Babacan, Ermenistan gezisini değerlendirdi

Güncelleme Tarihi:

Babacan, Ermenistan gezisini değerlendirdi
Oluşturulma Tarihi: Eylül 10, 2008 12:59

Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Türkiye-Ermenistan ilişkilerindeki yeni süreç çerçevesinde bundan sonra hızlanan bir diyalog kurulacağını söyleyerek, yeni süreçten umutlu olduklarını çünkü Ermenistan yönetiminde çözüm odaklı bir duruş gözlemlediklerini söyledi.

Haberin Devamı

Babacan, NTV'de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Ermenistan ziyareti ve Türkiye ile Ermenistan arasında başlayan son sürece ilişkin soruları yanıtladı.

Türkiye ile Ermenistan arasında bir süreden beri devam eden bir diplomasi trafiği bulunduğunu ve bu çerçevede görevlendirilen diplomatların muhataplarıyla temas halinde olduğunu hatırlatan Babacan, Kafkaslarda yaşanan son gelişmeler, milli maç nedeniyle yapılan davet ve bütün bu süreç bir araya konulduğunda Gül'ün ziyaretinin zamanlı ve önemli olduğunu kaydetti.

Babacan, Türkiye ile Ermenistan ikili ilişkilerindeki sorunların oldukça çok olduğunu hatırlatarak, 1915 olayları, iki ülke arasında diplomatik ilişkilerin olmaması, Yukarı Karabağ sorunu, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki diğer sorunlar gibi pek çok sıkıntı bulunduğunu ifade etti. Karabağ sorununun sadece Azerbaycan değil Türkiye'nin de sorunu olduğunu söyleyen Babacan, Türkiye'nin Ermenistan sınırlarını kapatmasının Azerbaycan topraklarının işgaliyle başlayan bir gelişme olduğunu anımsattı.

Haberin Devamı

Ermenistan ziyareti sırasında Dışişleri Bakanı Edward Nalbantyan ile bütün bunları detaylı şekilde konuştuklarını belirten Babacan, ayrıca Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerini de ele aldıklarını, bu açıdan da devam eden bir süreç bulunduğunu, iki ülkenin dışişleri bakanlarının bir araya geldiklerini, sorunların çözümü için bir arayış içinde olduklarını bildirdi.

Babacan, Ermenistan-Azerbaycan ilişkilerindeki sorunların çözüm yoluna girmesinin Türkiye-Ermenistan ilişkilerine de olumlu etkiler yapacağını ifade ederek, birbirine paralel süreçlerden bahsedilebileceğini ve bu nedenle Nalbantyan'a üç ülkenin dışişleri bakanları olarak bir araya gelmeyi teklif ettiğini ve Ermeni tarafının da bunu kabul ettiğini belirtti. Böyle bir üçlü görüşmenin, Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov ile de görüştükten sonra BM Genel Kurulu toplantıları çerçevesinde New York'ta yapılabileceğini söyleyen Babacan, Kafkasların küçük bir bölge olduğunu ve bu nedenle sorunların birbirini etkilediğini, bu sorunları üçlü bir platformda konuşabilmenin çözümü kolaylaştıracağını kaydetti.

Haberin Devamı

Son süreç çerçevesinde sınırın açılması veya diplomatik ilişkilerin kurulması gibi somut sonuçların alınıp alınmadığının ve Türkiye'nin öncelikli sorunlarının ne olduğunun sorulması üzerine Babacan, görüşmelerin sürdüğünü söyleyerek, Türkiye için Karabağ meselesi ve 1915 olayları gibi konuların açıklığa kavuşturulmasının çok önemli olduğunu, halihazırda ortak komisyon önerisinin masada olduğunu, Ermenistan'a "arşivleri siz de açın" dediklerini hatırlattı.

