OluÅŸturulma Tarihi: Mart 22, 2003 00:00
Dekonstrüktivist mimarinin önemli temsilcilerinden biri Wolf Prix. Geleneksel yapıyı sarsan, cesur asimetrilerle fütürist binalar yapan ünlü mimar, Yıldız Teknik Üniversitesi'nin 60. kuruluş yıldönümü nedeniyle bir konferans vermek için geçtiğimiz hafta İstanbul'a geldi. Philips Armatür Grubu sponsorluğunda düzenlenen konferansı bini aşkın konuk izlendi. Viyana'da kurduğu ve günümüz mimarisinde çok önemli bir yere sahip Coop Himmelb(l)au Grubu'nun kurucu ortağı ve Viyana Uygulamalı Sanatlar Akademisi Mimarlık Bölümü Profesörü Wolf Prix ile özel bir görüşme yaptık. ‘‘Ayasofya bugün insanları çok heyecanlandırıyor. Ama 200 yıl sonra da insanları böyle heyecanlandıracak bir bina yapmak gerekiyor. Eskiye takılıp kalmadan yeni bir dünya harikası yaratılabilir’’ diyor Prix. Tarzınızı anlatabilir misiniz? -Avangard olarak nitelendirilebilecek bir tarzımız var. Mimarlığın birçok alanında sınırları genişletmek için çalışıyoruz. Bina mimarileri benim için üç formal noktadan oluşuyor. Yukarı kaldırılmış, öne uzatılmış ve yana doğru çevrilmiş. Dünya üzerindeki tüm binaları sizin yapacağınız söylense çeşitliliği nasıl sağlarsınız? -Bir şehrin canlılığını farklı kültürlerin birleşimiyle sağlarsınız. Bu yüzden dünyanın tüm mimarlarını davet ederim. Ama benim başka bir hayalim var. Ben de her mimar gibi bir gün Babil Kulesi’ni tamamlamak istiyorum. Hatta şirketimizin ismi olan Coop Himmelb(l)au'yu Viyana Sanat Müzesi'nde bulunan Babil Kulesi resminden etkilenerek koyduk. Himmelblau gökyüzü mavisi anlamına geliyor. Sizce tarihi bir şehirde yeni binalar yapılırken nelere dikkat edilmeli? -Yeni binaları geçmişe saygı duyarak yaratmak lazım. Ama hiçbir şekilde eskinin baskısı altında kalarak, ona boyun eğerek değil... Eski ile yeniyi uyum içinde tasarlamak gerekiyor. İstanbul'da bir bina yapmak ister misiniz? -Ayasofya'yı yeniden yapmak isterim. İnsanı heyecanlandırıyor. Ama 200 yıl sonra da insanları böylesine heyecanlandıracak bir bina yapmak gerekiyor. Yeni Ayasofya yeni nesli yakalayabilir. Türkiye'de en çok nelerden etkilendiniz?-Eski Türk evlerinin açık plan mimarisini çok beğendim. Ortak kullanıma açık orta alanlar (avlular) beni çok etkiledi. Konferans sırasında 'Bilmediğim yere bina yapmam, bina sosyal yaşamın bir parçasıdır' dediniz. Bir yeri bilmeniz için orada ne kadar zaman geçirmeniz gerekiyor? -Bu her zaman değişebiliyor. Bazen bir saat bazen bir ay. Eğer şehir güzelse uzun kalırım. Dekonstrüktivist mimari tarzınız tepki topluyor mu? -Herkes karşı çıkıyor ama sonunda mutlaka seviyorlar. 35 yıl önce yaptığım ilk proje için ruhsat almakta çok zorlanmıştım. Alışılmışı yapmak çok kolay. Ama eski her zaman iyi olmak zorunda değildir. Dışarıdan bakınca yaptığınız tüm binalar yamuk yumuk ve farklı. Peki bu binaların içi nasıl?-İçi hiç farklı değil. İçeride doğalı yakalamaya çalışıyorum. Güneş ışığına ve yeşile çok önem veriyorum. Binaların büyük bir bölümünde pasif iklimlendirme sistemi kuruyorum. Yani minimum para harcayarak ısıtma ve soğutmayı yapıyorum. İnsanlar için elbise tasarlamakla, bina tasarlamak birbirine yakın iki kavram mı? -Kesinlikle yakınlar. Bina yaparak bir yandan insanları giydiriyorsunuz zaten... Binalar insanların dördüncü derisidir. Ama mimarlık bir moda değildir. Türkiye'de akademik kariyer yapmak ve özel sektörde çalışmak bir arada olmuyor. İkisinden birini seçmek zorundasınız. Viyana'da kimse sizi bir tercih yapmaya zorlamıyor mu? -Viyana'da akademik kariyeriniz varsa bu mimarlığınızı yapmanız için bir destektir. GELENEKSEL YAPIYI BOZAN ŞAŞIRTICI MİMAR1942'de Viyana'da doğan Wolf Prix, mimarlık öğrenimini Viyana Teknik Üniversitesi, Londra Architectural Association ve Güney Kalifornia Mimarlık Enstitüsü’nde tamamladı. 1993'ten beri Viyana Uygulamalı Sanatlar Akademisi'nde Mimarlık Profesörü ve 1999'dan beri aynı akademide Mimarlık, Endüstri Ürünleri Tasarımı, Moda ve Sahne Tasarımı Fakültesi Dekanı. 1968'de Helmut Swiczinsky ile birlikte Coop-Himmelblau adlı mimarlık şirketini kurdu. İki mimarın tarzı, özgürlüğü çağrıştıran asimetrik yapılardan oluşuyor. Coop-Himmelblau kuruluş aşamalarındaki itici gücü ve prensiplerini 35 yıldır koruyarak mimarlığın sınırlarını zorlamaya devam ediyor. Grubun, Los Angeles ve Guadalajara'da (Meksika) iki şubesi var.Wolf Prix'in yaptığı binalar arasında fabrikalar, apartmanlar, lokantalar, müzeler var. Bazıları şöyle: Reiss Bar (Viyana), Studio Baumann (Viyana), Funder Fabrikası (Avusturya), Münih Güzel Sanatlar Akademisi, fütüristik bir bina olan UFA
Sinema Binası (Dresden), 1995 Venedik Bienali Medya Pavyonu, Otis Sanat ve Tasarım Okulu (Los Angeles), Akron Sanat Müzesi (Ohio), Musèe des Confluences (Lyon), BMW Welt (Münih). Ayrıca Dresden'de II. Dünya Savaşı'nda yıkılan Meryem Ana Kilisesi'ni (Frauenkirche) yeniden yaptı.Â
button