Babası kızıma baktığı 3,5 ayın hesabını versin

Güncelleme Tarihi:

Babası kızıma baktığı 3,5 ayın hesabını versin
Oluşturulma Tarihi: Mart 24, 2001 00:00


Şenay ORDU
Haberin Devamı

Hande parçalanmış bir ailenin 12 yaşındaki kızıydı. Son 3,5 aydır babası ve üvey annesiyle yaşıyordu.4 Ocak günü cesedi bulundu. Babası ve üvey annesiyle birlikte birkaç kişi gözaltına alındı. Ancak delil yetersizliğinden bırakıldılar. Anne Handan Turgay ise ‘‘70 milyon kişi kimden şüpheleniyorsa, ben de ondan şüpheleniyorum’’

diyor.

Handan Turgay, kızı Hande'nin öldürüldüğünü biliyor. Hepsi o kadar. Küçük kızının katledilişinin ayrıntıları hakkında en ufak bir fikri yok. Belki de annelik içgüdüsüyle, vahşi cinayetin boyutlarını tahmin ediyor, öğrenmeyi reddediyor. İlaçlarla ayakta duruyor, doktor tavsiyesi gereği Hande'ye ait hiçbir şeyi çevresinde barındırmıyor. Bir firmada yönetici asistanı. Kendini işine vermiş, katilin bulunması için dua ederek sürdürüyor yaşamını.

BABASINI AFFETMEM

'Benim düşmanım yok' diyor. '12 yaşındaki bir çocuğun da düşmanı olamaz.' Hiçbir kişiyi işaret etmiyor. Ama 'Kim olabilir' diye sorunca da, hem çok açık, hem de çok kapalı bir yanıt veriyor:

‘‘70 milyon kişi kimden şüpheleniyorsa, ben de ondan şüpheleniyorum. Allah da, kızım da beni affetsin ama, bunu ana yüreğim söylüyor.’’

Annesiyle babası boşanınca, 3,5 yıl annesinin yanında yaşamış Hande Çinkitaş. Son 3,5 aydır ise babası, üvey annesi ve altı aylık üvey kardeşi Egemen'le birlikteymiş.

Handan Turgay, çalıştığı işyerinde masa başında, 'Nezih Beyi affetmeyeceğim' diye mırıldanıyor.

‘‘Ona karşı tek kelime etmedim. Fakat onu affetmem mümkün değil. Ben eski eşimden, kızıma baktığı 3,5 ayın hesabını istiyorum sadece. O dönem içinde ne yaşandı, ne bitti bana anlatılmadı. Eve ettiğim telefonlar yüzüme kapandı’’ diyor.

Kızını en son 2001 yılbaşında görmüş. Hande, yeniyılı annesi ve teyzesiyle karşılamak istemiş, babasından izin almış. 1 Ocak'ta, babasının evine yeniden uğurlamış kızını.

‘‘Deniz otobüsüne bindirmiştim ki koşarak geri geldi. 'Anneciğim, bana hakkını helal eder misin' dedi. Hiç yapmadığı bir şeydi. Derken 'Ben seni hiç üzmedim değil mi anne?' diye sordu. Sonra da şu anda tüylerimi diken diken eden şeyi söyledi. 'Burası bir sahne annecim. Sen seyircisin, ben oyuncuyum. Şimdi perdeyi kapatıyorum' dedi ve koşarak gitti. ’’

'Anneler çocuklarının başına gelenleri hisseder' derler. Handan Turgay, bu tezi doğrular nitelikte anlatıyor yaşadıklarını.

‘‘Saat 11.30 gibiydi. İçime bir hançer saplandı. O gün iş arkadaşlarım çatı işine gitmişlerdi. Çok tehlikeliydi, korkarak yolcu etmiştim onları. 'Tamam' dedim, 'Kesin arkadaşlarıma bir şey oldu.' Hayatta aklıma çocuğuma bir şey olabileceği gelmiyor. Saat 18.00'da polisten telefon geldi. 'Kızınızla ilgili bir yaralanma olayı var, gelin' diye. Meğer hissettiğim oymuş. ’’

O andan itibaren beyni durmuş Handan Turgay'ın.

‘‘Gittiğimde kapıda gazetecileri ve polis arabalarını gördüm. 'Burada bir şey mi olmuş' diye düşündüm. Daireye çıktım. Baktım kapıda da sekiz polis var. Hala Hande'yle bağlantısını kuramıyorum. Beni içeri sokmadılar. 'Sizi arabaya bindirelim' dediler. Apartmandan çıkarken, televizyonlar beni çekmeye başladı. Şaşırdım. 'Benimle ne ilgisi var, beni niye çekiyorsunuz' diye onlara sinirlendim. Beynim durdu sanki. Bir yandan 'Kızım yaralıymış, beni ona götürsünler' diye söyleniyorum.’’