Sarkisyan'ın seçimlerden hemen sonra bu öneriye sıcak baktığı yönünde bazı açıklamalar yaptığını anımsatan Babacan, "Artık bu konuda belli bir eşiği aşmış gibi görünüyor" dedi. Babacan, süreç çerçevesinde kesik olan ilişkilerin tekrar tesisi için bazı çalışmalar yapmak ve belki komiteler kurmak gerekeceğini söyleyerek, "Ermenistan-Türkiye ilişkilerini sadece ikili düzeyde çözmek zor olabilir" dedi. Azerbaycan'da 15 Ekimde yapılacak seçimlerden sonra süreçte bir hızlanma olmasını umduklarını belirten Babacan, Cumhurbaşkanı Gül'ün Bakü ziyaretinin biraz da Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerini de resmin içine koymakla ilgili olduğunu kaydetti. Babacan, bu nedenle Gül'ün Bakü'de nabız yoklayarak, Azeri tarafının görüşlerini alacağını bildirdi.

Haberin Devamı

Babacan, soru üzerine, üç ülkenin cumhurbaşkanlarının buluşmasının şu anda gündemde olmadığını söyleyerek, "Ama uygun bir ortam oluşursa neden olmasın" dedi ve ancak bunun sadece Türkiye'nin değil diğer iki ülkenin de kararıyla mümkün olabileceğini bildirdi.

Ermenistan'ın Türkiye'den toprak talebine ilişkin soru üzerine Babacan, şunları kaydetti:

"Bir süredir sürdürülen diplomasi trafiği ve Gül'ün ziyareti sırasında Sarkisyan ve Nalbantyan'dan aldığımız intiba, şu anda Ermenistan'da çözüm için güçlü bir irade olduğu yönünde. Bizim hassasiyetlerimizi gayet iyi anladıklarını düşünüyorum. Biz de onlarınkini iyi anlıyoruz."

ERMENİ DİASPORASI

Bakan Babacan, Ermeni diasporası konusunda da Ermeni halkının dışa kapalı oluşlarının sıkıntılarını çektiklerini hatırlatarak, şunları söyledi:

Haberin Devamı

"Bir yandan bu sıkıntıları çeken orada yaşayan bir halk var, bir de tuzu kuru diye ifade ettiğimiz, Avrupa'da, ABD'de kendi işini kurmuş, rahat bir ortamda yaşayan bir diaspora var. Bu iki grubun gündemleri farklı ve dolayısıyla komşumuz olan Ermenistan ile ilişkileri daha iyi nasıl götürebiliriz, halkın güven ve huzuru nasıl sağlanabilir, Ermeni hükümetinin buna odaklanması gerekir. Şu andaki hava mevcut Ermeni hükümetinde bu havayı yansıtıyor."

Babacan, Ermeni halkının derdiyle dertlenen ve buna göre politika oluşturan bir hükümete karşılık diasporanın tamamen bir vurdumduymazlık içinde bundan 100 sene önce olduğu iddia edilen bir konuya saplanıp kaldığını söyleyerek, "Bu ikisi arasına fark koymakta yarar var" dedi.

Haberin Devamı

Yukarı Karabağ sorununun çözümü konusunda kısa vadede bir gelişme olup olamayacağının sorulması üzerine Babacan, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki Minsk sürecine ilişkin bilgi vererek, Azerbaycan seçimlerinden sonra hızlanmasını umduğu bu sürece Türkiye'nin de elinden gelen katkıyı sunmaya hazır olduğunu çünkü Türkiye-Ermenistan sorunlarının Ermenistan-Azerbaycan sorunlarından bağımsız olmadığını kaydetti.

Babacan, Ermeni tarafından sembolik de olsa bir jest talep edip etmediğinin sorulmasına karşılık Babacan, Ermenistan'ı bu ziyaret sırasında Azerbaycan ile olan sorunlarını kendileriyle açık bir şekilde konuşma konusunda istekli gördüklerini belirtti. Babacan, bunun üzerine üçlü toplantı önerisini yaptığını ve hemen de kabul gördüğünü söyleyerek, Azerbaycan dışişleri bakanı ile de bugünlerde bu konuyu görüşeceğini bildirdi.

Türkiye-Ermenistan ilişkilerindeki bu son süreç için bir yol haritası bulunup bulunmadığının sorulması üzerine de Babacan, Erivan'daki görüşmelerde hızlandırma kararı aldıklarını, Dışişleri Bakanlığı müsteşarlarına bu yönde talimat verildiğini ifade ederek, "Bundan sonra hem diplomatik hem siyasi düzeydeki diyaloğun daha sıklaştığını göreceksiniz, öyle bir süreçteyiz" diye konuştu.

