Ayı sevdası kitap yazdırdı

Güncelleme Tarihi:

Ayı sevdası kitap yazdırdı
Oluşturulma Tarihi: Eylül 28, 2000 00:00

Haberin Devamı

İnsanların yüzüne tükürüyorlar

Hantal vücutlarına karşı saatte 60 kilometre hızla koşabilen ayıların bir kötü huyu var: Yüzyüze geldikleri insanların yüzüne tükürüyorlar. Türkürmekle kalmıyor, koşarken kendilerini takip edenleri korkutmak amacıyla durup taş da atabiliyorlar. Kimbilir belki de nesillerini tüketen canlı türüne öfkelerini dile getiriyorlar!

O istanbullu ama hem annesi hem de babası Artvinli. Teyzesinin oğlu, ayı avcısı rehberi. Çocukluk yılları kah okulda, kah tatilde, Artvin'de geçmiş. Ayı hikayeleriyle büyümüş. Turistlerin, beş bin doları bastırıp, gözünün önünde vurduğu Ayılara sevdalanmış. 1989 yılında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji bölümünü bitirince, gözünün önünde yitip giden, yaşamaları için hiç bir şey yapamadığı ayılara borcunu ödemek için bir kitap yazmış Hüseyin Avni Özen. Birinci ağızdan dinlediği ayı hikayelerine, ayılarla ilgili çok sayıda yayın inceleyerek bilimsel bir boyut kazandırmış. ‘‘Ayı Hikayeleri’’nin piyasaya çıktığı 1999 yılında, bir tesadüf eseri Artvin'de ayı avı yasaklanmış.

Kitabı yazabilmek için, kendisine ayak bağı olan Kuşadası'ndaki barını devretmiş. Yazları, Kuşadası'ndaki barlarda çalışıp, diğer mevsimlerde Artvin'de hikaye toplayıp, duyduklarını, bilgilerini daktilo başında kağıda dökerek geçirmiş.

Akıllara durgunluk veren ayı hikayeleri derlemiş Hüseyin Avni Özen. Hikayelerini, ayıların yaşam kronolojilerine göre sıralamış kitabında. Ayılarda cinsellik. Doğum hikayeleri. Ardından bebek ayı hikayeleri. Bu hikayelerin satır aralarına, ayılarla ilgili, hiç de duymaya alışmadığımız bilgiler yerleştirmiş. Biz düzeni bozduk. Şimdi buyurun, Biyolog Hüseyin Avni Özen'in kaleminden, ayıların bilinmeyen dünyasına. Hikaye sonra.

6 BİLEMEDİN 8 CİNSEL DENEYİM

Üç yaşında cinsel olgunluğa erişen ayılar, ilk cinsel deneyimini yaşamak için üç-dört yıl daha beklemesi gerekiyor. Çünkü, dişi ayıya ulaşabilmek için güçlü bir ayı olmak zorunda. Diğer ayılar, heybetinden korkup, meydanı ona terketmeli. 6-7 yaşına kadar manastır hayatı yaşayan erkek ayılar, yılda bir, çok şanslıysa iki kez çiftleşir. Normalde 30-40 yıl ömrü olan ayıların ortalama ömrü avcılar yüzünden 10-12 yıla inmiş durumda. Bu hesaba göre tüm yaşamları boyunca cinsel deneyimleri 6'yı bilemedin 8'i geçmez. Ayılar, çiftleşme öncesi ön balayı ve flört dönemi yaşarlar. Dişi ayı kendisini hemen erkek ayıya teslim etmez. Erkeğin sabırla beklemesi gerekir. Bu süre bir haftayı bulabilir.

500 GRAMDAN BİN TONA

Döllenmiş anne adayının iyi beslenmesi gerekiyor. Anne adayı, şartlardan dolayı yeterince beslenememişse, döllenmiş yumurtayı balostosit (Küçük küreler halindeyken) evresinde durdurabilir. Ağırlığı bir tona kadar ulaşan ayıların yavruları, hiç de nur topu gibi doğmazlar. 500 gram civarındaki yeni doğmuş yavruların gözleri bir ayda açılır. Annelerinin yanında, yaşamı öğrenme süreçleri 2-2,5 yıl sürer. Üç yıl sonra anne ayı yavrularını tamamen terkeder.

