Güncelleme Tarihi:
Brüksel'de düşünce kuruluşu “Friends of Europe” tarafından düzenlenen yuvarlak masa tartışmasında “Dünyada Avrupa'nın ve Türkiye'nin Yeri” başlıklı bir konuşma yapan Babacan, AB'nin bugün karşı karşıya kaldığı en büyük zorluğun ”değişen sürece uygun şekilde kendisini yeniden tanımlayabilmesi” olduğunu belirterek, “Genişlemeden korkan bir AB, dünyanın yeni gerçekleriyle baş edemez” dedi.
AB'nin işleyişini zorlaştırdığı düşüncesiyle genişlemeye karşı direnç geliştirildiğini anlatan Babacan, Fransa ve Hollanda'da AB anayasası referandumlarından “hayır” çıkmasını ve yeni finansal perspektiflerde yaşanan ayrışmanın bu kapsamda görülmesi gerektiğini ifade etti. “Aday ülke olarak Avrupa'nın geleceğiyle ilgili farklı üye ülkelerdeki tartışmayı büyük bir dikkatle izliyoruz? diyen Babacan, tüm toplumlarını ve kültürlerini kucaklayıp kucaklamamak konusunda Avrupa'nın bir karar almaya hazır olup olmadığını sorguladı. Bu kararın dünyanın geri kalan tüm toplumlarına, kültürlerine ve iş dünyasına ulaşmada çok önemli rol oynayacağını kaydeden Babacan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu bakışın en önemli unsuru barış ve istikrarı Avrupa sınırlarının dışına da taşınmasıdır. Bu kapsamda genel olarak genişleme, özelde ise Türkiye'yi alarak genişleme AB'nin bugün karşılaştığı en büyük sorun karşısında en büyük değeri olacaktır. Bu da demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları gibi Müslüman ya da Hristiyan olsun tüm toplumları birleştiren evrensel değerlerin yeteneği ve önemidir. Fakat belirli çevrelerin Türkiye'nin üyeliğini AB'nin iç işleyişi açısından tartışmaya açması bizde hayal kırıklığı yaratıyor. Fransa ve Hollanda'da yapılan kamuoyu yoklamaları, ne genişlemenin ne de Türkiye'nin (referandumlarda) AB anayasasını reddinde önemli nedenler arasında olmadığını ortaya koyuyor.”
AB ve Türkiye kamuoyunda yanlış anlaşılmaları gidermek için planlanacak her türlü projede işbirliğine hazır olduklarını vurgulayan Babacan, Türkiye'nin üyeliğinin yaşanacak ekonomik ve sosyal dönüşüm de dikkate alınarak uzun vadeli değerlendirilmesini ve “duygulara değil mantığa ve gerçeklere dayanmasını” istedi.
“AB açısından bakarsak Türkiye'nin üyeliği AB'nin küresel aktör rolünü güçlendirecektir. Eğer AB küresel düzeyde büyük oyuncu olmak istiyorsa Türkiye'nin katkısıyla bunu daha kolayca başarabilir? diyen Başmüzakereci Babacan, Türkiye'nin Balkanlar, Kafkasya, Orta Asya ve Ortadoğu'da barış ve refahın yaygınlaştırılmasında önemli katkılar sağlayabileceğine dikkat çekti.
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Babacan, “NATO'nun belirlediği, ittifaka tehdit olabilecek 15 sıcak nokta ya Türkiye ile sınır ya da Türkiye'nin kültürel ya da tarihi bağlarının bulunduğu bölgelerde” şeklinde konuştu. Türkiye'de demokratik kurumların “en azından bazı mevcut AB üyelerinkinden daha iyi işlediğini” belirten Babacan, şunları kaydetti:
“Kendisine has özellikleri nedeniyle Türkiye'nin AB üyeliği İslam dünyasında çok farklı bir olay olarak algılanacaktır. Demokrasi ve İslam'ın birbiriyle uyumlu yaşayabildiği ve gerekli standartların karşılanması halinde AB'nin kapılarını farklı inançlara kapatmadığını görecektir. Türkiye'nin AB üyeliğiyle Birliğin sesi şüphesiz daha güçlü çıkacaktır. Dünya daha güvenli hale gelecektir. Hepsinden önemlisi, bugün dünyayı sallayan radikal terörizme ciddi bir darbe indirilecek, doğru bir cevap verilecektir.”
Ekonomik açıdan bakıldığında ise Türkiye'nin Asya ve Avrupa'yı birleştiren konumuyla, sıcak denizleri Karadeniz'e bağlamasıyla ve aynı zamanda Avrupa ve petrol zengini Irak, İran, Hazar havzası ve Orta Asya arasında doğal yol olmasıyla öneminin fark edileceğini kaydeden Babacan, “Türkiye aynı zamanda genç, kalifiye ve eğitimli nüfusuyla AB'nin gelecekteki rekabet gücüne katkı sağlayacaktır” dedi. Babacan, 1996 yılı başından itibaren zaten Gümrük Birliği'ne dahil olan Türkiye'nin özel sektörüyle AB ülkeleriyle rekabet edebilmesinin önünde bir engel bulunmadığını anlatarak bu nedenle ekonomik entegrasyonda ciddi bir sorunla karşılaşılmayacağını, aynı zamanda nüfusuyla hem büyük bir istihdam hem de tüketim pazarı oluşturacağını dile getirdi.
“TÜRKİYE'NİN TUTUMU FRANSA'DAN DAHA AVRUPALI”
Fransa meclisinin “sözde Ermeni soykırımını” inkarına ceza getiren yasa teklifini onaylamasıyla ilgili Babacan, “Türkiye'nin tavrının (Fransa'nınkinden) daha Avrupalı olduğunu” söyledi. “Tarih hakkında karar vermek parlamentoların sorumluluğu değildir. Biz iddiaların araştırılması için iki taraftan eşit katılımla komisyon kurulmasını teklif ettik. Bütün belgeler, askeri arşivler açılsın ve bu komisyon çalışsın istedik. Maalesef olumlu cevap alamadık” diyen Babacan, Türkiye'nin tarihi tarihçilere bırakarak daha Avrupalı bir tutum benimsediğini söyledi.
Fransa'nın 90 yıl önce yaşanmış olaylarla ilgili getirdiği bu yasa teklifinin AB'nin en temel değerlerinden ifade özgürlüğüyle çeliştiğini belirten Babacan, “Bu teklif yasalaşma sürecini tamamlarsa düşünebiliyor musunuz... Fransa'da bir tarihçi belgelerle çalışacak ve (Ermeni soykırımı yoktur) diyemeyecek. Ya da para ve hapis cezasıyla karşılaşacak. Bu alay konusu olur” diye konuştu.