Babacan, çözümü için ilk adım atılacak sorunun ne oldu sorusuna karşılık, bütün sorunları masaya yatırıp bir bütün halinde bakmadan hangi adım ne zaman atılır, tek başına söylemesinin doğru olmadığını bildirdi. Babacan, Ermeni tarafıyla konuşmanın ve Azeri-Ermeni sorunlarının çözüm takviminin nasıl şekilleneceğinin önemli olduğunu belirterek, bu konuların tümüyle mutabakata varıldıktan sonra açıklanmasının uygun olacağını çünkü şu anda işin ortasında olunduğunu kaydetti.

"Umutlu olmak için çok sayıda sebep var. En önemlisi de siyasi irade, Ermeni tarafında çözüm odaklı bir duruş hissettik" diyen Babacan, yeni Ermeni yönetiminin konulara daha gerçekçi ve eski klişelerden kurtulmuş biçimde, geniş açıdan baktığını bildirdi.

Babacan, ziyarete dış dünyanın tepkisinin olumlu olduğunu söyleyerek, ziyaretin Avrupa, ABD ve Rusya'da çok olumlu yankılar uyandırdığını çünkü bölgede istikrar, barış ve huzur için atılmış önemli bir adım olarak görüldüğünü belirtti. Babacan, Fransa'da Avignon'daki toplantıda Türkiye'nin dış politikasını anlatmasının ardından Ermenistan ziyaretine katılmak için toplantıdan ayrılırken bütün AB'li bakanların kendisini alkışlayarak uğurladığını da anlattı.

Son sürecin ABD ve diğer ülkelerde parlamentolara gelen Ermeni iddiaları üzerinde nasıl bir etkisi olacağının sorulmasına karşılık Babacan, şunları kaydetti:

"Henüz o konuda umutlu olmak için biraz erken diye düşünüyorum. Önce bu temasların nasıl gideceği çok önemli. Biraz daha beklemek lazım, ancak hızlı bir ilerleme kaydedebilir ve bunu 3-5 ay içinde iyi bir noktaya getirebilirsek üçüncü ülkelerde artık parlamentolara bu meseleyi götürmek ve çaba göstermek bir bakıma gereksiz olacak. Ermenistan ile aramızdaki sorunların çözümünden sonra üçüncü ülkelere (size ne) deme imkanımız hem Ermenistan hem bizim için olacaktır. Ama henüz bunları konuşmak için erken."

UP'nin tanıtımı konusunda CHP ve MHP liderlerinin randevu vermemesine ilişkin soru üzerine, bunun şahsıyla ilgili olduğuna yönelik bir kanaati olmadığını, kırgınlık gibi bir durumun söz konusu olmadığını belirtti. Babacan, şahsi, duygusal yaklaşımlarla devlet yönetiminin olamayacağını kaydetti.

UP'yi anlatmak üzere DSP, DTP, BBP ve ÖDP liderleriyle görüştüğünü hatırlatan Babacan, CHP'den de görüşmek üzere Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen'in isminin verildiğini, ancak randevuya birkaç saat kala görüşmenin CHP tarafından iptal edildiğini belirtti. Babacan, bunun üzerine de UP'nin posta yoluyla gönderildiğini ifade etti.

MHP Genel Başkan Yardımcısına ise dün UP'ye ilişkin sunum yapıldığını kaydeden Babacan, CHP ve MHP dahil tüm partilerden bu ay sonuna görüş beklediklerini ve bu görüşleri dikkate alacaklarını kaydetti. Babacan, ancak iş işten geçtikten sonra "Biz burasını beğenmedik" derlerse, bunun modern demokrasi ve diyalog anlayışına uygun olmayacağını belirtti. Babacan, ay sonuna kadar kendisiyle görüşmek isterlerse, liderleri ziyaret edebileceğini söyledi.

