Güncelleme Tarihi:
Anayasa Mahkemesi ve İçişleri Bakanlığı tarafından, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi (AYM) Kararları Işığında Göç ve İnsan Hakları Uluslararası İstişare Konferansı düzenlendi. Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi'ndeki toplantıya Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya, Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı Farhad Abdullayev, Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez, Sayıştay Başkanı Metin Yener, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Hâkimi Prof. Dr. Saadet Yüksel ile AİHM hakimlerinin yanı sıra Azerbaycan, Romanya ve Moldova Anayasa Mahkemesi üyeleri ile yargı mensupları katıldı.
Göç alanında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararları ışığında etkin çözümler geliştirmeyi ve uluslararası alanda iş birliğini güçlendirmeyi amaçlayan Konferans kapsamında, göç ve insan haklarına ilişkin tebliğler sunuldu. Açılış konuşmasını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Yargıcı Prof. Dr. Saadet Yüksel gerçekleştirdi.
'GAZZE, ULUSLARARASI HUKUK GÖZ ARDI EDİLEREK SİSTEMATİK BİR ABLUKAYA ALINMIŞTIR'
Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya, göçün günümüz dünyasında en önemli küresel meselelerden biri olduğunu, son yıllarda Asya, Afrika ve Avrupa'da nüfus hareketliliğinin ve göç dalgasının arttığını belirterek, “En temel hak olan yaşam hakkının olmadığı yerde hiçbir haktan söz edilemez. Maalesef dünyanın birçok yerinde yaşam hakkına yönelik müdahaleler, kötü muamele yasağına aykırı eylemler ve insan onurunu ayaklar altına alan fiiller yaşandığını görmekteyiz. Özellikle Filistin'de yaşanan ağır insan hakları ihlali ve açık hava cezaevine dönüştürülen Gazze'nin durumu, bizleri bir takım evrensel kabulleri sorgulamaya zorlamaktadır. Bugün Filistin'de çok ağır insan hakları ihlalleri yaşanmaktadır. Gazze, uluslararası hukuk göz ardı edilerek sistematik bir ablukaya alınmıştır. Bebekler, çocuklar ve kadınlar başta olmak üzere on binlerce masum insan, objektif hiçbir vicdanın kabul etmeyeceği ölçüsüz bir şiddetle cezalandırılmakta, öldürülmekte, aç bırakılmakta, ortalama olarak kabul edilebilecek en asgari seviyeden bile çok daha kötü koşullara maruz bırakılmaktadırlar. Uluslararası İnsancıl Hukuk ve bu bağlamda İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Birleşmiş Milletler Şartı ve Cenevre Sözleşmeleri görmezden gelinmektedir. Filistin ve Gazze başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında uygulanan zulüm ve şiddetle birlikte yaşanan ekonomik zorluklar milyonlarca insanı, yurtlarını terk etmeye zorlamakta, uygulanan şiddete uluslararası alanda yeterince müdahale edilmemesi ve bu insanlara uluslararası insani yardımların yetersiz kalması gibi hususlar da 'göç edebilme hakkı' gibi yeni bir kavramın tartışılması gereğini ortaya koymaktadır" ifadelerini kullandı.
'GÖÇMENLERİN KARŞILAŞTIĞI ZORLUKLARA ÇÖZÜM YOLLARI ARAMAYI AMAÇLIYORUZ'
Özkaya, konferansta bir çözüm arayışına gireceklerini belirterek, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile Türk Anayasa Mahkemesi, göçmenlerin haklarını koruma konusunda önemli içtihatlar geliştirmiş ve bu kararlarla göç olgusunu insan hakları temelinde ele alarak hukukun üstünlüğünün güçlenmesine katkı sağlamışlardır. Bugün burada, göç ve insan hakları arasındaki ilişkiyi yargı perspektifinden inceleyerek, göçmenlerin karşılaştığı zorluklara çözüm yolları aramayı amaçlıyoruz. AİHM ve AYM içtihatları ışığında yapılacak bu tartışmaların, göç politikalarının daha adil ve insan haklarına uygun bir çerçevede şekillenmesine katkıda bulunacağına yürekten inanıyorum" şeklinde konuştu.
