Babacan, Avusturya'dan daha fazla destek istedi

Güncelleme Tarihi:

Babacan, Avusturyadan daha fazla destek istedi
Oluşturulma Tarihi: Nisan 21, 2008 14:11

Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, terörizmle mücadelede Avusturya'dan daha fazla destek beklediklerini söyledi.

Haberin Devamı

BASIN TOPLANTISINDAN KARELER

Babacan, Avusturya Dışişleri Bakanı Ursula Plassnik ile Dışişleri Bakanlığında bir araya geldi.

Görüşmelerin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında Babacan, iki ülke arasındaki üst düzey siyasi temasların ikili ilişkilerin pekiştirilmesinde önemli rol oynadığını belirterek, Plassnik ile ikili ilişkileri irdeleme fırsatı bulduklarını kaydetti. Babacan, ziyaretin, Avusturya Cumhurbaşkanının gelecek ay Türkiye'ye yapacağı ziyaretin hazırlıklarını görüşme fırsatı verdiğini söyledi.

Türkiye ile Avusturya arısında geleneksel dostluk ve karşılıklı çıkar temeline oturmuş gelişmiş bir işbirliğinin mevcut olduğunu ifade eden Babacan, Avusturya'da yaşayan Türk toplumunun ikili ilişkilere önemli boyut kazandırdığını belirtti. Babacan, "Meslektaşıma ilişkilerimizi bu geleneksel mirası koruyarak ve ilişkilerimizin ruhuyla örtüşmeyen olumsuz etkilerden arındırarak geliştirme arzusu içinde olduğumuzu belirtti" dedi.

Haberin Devamı

İkili ilişkiler açısından Plassnik'in yaklaşım ve görüşlerini yapıcı bulduğunu kaydeden Babacan, terörle mücadele konusunu da ayrıntılı biçimde ele aldıklarını belirtti.

Babacan, terörizmle mücadelede uluslararası işbirliğinin önemine değindiklerini ifade ederek, "Avusturya'dan bu konuda daha fazla destek beklediğimizi dikkatine getirdim" diye konuştu.

AB SÜRECİNDE AVUSTURYA'NIN DESTEĞİNİN DEVAMINI BEKLİYORUZ

Dışişleri Bakanı Babacan, görüşmelerde ayrıca, Avusturya'nın Türkiye'nin AB ilişkilerine bakış açısını Plassnik'ten dinlemek ve kendisine Türkiye'nin görüş ve beklentilerini anlatma imkanı bulduğunu söyledi.


Babacan, Plassnik'e Türkiye'nin AB üyelik hedefinin ve bugüne kadar yapılan reformların kararlılıkla devam edeceğini vurguladığını ifade ederek, "AB katılım sürecimizde Avusturya'nın desteğinin devamını beklediğimizi vurguladım" dedi.

Kıbrıs sorunun içinde bulunduğu aşamayla ilgili görüşlerini de Plassnik ile paylaştığını belirten Babacan, Kıbrıs sorununun BM çatısı altında, kapsamlı bir şekilde çözümünün önemine değindiğini kaydetti.

Haberin Devamı

Görüşmelerde her iki ülkeyi yakından ilgilendiren bölgesel ve uluslararası konularda görüş alışverişinde bulunduklarını söyleyen Babacan, Türkiye ve Avusturya'nın bölgesel sorunların çözümünde ortak değerlere, ideallere ve görüşlere sahip olduğunu belirtti.

Orta Doğu'daki gelişmeler üzerinde de görüş alışverişinde bulunduklarını ifade eden Babacan, "Ülkelerimizin bölgeye yönelik barışçıl politikalarının büyük ölçüde örtüştüğünü memnuniyetle gözlemledik" dedi.

Babacan, görüşmelerde ülkeler arasında mevcut olan ve çok daha büyük gelişme potansiyeli gösteren ekonomik ilişkileri de değerlendirdiklerini ifade etti.
Türkiye ve Avusturya arasındaki ticaret hacminin giderek arttığına işaret eden Babacan, Avusturya şirketlerinin önümüzdeki dönemde Türkiye'ye yatırımlarının artarak devam etmesinin önem taşıdığını söyledi.

Haberin Devamı

Türkiye'de faaliyet gösteren Avusturya menşeli şirketleri sayısı 300'ü geçtiğini hatırlatan Babacan, "Önümüzdeki dönemde ikili ilişkilerimizi her alanda daha da ileri götürme kararlılığımızı Plassnik tarafından da paylaşıldığını memnuniyetle müşahede ettik" dedi.

PLASSNİK'İN KONUŞMASI

Plassnik de yaptığı konuşmada, Ankara'da olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, Babacan ile zengin bir menü içinde görüşmelerde bulunduklarını söyledi.


