Güncelleme Tarihi:
Katrancı, 1999 yılında göreve başladığını, sırasıyla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde, Bolu'da görev yaptığını ve son olarak Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesinde 3 aydır görevini sürdürdüğünü kaydetti. Timiyle birlikte olaydan bir gün önce ilçedeki Sineklimeydan mevkisindeki kum tepede konuşlandıklarını ifade eden Katrancı, şöyle konuştu:
“Bölgenin arama ve taramasını yaptıktan sonra mevziye yerleştik. Gözetleme ve istirahat postalarını ayırdık. 29 Ekim günü öğlene kadar bölgede istirahat ettikten sonra görevimin başına geçtim. Makineli tüfek mevzim görüş alanımın dışındaydı, mevzileri kontrol etmek için bölgeye hareket ettiğim sırada kendimi havada buldum. O anda adeta zaman durdu. Bir anda yürürken her şey bitti. O sırada 'şehit olacaksam bir an önce olsun, yaşayacaksam bilincimi kaybedeyim ki; kimsenin moralini bozmayayım' diye Allah'tan diledim. Gözümü açtığımda kendini yerde buldum. Sol kolumda bir yaralanma vardı. Sağ kolum ve sağ bacağım sağlamdı. Sol bacağımı kucağımda buldum. Ucunda ayak yoktu. Etraftaki personelimizin paniklediğini fark edince sakin olmaları için telkinde bulundum. Arkadaşlarımı sakinleştirdim ve mevzilerini terk etmemesini istedim. Riski göze alarak arkadaşlarım bana ulaştı. Bacağımı sağlam bacağımın yanına indirdiler.Diğer komutanlarım beni bölgeden çekip mevzilerin başına geçti. Helikopter gelene kadar bekledim. Kısa sürede geldi. Beni aldı ve askeri hastaneye sevk etti.”
“Olaydan önce Cumhuriyet Bayramı'nı yad ettim”
Olayın yaşandığı günün sabahı, batı yönüne baktığını dile getiren Katrancı, “Bugün şu güneşin bu vadiye az sonra aydınlık getireceği gibi 29 Ekim 1923 günü de Cumhuriyet'in ülkeme aydınlık getirdiği gün” diye düşündüğünü anlatarak, “Bu şekilde kendi düşüncelerimle Cumhuriyet Bayramı'nı yad ettim” diye anlattı.
Katrancı, dedesinin babasının en büyük ağabeyinin Çanakkale'de şehit düştüğünü belirterek, “Dedemin babasının iki ağabeyi Çanakkale Savaşı'nda, biri de Yunanistan'da esir düşüyor ve kurşuna dizilerek, şehit olmuş. Dedemin babası da Yemen'de düşmana karşı çarpışmış. Atalarımın bir çoğu şehittir” diye konuştu.
Atalarının vatan için kanını ve canını, vücut uzuvlarını bir yerde bıraktığını vurgulayan Katrancı, şöyle devam etti:
“Annem de gazi olduğum o gününün takvim yaprağını saklamış. 29 Ekim benim için ayrı bir bayram günüdür. Vatan için yapılması gerekeni yaptığımızı kanıtladığımız gündür. Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır. Biz zeybeğiz, hep Allah'tan şunu diledim; 'Gazi veya şehit olacaksam o anda kurşunu yediğimde de Çakırcalı Mehmet Efe gibi zeybek çöküşü yapmayı nasip et'... Nasip kalleşçe bir mayına denk gelmekmiş. 29 Ekim, görevimi tam manasıyla yaptığımın kanıtıdır.”
Protez bacağının takılmasının ardından görevinin başına geri dönmek için elinden geleni yapacağını aktaran Katrancı, “Mavi bereme kavuşunca tekrar görevimin başında olmak istiyorum. 100 metre rekorunu kıran tek bacaklı atlet varsa, dağlara tırmanan tek bacaklı bir başçavuş da olacaktır. Canımı bu vatanda buldum, bu vatan için her şeyi yapmaya devam edeceğim” dedi.
“Gazi olacağını hissetmişler”
Katrancı'nın eşi Öznur Katrancı da eşinin yaralandığını öğrendiklerinde adeta yıkıldıklarını bildirdi.Eşinin yaşadığını öğrendiğinde biraz olsun rahat bir nefes aldığına değinen Katrancı, GATA'ya kaldırılan eşinin ameliyatının başarılı geçtiğini öğrenene kadar endişelendiklerini söyledi.
“Sabah eşim aradı. Neşeliydi ve 'küçük bir parçası gitti ama büyük parçası bende' diye espri yaptı” diyen Öznur Katrancı, “Eşime protez takılabilecek olması bizi mutlu etti. Olaydan önce annem ve eşimin anneannesi kötü rüyalar görmüştü. Ben de olaydan önceki gece uyuyamadım. O akşam içimde bir sıkıntı olduğundan misafirlerimizle ilgilenememiştim. Saat 18.00 gibi bir komutan bizi arayıp durumu söyledi” ifadelerini kullandı.
11 Aralık'ta Genelkurmay Başkanlığı adına Tuğgeneral Necdet Tuna, gazi Piyade Başçavuş Polat Katrancı'yı Bilecik'in Bozüyük ilçesindeki baba ocağında ziyaret etmiş, Katrancı'nın bir an önce sağlığına kavuşması için her şeyi yapacaklarını bildirmişti. Katrancı'nın gösterdiği soğukkanlılık ve metanetin takdire şayan olduğunu dile getiren Tuna, “Bu büyük bir eğitimden geçmeyi gerektiriyor. O eğitimi almış olmanın, bunu içgüdüsel hale getirmiş olman önemli. Hem hayatta kalman hem de diğer personelinin emir komuta zincirinin devamı takdire şayan. Genelkurmay Başkanımızı da duygulandıran aldığın eğitimi başarıyla göstermiş olmandır. Tebrik ediyorum. Genelkurmay Başkanımızın iyi dileklerini getirdim” ifadelerini kullanmıştı.