Güncelleme Tarihi:
İstanbul'un en büyük rehabilitasyon kurumu olan ve Türkiye'nin her yerinden gelen hastalara hizmet veren, 70'inci Yıl Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi'nde yatak yokluğu nedeniyle omurilik yaralanması sonrası ortaya çıkan felçli hastalara 4 ay, çocuk rehabilitasyonu için 8 ay, inme diye bilinen yarım felçli hastalar için ortalama 2.5 ay sonrasına yatak bulunabiliyor. Hastanede geçmesi gereken zamanı evlerinde genellikle kötü bakımla geçiren hastalarda, geri dönüşü çok zor veya mümkün olmayan sakatlıklar oluşuyor.
Merkezin Başhekimi Doç. Dr. Hürriyet Yılmaz, yatak randevusu verilenlerin çoğunun süreyi kötü koşullarda evlerinde geçirmek zorunda kaldıklarını, yatmaya bağlı büyük yatak yaraları açıldığını, ciddi enfeksiyonlar oluştuğunu belirtti. Bu nedenle rehabilitasyon sırasında tedavi süresinin bazen iki misli uzayabildiğini belirten Doç. Dr. Yılmaz, ‘‘Rehabilitasyon hastalarının uzun süre yatmaları gerekiyor. Dünyada yatış 2.5 ay civarında. Yatış süreleri 2 kat artınca, zaten az olan yataktan, daha az sayıda hasta yararlanıyor’’ dedi.
Toplam 1174 yatak
Hastaların uzak illerden gönderildiklerini ancak randevu almayanlara yatak verilememesi nedeniyle ciddi sıkıntılar yaşadıklarını anlatan Doç. Dr. Yılmaz, ‘‘Bazen yatak sırası beklerken otel odalarında kalmaları gerekiyor. Çoğunluğunun maddi olanakları sınırlı. Daha çok, yeşil kartlı, sigortalı veya emekli gruba hizmet veriyoruz. ‘Yatak yok, beklemeniz gerek’ demek çok zor geliyor. Biz de sosyal ve psikolojik olarak etkileniyoruz’’ dedi.
Toplumsal gelişmenin önemli göstergelerinden birinin rehabilitasyon hizmetlerinde ulaşılan düzey olduğunu belirten Doç. Dr. Yılmaz, Türkiye'de özellikle trafik kazaları nedeniyle rehabilitasyona ihtiyaç duyanların sayısında her geçen gün artış yaşandığını söyledi. Sadece trafik kazaları nedeniyle bile yılda 200 binin üzerinde yaralanma meydana geldiğini, buna karşın tüm Türkiye'de yataklı rehabilitasyon sıkıntısı yaşandığını anlatan Doç. Dr. Yılmaz, şunları söyledi:
‘‘Trafik sorununun yanında uzun yaşam ve yaşlanmayla ortaya çıkan sorunlar, akraba evlilikleri nedeniyle sık görülen çocukluk çağı hastalıkları ve sakatlıkları, tansiyonun ve diyabetin yol açtığı beyin damarlarındaki tıkanıklar nedeniyle vücudun yarısında ortaya çıkan felçler ve diğer nörolojik hastalıklar, kas hastalıklarıyla birlikte rehabilitasyona ihtiyaç duyanların sayısı oldukça büyük bir rakam. Türkiye'de toplam özürlü sayısının 7.5 milyon civarında olduğu, bunların yaklaşık 2.5 milyonunun da ortopedik özürlü olduğu tahmin ediliyor. Bu kadar büyük sayılara rağmen ülkenin rehabilitasyon gereksinimi sadece 1174 yatakla karşılanıyor. Varolan rehabilitasyon merkezlerini geliştirmek, yenilerini kurmak ve koruyucu rehabilitasyon için halkın eğitimi çok önemli’’ dedi.
Koridorlara hasta yatırdık
Merkez'de yatağın yanısıra fizyoterapist sıkıntısı bulunduğunu belirten Doç. Dr. Yılmaz, yılda 50 bin muayene yapıldığını, bin 857 hastaya da yataklı tedavi hizmeti verildiğini söyledi. Türkiye'nin her yerinden, Arnavutluk ve Türk cumhuriyetlerinden de hasta geldiğini belirten Doç. Dr. Yılmaz, koridorda bile hasta yatırmak zorunda kaldıklarını vurguladı. Rehabilitasyona ihtiyaç duyan hastalarda ağır psikolojik ve sosyal sorunlar da geliştiğini kaydeden Doç. Dr. Yılmaz, ‘‘Yılda yaklaşık 2 bin 500 yeni omurga yaralanması oluyor. Bu çok büyük bir rakam. Kazalardan sonra düşmeler özellikle ağaçtan meyve toplarken düşmeler, iş kazaları sonucu elektrik direklerinden, inşaatlardan düşmelere sık rastlanıyor. Dünyada sorun olmasa da bizde sığ denize balıklama atlama sonucu omurganın yaralanmasıyla bacaklarda felç de sık görülüyor. Basit önlemlerle önlenebilir sakatlıklar çok görülüyor. Emniyet kemeri takmakla bile sakatlıklar beşte bir oranında azalabilir. Ayrıca taşınmayla, rehabilitasyonla ilgili sorunların çözülmesiyle hastanın sağlığında yüzde 70 oranında geri dönüş sağlanabilir’’ dedi.
Öte yandan merkezin bahçesinde 200 yataklı ek bir bina yapılması gündeme geldi. İstanbul Valisi Erol Çakır'ın da ilgi gösterdiği ve yerel destek de bulan projenin yaşama geçirilmesiyle merkezin kapasitesi artırılabilecek.
Doç. Dr. Yılmaz, ayrıca bioenerji, çeşitli bitkisel ilaçlar, hocaya okutma gibi alternatif yöntemlerin hastalarda hem ekonomik, hem de psikolojik yıkımlara yol açtığını söyledi. Hastaların bazen bunlardan umutlanarak mevcut tedavilerini yarıda kestiklerini belirten Doç. Dr. Yılmaz, ‘‘Ciddi hayati tehlikeye de yol açacak sonuçlar görülüyor’’ dedi.
Ayrıca, uzun süre yatarak tedavi gören hastalara yönelik oluşturulan kütüphaneye kitap bağışında bulunmak isteyenlerin, hastane başhekimliğine başvurabilecekleri belirtildi.