Babacan, şöyle devam etti:

"Şuna üzüldüm ben doğrusu: Mart ayında yerel seçimler var. CHP ve MHP sanki şimdiden bu seçim atmosferine girmişler gibi bir intiba oluştu bende. AB reformları halkımızın yaşam standartlarını yükselten ve Türkiye'yi modernleştiren bir proje. CHP ve MHP'ye oy veren insanların hayatını doğrudan etkileyecek reformlar var bunun içinde. Parti genel başkanı olarak Türkiye'nin önümüzdeki dört yılın reformlarının omurgası olan bu belgeyi hazırlayan ekibin başındaki bakandan dinlemeyeceksiniz de, dolaylı yollardan, rivayetlerden mi anlamaya çalışacaksınız Türkiye'nin neler yapmak istediğini?"

Babacan, "Seçime kadar, Türk insanın çıkarına da olsa, AK Parti hükümetinin önümüze getireceği her şeyi baştan reddediyoruz gibi bir yaklaşım olacaksa, bu da Türkiye adına üzücü olacaktır" ifadesini kullandı.

Başmüzakereci ve Dışişleri Bakanı görevlerinin ayrılması yönünde basında çıkan haberlerin hatırlatılması üzerine Babacan, bu konularda karar vericilerin belli olduğunu söyledi.

Müzakere eden tüm ülkelerde dışişleri bakanlarının müzakereci sıfatı da bulunduğunu kaydeden Babacan, müzakerelerin siyasi boyutunun dışişleri bakanının görevi olduğuna işaret etti.

"TÜRKİYE'NİN MENFAATLERİNİ KORUMAK ZORUNDAYIZ"

Babacan, "Deniz Feneri davasıyla ilgili olarak kimi yorumculardan açıklamalar geldi, Almanya'da birtakım davalarda Türkiye'nin içişlerine müdahale çabaları oluyor diye... Olayın siyasi boyutunda değil, ama dış politika boyutunda siz böyle bir şey hissediyor musunuz" şeklindeki soruyu yanıtlarken, yargı süreci devam eden bir konuda bir şey söylemesinin doğru olmayacağını belirtti. Dışarıda devam eden bir yargı sürecinin Türkiye'de iç siyasete mal edilmesinin üzücü olduğunu ifade eden Babacan, "Bir ülkenin başbakanının adının bu işlere karıştırılması çok yanlış" dedi.

Dış politikada güvenin esas olduğunu belirten Babacan, şöyle devam etti:

"Dünyanın güvenilirlik konusunda ismini tescil ettiği, bölgede yıldız haline gelmiş bir Türkiye, bir başbakan, Almanya'da devam eden bir davada malzeme yapılıyor. Bu Türkiye için çok üzücü. Bunlar Türkiye'nin itibarını etkileyen konular. Böyle bir muhalefet anlayışı, hatta bazı yayın kurumlarının yayıncılık anlayışı... Yazık... Biz hep beraber Türkiye'nin menfaatlerini korumak zorundayız. Türkiye'nin ortak menfaatleri, Türkiye'nin Başbakanının ismini, itibarını korumaksa bunu hep beraber yapmak zorundayız."

KIBRIS SÜRECİ

Kıbrıs sürecinde kapsamlı görüşmelerden umutlu olmak için sebep bulunduğunu belirten Babacan, KKTC ve Türkiye'de çözüm konusunda istekli ve bunu somut olarak ortaya koyan hükümetlerin varlığına işaret etti.

Rum kesiminde de yeni bir lider ve hükümetin işbaşında olduğunu, ancak çözüm istendiği söylense de ortaya henüz somut bir şey konulmadığını belirten Babacan, "Henüz Kıbrıs konusunda (Rum lideri Dimitris) Hristofyas'ın söyledikleriyle yaptıklarını test imkanı olmadı. Ancak (KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali) Talat ve AK Parti hükümeti test edilmiştir ve bu sınavları 2004 yılında koyduğumuz iradeyle başarıyla geçtik. Ümit ediyoruz ki Hristofyas'ın 'Çözüm istiyorum' sözü samimi olsun. Şu anda önemli bir fırsattır bu, bu fırsat pencereleri her zaman açılmıyor" diye konuştu.

Babacan, liderlerin yaptıkları açıklamalardan ortak bir zemin yakalamış gibi gözüktüğünü belirtti.

