Güncelleme Tarihi:
ONLINE DERSLER VERİYORUM
Kimdir Ebru Şahin?
82 doğumluyum. Gaziantepliyim. Ev hanımıyım. İki çocuğum var, hayattaki en büyük şansım. Kendim, yakın çevremdeki arkadaşlarıma ve dostlarıma hadis ve Kuran dersleri veriyorum. Şimdilerde pandemi nedeniyle bizler de derslerimizi online yapıyoruz. Bunun yanı sıra veteriner teknikerim. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hayvan Hastanesi’nde iki yıl gönüllü çalıştım. Daha sonrasında Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi’nde (OÇEM) öğretmen açığı olduğu için bir yıl da oradaki çocuklarımızla zaman geçirdim. Daha sonra Ankara’ya geldik. Burada da dışardan İlahiyat okudum. Şimdi çocuklar büyüdüler, onların bana değil, benim onlara ihtiyacım oluyor.
Nasıl tanıştınız?
Ebru Şahin: Ablam ile Ali Bey’in kız kardeşi Nizip’te Kur’an kursunda eğitmenlerdi. Yazın okul tatillerinde ablamın yanına gitmeyi severdim. Ali, Pakistan’dan gelip evlenme planları başlayınca kız kardeşi beni kendisine önermiş. Hatta ablamın kınasında çekilmiş toplu bir fotoğrafı göstererek ‘Buradaki en güzel kızı bul’ demiş. Ali Bey ablamı göstermiş (Gülüyor). Kız kardeşi, ‘Hayır o değil, bu’ diyerek beni işaret etmiş.
Ali Şahin: Yaklaştım ama sonuçta. Ebru Hanım o kadar güzeldi ki, güzelliği fotoğrafa bir ışık şuası gibi yansımıştı ve seçilemiyordu. Güzelliği yanındakilere yansımıştı.
Ebru Şahin: Siyaset böyle bir şey işte. Evde de var. Ailesini severdim ama Ali Bey’i tanımıyordum. Daha sonra hem isteme hem görme amacıyla bize geldiler. Annemin evinde antrede bir duvar aynası vardı. Odadan antreyi, antreden de odayı gösteriyordu.
Ali Şahin: O ayna çok stratejik bir aynaydı. Ben ilk kez o aynada gördüm Ebru’yu. İçerisi kalabalık, göz göze gelme ihtimalin yok. Kalabalıkta bakmaya da utanıyorsun.
BABADAN YAN YANA YOLCULUĞA VETO
Ebru Şahin: Gelip geçtikçe Ali Bey beni oradan izliyormuş. Ben ise kalabalık odaya girdiğimde bakacağım ama Abdi ağabeyim de içerde ve çok kıskançtı. İçeri her girdiğimde gözünü üzerimden ayırmadığı için Ali’ye bakamıyordum. Mutfağa geçip ablama dedim ki; ‘Göremedim, git kardeşine söyle gözüme ters ters bakmasın’. Ablamın uyarısı üzerine ağabeyim salondan uzaklaştırıldı. Daha sonra salona girip çıkarken Ali Bey’le aynada bakışmaya başladık.
İsteme ve nişan süreci tamamlanınca evlilik hazırlıklarına başladık. Ali İstanbul’da ev tuttu. Düğün öncesi Gaziantep’ten İstanbul’a eşyaları yerleştirmek için ailecek birlikte gittik. Evi yerleştirip Gaziantep’e döndük. Dönüşte Ali Bey anneme otobüste benimle birlikte oturmak istediğini söyledi ama babam bu talebi veto etti.
HAYATIMIN EN UZUN YOLCULUĞU
Ali Şahin: Hayatımın en uzun yolculuğudur. Pakistan’dan Gaziantep’e yedi gün süren yolculuklar yaptım, o daha uzun gelmişti. Eşiniz olacak kadınla aynı otobüstesiniz ama yan yana oturamıyorsunuz. 12 saatlik İstanbul-Gaziantep otobüs yolculuğu 12 yıl gibi gelmişti bana. Hemen yanı başınızda ama yan yana oturamıyorsunuz. Duygularınız engellenmiş gibi.
BALAYINI İKİ YIL ÖNCE YAPTIK
Ebru Şahin: Antep’e dönünce nikâh yapıldı. Balayı yapmadık. O yüzden ben hep Ali’nin başının etini yerim. İki yıl önce Strazburg’a götürdü. Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi delegasyon üyesiydi. Toplantı varmış ‘Gel seni balayına götüreyim’ dedi.
Ali Şahin: İki husustan dolayı son derece mustaripim. Biri Ebru’yu Gaziantep’ten alıp Nizip’e götürdüğüm araçla ilgili. Fakirlik. Nizip’te Refah Partisi ilçe başkanımız kuyumcu Ali abi vardı. Bizim çevrenin en modern aracı ondaydı.
Ebru Şahin: En azından süslenmiş gelin arabası hayal ediyor insan. Sadece kapı kulplarına iki tane rafya bağlamışlar.
Ali Şahin: Ne kadar sade ve güzel değil mi?
CÜZDANDAKİ SON ŞİİR
Romantik midir eşiniz?
