Güncelleme Tarihi:
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, önceki akşam 17.00 sularında Ovacık’tan çıktıktan sonra 18.30 sıralarında Ovacık Tunceli yolunun 35’inci kilometresinde PKK tarafından kaçırıldı. Edinilen bilgilere göre, Akşam gazetesi muhabiri Kadir Merkit ve danışmanı Deniz Tunç ile birlikte Ovacık’ta incelemelerde bulunan Aygün’ün yolu, ilçeden ayrıldıktan yaklaşık 80 dakika sonra 2 PKK’lı tarafından Tunceli’nin Fırtına Veli mevkisinde kesildi.
Ellerinde uzun namlulu silah bulunan 2 PKK'lının otomobili durdurduğu zaman Milletvekili Aygün'ün otomobilden inmek istemediği öğrenildi. Aygün'ün PKK'lı teröristlerle yörede konuşulan Zazaca dili ile konuşmak istediği, ancak PKK'lıların "Biz bilmiyoruz" demesi üzerine Türkçe konuştuğu belirtildi.
Aygün, PKK'lılara, "Arabadan inmeyeceğim, kaçırılma olaylarını doğru bulmuyorum. Ben milletvekiliyim, beni halk seçti. Vuracaksınız beni vurun, danışmanımı ve diğer arkadaşı bırakın" dedi. PKK'lılar Aygün'ün isteği üzerine yanındaki 2 kişiyi otomobille gönderdikten sonra milletvekilini yanlarına alıp yaya olarak ormanlık alana gittikleri öğrenildi.
Aygün'ün kaçırılmasının ardından milletvekilinin bulunması için bölgede hava ve karadan arama çalışmaları başlatılmıştı.
Bugün terör örgütü PKK'ya yakınlığıyla bilinen internet sitesinden yapılan açıklamada Aygün'ün bugün serbest bırakılacağı açıklandı.
AYGÜN AKŞAM SAATLERİNDE SERBEST KALACAK
İstihbarat kaynaklarından alınan bilgiye göre Aygün, kaçırıldığı Fırtına Veli mevkiine yakın bir noktada akşam saatlerinde serbest bırakılacak.
İsithbarat birimleri, Hüseyin Aygün'ü kaçıran PKK'lı grubun son telsiz temasını Aygün'ü kaçırdıkları bölgeye yakın Gözen Vadisi'nden aldı. Aygün'ün kaçırıldığı yere yakın bir noktada serbest bırakılacağı tahminleri de bu bilgiye dayanıyor.
O ANLARI ANLATTI
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün kaçırılması sırasında yanında bulunan Akşam muhabiri Kadir Merkit, tanığı olduğu olaya ilişkin çok özel ayrıntılar anlattı.
Merkit, Ovacık-Tunceli Karayolu'nda yaşanan film gibi kaçırma olayının detaylarını şöyle anlattı:
'Aygün ve danışmanı Deniz Tunç'la Ovacık'tan ayrıldıktan yaklaşık yarım saat sonra Fırtına Veli Çeşmesi bölgesine geldik. Bu nokta virajlı ve dar olması nedeniyle hızımız iyice düştü. Virajı dönmemizle birlikte ellerinde Kalaşnikof bulunan sivil giyimli iki şahıs üzerimize silah doğrultarak durmamızı istedi. Kaçma şansımız olmadığı için durmak zorunda kaldık. Otomobile yaklaşıp Aygün'e 'Hüseyin bey' diye hitap ettiler. O zaman anladık ki tesadüfi bir olay değil, planlı bir hareketle karşı karşıyayız. PKK'lı olduklarını söyleyerek, 'Hüseyin Bey bizimle geleceksiniz. Araçtan inin' dediler. Aygün ise 'Sizi tanımıyorum hiç bir yere gelmem' dedi.
'TAVRIMIZ SİZE DEĞİL PARTİNİZE' DEDİLER
Bunun üzerine 'Bu bir örgüt kararıdır. Bizimle gelecek ve bir süreliğine bizim misafirimiz olacaksınız' dediler. Aygün 'Ben bugüne kadar Tuncelililerin, Alevilerin ve azınlıkların hakkını arayıp sorunlarına sahip çıktım. Neden sizinle geleyim?' dedi. Bu diyalogun devam etmesi üzerine PKK'lılar ellerindeki silahları Aygün'ün üzerine yöneltip otomobilden hepimizi indirdiler. Ancak Aygün, PKK'lılar ile gitmemek konusundaki ısrarını otomobilden indikten sonra da sürdürdü. Zor kullanmak tehdidinde bulunan PKK'lılar 'Tavrımız size yönelik değil partinizin izlediği politikaya yönelik' dediler. Aygün ise 'CHP olarak Tunceli ve bölgenin sorunlarının çözümü için Meclis'i olağanüstü toplantıya çağırdık. Bu mu yanlış politika' yanıtı verdi.
BEYAZ TİŞÖRTÜ FARKEDİLİR DİYE MAVİ GÖMLEKLE DEĞİŞTİRDİLER
Aygün'ün bu açıklaması da PKK'lıları ikna etmeye yetmedi. Zaman zaman danışman Deniz Tunç ve ben de devreye girerek yaptıklarının yanlış olduğunu anlatmaya çalıştık. Ne var ki Aygün'ü de bizi de dinlemediler. Bir an önce bölgeden uzaklaşmak istiyorlardı. Aralarından biri 'Zaman kaybediyoruz. Panzer gelirse çatışma yaşanır. Hepimiz için kötü olur' diyerek Aygün'ü ormana yöneltti. Aygün'ün beyaz bir tişörtünün uzaktan fark edileceğini düşünüp Deniz Tunç'un üzerindeki koyu mavi renk gömlekle Aygün'ün tişörtünü değiştirdiler.
SİLAH ZORUYLA GÖTÜRDÜLER
Aygün yanımızdan ayrılmadan önce bizleri kastederek ''Bu çocukların can güvenliği yok. Bunlar benim emanetim. Bir şey olursa hesabını nasıl veririm'' diyerek bizimle ilgili endişesini dile getirdi. PKK'lılar bunun üzerine ''Bizim onarla bir işimizi yok. Sadece sizi alacağız. Onlara bir şey yapmayacağız'' dedi. Bu sırada ben ve Deniz, Hüseyin Bey'i götürmemeleri konusundaki ısrarlarımızı sürdürdürk. Ancak PKK'lılardan birisi silahını üzerimize çevirerek ''biz ayrıldıktan sonra buradan hemen gidin'' dedi. Tereddüt yaşadığımızı gören Aygün de can güvenliğimizi düşünüp ''Dediklerini yapın hemen gidin'' diye seslendi. Aygün'ü silah zoruyla ormanlık alana götüren iki PKK'lı gözden kayboldu.
DÜZGÜN TÜRKÇE KONUŞUYORLARDI
Ne yapacağımızı şaşırmıştık. Belki bırakırlar diye bir kaç dakika daha bekledik. Telefonlar çekmediği için kimseye haber de veremedik. Bırakılmayacağını anlayınca otomobile binip hızla Tunceli'ye ulaştık ve durumu Emniyet'e bildirdik. Hüseyin Bey'i kaçıranlara ilişkin en önemli gözlemim her ikisinin de çok düzgün Türkçe konuşmasıydı. Bu bilgileri de ifademize yansıttıktan sonra Hüseyin Aygün'ün eşi, babası ve kardeşleri ile bir araya gelip olayın gelişimi ile ilgili onlara da bilgi aktardık.