Türkiye-Avusturya Komşuluk Çalıştayı'na katıldığını hatırlatan Plassnik, bölgenin güvenliği ve istikrarının önemli olduğunu ve bu konunun Türkiye ile Avusturya'yı yakından ilgilendirdiğini kaydetti.

İki ülke arasında uzun zamandır devam eden dostluk ve işbirliğinin bulunduğunu ifade eden Plassnik, buna örnek olarak Türkiye'deki Avusturya lisesi ve hastanesini gösterdi. Avusturya'da ad büyük bir Türk toplumu olduğunu hatırlatan Plassnik, bunların ilişkilere katkı sağlamak açısından önemli rol oynadıklarını belirtti.

Haberin Devamı

Görüşmelerde AB'ye uyum, medeniyetler ittifakı, dinler ve kültürler arası diyalog gibi konuları ele aldıklarını söyleyen Plassnik, Türkiye'nin AB sürecinde yürüttüğü reform çalışmalarının etkileyici ve olumlu bir gelişme izlediğini ifade etti. Plassnik, hem Avusturya hem de AB olarak yapılanları desteklemeye ve teşvik etmeye devam ettiklerini kaydetti. Plassnik, AB sürecine ilişkin Avusturya'nın pozisyonunun değişmediğini de Babacan'a ilettiğini söyledi.

Plassnik, terörle mücadelede konusunda da birlikte hareket edilmesinin önemine değinerek, "Sağlam bir ortak olarak terörle mücadele konusunda kararlıyız" dedi.

İki ülke arasındaki ekonomik işbirliğinin önemine de değinen Plassnik, Avusturya'nın Türkiye'de önde gelen yatırımcılar arasında yer aldığını söyledi.
Türkiye'deki ekonomik ve toplumsal gelişmelere olan güvenlerinin tam olduğunu ifade eden konuk bakan, Avusturya şirketlerinin yatırım yapıyor olmasının bu güvenin ve ortak geleceğe olan inancın bir göstergesi olduğunu belirtti.

Haberin Devamı

Plassnik, son yıllarda izlenen aktif Türk dış politikasını da tebrik ederken, iki ülkenin 2009-10 BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine aday olduğunu, iki ülkenin yarış içinde bulunduğunu ancak bunun iyi bir ortaklık olduğunu sözlerine ekledi.

BABACAN: BU YIL DA ÜLKEMİZ YİNE BAZI TESTLERDEN GEÇECEK

Babacan, görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında, Avusturyalı bir gazetecinin AK Parti'nin kapatılması halinde seçeneklerinin neler olduğuna dair sorusunu yanıtladı.

Türkiye'nin son 5 yıldır demokrasisini hızla derinleştiren, insan hakları ve özgürlükler konusunda yeni açılımlar yapan, hukukun üstünlüğün ilkesinin de daha hakim şekilde uygulanmasına çalışan bir ülke olduğuna işaret eden Babacan, "Burada bazı temel ilkelere vurgu yapmak istiyorum; güçlerin bağımsızlığı, yargının bağımsızlığı ve yargının saygınlığı" ifadesini kullandı.

Babacan, Türkiye'de attıkları her adımda bu ilkelere dikkat etmeleri ve çok sağlam bir meşruiyet zemininde yürümeleri gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi:

"Türkiye aynı zamanda artık açık bir ülke, açık bir toplum, açık bir ekonomi. Böylesine açık bir ülkede geçtiğimiz yıl bazı sorunlar yaşadık, ama bu sorunları açık bir toplum ve açık bir ülke olmanın bize verdiği avantajlarla aştık. Geçen yıl Türk demokrasisi büyük bir sınavı başarıyla geçti. Bu yıl da yine ülkemiz bazı sınavlardan geçecek, ben bu sınavları Türkiye'nin başarıyla vereceğine inanıyorum."

TERÖRLE MÜCADELE

Babacan, terörle mücadeleye dair bir soru üzerine de, terörün uluslararası bir problem olduğuna değinerek, terörle mücadele konusundaki işbirliğini önemsediklerini belirtti.

Terörün milleti ve dininin olmadığını, hiçbir ülkenin terör tehdidinden kendisini arındıramayacağını ifade eden Babacan, şunları söyledi:

"Burada biz pek çok AB ülkesinde olduğu gibi Avusturya ile de işbirliğimizi, diyaloğumuzu geliştirmek istiyoruz. Adalet Bakanlıklarımız arasında başlamış olan diyaloğun farklı bakanlıklarda da başlatılarak, iki hükümet arasında yoğun bir iletişim trafiğini ve her iki hükümetin de bu konuda güçlü bir siyasi irade ortaya koyması gerektiğini düşünüyoruz."

