"Babanıza gerekeni yaptık, cenazeleri toplayın"

Güncelleme Tarihi:

Babanıza gerekeni yaptık, cenazeleri toplayın
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 07, 2009 16:13

MARDİN’in Mazıdağ İlçesi'ne bağlı Bilge Köyü’nde geçen pazartesi gecesi 44 kişinin katledildiği, 3 kişinin yaralandığı saldırının ardından köyde bir yanda yas, bir yanda da göç var. Saldırının faili oldukları iddiasıyla tutuklanan 10 kişinin yakınları evlerini boşaltıp eşyayı kamyonlara yükleyerek göç ediyor. Soruşturma devam ederken, katliam emrini verdiği iddia edilen ‘Şıh Mehmet’ lakaplı Mehmet Çelebi’nin, saldırının ardından gözaltına alınıp götürüldüğü karakolda nöbet tutan ve öldürdüğü aileden olan bir korucuya, “Babanıza gerekeni yaptık. Şimdi gidin cenezelerinizi toplayın” diye bağırdığı ortaya çıktı.

Haberin Devamı

Katliamı gerçekleştirdikleri iddiasıyla tutuklanan 10 zanlıdan 6’sının kardeş, 2'sinin onların kuzçenleri ve 2’sinin de baba- oğul olduğu belirlendi. Tutuklananlardan Süleyman Çelebi, Mehmet Çelebi, Ömer Çelebi, Abdul Hakim Çelebi, Mehmet Sait Çelebi ile M.E. Çelebi’nin kardeş, 14 yaşındaki M,Ş.Ç’nin ise Abdul Kerim Çelebi’nin oğlu olduğu, diğer tutuklular A.Ç. ile A.Ç’nin de 6 kardeş tutuklunun kuzenleri olduğu öğrenildi.

27 KALAŞNİKOF TOPLANDI

Katliamla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında köyden 2’si ruhsatsız 27 Kalaşnikof tüfek toplandı. Bu otomatik silahlar balistik incelenmeye alındı.
Bilge Köyü katliamının emrini verdiği iddiasıyla tutuklananlar arasında bulunan ‘Şıh Mehmet’ lakaplı Mehmet Çelebi, jandarma tarafından yakalandıktan sonra önce yakındaki Şeyhan Jandarma Karakolu’na götürüldü. Çelebi, burada öldürdükleri aileye mehsup olan ve karakolda nöbet tutan bir korucuyu görünce, “Babanıza gerekeni yaptık. Şimdi giden cenazelerinizi toplayın” diye bağırdı.

ÖLENLERİN YAKINLARI BEKLEME KARARI ALDI

Saldırıda ölen Çelebi Ailesi'nden sağ kalan erkekleri, olayın ardından biraya gelerek durum değerlendirmesi yaptı. Bu toplantıda, “Hiç bir karşı harekette bulunmayalım. Öldürenlerin kim olduğunu biliyoruz. Beklemede kalalım” kararı aldıkları belirtildi.

GÖÇ EDİYORLAR

Katliamı yaptıkları gerekçesiyle tutuklanan 10 kişinin ailesi ve yakınlarından yaklaşık 100 kişiden oluşan 13 aile evlerini boşaltıp, eşyalarını kamyonlara yükleyerek göç ediyor. Göç eden aileler eşyayı kamyonlara yüklerken jandarma ekipleri sıkı güvenlik önlemleri alıp, evlerin yanına kimseyi yaklaştırmıyor. Jandarma ekipleri evlerin damlarında da önlemlerini sürdürürken, sürekli çevreyi dürbünlerle kontrol ediyor.

Göç eden ailelerin nereye gittikleri güvenlik gerekçesiyle gizli tutuluyor. Katil zanlılarının ailelerin başında olan ve göç etmeye hazırlanan Ahmet Çelebi, bazı gazetecilerin kendileriyle ilgili kulaktan dolma haberler yaptığını iddia etti. Ahmet Çelebi, “Bizim için katiller köyden kaçıyor diyorlar. Konuşulacak çok şey var ama konuşamıyoruz” dedi.

