devam etti:
“Özellikle görevinden alınanların, milliyetçi fikirlere sahip kişiler olması; AKP zihniyetinin siyasi DNA'sı hakkındaki yaklaşımları doğrular niteliktedir. Fütursuzca ve insanlık dışı yürütülen baskı ve dayatmalar sonucunda mağdur edilen binlerce memurun bu dönem kadar haksızlığa uğradığı başka bir zamana rastlanmamıştır.
Bir kez daha ve tekraren, buradan söylemek isterim ki AKP iktidarının bitmeyeceği ve geçmeyeceği yönünde yanlış hesap yapanlar, Türk milletine mensubiyetten onur duyan milliyetçileri hafife alanlar, aziz milletimizin vermiş olduğu yetkiyi yanlış yorumlayıp gemi azıya alan ve bizden sizden ayrımı yaparak, kendi dışındakilere eziyet eden siyasi ve bürokratlar, unutmayınız ki Milliyetçi Hareket bütün bunları not etmiştir. Bugünden itibaren yanlıştan dönünüz ve yaptıklarınızın hesabını vermek için hazır olunuz. AKP'li yandaşların; vatanını ve milletini seven namuslu çalışanlarımıza reva gördükleri uygulamaların bedelini ödeyeceklerini kararlılıkla ifade ediyorum. Milliyetçi Hareket konunun takipçisi olacak, memur ve bürokrat kıyımı, yapanların yanına asla kar kalmayacaktır.”
“GELİR UÇURUMU 8 KATA ÇIKTI”
Bahçeli, AK Parti Hükümeti'nin 5.5 yıllık idaresinde yoksulların sayısının 13 milyona, aç insan sayısının ise 600 bine ulaştığını belirtti.
Geçim kaygılarının derinleştiğini, sorunların her geçen gün büyüdüğünü dile getiren Bahçeli, gelir dağılımındaki bozukluk ve adaletsizliğin neden olduğu çaresizliğin endişe verici seviyelere ulaştığını bildirdi. Bahçeli, “Nüfusumuzun, toplam gelirden en az payı alan yüzde 20'lik bölümüyle, en çok payı alan yüzde 20'lik grubu arasındaki gelir uçurumu maalesef 8 kata çıkmıştır. Bir yanda yabancı sermayedara özel itibar gösteren ve kefil olan, öte yanda dar gelirliyi küçümseyen, hakir gören Başbakan Erdoğan'ın yönetiminde, artık çalışanlar yoksulluk ve açlık sınırında yaşamaya başlamışlardır” dedi.
Bahçeli, kamuoyuna yansıyan son verilere göre, asgari ücretin brüt 630 YTL olduğu, memurun ortalama 850 YTL aldığı Türkiye'de, yoksulluk sınırının bin 300 YTL'ye yaklaştığını belirterek, şunları söyledi:
“Açlık sınırının da 1000 YTL'ye yaklaştığı düşünülürse, milyonlarca dar gelirli, memur, işçi, emeklinin açlık tehlikesi ile yüz yüze bir yaşam mücadelesi verdiği görülebilecektir. Zorunlu tüketim harcamalarındaki artışlar memur maaşlarını aşmış ve yılın ilk 5 aylık döneminde 344 bin memur daha açlık sınırının altına düşmüştür. Dört kişilik bir memur ve işçi ailesinin; asgari bir hayat sürdürmek amacıyla ihtiyacı olan gıda maddelerini karşılamak için ayda yaklaşık 600 YTL'ye, barınma ve iskan için özellikle büyük kentlerde vasat konutlarda 500 YTL'ye, eğitim, giyim ve ulaşım için ise ayda yaklaşık 300 YTL'ye ihtiyaç duyacağına göre, eline geçen para ile insanca bir hayatı sürdürmesini beklemek, ancak AKP zihniyetinin aldatması ile mümkün olabilecektir.
