LEFKOŞA (A.A)
Oluşturulma Tarihi: Aralık 27, 2006 20:02
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Dış İlişkiler Danışmanı, AK Parti İstanbul Milletvekili Egemen Bağış, Türk tarafının barışçıl tutumu sayesinde, barış isteyen taraf olarak görülmeye başlandığını belirterek, tüm dünyaya, barış istemeyenin Rum tarafı olduğunun gösterildiğini söyledi.
AB'nin Kıbrıslı Türklerine uygulanan izolasyonların kaldırılması yönünde verdiği sözü yerine getirmediği müddetçe, kimsenin Türkiye'den limanları açma konusunda daha ileri gitmesini beklememesi gerektiğini vurgulan Bağış, ”Limanları açacağız ama, bize verilen sözler yerine getirildiği zaman” dedi.
Egemen Bağış, Yakın Doğu Üniversitesinde (YDÜ), “Türkiye, Kıbrıs ve Avrupa Birliği: Tren Kazası Gerçekleşmedi, Ancak Tren İlerliyor mu?” konulu konferans verdi. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümünün sosyal etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen konferansa öğrenciler ve akademisyenler katıldı.
Egemen Bağış, konuşmasında, Kıbrıs meselesinin din ve lisan farklılıkları olan iki ayrı halk etrafında döndüğünü ve karmaşık bir sorun olduğunu belirtti. Kıbrıs Rumlarının 1960 Kıbrıs Cumhuriyetini tek taraflı feshetmesinden sonra adanın tek temsilcisi olarak kendilerini lanse etmede başarılı olduklarını kaydeden Bağış, Kıbrıslı Rumların “Kıbrıs Cumhuriyeti” adını, yaptıkları yanlışlıkları örtbas etmek amacıyla başarıyla kullandıklarına işaret etti. Bağış, Kıbrıs konusuyla ilgili kendi görüşlerini aktarmada Kıbrıslı Rumların çok kararlı olduğunu da anlattı.
Kıbrıs sorununun çözümü için tek zeminin Birleşmiş Milletler olduğunun altını çizen Bağış, çözüm inisiyatiflerinde Türkiye'nin Kıbrıs Rum kesiminden her zaman için önde olduğunu vurguladı.
Uluslararası topluluğun düşüncelerinde bazı değişikliklerin yaşandığını kaydeden Bağış, tüm dünyaya barış istemeyen tarafın Kıbrıslı Türklerin değil, Kıbrıslı Rumların olduğunun gösterildiğini ve bunun en büyük kazanç olduğunu kaydetti.
Kıbrıs Rum yönetiminin, çözüm zeminini BM den AB'ye kaydırma çalışmalarına da değinen Egemen Bağış, Güney Kıbrıs Rum yönetiminin AB'deki veto hakkını kullanarak konumunu güçlendirme peşinde olduğunu belirterek, “Tüm AB ülkelerini rehin olarak tutuyorlar” dedi.
“BAZI SİYASİLER PAPADOPULOS'U KULLANIYOR”
Rum tarafının AB üyeliğinden faydalandığını belirterek, limanlar konusunun Türkiye'nin AB sürecinde bir ön koşul olarak öne sürülmesinin kendisini endişelendiren unsur olduğunu kaydeden Bağış, AB'nin Rum tarafına üyeliğinden dolayı verdiği desteğin uzun sürmeyeceği görüşünü dile getirdi. Egemen Bağış, şöyle konuştu:
“Papadopulos AB'yi kullandığını düşünüyor. Ancak gerçekte kısa vadeli bazı siyasiler Papadopulos'u kullanıyor. Tüm önerilere karşı çıkan bu engel (Papadopulos) bir gün kullanıldığını görecek. Bu günün geleceğinden eminim ve sahte kalkanını kaybetmiş olacak.”
Bazı kesimlerin Papadopulos'u kullanmasına açıklık getiren Bağış, AB'de Avusturya ve Fransa gibi bazı ülkelerin açıkça Türkiye'nin AB üyeliğine karşı olduğunu, ancak bu ülkelerin bunu direkt yapmadığını ve Kıbrıs konusunu mazeret olarak gösterdiğini kaydetti.
