Güncelleme Tarihi:
Türkiye’de İran nükleer programı sorununa ilişkin çabalarını sürdüreceğini belirten Babacan, PKK tarafından kaçırılan Alman dağcıların serbest bırakılması konusunda da “Türkiye ve Almanya’nın ortak ve ciddi bir tutumu ile bu konu bu şekilde sonuçlanmıştır. Terörle mücadelede kararlılık temel esastır. Tavizsiz ve kararlı hareket etmek temel esastır” dedi.
Ali Babacan, ABD’ye hareketinden önce İstanbul Atatürk Havaalanı'nda düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi Geçici Üyeliklerinden birine aday olduğunu anımsatarak, bu amaçla son dönemde yoğun temaslar yapıldığını anlattı.
Son birkaç yılda BM üyesi ülkelerle Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Dışişleri Bakanı düzeylerinde temaslar yapıldığını kaydeden Babacan, ayrıca birçok ülkeye de özel temsilcilerin gönderildiğini belirtti.
Geçici üyelikler için 2 Ekim’de seçim yapılacağını ve üye ülkelerin Daimi Temsilcilerinin oy kullanacağını anımsatan Babacan, New York’ta yapacağı temas ve çalışmalarına ilişkin bilgi verirken de New York’un ziyaretinin amacının Daimi Temsilcilerle görüşmeler yapmak olduğunu anlattı.
Ali Babacan, New York’ta Daimi Temsilcilerin davet edileceği bir resepsiyona evsahipliğini yapacağını, ayrıca Latin Amerika, Afrika, Arap ülkeleri gibi gruplar halinde Daimi Temsilcilerle toplantılar düzenleneceğini kaydetti. Babacan şöyle dedi:
“Bu temaslarda Türkiye’nin dış politikası, küresel ve bölgesel anlamda ne tür katkılar sağladığını, özellikle güvenlik konusunda, barış konusunda, istikrar konusunda neler yaptığını muhataplarımıza detaylı bir şekilde anlatma imkanını bulacağız.”
Babacan, New York’ta ayrıca BM Genel Kurulu Başkanı ve Genel Sekreteri ile ayrı ayrı buluşacağını da belirtti.
Görüşmelerde BM’nin yakından ilgilendiği Kıbrıs sorunu ile Irak’ı da ele alacağını kaydeden Babacan, New York’taki üç günlük temasının ardından hafta sonunda Türkiye’ye döneceğini de söyledi.
“PKK ALMANYA İÇİN TERÖR ÖRGÜTÜ”
PKK tarafından serbest bırakılan 3 Alman dağcı konusuna ilişkin soruları yanıtlayan Babacan, Almanya’da PKK’nın “Kürt isyancı” gibi nitelendirildiğine dikkat çekilmesi üzerine, AB’nin PKK’yı resmen “terör örgütü” olarak kabul ettiğini anımsattı. Babacan, “Ancak PKK terör örgütüne hangi sıfatla hangi terminoloji ile yaklaşıldığı, basın kuruluşlarının münferit tercihidir” diyerek, Almanya için genel bir niteleme yapılmasının doğru olmadığını söyledi.
Babacan, ayrıca Almanya’nın son aylarda PKK’ya karşı yaptığı çalışmalara dikkat çekerek, Alman hükümetinin bu çabalarını takdir ettiklerini, bu süreç içerisinde Alman makamlarıyla çok yakın bir istişare süreci içerisinde bulunduklarını, iki ülke Dışişleri Bakanlıkları arasında yoğun bir trafik olduğunu ifade etti.
Steimeier ile en az dört kere görüştüğünü belirten Babacan, “Türkiye ve Almanya’nın ortak ve ciddi bir tutumu ile bu konu bu şekilde sonuçlanmıştır. Terörle mücadelede kararlılık temel esastır. Tavizsiz ve kararlı hareket etmek temel esastır” dedi.
İRAN NÜKLEER PROGRAMI İLE İLGİLİ ÇABALAR SÜRECEK
Dışişleri Bakanı Babacan, bir soru üzerine de Cenevre toplantısının ardından, İstanbul’a uğrayan İran nükleer programı başmüzakerecisi Said Celili ile yaptığı temaslara ilişkin de bilgi verdi.
Cenevre toplantısından hemen sonra hem Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier ve AB Yüksek Temsilcisi Javier Solana ile telefonla görüştüğünü ve genel izlenimlerini aldığını anlatan Babacan, ayrıca Pazar akşamı İstanbul’da Celili ile 5-6 saat süren görüşmeler yaptığını kaydetti.
Ali Babacan, “Sorunun temelinde karşılıklı derin bir güven bunalımını yatıyor. Karşılılık bir güven eksikliği var. Sorunun temelinde bunu görüyoruz ve yapılacak bu görüşmelerle bu güven bunalımını ortadan kaldıracak ve tarafların zaman içerisinde birbirilerine olan itimadı tekrar tesis edecek bir sürece ihtiyaç olduğunu görüyoruz” dedi.
Türkiye’nin de ne gibi çabalarda bulunduğunu anlatan Babacan, Türkiye’nin bölgenin tüm ülkelerle iyi ilişkileri olan, AB adayı ve NATO üyesi bir ülke olduğuna dikkat çeken Babacan, soruna taraf olan İran, BM Güvenlik Konseyi beş Daimi Üyesi ve Almanya ile yakın bir diyalogunun olduğunu ifade etti.
Babacan, tüm tarafların hassasiyetlerini kavrayabilmesi önemine işaret ederken de Türkiye’nin görüşmelerde bir bakıma “kolaylaştırıcı” bir rol, bir görev üstlendiğini belirterek şöyle devam etti:
“Ancak bu böyle adı konmuş bir rol değil. Bizim yaptığımız tüm taraflarla konuşarak, görüşerek eğer varsa, yanlış anlamaları düzeltmeye çalışmak, tarafların karşılıklı olarak hassasiyetlerini, birbiriyle daha iyi anlamalarını sağlamak.”
Celili ve Solana’nın önümüzdeki haftalarda tekrar görüşeceklerini anımsatan Babacan, Türkiye’nin bu temaslarda önce her iki tarafla istişareler ve görüşmeleri sürdüreceğini kaydederek, “Bu aynı zamanda onlardan gelen bir talep” dedi.
Ali Babacan, süreç konusunda ümitsiz olmak için bir nedeninin bulunmadığını, iyi bir fırsat olduğunu belirtirken de “Önemli olan tarafların güçlü bir siyasi irade ortaya koymaları” şeklinde konuştu.