Endişe verici bir durum olarak bugün açlık sınırının altında olan memur sayısı 1 milyon 37 bin 343'e ulaşmıştır. Daha 2007 yılının Aralık ayında memurların yüzde 28,4'ü açlık sınırının altında maaş alırken, şimdi memurların yüzde 42,5'i açlık sınırında yaşamaya başlamıştır.”
“ENFLASYON HEDEFİ ŞİMDİDEN YÜZDE 60 SAPTI”
MHP lideri Bahçeli, memur maaşlarına temmuz ayında enflasyondan kaynaklı farkın tatmin edici olmayacağını söyledi.
Yılın ilk 5 ayında enflasyonun yüzde 6,38 oranında gerçekleştiğini ve yıllık hedeften şimdiden yüzde 60 oranında uzaklaşıldığına dikkati çeken Bahçeli, yıllık enflasyonun yüzde 10,74'e yükseldiğini, ayrıca iç ve dış gelişmelerin 2008 yılı enflasyonunu daha da artıracağını tahmin ettiğini bildirdi. AK Parti'nin; çalışanlara vereceği enflasyon farkını düşük tutmak için 2008 yılı enflasyon hedefini hala yüzde 4 olarak ısrarla sürdürdüğünü iddia eden Bahçeli, emeklinin durumunu ise izah etmenin utanç verici olduğunu belirtti.
Devlet Bahçeli, 2002 yılında 5 milyon 888 bin 418 olan emekli sayısının, yüzde 42,8 artışla 2008 yılında 8 milyon 410 bin 766 kişiye ulaştığına işaret ederek, “Bu durum, her 9 kişiden birinin emekli olarak hayatını devam ettirdiğini göstermektedir. Hayat pahalılığının bu denli arttığı bir zamanda; milyonlarca emeklimizin en temel ihtiyaçlarını nasıl karşılayacağını, ele güne muhtaç olmadan huzur içinde bir hayatı nasıl tamamlayacağını Başbakan Erdoğan ve hükümeti açıklamak zorundadır” diye konuştu.
Bahçeli, 1 milyon 216 bin 350 yaşlı ve engelli vatandaşa Ziraat Bankası aracılığıyla aylıkları ödenirken, haziran ayı itibariyle bu ödemelerin PTT Bank şubeleri aracılığıyla gerçekleştirilmeye başlandığını bunun da olumlu bir gelişme olduğunu ifade etti. Bahçeli, beklentilerinin bundan sonra da 70 yaş üzerinde bulunan ve özrü yüzde 70'in üzerinde olan vatandaşların ikametlerinde maaş almalarının sağlanması olduğunu bildirdi.
Konuşmasında, A Milli Futbol Takımı'nın Çek Cumhuriyeti'nin 3-2 yenerek Avrupa Futbol Şampiyonası'nda çeyrek finale çıkmasını da değerlendiren Bahçeli, “Galibiyete inanmış, birbirine kenetlenmiş millilerimizin bu zaferi, zor günler geçirdiğimiz şu günlerde ihtiyacımız olan mutluluğu bize yaşatmıştır” dedi.
Bahçeli, Milli Futbol Takımı'nın başarılarının devamını da diledi.
“MAÇA GİDEMEYECEĞİM”
MHP Genel Başkanı Bahçeli, grup toplantısının sonunda, gazetecilerin, “Diyalog çağrısında bulundunuz. İktidar ve muhalefet olarak birlikte maça gidecek misiniz?” sorusuna, “Diyaloğu Meclis'te başlatmakta yarar var. Maça ise ben gidemeyeceğim. Başarılar diliyorum” yanıtını verdi.
Bu arada, Ankara'nın Haymana ilçesinin DP'li Belediye Başkanı Bünyamin Adacı ve meclis üyeleri MHP'ye katıldı.
Adacı ve meclis üyelerinin parti rozetini takan Bahçeli, “MHP'yi şereflendirmişlerdir. MHP'nin kutlu yürüyüşüne zenginlik ve güç katmışlardır” dedi.