Güncelleme Tarihi:
Ve Babacan ailesinden izlenimler….Bakan Babacan, Kosova ve Bosna gezisinde eşi Zeynep Hanım’la beraberdi. Babacan çiftinin birbirleriyle ilişkisine ilişkin ilk görüntü, daha gezinin ilk dakikasında ortaya çıktı. Gezinin yapılacağı THY’nin özel uçağına binerken, heyet üyeleri şaşırdı;Çünkü, diplomat, işadamı ya da gazeteci, uçağa binilen merdivenleri çıkınca, kapıda karşısında Babacan’ı buldu. Hayır, hayır !Sandığınız gibi değil; Babacan heyet üyelerini karşılamak için beklemiyordu uçağın kapısında;Eşini bekliyordu. ali babacan, havaalanına doğrudan Dışişleri Bakanlığı’ndan gelmişti. Zeynep Hanım ise evden, ayrı bir arabayla geldi Esenboğa’ya. Zeynep Hanım biraz geç kalınca, ali babacan da eşi olmadan girmek istemedi uçağa. Uçağın kapısında, dakikalarca eşini bekledi. Ve ancak Zeynep Hanım geldiğinde, onunla birlikte girdi uçak kapısından.ali babacan’ın bu zarif tavrı sadece bununla da kalmadı. Kosova’da yağan şiddetli yağmurdan çifti korumak için şemsiye getirdiler korumalar. Ancak Babacan şemsiyesini hiç korumasına tutturmadı.
ÇEVİREN: ÜLKÜ ZEYNEP BABACAN<ımg>ımg>
Zeynep ve ali babacan çiftinin Saraybosna’daki duraklarından biri de, Türkiye’nin kurduğu kültür merkezi idi. Merkezde, Zeynep Babacan ile küçük bir sohbet yapma imkanı bulduk. Ve bu küçük sohbet sırasında ortaya çıktı ki, Zeynep Babacan “Dışişleri Bakanı eşi” ve “iki çocuk annesi” olmanın yanı sıra, bir de kitap çevirileri yapıyor.Zeynep Hanım, üniversitede İngilizce mütercim tercümanlık okumuş. Şimdilerde de, çocuk kitapları çeviriyor. Zeynep Hanım’ın çevirisiyle Timaş yayınlarından şimdiye kadar iki çocuk kitabı çıkmış. Nick Arnold imzalı kitaplar, çocuklara eğlendirirken öğretmeyi amaçlıyor. Bu nedenle, “Eğlenceli bilgi” başlığı altında çıkan adları da son derece ilginç.Kitapların ilki “Obur etoburlar”. Kitabın arka kapağındaki tanıtım, içindekileri anlatmaya yetiyor; “Obur Etoburlar"la vahşi hayatta bir gezintiye ne dersiniz?• Keşfetmeye cesaretiniz var mı?• Kim bir fil için takma diş yaptı?• Nefesi kötü kokan ejderler nerede bulunur?• Hangi bilim adamı akşam yemeğinde zehirli yılan yedi? Midenizin kaldıracağını düşünüyorsanız bilimin fena yanını okumaya başlayın ve beraber dünyanın en acımasız yaratığını bulalım. Bu arada korkunç ayılarla karşılaşmaya, kurtlarla ilgili şaşırtıcı bilgiler öğrenmeye, köpek balıklarıyla ilgili tuhaf hikayeler duymaya hazır olun. Muhteşem bilgi dosyaları, acayip testleri, çılgın çizimleriyle "Obur Etoburlar" sizi bekliyor!..”
İkinci kitap ise, “Can kurtaran tıp”. Bu kitabın tanıtım yazısı da son derece ilginç;“# Hangi dehşet verici cerrah bir devin cesedini çaldı? # Neden bazı çatlak doktorlar hastalarının idrarının tadına bakardı? # Eski Mısırlılar kaplumbağa beyniyle ne yapardı? Bunları öğrenmeye hazır mısınız?Bilimin hastalıklı yanını midem kaldırır diyorsanız, o zaman tıbbın çılgın dünyasına adım atıp, okumaya başlayın. Eski zaman reçetelerine göz atıp, berbat hastaneleri ziyaret edin ve cerrahlık yeteneğinizi test edin. Neyle mi? Bir karpuzla! Müthiş bilgi dosyaları, korkunç testler, çılgın karikatürler sizi bekliyor. Bu kitap kesinlikle size iyi gelecek! Bilim, hiç bu kadar eğlenceli olmamıştı!”
“ASLINDA EDEBİ KİTAP ÇEVİRMEK DE İSTİYORUM AMA...”
Sohbetimizde Zeynep Hanım, “aslında edebi kitap da çevirmek istiyorum ama” diyor ve ekliyor;“Edebi kitap çevirileri için ciddi zaman ayırmak gerekiyor. Çocuk kitaplarında ise, bir ay çok sıkı çalıştığım oluyor, ama sonra birkaç ay hiç çeviri yapamadığım zamanlar da oluyor. Bu nedenle, şimdilik çocuk kitapları çevirmeyi tercih ediyorum”
SARAYBOSNA’DA YÜZÜMÜZÜ AĞIRTAN MERKEZ
Zeynep Babacan’la sohbeti, Türk Kültür Merkezi’nde yaptık. Ancak mutlaka, bu merkezden de bahsetmek gerekiyor. Çünkü, kesinlikle Türkiye’nin yurtdışında yüzünü ağartacak kadar güzel hazırlanmış. Dekorundan, faaliyetlerine, içindeki sergilere kadar Türk Kültür Merkezi’nin güzelliği tüm heyeti şaşırttı. Dört katlı merkezinin giriş katı, Türk ya da Bosnalı, herkesin kullanabileceği, kütüphane ve bilgisayarla donatılmıştı Osmanlı döneminde sıradan bir evin odası gibi döşenmiş. Üstteki iki katta, hat sanatından, yağlıboya eserlere kadar, pek çok sanat eserinin bulunduğu sergi alanları oluşturulmuş. Birinci katta ayrıca bir de “Türk odası” yapılmış, Osmanlı dönemindeki bir Türk evini hatırlatır şekilde döşenmiş. En üst katta ise, küçük bir kafeterya, gelenlere çay-kahve sunacak şekilde oluşturulmuş.Merkezden tüm heyet “keşke Türk Büyükelçiliklerinin olduğu her yerde, böyle merkezler olsa” temennisiyse ayrıldı