Güncelleme Tarihi:
Karma evlilikler ve göçler Türk Yahudilerinin sayısını 25 bine kadar düşürdü
Yahudi cemaatinde Müslümanlarla yapılan evlilikler sıradan hale geldi. Yine de Yahudi düşmanlığı tam ortadan kalkmadı. Cemaatin basın sözcüsü Silvyo Ovadya ‘‘Devlet politikası olarak antisemitizm yok’’ diyor. ‘‘Ama TDK sözlüklerinde cimrinin yanında hala Yahudi yazıyor. Aşırı sağ gazetelerdeki Yahudi aleyhtarı yazıları ciddiye alırsanız, kompleks içinde yaşarsınız. Ancak aşırı uçlar dışında Türkiye'de Yahudi aleyhtarlığı yok.’’
MUSEVİ DEĞİL YAHUDİ
Niçin bazılarımız Yahudi demekten kaçınırız da Musevi deriz? Yahudi Yehuda'dan, Musevi Musa'dan geliyor. Kimileri, Yahudiliğin bir ırkı, Museviliğin ise bir dini ifade ettiğini öne sürüyor. Aslında Musevilik, Türkçe'de uydurulmuş ikinci bir kelime. Ortaya atılmasının gerçek nedeni, ‘‘Yahudi’’ sözcüğünün yüzyıllar boyunca aşağılama içeren bir yan anlam kazanmış olması. Yani, ayıp olmasın diye ‘‘Musevi’’ diyoruz! Şalom Gazetesi, Silviyo Ovadya'nın öncülüğünde, esas kelime olan Yahudiliğin kullanılması için çaba sarfetti. Biz de bu yazıda Yahudi kelimesini kullanıyoruz.
YAHUDİ CEMAATİ ÇOK KÜÇÜK
Türkiye'de kaç Yahudi yaşıyor? 1965'ten beri yapılan nüfus sayımlarında dinle ilgili soru sorulmadığı için ortada resmi bir rakam yok. Eski rakamlar şöyle: Cumhuriyet'ten sonraki ilk nüfus sayımında 82 bin, 1945'te 77 bin, 1955'te 45 bin. Bugünkü rakam, cemaat yetkililerinin verdiği bilgiye göre, 25 bin civarında. Cumhuriyet'ten önce Edirne'den Diyarbakır'a kadar her yerde Yahudi cemaatleri yaşarken, bugün İstanbul dışında çok azaldılar. İzmir 2 bin 500 kişiyle ikinci sırada. Ankara, Adana, Bursa, İskenderun, Kilis, Antep, Antakya'da çok küçük cemaatler var.
HEPSİ İSPANYA'DAN GELMEDİ
Çoğu kişi Yahudilerin bu topraklara 1493'te İspanya'dan kovulduktan sonra geldiklerini sanıyor, oysa gerçek böyle değil. Anadolu topraklarında Yahudilerin tarihi çok eski. İlk cemaatlere ‘‘Romanyot’’ adı verilmiş. 1493'te İspanya'dan gelen Sefarad topluluğu, sayılarının çokluğu, kültürel ve ticari etkinliği nedeniyle öne çıkmış. Ancak Türkiye'de Doğu ve Kuzey Avrupa kökenli Eşkenaz Yahudileri de var.
TÜRKÇE KONUŞ LADİNO'YU UNUT
Sefarad Yahudilerinin diline ‘‘ladino’’ ya da ‘‘judeo-espanyol’’ adı veriliyor. Yani Yahudice-İspanyolca! Ancak bu dil, 1930'larda Türkiye'de başlatılan ‘‘Vatandaş Türkçe konuş’’ kampanyaları sırasında cemaat tarafından bastırılmış ve sadece evlerde konuşulan bir dil haline dönüşmüş. Öyle ki, genç kuşak bu dili konuşamıyor. Yahudi cemaatinin yayın organı Şalom Gazetesi, bir sayfasını bu dile ayırıyor. İsrail'de Ladino'yu canlı tutmak için bir enstitü kurulmuş.
HEPSİ TÜCCAR DEĞİL
Yahudiler, başka ülkelerdeki gibi Türkiye'de de kısıtlamalardan ötürü sadece bazı mesleklerde yoğunlaştılar. Eskiden tüccar, sarraf, doktor olurlardı. Aralarından büyük banker ve sanayicilerin çıkması bu topluluğun çok zengin olduğu inancını yerleştirdi. Ancak eskiden olduğu gibi bugün de aralarında yoksullar var. Kamu görevlerine alınmadıkları için bürokrat, politikacı, asker olamadılar. Son yıllarda üniversitelerde yeniden boy göstermeye başladılar. Aralarından sanatçı ve edebiyatçılar da çıktı.
KARMA EVLİLİK SORUNU
Batı'da Yahudi toplulukları liberal ve tutucu kanatlara ayrılıyor. Türkiye'de ise cemaatin büyük bölümünün geleneklerine bağlılığı, dini bir fanatizmden değil, küçülen bir azınlığın kendini koruma refleksinden kaynaklanıyor. Sorun ortada: Yahudilik, anneden geçen bir özellik. Cemaat anne figürünün etrafında dönüyor. Bu durum, topluluğun gittikçe küçülmesine neden oluyor. Çünkü günümüzde karma evlilikler sıradan. Bir Yahudi erkek, başka dinden bir kadınla evlenirse, çocukları Yahudi olamıyor. Sonuç: Yahudiler gittikçe azalıyor. İsrail Kültür Ataşesi Zali de Toledo ‘‘Resmi rakamlara göre, Türkiye'de Yahudilerin başka dine mensup kişilerle evlilik oranı yüzde 25’’ diyor. ‘‘Ama bence bu çok daha büyük bir rakam. Gençler liberalizmden etkilendikleri için karma evlilikte sakınca görmüyor. Bu evliliklerle Yahudililik yok olacak. Ama yapacak birşey yok, aşkın milleti olmaz.’’