BAHÇEDEKİ SEBZEYİ DE GÖTÜRDÜLER

Göç edenlerin eşyasını taşıyan kamyonlar köyden ayrılırken, bazı çocukların yaşıtlarına el sallayıp vedalaşması dikkat çekti. Bu arada evlerini terk etmek zorunda kalan kadınların bazılarının eşya taşıma sırasında baygınlık geçirdiği görüldü. Bazı kadınların ise bahçesindeki sebzeleri de toplayıp götürdü.
Köyden göç eden çocuklardan 5 yaşındaki Yazgül Çelebi, “Köyden ayrılmamız gerekiyor. Televizyon ve gazetelerde hep bizim fotoğraflarımız var. Nereye gideceğimizi bilmiyoruz” dedi.

KAMYON KASASINDAKİ YAZI

Göç eden ailelerin eşyalarını taşıyan bir kamyonun arkasındaki, ‘Anlamı kalmadı’ yazısı ise dikkat çekti.

Katliamın yapıldığı evde kanlı eşya arasında bulunan ve kanlı 4 Mayıs Pazartesi tarihini gösteren takvim görenlerin yüreğini burktu.

KIZILAY YEMEK ÇIKARDI

Katliamın ardından yüzlerce kişi taziye için köye akın etti. Kızılay Ankara ve Elazığ’dan gönderdiği ekiple çadır mutfaklar kurup günde üç öğün sıcak yemek vermeye başladı. Kızılay ekip başkanı Yaşar Yağırıbay, günde 1500 kişiye yemek verdiklerini belirterek, “7 afet personeli 3 sosyal hizmet uzmanı ile buraya geldik. Sabah 1000 kişilik kahvaltı ile 1500 kişiye her gün sıcak yemek veriyoruz” dedi.

Katliama tanık olan, anne ve babaları öldürülünce öksüz ve yetim kalan çocuklar ile kadınlara Mardin Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü ekipleri psikolojik destek veriyor. Diyarbakır, Şanlıurfa ve Mardin’den gelen ve aralarında Kürtçe bilenlerin de bulunduğu psikologlar kadınlarla görüşürken, kurulan çadırda çocukları resimler çizdirip, kanlı geceyi unutturmaya çalışıyor.

Köyde Mardin Valiliği irtibat bürosu da kurup, istek ve şikayetleri dinliyor.

ÇOCUKLARI YURDA VERMEK İSTEMİYORLAR

Bilge Köyü’ndeki katliamın en mağdurları yine çocuklar oldu. 70 çocuk öksüz ve yetim kalırken, Valiliğin annesiz ve babasız kalan çocukları yurda yerleştirme girişimleri sürüyor. Ancak yakınlarının çocukları vermek istemediklerini dile getiriyor.

Saldırıda yaşamını yitiren Yıldız ve Salih Çelebi’nin 9 çocuğuna yakınları sahip çıktı. Ailenin en küçüğü 1 yaşındaki Ali Çelebi’yi alan dayı Habip Çelebi, “Biz bu çocukları çocuk yuvasına vermeyi düşünmüyoruz. 8 kardeşiz, her birimiz bir çocuğu yanımıza alacağız. Ancak çocukların psikolojilerinin düzelmesi için buraya gönderilecek görevlilere vereceğiz. Ancak çocukları kesinlikle yurtlara vermeyeceğiz. Öyle bir niyetimiz de yok” dedi. Dayısının sahip çıktığı Ali Çelebi, herşeyden habersiz beşikte uyudu.

İMAMLAR KAN DAVASINA KARŞI VAAZ VERİYOR

Mardin Müftülüğü köye gönderdiği 20 imam ve 3 vaiz ile vatandaşlara dini bilgiler aktarıyor.

Köy meydanında bulunan taziye çadırında imamlar özellikle insan öldürmenin, törenin, kan davası gütmenin İslam ile bir ilgisinin bulunmadığını, bölgede artık töreye son verilmesi gerektiği ve kan davasına kesinlikle başvurulmamasını istedi.

