Bağış: 'Şimdi diyoruz ki...'

Kızılcahamam'da, "AB Sürecinde Yerel Gençlik Politikaları" zirvesinde konuşan Egemen Bağış, Adana'dan Sinop'a, Tunceli'den, Denizli'ye, Edirne'den Adıyaman'a, Türkiye'nin dört bir yanından gelen başarılı 250 kişinin Türk gençliğinin geleceğe daha umutla, daha özgüvenle ve daha kararlı bir şekilde yürüdüğünün resmi olduğunu söyledi.

"Sevdamız Türkiye, standardımız AB standart" diyen Bağış, demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğü, serbest pazar ekonomisi gibi konuların öneminin bunları çocuklarımıza yaşatmaktan geldiğini ifade etti.

Bağış, Türkiye'de darbe süreçleri bir daha yaşanmasını arzu etiğini belirterek, "Gençlerimiz milli iradenin seçtiği temsilcileri, milletin iradesini, hükümetin merkezine taşıyabilsinler. Türkiye'nin her köşesindeki her genç de o sorunlarla ilgili 'benimde çözüm önerim var' diyebilsin. Bu bilgi akışını gençlerimiz arasında sağlıklı bir şekilde gerçekleşebilsin. AB süreci aslında budur. AB süreci hangi faslı açacağız sorunu değildir. Bu sürecin yüzeysel bir kısmıdır. Bu ülkede çocuklarımız oynadığı oyuncaklara bir takım standartlar getirildi. Teneffüs ettiğimiz havanın belli standartlar altına inmemesi için yakıta alakalı belli standartlar getirdik. Bizim çocuklarımızın temiz hava solumasını sağladık. Kanser olma riskini azalttık. Bunu Brüksel'deki Paris'teki çocuklar için yapmadık. Kendi çocuklarımızın standartlarını yükseltmek için yapıyoruz" dedi.

Türkiye'de parti kapatma gibi çok kritik bir şeyi bir savcının yetkisi içerisinden alıp Anayasa Mahkemesi'nde çok daha kurumsal bir süreç içerisinde yürümesi gerektiğini vurguladıklarını ve kanunlaştıklarına dikkati çeken Bağış, şunları söyledi:
"Bu kardeşiniz AK Parti kapatma davasında yargılandı. İki büyük suçla itham edildim. Bir tanesi, 'Başörtüsü kullanma özgürlüğünü mini etek kullanma özgürlüğü kadar önemsiyorum' dediğim için itham edildim. Bir savcı bunu beni ömür boyu siyasetten mahrum edecek kadar suç görüp Anayasa Mahkemesi'nde yargıladı. Bunu büyük bir provokasyon olarak gördü. İkincisi ise daha da komik. 'Millet ne ise vekili de o olmalıdır' dediğim içindi. Bu da büyük provokasyonmuş. Türkiye dört yıl içinde nereden nereye geldi. Bir siyasetçinin bu iki cümleyi kuramadığı bir ülkede hangi özgürlükten hangi AB standartlarından bahsedebilirsiniz? Hamdolsun bugün isteyen istediğini söylüyor. Daha da özgür söyleyebilmeleri için gerekli fırsatları inşallah bizler oluşturuyoruz."

Bakan Bağış, Türkiye'nin farklı bir dönemden geçtiğini belirterek, "Yıllarca millete tiyatro oynadılar. Şimdi hadi diyoruz ki 'gelin özelleştirelim tiyatroları' rahat oynayın oyunlarınızı. Yıllarca bir demokrasi oyunu sergilemeye kalktılar ama rejisör arkadan hep ipler elimde mesajını verdi" diye konuştu.

Milleti dinleyen bir iktidar olduğu zaman milletin değerleriyle yönetilen bir ülke olduğu zaman Türkiye'nin hep beraber kalkındığını ifade eden Bağış, söyle devam etti:
"Demokrasiyi önemsediğimiz zaman, bireysel özgürlüğü önemsediğimiz zaman Türkiye zenginleşiyor. Bu bir tesadüf değil. Baskıcı recimlerin olduğu yerde insanlar rahat düşünemiyorlar. Durup dururken Türkiye'de kişi başına düşen milli geliri artırmadı. Bugün Türkiye'de 3 bin dolardan devraldığımız kişi başına düşen gelir 11 bin dolar seviyesine çıktıysa en büyük yatırımı demokrasiye yaptığımız anlamına gelir. Hedef 25 bin dolar bunu da gerçekleştirecek olacak olan sizleriniz. Allah bir daha koalisyon dönemlerini yaşatmasın ekonominin tam takır olduğu günleri yaşatmasın. Biz sizlere inşallah kasaları dolu devredeceğiz. Siz kasaların sayısını artırarak teslim edeceksiniz. Bu bir bayrak yarışıdır."

19 Mayıs ruhunun 'kendi değerlerinden kopmak' anlamına gelmediğini belirten Bağış, "Hem 19 Mayıs ruhunu yaşayacaksın hem de dünyadaki gelişen yeni teknolojileri takip edip kendi ruhuna taşıyacaksın. Gerçek 19 Mayıs ruhu bu. Atatürk Samsuna çıkarken kendi milletini dışladı mı? Türkiye'de özgürlüklerin önü açıldıkça, bir başkasının bir başkasını değiştirmek için baskı yapma kalktıkça Türkiye'nin önü açılacak. Binlerce yıl bu topraklarda birlikte yaşadık. Ne Aleviler Sünnileri Alevileştirdi ne de Türkler Kürtleri Türkleştirdi. Ben çok uğraştım bir kaç arkadaşımı Fenerbahçeli yapmaya ama yapamadım" değerlendirmesinde