OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 07, 2001 00:00
Profesör Mahir Kaynak! Özellikle karışık zamanlarda, bilinmeyenli olaylar keşmekeşinde kameraların ışıkları ona yönelir. Olayları genellikle eski MİT'çi olmasından kaynaklanan bir akıl yürütmeyle yorumlar. Mahir Kaynak, Gaziantep'te sıkıntılı bir çocukluk döneminden sonra Kuleli Askeri Lisesi'ni kazanıp İstanbul'a ayak basmış. Genç bir teğmenken sivil hayata geçmiş. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde asistanlık yıllarında MİT'e girmiş, öğrencileri etkileyen lider konumuna kadar gelmiş. 12 Mart koşullarında deşifre olan ilk büyük istihbaratçı Mahir Kaynak, olaylar yatıştıktan sonra da uzun yıllar MİT'te çalıştı, daire başkanlığına kadar yükseldi. Kamuoyunun ‘‘Komplo teorisyeni‘‘ yakıştırmasını pek sevmiyor, ‘‘Analizci’’liği tercih ediyor. Şimdi 68 yaşında olan Mahir Bey, eşi Şükran Hanım'la İktisat Fakültesi'nde tanışmış, okul bitince evlenmişler. İkisi kız üç çocukları var. Biri İTÜ mezunu bir mühendis, diğeri Boğaziçi mezunu bir iktisatçı, Deniz Hanım da akademisyen. Kaynak ailesinin ortanca çocuğu 1965 doğumlu Doç. Dr. Deniz Ülke Arıboğan 14 ve 7 yaşlarında iki çocuk annesi. Eşi Lütfü Arıboğan, eski
Galatasaray ve Milli Basket Takımının Kaptanı. Deniz Ãœlke ArıboÄŸan Ä°stanbul Ãœniversitesi Uluslararası Ä°liÅŸkiler bölümü hocası. Akademik çalışmaları uluslararası güvenlik alanına yöneldikçe ‘‘Babama benzemekten ve onunla aynı alanlarda uzmanlaÅŸmaktan kendimi hep sakındım’’ dediÄŸi noktaya gelmiÅŸ. SoÄŸuk SavaÅŸ'ın son günlerinde dünya globalleÅŸme tartışmalarına yeni baÅŸlamışken, Ãœlke Hanım bu konuya kafasına takmış. Nihayet 1993'te ‘‘GloballeÅŸme Senaryosu'nun Aktörleri’’ baÅŸlıklı bir kitaba imzasını atmış. Kitapta terör grupları, organize suç örgütleri ve gizli servislerin çalışmalarını incelemiÅŸ. 1996'da ABD ve Ä°skoçya'da uluslararası güvenlik, terörizm, örgütlü suç baÅŸlıklı bir dizi seminere katılmış. 1996'da kaleme aldığı 'Süper Terör' konulu bir makalesindeki öngörüleri dikkate deÄŸer: ‘‘Teröristler, herhangi bir laboratuvardan saÄŸlanabilecek kobalt 60 ya da iyodin 131 gibi kimyasal maddeleri kamyonlara yerleÅŸtirip Dünya Ticaret Merkezi'ne saldırırlarsa, New York'un en önemli finans merkezi nesiller boyu yaÅŸanmaz hale gelebilir.’’ Mahir Kaynak ile Deniz Ãœlke ArıboÄŸan'ı çok yakından tanımayanlar 'armut dibine düştü' diyorlar. Baba-kızla birlikte yapılan bu röportaj ne kadar benzeyip ne kadar benzemediklerinin cevabı olabilir.Babanız bir istihbaratçıydı, siz ne sanırdınız?DENÄ°Z ÃœLKE ARIBOÄžAN- Biz babamı matematik öğretmeni zannederdik.Neden baÅŸka bir meslek deÄŸil de matematikçi?DÃœA- Fen Fakültesi'nde matematik de okumuÅŸ. Fakat ilkokul dördüncü sınıftayken bir öğretmenim bana babamın matematik hocası deÄŸil istihbaratçı olduÄŸunu söyledi. Hüngür hüngür aÄŸlamaya baÅŸladığımı hatırlıyorum. Çünkü sanki babamın yaptığı iÅŸi kötü bir ÅŸeymiÅŸ gibi söylemiÅŸti bana. Çünkü biz çocuklar, olaylar meydana geldiÄŸinde hiç farkında deÄŸildik.MODA’YI SUADÄ°YE BÄ°LÄ°RDÄ°MMAHÄ°R KAYNAK- Evet annesiyle ben çocukları olayların tamamen dışında tutmaya çalıştık. Ben deÅŸifre olduÄŸumda evimizi deÄŸiÅŸtirdik. Anneleri bir oyun buldu onu oynamaya baÅŸladık. Moda'ya taşınmıştık ama buranın adını Suadiye diye deÄŸiÅŸtirmiÅŸtik. Biz Suadiye'ye tatile gelmiÅŸ gibi oynuyorduk.DÃœA- Ben hala ÅŸuur altımda Moda'yı Suadiye Suadiye'yi de Moda diye bilirim.MK- Yani semtin ve kendimizin