Bağnazlık her yerde aynıdır

Güncelleme Tarihi:

Bağnazlık her yerde aynıdır
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 09, 2002 00:00

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Paris'te karalanmasına tepkiler KÖRFEZ Savaşı sonunda Saddam yönetimi, Bağdat'ın en önemli otelinin girişine ABD Başkanı Bush'un resmini yaptırarak çiğnenmesini sağlamıştı.Halen de devam eden bu tavır; geri kalmış, bağnaz ve basit bir mantık olarak yorumlanmış, Şark dünyasına mal edilerek ciddiye dahi alınmamıştı.Birkaç gündür gazetelerde okuyoruz ki benzer bir davranış da Paris'te 'Sınır Tanımayan Gazeteciler' adlı örgüt tarafından gerçekleştirilmiş. Paris'in en işlek garlarından Saint Lazare'nin girişine büyük bir harita konmuş, Türk Genelkurmay Başkanı ile birlikte bazı ülke liderleri ‘‘basın özgürlüğü düşmanı’’ ilan edilmiş, ülkelerin haritaları ve bu kişilerin her gün yüzlerce kişi tarafından çiğnenmesi sağlanmış.Demek ki, bağnazlık, basitlik, sadece Irak Devlet Başkanı'na ait değil. Avrupa'nın ortasında da olabiliyor.Ben gene de PKK ile irtibatlı olduğunu okuduğum bu gazeteci örgütüne sormak istiyorum:Elinizde Türk Genelkurmay Başkanı'nı suçlayacak ne gibi deliller bulunmaktadır?Eğer ortada basın hürriyetini ihlal edecek bir olay gerçekten söz konusu ise konu ile ilgili olan yetkilileri değil de bir askeri neden hedef aldınız? Bunda PKK'nın etkisi bulunmakta mıdır?Terör örgütü PKK'ya bakışınızı açıklar mısınız?Türkiye'de basın yasasının bulunduğunu biliyor musunuz?Türkiye'de Türk Silahlı Kuvvetleri aleyhinde yayınlanan kitap sayısında ve gazetelerin köşe yazılarında son 4-5 yılda büyük bir artış meydana gelmiş iken basının özgür olmadığını nasıl iddia edebiliyorsunuz?Bir ülkenin haritasını ve bir vatandaşının resmini çiğnetmenin bu ülkeye ve şahıslara duyulan kinin işareti olduğuna karşı çıkabilir misiniz?Davranışınızı gerçeklere, insanlara ve ülkelere saygıya aykırı buluyorum.Melih TAŞTAN-ANKARAGerçekleri görünSINIR Tanımayan Gazeteciler Örgütü'ne (Reporters Sans Frontieres)... Listenize Kıvrıkoğlu'nu dahil etmeniz gerçekleri görmemekte ve inkár etmekte sınır tanımadığınızın bir göstergesidir. Türkiye'de Genelkurmay Başkanı'nın basın üzerinde kısıtlayıcı hiçbir yetkisi bulunmamaktadır. Türkiye'de basın ile ilgili iddiaları savcılar ele alır; kararları bağımsız mahkemeler verir. Sizin gerçek niyetinizin ne olduğu Türkiye 2002 raporundan da anlaşılıyor. Söz konusu raporda ismi geçenlerin tamamına yakını Türkiye'deki terör örgütlerinin mensupları veya onları destekleyenler ile ilgilidir. Raporda, ismi geçen 'Yedinci Gündem', 'Özgür Gündem', 'Atılım', 'Liseli Arkadaş', 'Hedef', 'Özgür Bakış', 'Azadiya Welat', 'Yaşamda Atılım', 'Fıratta Yaşam', 'Alın Terimiz' ve 'İşçi Köylü' gibi yayım organları terör örgütü olduğu sadece Türkiye'de değil, Avrupa'da da onaylanmış ayrılıkçı PKK ve DHKP-C, MLKP gibi aşırı sol örgütlerle ilişkili yayın organlarıdır. Bunlarla ilgili yargılama süreci işlemleri Genelkurmay Başkanı'nca değil bağımsız yargının sivil mahkemelerince yürütülür.Sizin savunuculuğunu yaptığınız diğer yayın organları ise radikal dinci akımların sözcüleridir. Gerçekleri bir an önce görmeniz dileğiyle.Mustafa YALMAN İSTANBULTrafik ayısı ödülü verelimAfyon Valisi'nin önerisi destek bulduAFYON Valisi Ahmet Özyurt, Trafik Haftası nedeniyle yaptığı konuşmada, trafik kurallarını ihlal eden şoförlere 'yılın ayısı' ödülü verilmesini önerdi.