Ayşe'nin gözlüğü...

Güncelleme Tarihi:

Ayşenin gözlüğü...
Oluşturulma Tarihi: Kasım 15, 1997 00:00

Ayşe ARMAN
Haberin Devamı

Biz de dalgamızı geçelim...

Time Dergisi'nin, İnternet'te tüm dünyaya açtığı ‘‘Yüzyılın İnsanları’’ anketinde başımıza gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi!

Türkiye'de yazıldı, çizildi ama ABD'nin Pittsburgh şehrinde yaşayan e-posta arkadaşım Hakan İlkin'in gönderdiği mesajdan çıkardığım son durum oldukça vahim.

Bir bu eksikti...

Oradaki radyolar bile bizimle dalga geçmeye başlamışlar!

Hakan, geçen hafta ‘‘National Public’’ radyosunun ‘‘All things considered’’ programında bu konuyla ilgili Time'ın editörlerinden Barry Seeman'la yapılış bir röportajdan sözediyor ve diyor ki:

‘‘Programda Atatürk'ün yüzyılın artistleri de olmak üzere bütün kategorilerde birinci durumda olduğuna, çünkü Türkiye'de Atatürk'ü seçtirebilmek için yoğun bir kampanya başlatıldığına değinildi. Programın dökümünü edindim ve ekte size gönderiyorum. Hürriyet gazetesinin, Türkiye'deki diğer yayın organları gibi, Atatürk'ü yüzyılın insanı seçtirebilmek için harcadığı tüm çabaları saygıyla karşılıyorum. Hepimiz Atatürk'ün daha iyi tanınmasını ve hakettiği saygıyı görmesini istiyoruz. Ama şahsen istediğim en son şey Atatürk'ün bir komedyen, artist ya da bir maceracı olarak tanınmasıdır. Time Dergisi'nin anketine hiçbir şekilde oy verilmesine karşı değilim. Sadece halkımızın doğru bilgilendirilmesi ve nasıl oy verilmesi hakkında daha iyi açıklamalar yapılmasını rica ediyorum.’’

***

Gelelim radyo program yapımcısı Robert Siegel'in Time Dergisi editörü Barry Seeman'la neler konuştuğuna:

Siegel: Söyler misiniz, nasıl oluyor da, bütün kategorilerde birinci durumda olan Mustafa Kemal Atatürk, oluyor!

(gülüşmeler)

Seeman: Oluyor da oluyor! Söz konusu anket, İnternet'e girme imkanı olan herkese açık bir platformda gerçekleşti. Üstelik katılımcı olmanız için para-mara ödemeniz gerekmiyordu. Ama, biliyorsunuz, İnternet çılgın ve vahşi bir dünya! Orada olan biteni kontrol edebilmeniz pek mümkün olmuyor. Yani demek istiyorum ki, her hangi bir ismin oylarını arttırmanın bir dolu yolu var. Ya insanları oy vermeleri için doldurursunuz, ya da mesela İnternet'in başına küçük robotlar oturtursunuz, üst üste, üst üste tıklamaya, oy atmaya devam ederler.

Siegel: Anlaşılan Türklerin bu sizin ‘‘Yüzyılın İnsanları’’ anketine katılımı herkeslerden fazla oldu!

Seeman: Evet, görünen o ki, Mustafa Kemal Atatürk'ü seçtirmek bir milli mesele haline geldi!

Siegel: Türkler, en büyük liderin kendilerinki olduğunu (ve ancak ikinci sırada Winston Churchill'in yer alabileceğini!) düşündükleri için bundan rahatsız olan Ermenilerin ve Yunanlıların, söz konusu ‘‘her kategoride birinci olma hikayesinde’’ parmağı olduğunu düşünüyorlar.

(gülüşmeler)

Seeman: Yani bir komplo teorisi! İlginç tabii. Ama ben şahsen böyle şeylere pek inanmam, aldırmam da! Winston Churchill'e her hangi bir kampanya başlatmadan da dünyanın bir yerlerinde kendiliğinden oy verecek insanlar olduğunu düşünüyorum. Bildiğim kadarıyla ‘‘Churchill'e oy verin!’’ diyen olmadı...