Rum yönetiminin, ENOSİS'in yeni bir versiyonu olan Osmosis politikasını güttüğünü belirten Bağış, ancak KKTC ekonomisinin iyi gidişatının Rum politikasına engel oluşturduğunu dile getirdi.
2004 yılında referanduma sunulan Annan Planı hakkında da görüşlerini de belirten Egemen Bağış, şunları söyledi:
“Annan planı mükemmel bir plan değildi, ancak üretilen en iyi plandı. Bu çok iyi bir başlangıç yeriydi. Çünkü, birleşik Kıbrıs cumhuriyeti şemsiyesi altında iki tarafa da kurucu devlet statüsü veriyordu. Kıbrıslı Türkler barış içerisinde yaşamak istiyor ve Kıbrıslı Rumlar istemiyor.”
Rum tarafına limanların açılmasını öngören ek protokol hakkında da açıklamalar yapan Bağış, Türkiye-AB müzakereleri öncesi, 1963 Ankara Antlaşması Ek Protokolü imzalandığını, ancak protokolün hayata geçmesi için TBMM tarafından onaylanması gerektiğini vurguladı.
LİMANLAR
Egemen Bağış, AB'nin Kıbrıslı Türklerine uygulanan izolasyonların kaldırılması yönünde verdiği sözü yerine getirmediği müddetçe kimsenin, Türkiye'den limanları açma konusunda daha ileri gitmesini beklememesi gerektiğini vurguladı.
Bağış, “Türkiye yükümlülüklerini yerine getirmeye hazırdır. Limanları açmayacağımızı hiçbir zaman söylemedik. Limanları açacağız ama bize verilen sözler yerine getirildiği zaman” dedi.
Egemen Bağış ayrıca, limanların açılmasının Rum yönetimini tanıma anlamına gelmeyeceğini kaydetti. Bağış, Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos'un uyanması gerektiğini, çünkü uluslararası topluluğun Papadopulos'un retçi tutumundan bıkma derecesine geldiğini ifade etti.
Annan planının hazırlanış sürecinde, iki kesimin uzlaşamadığı konularda BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın inisiyatif kullanmasına Kıbrıslı Türklerin onay vermesiyle uluslararası toplumun şaşkına uğratıldığını anlatan Bağış, Kıbrıs Türklerinin “evet” kararı için, “Dengelerin değişmesinde en önemli unsur buydu” dedi.
Ocak ayında Avrupa Konseyinin Kıbrıslı Türklere uygulanan izolasyonlar hakkında görüşme yapacağına dikkati çeken Bağış, “Bu gelişme ani bir gelişme değildir. Bu Türk tarafının önerilerinin sayesinde gerçekleşti” diye konuştu.
“FEDERAL ÇÖZÜM EN GERÇEKÇİ”
Bir soru üzerine, iki ayrı devletten bahsetmek için zamanın erken olduğunu belirten Bağış, federal yapının şimdilik en olanaklı oluşum olarak görüldüğünü kaydetti.
Bağış, çözüm arayışı içerisinde Kıbrıs Rum kesiminin inatçı ve retçi tutumunu dünyaya göstermeye devam edilmesi gerektiğine de vurgu yaptı. Türkiye'nin AB üyesi olacağına inandığını vurgulayan Egemen Bağış, AB üyelik sürecine başlayıp da tamamlamayan bir ülke bulunmadığını, bu nedenle Türkiye'nin ”istasyona” eninde sonunda varacağını kaydetti.
AB üyelik sürecinin her zaman eğlenceli olamayacağını, zorlu dönemeçlerden geçileceğini kaydeden Bağış, Türkiye'nin 10-15 yıl içerisinde AB üyesi olacağını söyledi. Konferansın başlığı olan “Tren Kazası Gerçekleşmedi, Ancak Tren İlerliyor mu” ifadesini değerlendiren Bağış, trenin yavaşlamadığını ancak rayların, treninin ilerlemesini yavaşlattığını kaydetti.
Türkiye'nin doğusundaki ülkelerinin doğal enerji kaynaklarının AB'ye aktarılması açısından Türkiye'nin çok önemli bir konumda olduğunu ve AB için bu çerçevede çok önemli olduğunu bildiren Bağış, diğer taraftan AB'nin Türkiye için tek seçenek olmadığını sözlerine ekledi.