Öneri, Ankara'da bir gün önce bir özel halk otobüsü yokuş aşağı inerken freni patlayıp yayaların içine dalarak 4 kişinin ölümüne yol açtığı anda yapılıyordu. DSP Milletvekili Ahmet Tan Meclis'te gündem dışı konuşmasında Trafik Haftası'nın kutlama ile değil yasla kutlandığını söyledi; esprili bir dille 'ayı' önerisine destek verdi. Tan, yeni cezalar getiren Trafik Yasa Tasarısı'nın iki yıldır Meclis'te görüşülememesinden yakındı. ‘‘Kürsüye çıkarken moralim bozulmasın diye tasarının kaçıncı sırada olduğunu öğrenmek istemedim. Çünkü her gün sırası değişiyor’’ dedi. Tan konuşurken vekillerden ikisi cep telefonuyla konuşuyor, biri tavana bakıyor, bazıları da ikili-üçlü sahbeti yeğliyorlardı.Bakanlar Kurulu sıralarında bir tek Orman Bakanı Nami Çağan vardı; o da Bütçe Plan Komisyonu Başkanı Metin Şahin'le bir şeyler konuşuyordu.Ahmet Tan iğneli bir biçimde valinin önerisine karşı şöyle bir atıfta bulundu:‘‘Olanca vahşilik karşısında yılın ayılığı ödülünü hak etmiş o kadar çok trafik yaratığı var; bunlara yılın ayısı ödülü verilecek olursa karayollarına sığmazlar. Bu nedenle bunlara yer bulmak için sayın Orman Bakanı'nın yeni ağaçlandırma alanları oluşturması gerekiyor. Masum, sevimli ayıcıkları da bu sözlerimden ayrı tutuyorum.’’TBMM Trafik Komisyonu aylarca süren çalışması sonunda trafikle ilgili ayrıntılı bir rapor hazırladı. Bu topluma sosyal mukavele çağrısıydı. Ancak ne üniversiteler, ne belediyeler, ne de STÖ, bu önerilerle ilgili en ufak bir tavır ortaya koymadılar. Konunun önemine binaen en ufak bir girişim yok. Tasarı da iki yıldır gündemde bekliyor. Bakan Çağan, hükümet olarak Tan'ın önerilerine katıldığını söylemekle yetiniyor; muhalefet milletvekilleri tasarının ivedilikle görüşülmesi için liderlerin karar vermesi gerektiğini söylüyor.Kazalar dinmiyor, canlar gidiyor, ocaklar sönüyor.Bir ailenin yazgısıDÜN Ahmet Tan'la 12 yıl öncesine dönüyoruz: Dostumuz Oya-Adnan Akgünel çiftinin 8 yaşındaki oğlu Memo'ya 12 yıl önce bir taksi şoförü çarptı; beyni hasar gördü; bedeni sağlam kaldı. Yakalanan sürücü kısa sürede serbest bırakıldı. Akgünel ailesi varını yoğunu Memo için harcadı. Ama Memo'nun yazgısını değiştiremedi. Sonunda bitkisel hayata girdi Memo... Evin bir odası sağlık ünitesine çevrildi. Arkadaşlarının kersine o yatarak büyüdü. Kardeşi Birce her gün ona öyküler anlattı; iğnelerini yaptı. Köpekleri 'Petsi' bir gün olsun yanından ayrılmadı. Yıllar yılı kovaladı; 12 yıldan beri umutla çarpmayı sürdüren kalbinin artık gücü kalmadı. İlk önce Petsi, altı ay sonra da Memo, Trafik Haftası'na bir gün kala aramızdan ayrıldı. Pazar günü onu Fatih Camii'nden Büyükçekmece Mezarlığı'na yolcu ettik. Tan'ın dediği gibi ‘‘Bir Trafik Haftası'na daha tanık olmak istememişti Memo...’’Peki anlayan kim?
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!