Ayıptır söylemesi ÅŸairim

Güncelleme Tarihi:

Ayıptır söylemesi şairim
OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 14, 2001 00:00

Lale Müldür, 1956'da Aydın'da doÄŸdu. Liseyi, birincilikle girdiÄŸi Robert Kolej'de bitirdi. Aynı baÅŸarıyı son sınıfa kadar getirse de ÅŸiir derslere üstün geldi. Åžiir bursuyla Floransa'ya gitti. Türkiye'ye dönüp ODTÃœ Elektrik ve Elektronik bölümlerinde birer yıl okudu. 1977'de Ä°ngiltere Manchester Ãœniversitesi Ekonomi Bölümü'nden lisansını, Essex Ãœniversitesi Edebiyat Sosyolojisi Bölümü'nden master'ını aldı. Brüksel'de Ressam Patrick Claeys'le evlendi. Ä°lk ÅŸiirleri 1980'de Yazı ve Yeni Ä°nsan dergilerinde çıktı. Gösteri, Defter, Åžiir Atı, OluÅŸum, Mor Köpük, YöneliÅŸler, Sombahar dergilerinde çok sayıda ÅŸiiri ve yazısı yayımlandı. Åžiirlerinden bazıları bestelendi, filmlerde kullanıldı. Kitapları Voyıcır II (Ahmet Güntan'la birlikte), Kuzey Defteri, Buhurumeryem, Uzak Fırtına, Seriler Kitabı ve Divanü lügat-it Türk. Birkaç yıldır Avrupa çıkarmasında. Seçme ÅŸiirleri ‘‘Water Music’’ adıyla Dublin'de, Fransız Ressam Colette Deble'in resimleri üzerine yazdığı ÅŸiirler de ‘‘YaÄŸmur Kız Böyle Diyor’’ adıyla Fransızca yayımlandı. 1998'de yazdığı Divanü lügat-it-Türk kitabı, Fransız bir Türkolog tarafından Fransızca'ya çevrildi. Çok sayıda yabancı yayınevinden teklif alıyor. New York'ta yayımlanacak ÅŸiir kitabının çevirisi sürüyor. Åžiirleri Ä°srail'de Ä°branice'ye çevriliyor. Telif gelirleriyle arası iyi olsa da ailesinin desteÄŸi hep var. Çünkü parayla başı hoÅŸ deÄŸil. En son 700 dolarını sokaÄŸa deÄŸil çöpe attı. Sokaktan geçen olur olmaz kimseler almasın, çöp karıştıranlar bulsun diye. Lale Müldür, iÅŸte böyle.Aydın'ı hiç hatırlamıyor. Çok küçükken ayrıldığından deÄŸil, çocukluÄŸunu zaten hatırlamıyor. Nedenini bilmiyor. ‘‘Bu yüzden nasıl çocuk olduÄŸumu, anne ve babamla iliÅŸkimi de bilmiyorum.’’ BeÅŸ yaşındayken Ä°stanbul'a geldiler. TeÅŸvikiye'ye yerleÅŸtiler. Matematik öğretmeni olan babası Kemal Müldür, Yıldız Teknik Ãœniversitesi Matematik Bölümü'nde öğretim üyesi oluyor. Nakış Öğretmeni annesi Müzeyyen Müldür ise bir süre sonra Levent'te butikçilik yapıyor. KardeÅŸi UÄŸur'la gurur duyuyor. UÄŸur Müldür, Avrupa BirliÄŸi'nde Yeni Bilim ve Teknolojiler Servisi Müdürü. ‘‘Babamın matematik, kardeÅŸimin ekonomi üzerine kitapları var. Üçümüzün de kitapları var. Çok seviniyorum.’’ YeÄŸenleri Sinan ve Ozan, Lale Müldür için çok özeller. ‘‘Sinan'ın odasında iki poster var: Biri Che, diÄŸeri Bob Marley.’’TeÅŸvikiye Nilüfer Hatun Ä°lkokulu'ndaki en yakın arkadaşı, intihar eden Ressam Deniz Bilgin. ‘‘Skeçler yazıp oynardık. Okulun en faal öğrencisiydim. Dinamik ama usluydum. Ama Robert Kolej'de yaramazdım. ArkadaÅŸlarımı güldürmek için.’’ Öğretmenleriyle iliÅŸkisi çok çok iyiydi. ‘‘ArkadaÅŸtık. Evlerine çağırırlardı.’’ Ä°ngilizce edebiyat öğretmenleri Miss. Göksel ve Mrs. Ä°z’le arkadaÅŸtı. ‘‘Edebiyat üzerine her ÅŸeyi konuÅŸurduk. En çok da Elliot, Pound üzerine.’’BÄ°R KAHVE ÜÇ SÄ°GARALale Müldür ÅŸimdi yalnız yaşıyor. Yalnızlık, bilerek tercih ettiÄŸi durum. Birkaç günde bir dostlarıyla birkaç saatliÄŸine buluÅŸuyor. Kalan zamanını evinde düşünerek, okuyarak ve yazarak geçiriyor. Bir adeti var hiç deÄŸiÅŸmeyen. Yataktan kalkar kalkmaz bir kahve üç sigara içiyor. Ardından televizyonu açıyor, haber var mı diye. ‘‘Haber hastasıyım ben. Kahvaltı yapmam. AlışveriÅŸe çıkarım, öğlen yemeÄŸi yaparım. Her ÅŸeyi piÅŸirmekte üstüme yoktur. Hele ıspanaklı börekte. Sonra okurum, yazarım; yazarım, okurum.’’ AkÅŸamları kendi kendine kalmayı seviyor. Dışarıda olmasını gerektirecek olaÄŸanüstü bir durum yoksa, mutlaka 19.00 haberlerini izliyor. Sonra tekrar okuyor büyük iÅŸtahla, çay sanatından Deleuze'e kadar... Kedisi var, Odetta. ‘‘Latince vatan demek. Bana kedi fısıldadı.’’Lale Müldür, aÅŸkın kendine ait olan kısmını sakınıp esirgiyor. AÅŸkları üstüne konuÅŸmayı sevmiyor. Ama ‘‘O'na’’ adadığı Yapı Kredi’den çıkan son kitabı Saatler/Geyikler'deki aÅŸk ÅŸiirleriyle, okurlarını sevindireceÄŸini düşünüyor. ‘‘Çünkü hep aÅŸk var. AÅŸkın metafiziÄŸi üzerine garip bir aÅŸk. Hegelyen bir spiral. Kitap kendini yıkarak var oluyor. AÅŸk hep anti aÅŸk oluyor. AÅŸk bir görünüyor bir kayboluyor.’’ Rilke ve Åžeyh Galip'in Hüsn ü AÅŸk'ının peÅŸinden gitmiÅŸ: Hüsn'ün sevgisi için çok bela çekmek gerektir/ Önce sana Kimya lazım. AÅžKINI ELE VERMEZAÅŸk üzerine dediklerini okura bırakıyor: ‘‘Hani ünlü bir ÅŸair der ki Ä°stanbul bir Babil, bir dünya, bir kaos. Güzel mi, olaÄŸanüstü. Çirkin mi, korkunç. Onu sevdim mi, çıldırasıya. Orada yaÅŸamak ister miydim, bilmiyorum. Kitap için de böyle.’’ Müldür, kesin olan bir ÅŸeyi, aÅŸka bir baÅŸka gezegenden baktığını biliyor. Hem de çok dürüstçe. Hele birçok ÅŸairin aÅŸka yalan söylediÄŸini, yalan aÅŸk ÅŸiirlerini öyle iyi biliyor ki. AÅŸka dürüst olmaya mecbur hissediyor kendini.Kitabına ad olan saatler ve geyikler Lale Müldür için çok özeller. Evinde, o kadar çok saat var ki. ‘‘Yalnız yaÅŸadığım için saatlerin üzerimde büyük ağırlığı vardır.’’ Kurmalı, tik taklı, hepsinin de sesi gür, her gün tek tek kurup her saat başı baktığı saatler. Yalnızlığını ölçen, zamanın mesafesine vuran saatler. Kitapta David Bowie'den bir alıntı var saatlerine nazire: Tuhaf akılçeliÅŸ akÅŸam gelgitini ÅŸereflendirir gibi/senin yanında alacağım onu/böylesi bir düşgücü duyguların kaymasına yardım eder gibi/senin yanında alacağım onu/tick tac tic tac tic tic tic tic tic tak tak.Kitabının kapağında, geyiÄŸin boynuzları arasından bakıyor bize. ‘‘Bir geyiÄŸim var, adı Can’’ diyor. Åžiir festivali için Balıkesir'e gitmiÅŸ. Bir ormana götürmüşler, geyiklerin bakıldığı yere. ‘‘Bir geyik benimle arkadaÅŸ oldu. Ä°ki rulo film çektirdi benimle. Resneli Geyikli Niyazi Bey gibiydik.’’ Müldür Can'dan ayrı da olsa onu hep düşünüyor. Can'ın çok sevdiÄŸi elmalardan gönderiyor, bakıcısıyla telefonlaşıyor. SaÄŸlığını, geyik topluluÄŸu içindeki konumunu yakından izliyor. ‘‘Can liderliÄŸi alamadı bu sene. Çok genç daha. Lider geyik, bütün diÅŸi geyiklere sahip oluyor. Öteki erkek geyikler bir ÅŸey yapamıyor. Benimki böyle bir konumda. Seneye lider olacak.’’Lale Müldür, kendini ele vermeyen, herkesin anlamasına sunmayan bir kadın. ‘‘Kendimi çok iyi gizlerim.’’ Anlayan anladığı kadar bilecek Müldür'ü. Dayanamıyor, kendisiyle ilgili ipucunu veriyor: ‘‘Çok küçük yaÅŸta ben ve öteki, kadın ve erkek, beyazlar ve üçüncü dünya, işçi patron arasındaki farkları, bu patalojik iletiÅŸimi reddettim. Bunun dışındaki dünyayı keÅŸfedince önümde iki yol açıldı. Ya tamamen sessizliÄŸe kapanacaktım ki bu da bir dildi. Bunun yerine meta iletiÅŸimi seçtim; sözcükleri deÄŸil, sözcüklerin gizli anlamlarını seçtim. Ayıptır söylemesi ÅŸair olmaya çalıştım.’’ KÜÇÜK ÇİÇEKSeçtiÄŸi ikinci yolda yürümenin biraz ÅŸizoid olduÄŸunu düşünüyor: Bazen çok soyut düşüncelere uçup gitme, yalnızlığı çok sevme... ‘‘Beni o zaman tutmak gerekiyor.’’ Halsizim ben çok halsiz/sarı bir yaprak gibi melankolinin içine düşüyorum yavaşça/bir kedi patisi gibi ağırlığını üstümde tutuyorsun benim... Rimbaud diyor ki ‘‘Şair ilk önce hasta biri sonra lanetli biri sonra da bilge birisi olur. Åžair, duyguları altüst eden ve baÅŸdönmelerini zapteden kiÅŸidir.’’ Lale Müldür arada savruluÅŸlarını bu duygu altüst oluÅŸlarına ve baÅŸdönmelerine benzetiyor. Lale Müldür, kalemle yazıyor.Her ne kadar sınıflararası patalojik iletiÅŸimi reddetse de geçmiÅŸini, eski zaman dostluklarını reddetmiyor. Her döneminin ardından kendini sevmeyi biliyor. Ä°nkarı sevmiyor. Anılarını anlatırken gözlerinin ışıması bundan, kahkahaları da. Lale Müldür '70 kuÅŸağından. Yoldaşı Osman Kavala'yla ODTÃœ yılları. ‘‘ODTÃœ'nün en hey heyli ve jandarmayla savaÅŸ yapıldığı günlerinde ordaydık. Okul kapanınca Ä°ngiltere'ye gitme kararı aldık.’’ Bu kez Manchester Ãœniversitesi macerası baÅŸlar. Kahkahaları çınlatıyor. ‘‘Orada da okulu iÅŸgal ettik. Çok eÄŸlenirdik. her gece bir ülkenin gecesine giderdik.’’ Hayat boyu gururla anlatacağı bir anısı var o yıllardan. Manchester'da çok meÅŸhur bir caz kulübü varmış. Lale Müldür ne zaman bu kulübe gitse müzik susar ve onun en sevdiÄŸi ÅŸarkı çalınırmış: Sydney Becked'nin Petite Fleur'ü (Küçük Çiçek). Öyle severmiÅŸ ki bu ÅŸarkıyı, bir gün Paris'te dinlerken, uçağı kaçırıyormuÅŸ az kalsın. ‘‘Ben çocuktum, kimseye ülfetim yoktu, sözüm tamamıyle şöhret bulmuÅŸtu.’’ Zaten Lale Müldür anlaşılmaz. Okunur.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!