Metehan DEMİR
Oluşturulma Tarihi: Nisan 28, 2011 00:00
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yakın siyasi tarihte askerin siyasete önemli müdahalelerinden biri olarak kabul edilen 27 Nisan e-muhtırasına ilişkin, “O dahil artık hepsi tarih oldu. Artık o siyasi tarihimizde bir parça olarak alınacak derslerden birisidir. Bu tip şeyler eski Türkiye’nin vasıflarıydı. Yeni Türkiye’ninkiler ise daha ayrı konular” dedi.
27 Nisan ve benzeri müdahaleler için, “Bir daha tekrarlanmayacak şeyler. Bundan şüphem yok” diyen Cumhurbaşkanı Gül, Belgrad seyahatinde beraberindeki az sayıdaki gazeteciye Genelkurmay’ın 27 Nisan bildirisinin 4’üncü yıldönümünde, önemli açıklamalarda bulundu. Gül’e yöneltilen soru ve yanıtlar şöyle:
TSK’nın İç Hizmet Kanunu’nun darbeye dayanak teşkil ettiği iddia edilen 35’inci maddesi de değişmeli mi?
Türkiye bence darbe risklerini atlattı. Hem hukuki yapımızda, yasalarımızda köklü değişimler oldu. Çünkü hukuki yapı bazen azmettirici oluyor. İnsanları da azmettiriyor. Anayasa değişti. Dolayısıyla hukukumuz artık buna müsaade etmez. 35. madde de değiştirilir. Değiştirilmeli. Azmettirici olmaktan çıkarılmalı. Aslında onun içeriğini okursanız o sonuç (darbeyi kastederek) çıkmaz. Ama böyle yanlış algı olduğu için onun yeniden yazılmasında fayda var. Bir hukukçu okursa, o durumda vazife falan çıkmaz. Hukukun gözden geçirilmesi, bu tip problemli noktaların yenilenmesi şart tabii ki. Türkiye gelişmiş demokratik hukuk devletlerinde kriter neyse böyle olacak. Bu yolda çok mesafe alındı. Bütün siyasi partiler gördüğüm kadarıyla aynı anlayışta. Bugün askerde hiç boş alan yok. Sayıştay Yasası’nda her şeyi denetleniyor. Raporları yazılıyor ve web sayfasına konuyor. İlgili komisyon üyelerine gönderiliyor.
Sizin 27 Nisan’daki duruşunuzdan sonra zihniyette de bir değişim oldu mu?
Toplum da izin vermedi. Bence psikolojik bariyerler böylelikle aşılmış oldu. Kimse de düşünmez bunları öncelikle. Çünkü azmettiren bir hukuki yapı artık yok. Hesabı var her şeyin. Şeffaflaşıyor ülke.
20 yıl önceki asker zihniyeti ile şimdiki arasında görüyor musunuz, hukuki altyapı tamam ama kafalar da değişiyor mu?
Kesinlikle. Topyekun bir değişim var. Önemli olan zihniyet değişimi. Bunları yapmayı kimse düşünmez artık. Artık silahlı kuvvetlerimize kimsenin hiçbir şey yüklememesi, beklememesi gerekir. Zaten komutanlarda çeşitli vesilelerle açık bir şekilde söylüyorlar. Onları da bu tip şeylerin yakıştırılması artık rahatsız ediyor.
27 Nisan’ı ilk nasıl duydunuz? O gün hükümet olarak kendinizi yalnız hissetiniz mi?
Devlet yönetiyoruz herhalde. Haberimiz oldu önceden. Bir saat kadar önce duydum. Bunları sonra konuşuruz. Şimdi bu makamda doğru olmaz. Neticeleri biliyorsunuz, nerelere geldik. Bugün önemli olan Türkiye’de yapısal değişiklikler olması. Eski ve yeni Türkiye derken bundan bahsediyorum. Yoksa geçen süreden dolayı değil. Önce ekonomik kazanımlarımızı iyi pekiştirmemiz lazım, ince ayarlar yapmamız lazım. Siyasi ve hukuk kriterlerimizi, yaptığımız reformlar, bunları iyice derinleştirmek lazım. Yarın Türkiye’yi kim idare ederse etsini dönüşü olmayacak bir sağlam, demokratik, ekonomik, siyasi yapısı olması lazım Türkiye’nin.
Yeni konjonktüre girdik Bazı kırılgan şeylerimiz vardı, gelir dağılımı, kalkınması gereken, gelişmesi gereken bölgelerimiz, bunlar çok önem vermek gerekiyor. Çünkü yeni bir konjonktüre girdik. Bunun için Türkiye’de kötü de yakalanabilir, iyi de. Düşünün ki 2000’lerin başında yakalasak ne olurdu? Bugün müzakerelerden bahsediliyor. AB standartları bizim için çok faydalı. Tarım deyince gıda güvenliği giriyor, standartlar giriyor.
Siyasiler destek vermeli Bunları bu şekilde yapınca, Avrupa Birliği’ne üye olmadan Norveç gibi oluyorsunuz. Bu önemli. Siyasetçiler, yöneticiler ne yapacaklarını çok iyi bilip, kararlı olurlarsa hiç bir şey zor değil. Sen bir şeyin doğru olduğunu en iyi şekilde anlattığında herkes güven duyacak sana. Tüm siyasi partilerin bu süreçlere destek vermesi lazım. Sayıştay yasası, Türk Ticaret Kanunu çıktı. Kötü mü oldu?