AYM'den 1,5 yaşındaki çocuğun ölümüyle ilgili davada karar

Güncelleme Tarihi:

AYMden 1,5 yaşındaki çocuğun ölümüyle ilgili davada karar
Oluşturulma Tarihi: Şubat 24, 2016 16:35

Anayasa Mahkemesi (AYM), başına gaz fişeği isabet etmesi sonucu hayatını kaybettiği iddia edilen 1,5 yaşındaki çocuğun ölüm nedenini ortaya koyacak etkili bir soruşturma yürütülmediğine hükmetti. Yüksek Mahkeme, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için kararın ilgili kurumlara gönderilmesine ve aileye de 15 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verdi.

Haberin Devamı

Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi kararına göre, 2009 yılında Diyarbakır'ın Cizre ilçesinde terör örgütü lehine protesto yapan grup, güvenlik güçlerine taşlı ve sopalı saldırıda bulundu. Jandarma ekipleri yaptıkları müdahalede gruba gaz fişeği attı. Bu sırada evinin balkonunda bulunan 1,5 yaşındaki M.U. başına isabet eden sert bir cisim nedeniyle yaralandı. M.U, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.

M.U'nun ailesi, çocuklarının kolluk kuvvetleri tarafından atılan gaz fişeğinin başına isabet etmesi nedeniyle yaşamını yitirdiğini ileri sürerek Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan otopsi işlemi ve diğer inceleme ile araştırmalar sonucunda bir jandarma görevlisi için Cizre Kaymakamlığından soruşturma izni talep edildi. Kaymakamlığın soruşturma izni vermemesi üzerine ailenin itiraz başvurusu yaptığı Bölge İdare Mahkemesi de bu talebi reddetti. Bunun üzerine aile, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu. Yüksek Mahkeme, çocuğun ölüm nedenini ortaya koyacak etkili bir soruşturma yürütülmediğine hükmetti. Anayasa Mahkemesi, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için kararın Cizre Kaymakamlığı ile Cizre Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine ve aileye 15 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verdi.

'SORUŞTURMA YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN GEREĞİ'

Anayasa Mahkemesi, "güvenlik güçlerinin silah kullanımı ile bağlantılı olup olmadığı tartışmalı olan bir ölümün gerçekleşme koşullarının ve olası cezai sorumluluklarının tereddüde mahal vermeyecek şekilde ortaya konmasının soruşturma yükümlülüğünün ayrılmaz bir gereği olduğunu" belirtti. Başvurucuların, çocuklarının ölümü ile sonuçlanan olayda bomba atar silahını kullanan görevlinin, silahı dikkatsiz ve tedbirsiz olarak ateş ettiğini belirttiklerini hatırlatan Yüksek Mahkeme, "Kamu görevlilerinin güç kullanması sonucu gerçekleştiği iddia edilen ölüm olaylarının da şüphesiz devletin sahip olduğu 'hiçbir bireyin yaşamına son vermeme' negatif yükümlülüğü kapsamında incelenmesi gerekmektedir. Bu yükümlülük hem kasıtlı bir biçimde öldürmeyi hem de kasıt olmaksızın ölümle sonuçlanan güç kullanımını içermektedir" değerlendirmesinde bulundu.

Anayasa Mahkemesi kararında şunlar kaydedildi:

"Başvuru konusu olayda, etkili soruşturma açısından inceleme yapılan bölümde ayrıntılı bir şekilde ortaya konulduğu üzere başvurucuların çocuğunun ölümünün ne şekilde meydana geldiği açık değildir. Olayda kullanılan bomba atar silahın, evin bulunduğu yöne doğru ateşlendiği ve bu atışın yapıldığı sırada başvurucuların çocuğunun başından yaralandığı sabit olmakla birlikte Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü hazırlık soruşturmasında elde edilen deliller, başvurucuların çocuğunun başından aldığı darbenin doğrudan veya dolaylı olarak bomba atar silahının ateşlediği gaz fişeğinden kaynaklandığını tartışmasız bir şekilde ortaya koymamaktadır. Başvurucuların çocuğunun aldığı darbe, o sırada taşlı saldırıda bulunan göstericilerin yaptığı bir eylem de dahil olmak üzere herhangi bir başka eylem sonucu meydana gelmiş de olabilir."

'İFADE 25 GÜN SONRA ALINDI'

Yaşanan belirsizliğin yürütülen soruşturmada elde edilen bilgilerdeki çelişkilerden ve eksikliklerden kaynaklandığına işaret eden Yüksek Mahkeme, güvenlik güçlerinin silah kullandıklarının sabit olduğunu ancak iddia edilen yaralanma biçiminin, askerlerin kasıtlı bir eylemi sonucunda gerçekleştiği yönünde iddia ve bilgi bulunmadığını aktardı. AYM yaşanan ölümde güvenlik güçlerinin sorumluluğunun bulunmadığının soruşturma makamlarınca ispatlanamaması nedeniyle, doğrudan öldürmeme yükümlülüğünün ihlal edildiği sonucuna ulaşılamayacağını kaydetti.

Olayın gelişimi ve ölüm nedenine ilişkin farklı yönde değerlendirilmeler yapıldığına vurgu yapan Anayasa Mahkemesi, olay yerinde bulunan gaz fişeğine ilişkin de çelişkili bilgiler olduğuna değindi. Anne ve babanın ifadelerinin, olaydan 20 gün, şüpheli konumundaki askeri personelin de 25 gün sonra İfadesinin alındığına işaret eden Anayasa Mahkemesi, hazırlık soruşturmasının makul bir hız ve özende yürütüldüğünden de söz edilemeyeceğini belirtti.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!