Türkiye'nin garantörlüğüne ilişkin soru üzerine Babacan, garanti ve ittifak anlaşmalarının müzakerelerin konusu olmadığını kaydederek, "Kıbrıs, Doğu Akdeniz'deki güvenlik, istikrar ve barışla da alakalı bir meseledir. Türkiye'nin ada üzerindeki garantörlük fonksiyonu, Doğu Akdeniz'deki güvenlik ve istikrar için elzemdir. Bunu biz tartışmaya açmıyoruz. Bunun korunmasının da son derece önemli olduğunu düşünüyoruz" dedi.

Babacan, Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyine geçici üyelik adaylığıyla ilgili olarak da, Türkiye'nin durumunun fena görünmediğini, ancak oylamanın gizli olacağını ve son dakikaya kadar çalışılması gerektiğini belirtti.

KAFKASYA PLATFORMU

Türkiye'nin Kafkasya Platformu önerisi hakkındaki soru üzerine Babacan, Türkiye'nin konuya ilişkin ilgili taraflarla yaptığı temasları anımsatarak, şu anda beş ülkenin de kabul edeceği birkaç sayfalık bir doküman oluşturulması için çalışıldığını söyledi. Şu anda ortada bir şey bulunmadığını, ancak çeşitli düzeylerde fikir teatisi yapıldığını kaydeden Babacan, bu platform sayesinde beş ülkenin bir araya gelip sorunları beraberce istişare etme imkanı bulacağını ifade etti.

Babacan, bu ülkelerin birbirleriyle sorunları bulunduğuna, ancak bölgenin ortak olduğuna ve ortak sorunların çözümünden de herkesin istifade edeceğine dikkati çekti. Platformu son derece şeffaf olarak düşündüklerini söyleyen Babacan, bu platformla AB ve AGİT arasında bağlantı kurabileceğini belirtti.

Rusya ve Azerbaycan'ın sürece olumlu baktığını, Gürcistan'ın da topraklarından Rus askerlerinin geri çekilmesinin ardından konuya daha sıcak bakacağını ümit ettiğini bildirdi.

Sürece ilişkin temasların sürdürülmesinin önemine değinen Babacan, AB'den de bu konuya ilişkin güçlü destek geldiğini söyledi. Babacan, Kafkasya ile ilgili bu girişimle Türkiye'nin bölgesel girişimleri halkasının tamamlamış olacaklarını kaydetti.

MONTRÖ SÖZLEŞMESİ

Gürcistan'daki gelişmelerin ardından Montrö Sözleşmesinde değişiklik yapılmasına yönelik talep gelip gelmediği sorusu üzerine Babacan, böyle bir şeyin söz konusu olmadığını söyledi. "Böyle bir talep gelmiş değil" diyen Babacan, anlaşmanın ikinci dünya savaşında dahi disiplinle uygulandığını hatırlattı. Bunun Karadeniz'de güvenlik ve barışın garantisini oluşturan önemli bir anlaşma olduğunu belirten Babacan, son gelişmelerin ardından Türkiye'nin çok titiz davrandığını kaydetti.

Babacan, ABD ve Rusya'ya gerek Ankara'da, gerekse kendi başkentlerinde anlaşmanın gereklerinin anlatıldığını ve taraflarda bir rahatlamanın olduğunu belirtti.

Montrö'ye uygun olmayan resmi bir bildirim yapılmadığının altını çizen Babacan, anlaşmanın harfiyen uygulandığını yineledi.

Babacan, Montrö'nün taraflarının Karadeniz'e kıyıdaş ülkeler olduğunu anımsatarak, herhangi bir değişikliğin ancak taraf ülkelerin talebi ve mutabakatıyla olabileceğini söyledi.

Dışişleri Bakanı Babacan, "Şu anda ne böyle bir talep var, ne de biz böyle bir gereksinim duyuyoruz. Montrö'ye taraf ülkelerin de böyle bir değişikliği gündeme getirmekten herhangi bir çıkar sağlayacaklarını düşünmüyorum. Türkiye olarak biz, barış ve güvenliği sağlayan bu anlaşmanın bu şekilde tutulmasını önemsiyoruz" diye konuştu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!