UYKU LABORATUVARI

Ayılar, hibernasyon (Kış uykusu) sırasında, normalde dakikada 40-60 olan kalp atışlarını, 8-12'ye indirirler. Vücut ısıları 3-7 derece düşer. Ayılar, hibernasyon esnasında rahatsız edilirlerse kolayca uyanırlar. Hibernesyon sırasında üre ve katı atıkları ziyan etmezler. İnssanlar bir hafta içinde üre zehirlenmesinden ölebilirler. Üreyi yeniden kullanılabilir proteine dönüştürme mekanizması, sadece ayılarda var. İnsanlar, uzun süre hareket etmezlerse, iskelet sistemleri zayıflar. Yüzlerce kilo ağırlığındaki ayılarda ise kış uykusu sırasında kemik erimesi görülmez. Ayılarda, kış uykusu sırasında kan dolaşımında yüzde 80-90'lara varan yavaşlamaya karşı, kalp krizine hiç rastlanmamış.

YAŞANMIŞ BİR AYI HİKAYESİ

Yavruların ölümü

Artvin'in Barhal Köyü'nde oturan Hidayet Nine'in bahçesindeki, her yıl üç-dört parti ürün veren dut ağaçlarının ünü, ormandaki ayılara kadar ulaşmıştı. O gece Hidayet Nine'nin uykusu kaçmıştı. Dolunay vardı. Pencerenin kenarından, eriyen karların İlkbaharda coşturduğu Zeman Irmağı'nı seyrederken, bir ayının iki yavrusuyla ırmağa yaklaştığını farketti. Anne ayı azgın akan ırmağa baktıktan sonra bir ayısını ağzıyla ensesinden yakaladı. Diğerini kucağına aldı. Ağır ağır ırmağa girdi ama azgın sularla başa çıkamadı. Geri döndü. Su yuttuğu için aksırıp tıksıran yavrularını yere bıraktı. Sağa sola bakıp bir şeyler aradı. Sonra, bir kaya parçasını kucaklayıp, yavrulardan birinin üzerine koydu. Yavrunun bağırıp, çırpınık kayanın altından kurtulmaya çalışmasına aldırmadan kardeşini ensesinden ağzıyla tutup suya girdi. İki yavruyu birden karşıya geçiremeyeceğini anlamıştı. Niyeti birer birer taşımaktı. Arkada kalan peşinden gelip suya atlamasın diye önlem almıştı. Anne ayı suda üç adım atmıştkı ki diğer yavru taşın altından kurtulup, peşinden koştu. Ayı hemen döndü. Dere kenarından bulduğu dört büyük kaya parçasını bir yerde topladı. Daha sonra, bağırmasına aldırmadan bu taşları yavrunun üzerine yıktı. Diğer yavruyu ensesinden kaptığı gibi tekrar ırmağa girdi. Azgın suyla kısa bir boğuşmadan sonra karşıya geçmeyi başardı. Yavruyu, dut ağaçlarından birinin altına bıraktı. Tekrar kaya toplamaya başladı. Kayaları birer birer yavrunun üzerine bıraktı. Kısa sürede Zeman ırmağını geçti. Yavrusunun yanına ulaşıp kayaları birer birer kaldırdı. Yavru hareketsiz duruyordu. Pençesiyle hafif yokladı. Yavrudan en ufak bir tepki gelmedi. Yavrusunu kucağına alıp sarstı, bir an önce uyanması için. Bir türlü uyanmıyordu. Anne ayı, garip hareketler yapıp kendisini yerden yere atmaya başladı.

Yavru ölmüştü.

Dakikalarca dövünen anne ayı birden harekete geçip, nehrin karşısına geçti. Üzerine kayalar yığdığı öbür yavrusunun yanına gitti. Taşları kenara itti. Öbür yavrusu da kımıldamıyordu. Kucağına aldı, kokladı, salladı. Nafile. Onu da kaybettiğini anlamıştı. Sabaha kadar ırmağın iki kıyısı arasında gidip geldi. Ortalık aydınlarınırken yorgun düşen koca yaratık, bir dut yiyemeden oradan ayrıldı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!