Nişanlıyken şiir yazmıştı, hâlâ cüzdanımda saklıyorum. Çünkü ilk ve son şiiriydi (Gülüyor). Ali Bey romantiktir ama anlattığımız süreçte romantik hayat yaşama imkânımız olmadı. Bizim tabirimizle Ali Bey, ‘gölgesi ağır’ biridir, serttir. Düzeni çok sever ama bana güvendiği için dağınık.
Ali Şahin: Ebru Hanım bir hafta sonu Gaziantep’e gitmişken ortalığı biraz dağıttık. Pazartesi ben Meclis’e geçtim. Bir süre sonra aradı, ‘Ali, bu evin hali ne’ dedi. ‘Senin olmadığın bir evde ne hale geleceğimizin kanıtı’ dedim. Bir sustu, ‘Tamam, tamam’ deyip kapattı.
BİR BAKTIM MENEKŞEYİ YEMİŞ!
Ebru Şahin: Evlendiğimizde, akşamları 9’da, 10’da geldiğinde bile ‘Çok erken geldi’ der sevinirdim. Yavaş yavaş yalnızlığa alışmam gerektiğini o günlerde anladım. Bir gün yine ben uykusuzluktan bitap düşmüşüm ilk defa bana yardım için çocuğa bakmak istedi. Gerisini ona bırakıyorum Ali anlatsın.
Ali Şahin: Ahmet Hakan o zaman henüz yürüyemiyordu. Ahmet Hakan’ı yürütece koydum ve salona bıraktım. Ben de koltuğa uzanıp TV izlemeye başladım. İçim geçmiş. Tuhaf bir sesle uyandım. Ne göreyim, Ahmet Hakan sehpanın üzerindeki menekşenin tamamını yemiş sadece bir sapı kalmış. Çiçeğin toprağını yemeye başlayınca midesi bulanmış. Hemen kaptığım gibi mutfağa götürüp ağzını yıkadım ve sonra Ebru’yu kaldırıp emaneti teslim ettim.
SİYASETİN BANA KAZANDIRDIĞI 3 HAYAT
Ali Şahin: Vekilliğimin ilk dönemi Suriye’den mülteci akınının olduğu zamana denk geldi. Her hafta sonu Gaziantep’e gider ve muhacir kardeşlerimizin sorunları ile ilgilenirdim. Siyasetin bana kazandırdığı üç zenginlik var.
Biri Bulgaristan sınırında donarak hayatını kaybeden 23 yaşındaki oğlunun cansız bedenini kendisine kavuşturduğum, Pakistan’ın Peşaver şehrinde manevi annem olan Manra Bibi’dir.
İkincisi Suriye’den iki evladıyla üç gün yürüyerek hamile haliyle bize sığınan manevi kardeşim Fatıma Mustafa.
Üçüncüsü ise manevi evladımız Suriyeli Cemil Hazuridir. 2013 yılıydı; Hazuri, henüz 5 yaşındaydı. Nizip Devlet Hastanesi’nde hayata tutundu. Evlat edinmek istedik ancak ailesinden geriye kalan tek hatıraydı. Şimdi Suriye’de.
ANTEP KIZINDAN SOĞUK SUYA MAKARNA
ŞAHİN ailesi Gaziantep’li olunca, evde hemen her akşam yöresel tatlar oluyormuş. Arkadaşları, Şahin ailesine misafirliklerini özellikle akşam yemeklerine denk getirirlermiş. Ebru Şahin mutfakta hep bu kadar maharetli değilmiş. Evliliklerinin ilk İstanbul zamanlarını kendisinden dinliyoruz: “7 yıl tek başına yaşamış bir Antepliyle, hiçbir şey bilmeyen ben evlenince olanlar oldu (gülüyor). İstanbul’da, kendi evimizde kaldığımız ilk akşam makarna yapalım dedik. Tencereye soğuk suyu koydum, ardından da makarnayı boşalttım. Ali Bey de kapıdan bana bakıyor ve gülüyor. Soğuk suya makarnayla 1-0 yenik hale düşmüştüm. Neyse ki hızla öğrendim.”
‘BABA SAÇLARINA NE OLDU SENİN?’
Siyaset kararı... ‘Bir bu eksikti’ demediniz mi?
Ebru Şahin: Demedim. Onun isteyip istememesi önemliydi. 2011 yılı seçimleriydi, Antep’e gitti, altı ay hiç görmedik birbirimizi. Okullar tatil olunca çocuklarla biz yanına gittik. Havaalanında bizi karşıladı. Kızım Safiye Feyza babasını görür görmez ‘Baba saçlarına ne oldu senin’ dedi. Saçları, altı ayda bembeyaz olmuştu. Kazandık stresli bir akşamdı. 9. sıra adayıydı, daha önce AK Parti 7 milletvekili çıkarmıştı. Süreç sonunda normal zaferden daha büyük bir zaferle çıktık. Meydan kalabalık, tıklım tıklım dolu. Ali herkese sarılarak geldi; yanıma gelince beni kucağına alıp şöyle bir etrafında çevirdi. Benim için de çok güzel olmuştu şaşırmıştım ve bu normal de sayılmıyor bizim oralarda. Bu anlar benim için çok değerli ve özeldi.