isimlerini deÄŸiÅŸtirmiÅŸtik. Her birimiz yeni bir isim almış ve birbirimize o isimle hitap etmeye baÅŸlamıştık. Bunu çevredekiler, kimliÄŸimizi öğrenmesin diye yapmıştık. Çocuklar sokakta soranlara babamın adı Mahir annemin adı Şükran demiyor, baÅŸka bir isim kullanıyorlardı. Çocuklar da bu oyunu çok sevdiler. Ankara'ya taşınana kadar durumu idare ettik.Hiç kılık ya da tip deÄŸiÅŸikliÄŸine gittiniz mi? Hani ajanlar yapar ya bıyık takmak etek giymek gibi? MK- Hiçbir zaman öyle bir ÅŸeye gerek görmedim. Karşı taraf sizi öldürmeye karar verdiÄŸinde zaten bundan kurtulamazsınız. Bu iÅŸ korunmayla deÄŸil dengeleri iyi hesaplamakla olur. Babanızın ajan olduÄŸunu öğrendikten sonra durumlar nasıl deÄŸiÅŸti?DÃœA- ÅžaÅŸkınlık dönemini atlattıktan sonra kendimi James Bond'un kızı gibi hissetmeye baÅŸladım. Biraz da yabancı filmlerin etkisiyle tekvando ve karateye merak sardım. Bu meseleyi babamla da uzun zaman hiç konuÅŸmadım. Açıkçası üniversiteye gelene kadar hayatımızı etkileyecek kadar farkında deÄŸildik biz bu durumun. YAPTIÄžIM İŞİN YANLIÅžI YOKÃœlke Hanım neden uluslararası güvenlik gibi bir konuda çalışmayı seçtiniz. Hani diyorlar ya 'armut dibine düşer' diye. DÃœA- Aslında ben özenle gayret ettim babamla aynı konuda çalışmamaya. Ama bu konular bana çok cazip geliyordu. Babam, hayatın pratiÄŸinden yola çıkarak analiz yapar. Ben ise daha ziyade altyapıyla deÄŸil üstyapıyla ilgilenirim. Ben terör uzmanı deÄŸil uluslararası iliÅŸkiler uzmanıyım. GloballeÅŸme Senaryolarının Aktörleri kitabını yazarken, terör gruplarının sistemde önemli bir rol oynayacağını söylemiÅŸtim. Bu tez kitaptaki iddialardan sadece biriydi. 1996'da kaleme aldığım bir makalede, ‘‘Ericson'ın çarpan etkisi’’nden bahisle ÅŸunları yazmışım: Terörizm çok daha büyük çaplı güvenlik problemlerini baÅŸlatacak bir tetik olabilir. Bu tetikleme sistemli bir terör örgütü tarafından yapılırsa önümüzdeki dönemlerde Huntington'ın söylediÄŸi gibi bir uygarlıklar çatışması gibi olaylara neden olabilir. Sizi bu konulara çeken James Bond'un kızı olmanız olmasın!DÃœA- Hayır hayır... Bu konular sadece bana deÄŸil herkese de cazip geliyordur diye düşünüyorum. Aslında birbirine yakın alanlarda çalışıyorsunuz ama taban tabana zıt konumdasınız.MK- Dikkat ediyorum da bizim aynı alanda çalışmamız rahatsızlık yaratıyor. ÖrneÄŸin biz baba kız olarak doktorluÄŸu seçseydik sizlerde böyle bir rahatsızlık ortaya çıkmazdı. Bu aslında benim üzerime yapıştırılmış etiketlerin hoÅŸ olmamasından kaynaklanıyor.Peki neden hoÅŸ deÄŸil?MK- Bu benim yaptığım iÅŸin hoÅŸ olmamasından kaynaklanmıyor. Öyle bir kanaat yaratılmış. Yaptığım iÅŸin ne ahlaka aykırı bir yanı vardır ne yanlışı ne de ilk defa yapılmaktadır. Buna raÄŸmen toplumda bazı güçler benim misyonumu lanetlemiÅŸ.Mahir Kaynak nasıl bir babadır?DÃœA- Valla çok iyi bir babadır. Küçükken tavlada bize mutlaka yenilirdi, üzülmeyelim, güvenimizi kaybetmeyelim diye. Katı kuralları yoktu. Sadece fazla telaÅŸlıdır. Eve gelmemek baÅŸka bir yerde kalmak gibi ÅŸeylere izin vermezdi. Ben evlenene kadar evimizin dışında bir arkadaÅŸta kalamadım.Tutuculuktan mı kaynaklanıyordu yoksa bir ajan evhamı mı?DÃœA- Hayır, hiç bir mazbutluÄŸu yoktur. Erkek arkadaÅŸlarınıza karışır mıydı?DÃœA- Hiç karışmazdı. Hatta eÅŸimle ilk tanıştığım zamanlarda babama gelip, 'Baba seni erkek arkadaşımla tanıştırmak istiyorum' demiÅŸtim de 'Ä°stemez, gerek yok, tanıştırma' diye bir cevap almıştım. Ama tanıyınca çok sevdi.ECEVÄ°T’E KIRGIN KALACAÄžIMÄ°nsanlara güvenir misiniz?MK-Hayır asla. Benim insanlara karşı engin bir güvensizliÄŸim vardır. Çok kötü bir çocukluk dönemi geçirdim. 