POLİS AĞLADI

Onu şubeye götürüp, kızının hastanede olduğunu ama önce araştırmalar yapmaları gerektiğini söylemişler. Doğru sorular aklına gelmiyormuş, 'İnşallah Hande'nin yarası hafiftir' diye kendi kendine dualar ederek, tam 8,5 saat beklemiş şubede.

‘‘Polis beni bir odaya aldı. Saat sabahın 02.30'u olmuş. Baktım kızımın günlüğü, fotoğrafları çıkıyor tek tek ortaya. Baktım polis ağlıyor. 'Maalesef' demesiyle bayılmışım zaten. Düşünün, hastalıktan ölmedi, araba çarpmadı. 12 yaşındaki çocuk cinayete kurban gitti. Buna anlam veremiyorum.’’

Katil serbest dolaşıyor ama o her şeyin ortaya çıkacağından öylesine emin ki, 'Kan yerde kalmaz' diyor.

Anne Handan Turgay'ın cevap bulamadığı sorular

Kapıda zorlama yoktu. Oysa Hande dışardakinin kimliğinden emin olmadan kapıyı asla açmazdı. Komşu kadınlar bile olsa, 'Sesin benzeyebilir. Sen dürbün önüne gel, öyle açarım kapıyı' derdi.

Hande, küçük yaştan beri asla ev anahtarını kaybetmedi. Ama babasının evinin anahtarını kaybetmişti. Hande'nin anahtarı nasıl kayboldu?

İçine kapalı bir çocuktu. Annesinin üzülmesini istemezdi. Problemlerini kendisi halletmek isterdi. Son görüşmelerinde annesinden hakkını helal etmesini istedi. 12 yaşında bir çocuk neden helallik istedi?

Tiyatroyu çok sever, kendi kendine değişik kişilikleri canlandırırdı. Annesini son gördüğünde, 'Perdeyi kapatıyorum' dedi. Anlamı neydi? Birinden mi korkuyordu?

3,5 yıl sonra neden babasında kalmak için ısrar etti? Tek neden yeni doğan üvey kardeşine duyduğu çocuksu kıskançlık mıydı? Yoksa, Hande'nin kendi dünyasında başka planları mı vardı?

Cinayetin işleniş şekli, katili hala aramızda dolaşan bir başka küçük kızın öldürülüşü ile benzerlikler taşıyor. 14 yaşındaki Çağla Tugaltay da , 5 Haziran 2000'de Mecidiyeköy'deki evinde öldürülmüş. Bir seri katil olabilir mi?

Beş kişi gözaltına alınmıştı

Hande Çinkitaş, 4 Ocak günü saat 11.30 sıralarında faili meçhul bir cinayete kurban gitti. Babası, apartmanın kapıcısı, aynı binada oturan iki genç ve üvey annesi ilk gözaltına alınanlar oldu.

Nezih Çinkitaş, ‘‘Sabah işe giderken her şey normaldi. Akşam eve geldiğimde kızımı o vaziyette buldum. Hemen kapıcıya seslendim’’ diye ifade verdi. Üvey anne Şehriban Hanım ise ‘‘Altı aylık çocuğum rahatsızdı. Kocam işe gittikten sonra ben de çocuğumu hastaneye götürdüm. Ben giderken Hande evdeydi ve okula gitmek için hazırlık yapıyordu’’ dedi. Zanlılar, delil yetersizliğinden serbest bırakıldılar.

Ama Şehriban Çinkitaş şubeden eve gülen bir yüzle dönünce, çevre sakinlerinin sabrı taştı. 50 kişinin saldırısını polis güçlükle engelledi.

Hande, 3,5 aydır yanında yaşadığı üvey annesi hakkında öz annesine tek kelime etmedi. Sadece, 'Kardeşim çok tatlı anneciğim' demişti. Oysa komşular, Şehriban Hanımın Hande'nin çamaşırlarını bile yıkamadığını, evde tartıştıklarını söylüyorlar.

Bütün ipuçları boş çıktı

Cinayetteki ipuçları, Hande'nin avucunda bulunan bir tutam saç, suç aleti üç bıçak, çekiç ve tırnakları arasında bulunan deri parçalarıydı. Ama Polis Kriminal Laboratuarı'ndaki incelemede, saç küçük kızın kendisine ait çıktı. Polis, başına çekiçle vurulurken Hande'nin acıyla saçını tuttuğunu ve saçın bu esnada kopmuş olabileceğini söyledi. Diğer ipuçlarından ise kayda değer bir sonuç alınamadı. Dedektifler, küçük kızın arkadaş çevresi ve yakınlarının tek tek ifadelerine başvurdu. Ama tüm bunlar dosyanın rafa kalkmasını engelleyemedi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!