Siegel: Dün Amerikalı bir Türk arkadaşımla konuştum, dedi ki, ‘‘Tamam Türkler için İnternet yeni bir şey ve kabul ediyorum bu anketi çok önemsediler. Sebebi de Atatürk'ü çok sevdikleri ve tüm dünyanın onun ne kadar önemli bir insan olduğunu bilmesini istemeleri. Yani oyları herhangi bir baskı altında kalmadan, gerçekten isteyerek verdiklerini düşünüyorum’’. Ama o arkadaşım şunu da söylemeden edemiyor, ‘‘Belki bizimkilerin Atatürk'e olan bu zaafını bilen Yunanlar Türkleri komik duruma düşürmek için Elvis Presley'den daha fazla oyu ona göndermiş olabilirler’’.

(Gülüşmeler)

Seeman: Ben hala komplo teorilerine itibar etmediğimi söylemeliyim. Üstelik sadece bu Mustafa Kemal Atatürk değil ki, birçok ilginç olayla daha karşılaşıyoruz. Mesela bir Dave Whitmore hadisesi var. Liderler kategorisinde onun da fazlaca oyuyla karşı karşıyayız. Siz, biliyorsunuzdur da Robert, acaba herkes biliyor mu Dave Whitmore kim ve o gerçekten bu yüzyılın en önemli lideri mi?

(Gülüşmeler)

Seeman: Yani Whitmore'un önemsiz biri olduğunu söylemiyorum. Kendisi ilk üç Yehova Şahidi'nden biriydi. Ama 1888'de öldü. Ve biz 20. yüzyıldan söz ediyoruz, anlatabiliyor muyum?

Siegel: Yine de, bu anketin sonuçları ibret verici! Anladığım kadarıyla insanlar için kimin önemli olup olmadığı konusunda zaman diliminin, hangi kategoride birinci olup olmadığının önemi yok. Birinci olsun da...

Seeman: Kesinlikle öyle. İşte bu yüzden Türk insanını şunun farkına varması gerekiyor. Sonuçlar oylara bağlı kalınarak verilmeyecek. Biz kendimiz karar vereceğiz aslında, 20 yüzyılın beş kategorisinde kimin birinci gelip gelmeyeceğine...

Siegel: Süremiz doluyor, teşekkürler katıldığınız için...

Seeman: Teşekkür bana ait.

Siegel: Barry Seeman Time Dergisi'nin ‘‘özel projeler editörü’’. ‘‘Yüzyılın İnsanları’’ anketinde neden bütün dallarda Mustafa Kemal Atatürk'ün birinci geldiğini konuştuk. Programımıza katıldığı için kendisine teşekkür ediyoruz!

***

Öyle ya da böyle...

Komplo ya da değil, iyi niyet ya da art niyet...

Kendi hallerine kalsa, asla ciddiye almayacakları Mustafa Kemal'i ‘‘eşşek’’ (iki ş'yle!) gibi hesaba katmak zorunda kaldılar ya siz ona bakın! Hakancığım, Hürriyet'in çabaları bu konuda gerçekten önemliydi, tamam gelen oylara göre değerlendirmeyecekler, hem bize ne, biz en azından ne yaptığımızı biliyoruz. Biz onlara Atatürk'ü ne kadar çok sevdiğimizi gösterdik. Ben kendi adıma bu kompoloyu, Yunanlılar, Refahlılar dışında Time'cıların bile yapmış olabileceğini düşünüyorum. Paranoyakım ya! Ayrıca Churchill mi, Atatürk mü daha önemli adam mı tartışmasında kimin kazanacağı ulusarası ölçüler de dahi belli olmaz!

Sen kendini üzme e-posta arkadaşım Hakan İlkin, tabii hoş bir durum değil bizimle dalga geçiyor olmaları. Ama biz de zaman zaman kendimizle geçiyoruz, üstelik onlarla da dalga geçiyoruz.

Dalga geçiyorum/ Dalga geçiyorsun/ Dalga geçiyor...

Biz zaten seninle de birbirimize İnternet dalgalarında e posta geçiyoruz!

Hamiş: Bu yazıya ABD'dan yazan Hakan'la başlayıp, Almanya'daki e-posta arkadaşlarıma uzanıp, bir İngiltere yapıp, Türkiye'ye dönecektim. Tek tek bütün isimleri yazmaya çok niyetliydim ki, konunun vahametine kendimi kaptırdım, yerim kalmadı. E-posta arkadaşlarıma söz veriyorum, önümüzdeki günlerde tek tek isimlerini yazıp bizzat teşekkür edeceğim. Onlar benim için faks ve mektup arkadaşları kadar önemli. İyi ki varsınız!

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!