'3 MİLYON 89 BİN GEÇİCİ KORUMA ALTINDA BULUNAN SURİYELİYİ MİSAFİR ETMEKTEYİZ'
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 4 Ekim tarihi itibarıyla; 1 milyon 45 bin yabancının ikamet izni sahibi olduğunu belirterek, “Göçü, insan hayatını önceleyen, ancak kamu düzeni ve kamu güvenliğimizden asla taviz vermeyen bir anlayışla yönetiyoruz. Uluslararası temel tüm insan hakları sözleşmelerine taraf olan ülkemiz, 4 Ekim 2024 tarihi itibarıyla; 1 milyon 45 bin ikamet izni sahibi yabancının yanı sıra, 3 milyon 89 bin geçici koruma altında bulunan Suriyeliyi ve 213 bin uluslararası koruma sahibi yabancıyı misafir etmektedir. Türkiye, İnsan hakları hukuku alanındaki Uluslararası temel belgeleri ve göç müktesebatını, erken dönemlerde kabul etmiş ve iç hukukunun bir parçası haline getirmiş bir ülkedir. 1951 Cenevre Sözleşmesi ve 1967 Protokolü başta olmak üzere, uluslararası mülteci hukukuna taraftır. Aynı zamanda; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler Mülteci Hakları kapsamında üstlendiği yükümlülüklerle, göçmenlerin ve uluslararası koruma altındaki yabancıların temel haklarının korunmasını güvence altına almıştır" dedi.
'142 BİN DÜZENSİZ GÖÇMEN TESPİT EDİLİP GERİ GÖNDERME MERKEZLERİNE GÖNDERİLDİ'
Mobil Göç Noktası araçlarında 1 milyon 678 bin kimlik kontrolü yapıldığını vurgulayan Yerlikaya, “2013 yılında kabul edilen, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu, Türkiye'nin göç yönetiminde önemli bir kilometre taşıdır. Geri gönderme merkezleri, taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler ve iç hukukumuzda yer alan kurumlar tarafından haberli ve habersiz denetlenmektedir. Mobil Göç Noktası araçları da yine düzensiz göçle mücadelemizi; medeniyet değerlerimiz, insan hakları ve hukuk temelinde yürütme çabamızın bir sonucu olarak uygulamaya geçirilmiştir. Dünyada ilk kez uygulanan, insan haklarını temel alan bu düzensiz göçle mücadele yöntemi, aynı zamanda olası hak ihlallerini önleyici bir mekanizmadır. Türkiye'de İstanbul'dan başlayarak, 270 Mobil Göç Noktası aracıyla, 1 milyon 678 bin kimlik kontrolü yaptık. Ve bu sayede 142 bin düzensiz göçmeni tespit edilip geri gönderme merkezlerine gönderildi. İnsan hakları ile ilgili yaklaşımımızı ve faaliyetlerimizi en iyi anlatan uygulamalarımızdan biri de YİMER 157 Çağrı Merkezimizdir. Göç İdaresi Başkanlığımız bünyesinde kurulan, Acil yardım ve ihbar hattı olan YİMER 157 Çağrı Merkezi, Şimdiye kadar 20 milyondan fazla çağrı almıştır. 5 dilde, 7-24 hizmet veren YİMER, Yabancılardan gelen her türlü bilgi talebini ve yardım ihbarını titizlikle değerlendirmekte, olaylara hızlı müdahalede bulunmamızı sağlamaktadır. YİMER 157 kolluk kuvvetleri koordinasyonuyla 15 binden fazla kişinin hayatını kurtarmıştır" diye konuştu.