14 yaşında ailemin yanından ayrılıp, askeri okula gittim. Kimsenin himayesi ve desteÄŸini görmedim. Hayat yolumu kendim çizdim. Tüm zorlukları tek başıma aÅŸtım. Onun için de hayata karşı güvensizdim ve bu güvensizliÄŸim de çocuklarımın üzerinde titizliÄŸime yol açtı. Bu onları korumak amacına yöneliktir, onların zarara uÄŸramasından endiÅŸe ederdim.Sırlarınız çok mudur?MK- Benim çok sırrım yoktur ama bu konuda asla konuÅŸmam.Çok polisiye okudunuz mu?MK- Hayır aksine dünya klasiklerini severim. Diyebilirim ki tüm klasikleri okudum, hiç tanımadığım, karşılaÅŸmadığım ve kendimde müşahede etmediÄŸim birçok duyguyu, eÄŸilimi edebiyatta öğrendim.Hangi yazar favoriniz?MK- Dostoyevski. Suç ve Ceza ile Yeraltından Notlar beni çok etkilemiÅŸtir.Kızınızın ismini Edgar Allan Poe'dan esinlenerek koyduÄŸunuza göre ÅŸiir seviyorsunuz.MK- Evet halen okurum. Sadece yerli deÄŸil yabancı ÅŸairleri de takip ederdim. Eskiden ‘‘Tercüme’’ diye bir dergi çıkardı ve orada çok iyi yabancı ÅŸiir çevirileri vardı.Nazım Hikmet okur muydunuz?MK- Evet hem de severek okurdum.DÃœA- Bendeki Nazım sevgisinin temelleri ortaokuldayken atıldı. Bizim evde, bu yazar solcu, o saÄŸcı gibi bir yasaklama ve savsaklama hiç olmadı. Mahallemizde iki grup vardı. Gruplardan biri 'umudumuz Ecevit'çiydi. Ben de o gruba dahildim. Yerlere yapışıp babama 'Ne olur Ecevit'e oy ver' diye yalvarmıştım. Babam da tamam tamam Ecevit'e oy vereceÄŸim diye geçiÅŸtirmiÅŸti. Yıllar sonra Ecevit'i hiç sevmediÄŸini öğrendim.MK- Bizimkiler mahallede 'umudumuz Ecevit' diye dolaşırken Ecevit, yaptığı her üç konuÅŸmanın ikisinde bana çatıyordu. MadanoÄŸlu'nu darbe yapmaya sevketmiÅŸim diye. O dönem ben yaptığım savunmada, böyle bir ÅŸeyin mümkün olmadığını, bunu öne sürmenin orduya hakaret olacağını söylüyordum. Ecevit'e hayatım boyunca kırgın kalacağım. Ama ailemin hiçbir ferdinin siyasi tercihine karışmıyordum.DÃœA- Annem CHP geleneÄŸine inanır. Sıkı bir sosyal demokrattır. Ä°ÅŸte o dönemde bütün bunlara raÄŸmen annem gidip Ecevit'e oy vermiÅŸti. Ve babam hiç sesini çıkarmamıştı. Baba kız farkıDENÄ°Z ÃœLKE ARIBOÄžANYürekle aklın birlikte iÅŸleyen ortak bir deÄŸer olduÄŸuna inanırım. Ä°nsanın bir dava için kendisini feda etmesini anlamlı bulurum. Yürekli insanlara önem verir onları anlamaya çalışırım. Ben insanların ve liderlerin tarihin oluÅŸunda büyük etkiye sahip olduklarına inanırım. Babam ise liderlerin de o üstün akıl tarafından ortaya çıkarıldığını savunur. Savaşı statükodan memnun olmayanlar ya da bir önceki savaşın maÄŸlupları ister. O yüzden barışçı görünen devletler iyi oldukları için deÄŸil statüko onların iÅŸine geldiÄŸi için öyledirler.MAHÄ°R KAYNAKAklın en üstün kıymet olduÄŸuna inanırım. Aklı olmayanın inancının, cesaretinin ve aÅŸkının önemi yoktur diye düşünürüm. Liderlik bir kapasite sorunu deÄŸildir. Lider dünyadaki genel gidiÅŸin bir ürünüdür. Dünyada bir Ä°slam tehditi, Hıristiyan ya da sol tehdit gibi ÅŸeylere itibar etmem. Ä°deolojiler çeÅŸitli güçlerin zaman zaman giydiÄŸi elbiselerdir, ben o elbisenin altına bakarım. Dünyayı birkaç kere imha edecek silahları elinde tutan insanların, hasım gördüklerini bertaraf etmek için bunu kullanması mümkündür. Ä°ÅŸte bunu yapmıyorlarsa bir sorumluluk da duyuyorlardır. Yani dünya sahipsiz deÄŸil. Â
button