Güncelleme Tarihi:
AYM, 2011’de Kars Belediyesi’nin aldığı yıkım kararının Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünü ihlal ettiğine hükmetti. AYM, sanatçı Aksoy’a 20 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti.
ÖRNEK TEŞKİL EDİYOR
İhlal kararı kurulca verildiği için benzer hak ihlali başvuruları yönünden örnek niteliği taşıyor. Karar, heykeller başta olmak üzere devletin sanat eserlerine dönük koruma yükümlülüğüne vurgu yaparken, sanatsal ifade özgürlüğünü genişleten bir karar olma niteliği de taşıyor. Aksoy ise heykelin yeniden Kars’taki tepeye konulmasını istediğini bildirdi.
Dönemin AK Partili Kars Belediyesi’nin kararı ile heykeltıraş Aksoy’a, 2006’da kenti kuşbakışı gören Üçler Tepesi’nde İnsanlık Anıtı yaptırıldı. 2011’de Kars’a gelen dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan, heykele “ucube” dedi ve yıkılması talimatını verdi. Yıkım kararına karşı açılan davada önce yürütmeyi durdurma kararı verildi. Bölge idare bu kararı kaldırdı ve Danıştay onadı. Heykel yıkıldı. Aksoy, Nisan 2014’te AYM’ye başvurdu. AYM, 17 Temmuz’da toplandı. AYM 6’ya karşı 8 oyla ihlal ve Aksoy’a 20 bin TL tazminat ödenmesine hükmetti. AYM kararı özetle şöyle:
MÜZAKERE YAPILABİLİRDİ
“Somut olayda heykel yıktırılmadan taşınmazdaki kültür varlıklarının korunmasının mümkün olup olmadığının değerlendirilmesi gerekirdi. Sanat eseri tahrip edilmeden başka yere taşınmasının mümkün olup olmadığı araştırılabilir, eserin sahibi olan başvurucu ile ortak bir çözüm bulunması için müzakere yapılabilirdi.
Heykelin yıktırılması sürecinde alınan idari kararlarda da, mahkeme kararlarında da bu hususların tartışılmamış olması devletin sanat eserinin korunmasına ilişkin pozitif yükümlülüklerini yerine getirmediğini göstermektedir.
DAHA FAZLA KORUNMALIYDI
Heykelin yapımından yıkılmasına kadar geçen süreçte kamu gücünü kullanan organlar Anayasa’nın sanatsal ifade özgürlüğüne ilişkin hükümlerini göz ardı etmiş görünmektedir. Somut olayda kamu gücünü kullanan organların bir sanat eserinin korunması için gereken tedbirleri aldığı gösterilebilmiş değildir. Üstelik söz konusu heykelin diğer ifade türlerine göre daha fazla koruma görmesi gerekirken yıktırılmasının demokratik bir toplumda gerekli olduğu da gösterilememiştir. Bu sebeple idari mercilerce ve mahkemelerce alınan kararların ilgili ve yeterli gerekçe içermediği sonucuna varılmıştır.
Sonuç olarak demokratik bir toplum için büyük önem taşıyan, alenileşmiş olması nedeniyle artık insanlığın fikri servetinin herkese açık bir parçası haline gelen bir eserin ve dolayısıyla Anayasa tarafından koruma altına alınmış olan sanatsal ifade özgürlüğünün korunması noktasındaki hassasiyet somut başvuruda kamu gücünü kullanan organlarca gösterilmemiştir. Bu nedenlerle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.”