ERMENİSTAN İLE DİYALOG

Babacan, Türkiye'nin, Ermenistan ile diplomatik ilişkiyi de içerebilecek bir açılımı planlayıp planlamadığının sorulması üzerine, Türkiye'nin komşu ülkelerle ilgili politikasının çok açık olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Türkiye kendi çevresinde barış, istikrar, güvenlik ve refahı esas alan bir çember görmek istiyor. Türkiye, tüm komşu ülkeleriyle normal ilişkilerini kurup bu ülkelerin de istikrar, barış, huzur içinde yaşayan ülkeler olmasını istiyor.

Malum, Ermenistan ile ilişkilerimiz bu tarif ettiğim amaca çok uygun ilişkiler değil. Biz, bir önceki dışişleri bakanıyla hükümet kurulduktan birkaç hafta sonra New York'ta uzun bir görüşme yaptık, konuları ele aldık.

Öte yandan her ülkede olduğu gibi, seçime giden bir ülkede bazı hassas konuların ele alınması çok kolay olmayabiliyor. Ermenistan da bir seçim süreci geçirdi, ama şu anda artık bir hükümet kurulmuş vaziyette. Yeni bir dışişleri bakanı görevine başlamış durumda. Ve ben göreve başladığı gün kendisine bir tebrik mektubu gönderdim ve bu yeni dönemde Türkiye'nin Ermenistan ile ilişkilerini normalleştirmesi amacıyla diyaloğa hazır olduğumuzu o mektupta belirttim.

Ayrıca bizim Ermenistan ile ilişkilerimiz açısından baktığımızda bir süredir devam eden bazı hazırlıklarımız var. Bu hazırlıklarımız da bu yeni dönemde yeni Ermeni hükümetiyle paylaşmaya, bu hazırlıklar üzerinde çalışmaya da hazırız. Bunu da zaten kendilerine farklı kanallardan ifade etmiştik. Dolayısıyla orada biz yeni bir sürecin başlamasını önemsiyoruz."

Babacan, sorunların bulunduğunu, ancak bunları çözmenin yolunun da diyalog olduğunu ifade ederek, "Biz bunu önemsiyoruz. Önümüzdeki dönemde diyalog için kapılarımız açık" dedi.

AB SÜRECİ

Dışişleri Bakanı Babacan, Avusturya'da Türkiye'nin AB sürecine verilen toplumsal desteğin az olduğu hatırlatılarak, bu oranı geliştirmek için nelerin yapılabileceğine dair bir soru üzerine, Türkiye'nin AB sürecinin, medeniyetlerin barışı, uzlaşması ve ittifakı açısından bölgeye ve tüm dünyaya önemli mesajlar yolladığını belirtti.

"Türkiye'nin AB sürecine 21. yüzyılın önemli barış projelerinden biri olarak bakıyoruz" diyen Babacan, gerçeklerle algılamalar arasında farklılıklar bulunduğunu, Türkiye'nin, Türk kültürünün ve İslam kültürünün algılanmasının Avrupa'da bazı sorunları beraberinde getirdiğini ifade etti.

Babacan, "Oysa bizim bu sürecimiz, aslında ülkelerimizin birbirini daha iyi anlaması, insanlarımızın birbirlerini daha iyi tanıması için de eşsiz bir fırsat sunuyor" diye konuştu.

Türkiye'nin AB üyeliğine olan desteğin de farklılıklar içerdiğine işaret eden Babacan, üye ülkelerde AB fikrine karşı dahi farklı yaklaşımların söz konusu olduğuna dikkati çekti.

Avusturya'da da AB fikrine, genişlemeye ve Türkiye'nin üyeliğine olan toplumsal desteğin düşük olduğunu bildiklerini belirten Babacan, geçen yıl 480 bin Avusturya vatandaşının Türkiye'yi ziyaret ettiğini ve daha çok sayıda Avusturya vatandaşının da Türkiye'yi "ikinci ev" olarak tercih ettiğini, yazlık daireler alarak, yılın bir kısmını Türkiye'de geçirmeyi tercih ettiğini, insandan insana temasın gittikçe yoğunlaştığını söyledi.

"YARIN ÇOK DAHA FARKLI BİR TÜRKİYE OLACAK"

Babacan, şöyle devam etti:

"İnsanlar bazen hakkında fazla bir şey bilmediği, tanımadığı kavramlara karşı sevmeme ya da korku hisleri taşıyabiliyor. Bu süreç aynı zamanda önemli bir iletişim sürecidir. Türkiye'nin AB üyeliği, ancak tüm AB üyelerinin ve aynı zamanda Türkiye'nin ortak kararıyla mümkün olacaktır. Ama bu kararı bugün vermeyeceğiz, vakti geldiğinde hep beraber vereceğiz. Son 5 yılda Türkiye neler yaptı, şöyle bir baktığınızda, bundan sonraki 5-10 sene içerisinde Türkiye'de nelerin değişebileceğini kestirmek çok da güç değil. Üyelik kararı dünün ya da bugünün Türkiye'siyle ilgili değil, yarının Türkiye'si ile ilgili verilecek. Yarın çok daha farklı bir Türkiye olacak. Bu tartışmalar için daha çok erken, şu anda bu sürecin devamı, katılım sürecinin sağlıklı şekilde sürmesi önemlidir. Hedefimiz yerinde sapasağlam yerinde durduğu ve süreç rayında sürdüğü sürece bundan hem Türkiye hem de tüm AB üyesi ülkeler istifade edecektir."

