Güncelleme Tarihi:
Eskişehir’de yaşayan iki çocuk annesi Ayşe Tuba Arslan (44) eski kocası Yalçın Özalpay’ın satırlı saldırısı sonucu hayatını kaybetmişti. Arslan’ın kocasının tehditleri ve hakaretleri ile ilgili olarak 23 kez Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunup çok sayıda koruma kararı aldırmıştı. 7 kadın avukat, Arslan’ın ölümü ile sonuçlanan dava dosyalarını, takipsizlik kararlarını ve verilen uzaklaştırma kararlarını tek tek inceleyerek 56 sayfalık bir rapor hazırladı.
Raporda, “Mağdura yönelik izleme sistemleri, ev ve işyeri içi alarm sistemi, panik butonu gibi tedbirler verilebilirdi. Bu yöntemler denenebilseydi, Ayşe Tuba Arslan bugün yaşıyor olabilirdi” denildi. Raporun sonuç bölümünde ise Ayşe Tuba Arslan’ın ölümüyle sonuçlanan olaya ilişkin yaşanılan ihmaller ise özetle şöyle sıralandı:
Arslan’ın can güvenliği bakımından tehlikede olduğu konusunda adli makamlar bilgi sahibidir. Onlarca başvurusunun bulunmasına rağmen gerekli ve yeterli önlemlerin alınmadığı görülmektedir.
Arslan, 6284 sayılı yasa kapsamında defalarca kolluğa ve aile mahkemesine başvuru yapmış, gerek kolluk amiri gerekse aile mahkemesi tarafından matbu önleyici tedbir kararları verilmiştir. Bu başvurular konusunda kurumlar görevlerini etkin şekilde yerine getirmemiştir.
‘ŞÖNİM GÖREVİNİ YERİNE GETİRMEDİ’
Aile mahkemesi etkili çözümleri seçmemiş, matbu kararların dışındaki, şiddeti önleme amaçlı GPS donanımı, elektronik kelepçe uygulaması gibi yollara başvurmamıştır.
Eskişehir ŞÖNİM’e (Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri) başvuru yaptığımızda, ŞÖNİM’de koruma kararlarının ve bunların infazına ilişkin şahsi bir dosya tutulmadığı, bu takibin tek dosya üzerinde yürütülmediğini öğrendik. Nitekim Ayşe Tuba Arslan’ın 1. Aile Mahkemesi’ndeki dosyasında da ŞÖNİM’e gönderilen bildirim evrakı dışında ŞÖNİM’e dair hiçbir evrak bulunmamaktadır. Bu durum ŞÖNİM’in görevini yerine getirmediğini göstermektedir. Uygulamadaki bu aksaklık ve ihmal Ayşe Tuba Arslan’ın hayatına mal olmuştur.
Ceza dava dosyaları değerlendirmesinde; Ayşe Tuba Arslan ile sanık Yalçın Özalpay arasında birçok ceza davasının olduğu, bu davaların para cezası, beraat, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarıyla sonuçlandığı görülmektedir. Sanığın, Ayşe Tuba Arslan’a yönelik sistematik şiddetinin görmezden gelindiği, dikkate alınmadığı görülmektedir.
BAKANLIK TAKİP ETMEDİ
Ceza davalarına ilişkin değerlendirmelerin birçoğunda; bu davaların Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bildirildiği ancak Bakanlık avukatlarınca dosya takibi sağlanamadığını görülmüştür.
Dava aşamasına taşınan dosyalar içerisinde yer alan iki adet ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ve on adet başvurunun kovuşturmaya yer olmadığı kararı ile sonlandırılması, savcılık makamınca soruşturmanın yeterli özenle yürütülmediği kanaatini uyandırmaktadır.
Arslan’ın şikâyeti üzerine açılan soruşturma dosyaları uzlaşmaya sevk edilmiştir. Yapılan uzlaştırma işlemleri, hem Ayşe Tuba Arslan’ın yeni saldırılara uğramasına zemin hazırlamış hem de uzlaştırma sürecinde geçen zaman Yalçın Özalpay hakkında dava açılma sürecini geciktirmiştir.
Ayşe Tuba Arslan, ölmeden önce defalarca polis merkezine şiddet ve tehdit gördüğüne dair başvuruda bulunmuş, dört kere koruma kararı almıştır. Ayşe Tuba Arslan’ın yirmi üç kez başvuruda bulunması, can güvenliğinin olmadığını defalarca dile getirmesi, tedbir kararının defalarca ihlal edilmesi, tedbir kararını ihlal eden kişiye gerekli yaptırımın uygulanmaması, adli makamların, Ayşe Tuğba Arslan’ı saldırganın merhametine bıraktıklarını göstermektedir.”