Güncelleme Tarihi:
Nicolas Coppola... Daha doğrusu herkesin tanıdığı adıyla Nicolas Cage... Hollywood'un son dönemdeki en parlak yıldızlarından biri.
Başarılarla dolu kariyerini Leaving Las Vegas'ta canlandırdığı alkolik senaryo yazarı rolüyle Oscar kazanarak daha çok pekiştiren aktör, şu sıralar Con Air adlı aksiyon filmiyle sinemalarda. Muhtemelen kısa bir süre sonra da John Travolta ile birlikte oynadığı Face Off'ta izleyeceğiz.
Genellikle sıradışı karakterleri canlandıran ya da sıradan karakterleri uçuk- kaçık bir anlayışla yorumlayan Cage, son dönemde aksiyon filmlerine ağırlık verdi. Pek çoklarına göre Cage'in bu türe yönelmesinin en önemli nedeni para. Aktör en son oynadığı Face Off'tan tam 7 milyon dolar kazandı. Ama Cage, bunun parayla ilgisi olmadığını söylüyor ve ekliyor: ‘‘Bu tür filmlerin bana en hoş gelen yanı sonunda mutlaka iyilerin kötüleri yenmesi.’’
Aslında, Cage'in bu komplike aksiyon kahramanlığının derin kökleri var. Ünlü yönetmen Francis Ford Coppola'nın yeğeni olan aktörün asıl adı Nicolas Coppola. Aktör, kariyerinin başında, amcasının etkisinden kurtulmak için sahne ismi ararken, bir karikatür kahramanı olan Luke Cage'den etkilenmiş.
Zaten Cage, kariyerinin başlarında Hollywood'un en vahşi adamı olarak tanınıyordu. Aktöre bu yakıştırmayı yapanlar hiç de haksız sayılmaz. Çünkü, Cage, Vampire's Kiss adlı filmde rol gereği canlı bir hamamböceğini hem de hiç çekinmeden yiyivermişti.
Cage, özel yaşamında son derece temiz ve düzenli. Ama, çocukken pek de uslu olmadığını söylüyor. Geçmiş yıllara ait bir anıyı da gülümseyerek anlatıyor: ‘‘İlkokul dördüncü sınıfa giderken servisteki çocuklardan biri beni sürekli rahatsız edip, öğle yemeğimi çöpe atıyordu. Ben de bir gün ağabeyimin elbiselerini giydim, saçımı biryantinle geriye taradım, gözüme güneş gözlüklerimi geçirdim ve çocuğun karşısına geçtim. Ona Nicky Coppola'nın kuzeni Ray Wilkinson olduğumu ve bir daha Nicky'e sataşırsa poposuna tekmeyi yiyeceğini söyledim. Bir daha bana sataşmadı.’’
PERİ PADİŞAHININ KIZI
Cage, Beverly Hills'te bembeyaz bir şatoda eşi Patricia Arquette ile birlikte oturuyor. Aktörün evi, bir televizyon şovu dekoruyla döşenmiş olduğundan daha çok bir peri masalını hatırlatıyor.
Nicolas Cage'in eşi Patricia ile evlenmesi de hayli ilginç. Tıpkı bir masal gibi.
Nicolas ve Patricia bundan dokuz yıl önce bir şarküteride tanışmışlar. Cage, güzel kadını görür görmez ona evlenme teklif etmiş. Tabii. Patricia'da ona deli olduğunu söyleyip hemen ardından eklemiş: ‘‘Eğer ciddiysen bunu ispatla!’’
Sonuçta Cage ve Arquette bir anlaşma yapmışlar. Patricia, listesini yaptığı her şeyi başarırsa Nicolas Cage ile evleneceğini söylemiş. Patricia'nın listesinde siyah bir orkide bulmak, J.D.Salinger' in imzasını getirmek ve gelinliğin bir güneydoğu Asya kabilesi olan Lisu'lara diktirilmesi gibi maddeler varmış.
Bunun üzerine Cage orkideyi bulup, imzayı almış ama tam Asya'ya giderken, bunun delilik olduğunu düşünüp anlaşmadan vazgeçmiş. Aradan 8 yıl geçtikten sonra çift aynı şarküteride bir daha karşılaşıp kısa sürede nişanlanmışlar.
Cage bu evliliğin romantizmle uçuk-kaçık olmanın doğal sonucu olduğunu söylüyor ve kendini Dostoyevski' nin Karamazov Kardeşler romanındaki büyük kardeşe benzetiyor. Buna da roman kahramanlarından büyük kardeş Dmitri'nin kendisini sevmeyen bir kız için, sahip olmadığı bir parayla ziyafet vermesini örnek gösteriyor.
Nicolas Cage şu sıralar yapımcılarla Superman rolü için pazarlık yapıyor. Onun ideali Superman'i şimdiye kadar olduğundan çok farklı bir biçimde beyazperdeye yansıtmak. ‘‘Superman'i bir çılgın olarak yorumlardım’’ diyor aktör. ‘‘Ama güzel bir çılgın. O, insanları önemserdi ve kendi yalnızlığını itiraf etmekten de asla kaçınmazdı.’’
1983'te çevirdiği ilk filmi Vadideki Kız'da (Valley Girl) Randy rolünde...
1986'da Peggy-Sue Evleniyor filminde (Peggy-Sue Got Married) Charlie Bodell
1987'de çevirdiği Raising Arizona'da Holly Hunter ile başrolü paylaştı...
1987'de Oscar kazanan Cher ile Ay Çarpması'nda (Moonstruck) Ronny...
1995'te David Caruso ile Ölüm Öpücüğü (Kiss Of Death)
1995'te Oscar aldığı Elveda Las Ve-gas'ta (Leaving L.V.) Elisabeth Sue ile
1996'da Sean Connery ile Kaya'da (The Rock) birlikte oynamışlardı...
1997'de John Malkovich ile Con Air'de bu hafta gösterimde...