PLASSNİK

Avusturya Dışişleri Bakanı Plassnik de, bir gazetecinin, "Avusturya terörle mücadelede sağlam bir ortak, ancak üst düzey bir PKK yöneticisi kendi ülkelerinde yakalandıktan sonra kuzey Irak'a gönderildi. Böyle bir olayın tekrarlanmayacağını garanti edebilir misiniz?" sorusunu yanıtlarken, PKK'nın gerek AB gerekse Avusturya tarafından terör örgütü olarak tanındığını ve kabul edildiğini belirtti.

Bu konuyla ilgili yaptıkları tüm çalışmaları her zaman hukuka uygun şekilde yürüttüklerini ifade eden Plassnik, "Çünkü terörle mücadele konusunda diğerlerinin olduğu gibi bizim de kararlığımız var ve bu mücadeleyi sürdürüyoruz" dedi.

Terörle mücadele konusunu kendi bakanlarıyla da sürekli görüştüğünü söyleyen Plassnik, "Maalesef, bana daha önceki seferlerde de iletildiği gibi, Türkiye'de basında Avusturya'nın terörle mücadele konusundaki kararlığıyla ilgili birtakım yanlış izlenimler olduğunu biliyorum. Bundan üzgünüm ama bu konuda kararlı şekilde mücadelemizi devam ettiriyoruz" diye konuştu.

"TÜRKİYE'NİN AVRUPA'YA YAKIN OLMASINI SAĞLAMAK..."

Plassnik, Türkiye'nin AB üyeliği konusundaki düşüncelerinin sorulması üzerine, hedeflerinin Türkiye'nin istikrarlı, modern, dinamik ve başarılı bir partner olarak Avrupa'ya mümkün olduğu kadar yakın olabilmesini sağlamak olduğunu söyledi.

Müzakereler başladığında kendi açılarından bunun otomatik olması gerekmediği, ucunu açık olması ve birlikte başka bir geleceği de araştırmaları gerektiğini söylediğini hatırlatan Plassnik, şöyle devam etti:

"Türkiye açısından hedefin tam üyelik olduğunu biliyorum. Ben sadece, 'burada hayal gücümüzün kapsamını biraz daha genişletebilir miyiz, acaba Türkiye ile AB arasında bu ilişkileri başka türlü bir rasyonel çerçeve içinde, kendine has bir şekle oturtabilir miyiz' sorusunu sorarak bugüne kadar pozisyonumuzu ifade ettim. Türkiye'de bu konuyla ilgili tartışmalar var. Avrupa kamu oyunda da Türkiye ile ilgili tartışmalar var. Zaten müzakerelerin bu nedenle kendisi süreç olarak önemli. Çünkü bunların üretken olması önemli, nitekim müzakere sürecindeki en üretken dönem Avusturya'nın dönem başkanlığıydı."

Kapının Türkiye'ye kapalı olmaması gerektiği yönünde görüşün de olduğunu kaydeden Plassnik, ortak değerlerin sadece benimsenmesi değil, günlük hayatta uygulanması da gerektiğine dikkati çekti.

AK PARTİ HAKKINDAKİ KAPATMA DAVASI

Plassnik, AK Parti hakkında açılan kapatma davasının, Türkiye-AB müzakere sürecini nasıl etkileyebileceğine dair bir soruyu da, şöyle yanıtladı:

"Türkiye'nin çeşitli konulardaki tartışmaları kendi içinde netliğe kavuşturması gerekiyor. Bunlardan bir tanesi bugünkü anlayış içinde laikliğin ne şekilde anlaşıldığı ve algılandığı. Bu konuyla ilgili süreç Türkiye'nin kendi kendinin içinden geçeceği bir süreç. Avrupalı ortaklardan siyasi polislik ya da hakemlik yapmasını beklemek söz konusu olamaz."

Plassnik, Türkiye ve Türklerin AB'ye uyum sürecinde reform yolunda ilerlemeye devam etmesini istediklerini, bunu sadece Avusturya ya da AB için değil, Türkiye ve Türkler için de iyi olduğu için istediklerini sözlerine ekledi.


 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!