BİZİM CEMAATTE KUYRUK DİKTİR
Hasköy'deki eski Musevi İlköğretim Okulu 1963'den beri İhtiyarlara Yardım Derneği tarafından huzurevi olarak kullanılıyor. Şu anda binada, yaş ortalaması 75 olan 125 kişi kalıyor. Gündüzleri bir doktor viziteye geliyor ve gece bir hemşire bulunuyor. Manikürcü ve kuaför her hafta huzurevini ziyaret ediyor. Saçı boyanmamış bir tek yaşlı görmek mümkün değil. Hepsi şık ve bakımlı. İkişer kişilik televizyonlu, banyolu odalarda kalıyorlar. Geliri cemaatin bağışlarıyla sağlanıyor. Genel Koordinatör Aslan Yahni, ‘‘Sokakta grantuvalet giyinmiş yaşlılar görür, sefalet içinde yaşadığını düşünemezsiniz. Ama evine girdiğinizde aç olduğunu anlarsınız. Bizim cemaatte de bu vardır. Kuyruk hep diktir. O yüzden, dışardan bakıldığında Yahudiler sıkıntı çekmez sanılır. Halbuki gerçek o değildir.’’ diyor. (Fotoğraf:İlhami YILDIRIM)
Şimon ve Safiye Geron
Yahudiden iyi koca Türkten iyi eş olur
Şimon Geron ilk evliliğini 22 yaşında yapar. Eşi de aynı cemaattendir. İlk yıllar güzel geçer, ama sonraları problemler çıkmaya başlar. Şimon Geron anlatıyor:
‘‘Musevi kadınları baba evlerinde gördükleri aşırı ilgiyle şımarıyor ve kocalarından da aynısını talep ediyor. Geçimsizlik nedenimiz karımın ailesinden aldığı güçle aşırı talepkar olmasıydı. Cemaate karşı mutlu gibi görünürdük ama mutsuzduk. Bugün de ayrılmak isteyen bir sürü çift olduğunu biliyorum. Ama cemaat nasıl karşılar endişesiyle ayrılamıyorlar. Bu gün cemaatte bence 10 evlilikten üçü boşanmayla sonuçlanıyor. 10 yıl evlilikten sonra, iki çocuğum varken ayrıldım ve Müslüman bir kadınla evlendim. Kızım için tercihim bir Musevi erkekle evlenmesi. Çünkü Türk erkeği kadına çok değer vermiyor. Yahudi erkekleri kadına çok değer verir. Bayrak her zaman kadının elindedir. Bence Türk kadınından çok iyi bir eş, Yahudilerden çok iyi bir koca çıkıyor.’’
31 yaşındaki Safiye Geron anlatıyor: ‘‘Üniversite öğrencisiyken, bir iplik firmasında işe başladım. Şimon'la orada tanıştım. Birbirimizden hoşlanmıştık ama ikimizin de ailesi bu ilişkiyi istemedi. Çok sıkıntı çektik. Şimon babasının işini yaparken kendisini kapıda buldu. Çalışma hayatımıza sıfırdan başladık. Ona yardım etmek için okulu bıraktım. Bugün 12 yıllık evliyiz, ama bazı akrabalarımla hálá görüşmüyoruz. Bir Yahudi'yle evlenmemi kabullenemediler. Kızımızı Hahamlık, Musevi olarak kabul etmedi. Oysa bence dini Musevi. Nüfus cüzdanında da Musevi yazıyor.’’
TÜRK AYDINLARI YAHUDİLİĞİ TARTIŞIYOR
Oktay Akbal (Gazeteci- yazar)
Türkiye'de Yahudi toplumu dışlanmamış, itilmemiştir. Tabii Varlık Vergisi dışında! Bence ırkçılıktan kaynaklanmadı ama yanlıştı. Ben ‘‘Musevi’’ sözcüğünü tercih ettim. Çünkü Yahudi sözcüğü çirkin yakıştırmalarda kullanılmıştır hep.
Tarık Dursun K. (Romancı)
Ben hiçbir Yahudi vatandaşın askerliği meslek olarak seçeceğine inanmıyorum. Geleneklerinde kıyıcılık, vuruculuk yoktur. İsrail yeni bir Yahudi insanı yarattı. Bana kalırsa, İsrail tüm Yahudilerin iki bin yıldır çektiklerinin faturasını çıkartıyor.
Çetin Altan (Gazeteci- yazar)
Yahudiler, Osmanlı aristokrasisini meydana getirmişlerdir. Bu insanların dil bilmeleri, metropol kültürleri, tiyatro merakları, bir elit tabakaya ait olduklarının göstergesidir. Yahudiler, beladan bir türlü kurtulamadıkları için beladan korkarlar.
Ali Sirmen (Gazeteci- yazar)
Yahudi olmak çok karmaşık bir olay. Her türlü tanımlayabilirsiniz: Bir kültür, bir davranış biçimi, bir korku psikozu, bir varlık kavgası, bir din! Evet bazı durumlarda Yahudi korkak olabilir. Yahudi'nin toprağı yoktur, silahı yoktur, nasıl cesur olmasını istiyoruz? Bakın ama, o topraksızlık içinde varlığını sürdürebilmenin cesaretine sahip olmuştur. O büyük bir cesarettir.
Coşkun Kırca (Eski milletvekili)
Yahudi kadınları tıpkı Goya veya Velasquez'in tablolarındaki kadınlar gibi ya çok güzel, ya çok çirkin oluyorlar. Nedeni İspanyol kökenli oluşları olsa gerek...
Yusuf Besalel / Yahudi Tarihi