A.A
Oluşturulma Tarihi: Şubat 23, 2009 17:39
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, “İslam kültürüyle demokrasi kültürünü bir arada yaşatabilmiş Türkiye, birçok ülke için ilham kaynağıdır” dedi.
Ege Üniversitesi Çeşme Turizm Yüksek Okulunda düzenlenen “AB Sürecinde Son Gelişmeler ve Turizmin Sürece Etkileri” konulu konferansta konuşan Bağış, Türkiye'nin daha kısa bir süre öncesinde kadar komşularıyla kavgalı olduğunu, ancak gelinen noktada bu ilişkilerde ciddi mesafeler katedildiğini anlattı.
Ülkenin dış politikasıyla ilgili öğrencilere bilgi veren Bağış, Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyine 47 yıldan bu yana üye olamadığını, ancak başarılı dış politikası sayesinde 191 ülkeden 152'sinin oyu alınarak bunun gerçekleştiğini belirtti.
Türkiye'nin oy kullanan her 10 ülkeden 8'inin oyunu almayı başardığını kaydeden Bağış, şöyle devam etti:
“Türkiye, 2009-2010 yıllarında dünyanın en önemli, en geniş kapsamlı, BM'nin en önemli karar merci olan Güvenlik Konseyinde yer alacak. Dünya ülkeleri artık (Gel sorunlarımızı çöz, bizim çözemediğimiz sorunları çöz) diyor demektir. Nasıl Gürcistan-Rusya, İsrail-Suriye arasında arabuluculuk yaptıysak, birbirleriyle geçinemeyen ülkelerin liderlerini son 7 yılda nasıl bir araya getirdiysek, Güvenlik Konseyinde dünyanın krizlerine çözüm bulalım demektir. Kıbrıs'ta bize işgalci diyen aynı konsey, (Gel bize öncülük yap krizleri birlikte çözelim diyor) demektedir.”
“FASILLARI ZAMAN İÇİNDE AÇACAĞIZ”
AB sürecinin 50 yıldan bu yana sürdüğünü anımsatan Bakan Bağış, “Bu iş 50 yıl sürmemeliydi ama bugüne kadar yaptığım bütün görüşmelerde kişilerden edindiğim intiba AB'nin bizi ortak bir heyecan olarak, aydınlık yarınlar olarak gördüğü yönünde. Anadolu bir konuda heyecan duymuşsa onu mutlaka başarmıştır. Bugün Türkiye'de AB konusunda aynı heyecanı görüyorum” diye konuştu.
Türkiye'nin ilk müzakere tarihi aldığı zamanın AB'ye yapılan başvurudan 44 yıl sonra gerçekleştiğini anımsatan Bağış, sözlerine şöyle devam etti:
“44 yıl boyunca başvuru tarihi bile alamamışız. Avrupalıların da hataları olmuş, bizim de olmuş. İğneyi kendimize çuvaldızı başkasına batırmamız lazım. Darbeler, krizler olmuş. 2004'de müzakere tarihini aldık, 2005 sonu itibariyle müzakereleri başlattık. 35 fasılla müzakereye başladık. Bu fasılların 2 tanesi kapanış faslı olduğu için en son ele alınacak. 10 faslı müzakereye açtık. Önce tabi bu fasıllarla ilgili tarama yapılıyor. 4 bin sayfayı tercüme etmiş durumdayız. Kanunu değiştirmeye çalışıyoruz.
Yeni kanunla ayrı bir tercüme bürosu olacak, orada hukukçulardan oluşan müktesebatı tercüme edecek bir birlik kurulacak. 18 faslı siyasi engeller nedeniyle açamıyoruz. 8'i Kıbrıs, 5'i Fransa'nın koyduğu ambargo ile diğer bazı ülkelerin engellemeleri nedeniyle açılamıyor. Şu anda 6 fasılı açabiliriz müzakereye. Bu 6 fasıldan en rahat olan, en açılabilme ihtimali olan, çalışma, vergilendirme faslı. Diğeri sosyal politikalar ve istihdam faslı. Bunlar kolay değil.”
Kıbrıs konusunun hızla çözüm noktasına doğru ilerlendiğini, KKTC Cumhurbaşkanı Talat ile Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Dimitris Hristofyas'ın son 1 ayda 15-16 kez bir araya geldiklerini aktaran Egemen Bağış, müzakerelerde Annan planında olduğu gibi halka sorular sorulacağını, dünya kamuoyunun Kıbrıs Türklerine geçen sefer verdiği sözleri tutma yönünde önemli adımlar atacağını söyledi.
Bağış, “Biliyorsunuz Annan planına destek verdik. Referandumla KKTC'nin yüzde 66'sı Annan planına 'Evet' dedi. Kıbrıs Rum Kesimi ise yüzde 76'yla 'Hayır' dedi. Tek bir asker çekmeden, bir karış toprak vermeden uluslararası dengeleri değiştirdik. Çözümü kapayan tarafın Rum tarafı olduğunu gösterdik” dedi.
“AB TÜRKİYE'NİN DİYETİSYENİ”
AB'nin din konusunda herhangi bir ayrımcılık yapmasının kendi kurallarına aykırı olduğunu bildiren Bağış, şu anda Müslüman bir ülkenin bulunmamasına karşın AB üyesi ülkelerde yaklaşık 20 milyon Müslüman yaşadığını kaydetti.
Bağış, AB'nin Hristiyan kulübü olmasını engellemek için Türkiye'nin üyeliğini önemsediklerini ifade ederek, “Avrupa bugün başını kuma gömerek sorunlardan kaçamaz. İslam kültürüyle demokrasi kültürünü bir arada yaşatabilmiş Türkiye, birçok ülke için ilham kaynağıdır. Bu durumu bölge ülkeleri de yakından izlemektedir” dedi.
Türkiye'nin AB üyesi olması durumunda nüfus açısından ikinci büyük ülke olacağını, kurul ve kurumlarında sözünün geçeceğini bildiren Bağış, “Avrupa bütçesinden de en çok pay alan ülkelerden biri olacak. O nedenle bazı ülkeler istemiyor olabilir” diye konuştu.
AB ile müzakerelere başlayıp, bitirmeyen ülke kalmadığını ifade eden Bağış, şöyle devam etti:
“Bu tren eninde sonunda son durağa gidecektir. Son durak da tam üyeliktir. AB'yi Türkiye'nin diyetisyeni olarak görüyorum. Hepimiz daha sağlıklı bir hayat yaşayabilmek için kilo vermemiz, düzenli spor yapmamız gerektiğini biliyoruz ama bunu kendi başımıza yapmayız, üşeniriz. Ama iyi bir diyetisyene giderseniz doktor kontrolünde reçeteyi uygularsanız siz kazanırsınız. Diyetisyen bir şey kazanmıyor. Siz daha sağlıklı hale geliyorsunuz. AB'ye üye 27 ülke Kopenhag Kriterlerini uygulamış, daha müreffeh demokratik ülke haline gelmişler. Biz de bu reçeteyi uygulamalıyız diye düşünüyorum.”
AB sürecinde turizmin büyük öneme sahip olduğunu vurgulayan Bağış, “Eğer her Avrupalı iki saatliğine Türkiye'ye gelse inanın Türkiye'nin AB üyeliği bir anda hızlanacaktır” dedi.
Öğrencilerin sorularını da yanıtlayan Bakan Bağış'a, okulun müdürü Bozkurt Ersoy tarafından plaket sunuldu.