YENİ MUHTAR ATANDI

İmamlar çadırlarda gün boyu vaazlar verirken; Mazıdağ Kaymakamlığı da saldırıda hayatını kaybedenlerin arasında Muhtar Hacı Halim Çelebi’nin bulunması nedeniyle, köydeki vatandaşların sıkıntı yaşamaması amacıyla köylülerden Abdurrahman Çelebi’yi, geçici olarak Bilge köyü muhtarlığına atadı.

KATLİAMA TOPRAK KAVGASI NEDEN OLDU

Bilge Köyü’ndeki katliamın nedenleri arasında gösterilen toprak kavgasının 1989 yılına dayandığı ortaya çıktı. İddiaya göre, o dönemde köyde yaşayan Akyüz, Akbaş, Acar, Alkış, ve Altaş aileleri, köye yerleşen Çelebi ailesi ile aralarında kan davası çıkınca köyü terk etmek zorunda kaldı. Ailelerin köyü terk etmesinin ardından Çelebi ailesi arasında toprak paylaşımı yüzünden husumet başladığı ve bu günlere kadar geldiği belirtildi.

Köyü terk ederek Bursa’da yaşayan Akyüz ailesinden Ercan Akyüz, Bilge Köyü’nden 1989 yılında akrabaları olan 4 aile ile birlikte ayrılmak zorunda kaldıklarını belirterek, DHA muhabirine şunları anlattı:

“Bilge Köyü’nde yaşarken Akyüz, Akbaş, Acar, Alkış ve Altaş ailelerinin Çelebi ailesi ile kan davası vardı. Kan davası nedeniyle köyde huzursuzluk yaşanıyordu. O dönemin Mazıdağ Kaymakamı, dayım Masa Acar’ı çağırarak korucu olmalarını istedi. Ancak dayım, Çelebi ailesi ile aralarında kan davası bulunduğundan, ‘Eğer korucu olup devletten silah alırsam bu silahı kan davalılarımız olan Çelebilere karşı kullanırım’ diyerek korucu olmayı kabul etmedi. Ardından koruculuk teklifi Çelebi ailesine götürüldü ve onlar korucu olmayı kabul etti. Çelebi ailesinin korucu olması ile zaten kan davası nedeniyle sorunlar yaşayan 5 aile köyden göç etmek zorunda kaldı. Göç ederken geride topraklarımızı, evlerimizi ve şu anda alabalık tesisleri bulunan yerleri terk etmek zorunda kaldık. Topraklarımızın büyük kısmınını tapusu olmadığından defalarca dilekçe vermemize rağmen bir sonuç alamadık.”

100 DÖNÜM ARAZİ PAYLAŞILAMADI

Ercan Akyüz, köyden göç etmek zorunda kalan Akyüz, Akbaş, Acar, Alkış ve Altaş ailelerinden 45-50 ailenin halen Diyarbakır, İstanbul, Mersin, Bursa ve İzmir’de yaşadıklarınıda söyledi.

Akyüz, “Katliamı duyduğumuzda şoke olduk. Televizyonlarda terk etmek zorunda kaldığımız evlerin yıkıldığını gördük. Bize göre bu katliamın sebebi ne kız ne de başka bir şeydir. Bütün sebebi köyden kan davası nedeniyle göç etmek zorunda kalan 5 ailenin geride bıraktığı yaklaşık 100 dönümlük arazinin paylaşımından kaynaklandı. Çünkü köyün arazileri ve balık tesisleri altın değerinde ve büyük bir rant idi. Biz geride bıraktığımız toprakların geri alınması için mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.

Köydeki Çelebi ailesi ile akrabalık bağlarının bulunmasına rağmen, ailenin korucu olup devletin verdiği silahı tehdit olarak kullanmasından dolayı göç etmek zorunda kaldıklarını söyleyen Ercan Akyüz, “Çelebi ailesi başka bir köyden 2 aile olarak Bilge Köyü'ne geldiler. Ama zamanla orada büyüyerek ve yayılarak köy üzerinde hakimiyet kurdular. Sonra kendi aralarında rant paylaşımı çıkınca böyle bir katliam gerçekleştirildi diye düşünüyorum” dedi.

BAŞSAVCI İLE JANDARMA KOMUTANI GELDİ

Mazıdağı İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, geçici karakol oluşturduğu Bilge Köyü'nde, saldırının ardından olası olaylara karşı aldığı yoğun güvenlik önlemini de devam ettiriyor.

Mardin Cumhuriyet Başsavcısı Fehmi Yılmaz ile Mardin İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Alaaddin Katı da köye gelerek, saldırının gerçekleştiği evde incelemede bulunup, görevlilerden bilgi aldı.

YARALILARIN TEDAVİLERİ SÜRÜYOR

Katliamda yaralanan 3 kişinin tedavilerine Diyarbakır ve Mardin'de devam ediliyor. Dicle Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Aytekin Sır, yaralılardan 18 yaşındaki Hediye Çelebi’nin aşırı kan kaybetmesi nedeniyle sağlık durumunun ciddiyetini koruduğunu söyledi.

Prof.Dr. Sır, “Saldırı anında Hediye Çelebi’ye isabet eden mermiler karın bölgesinden girerek bağırsaklarını parçalamış. Cerrahi müdahale ile bağırsağın işlevini kaybeden kısmı alınarak zarar görmeyen kısımları birleştirildi” dedi. Prof.Dr. Sır tedavisi süren diğer yaralı 3 yaşındaki Medine Çelebi’nin ise sağlık durumunun iyi olduğunu belirtti.

Saldırıda bacağından yaralanıp Mardin Devlet Hastanesi'nde tedavisi süren lise öğrencisi Murat Çelebi’nin sağlık durumunun iyi olduğu, güvenlik gerekçesiyle hastanenin yoğun bakım servisinde tedavisinin sürdüğü bildirildi.

İHD, KORUCULAR 12 YILDA 1349 HAK İHLALİ YAPTI

Bilge Köyü’ndeki katlimın ardından Diyarbakır Barosu, İHD Şubesi ve Tabip Odası bir heyet oluşturarak incelemede bulundu. İHD Güneydoğu Sorumlusu Ali Akıncı, İçişleri Bakanlığı’nın olayın nedeninin ortaya çıktığını açıkladığını ancak kendileri için olayın gerekçesinin tam olarak aydınlatılmadığını söyledi. Akıncı, olayla ilgili kafalarda 8-10 soru işaretinin kaldığını, bunların birinin jandarmanın zamınında gitmemesi olduğunu iddia etti.

Diyarbakır Barosu Başkan Yardımcısı Esat Aktaş, Bilge Köyü’de bir vahşetin yaşandığını belirterek, “Bu vahşet dün yaşanmadı. Bölgede yıllarca devam ediyordu. Dileğimiz bu acının bir daha yaşanmaması” diye konuştu. Köyde incelemelerde bulunduklarını vurgulayan Aktaş, “Burada köylülere olayın rant mı, namus mu, yoksa kan davası yüzünden mi işlendiğini sorduk. Bütün sorulara ‘hayır’ cevabını verdiler. Olay basına yansıdığı gibi arkasında başka işler var” dedi.
İHD yetkilileri, hazırlanan raporlara göre köy korucularının 1990 ile 2002 yılları arasında 1349 insan hak ihlali gerçekleştirdikleri açakladı. İHD’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni kapsayan raporda, korucuların karıştıkları suçlar şöyle sıralandı:

‘38 köy yakma, 14 köy boşaltma, 12 taciz ve tecavüz, 22 adam kaçırma, 294 silahlı saldırı, 176 saldırı sonucu yaralamalar, 132 yaşamını yitirenler, 2 kayıp infazı, 50 infaz, 70 gasp, 454 işkence ve kötü muamele, 59 gözaltına alma, 9 intihara sebebiyet verme, 17 orman yakma.’

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!