Güncelleme Tarihi:
Prof. Dr. Semavi Eyice, bazilika, yani dikdörtgen alan üzerine yuvarlak kubbe ile inşa edilen bu yapıda kullanılan mimari tarzın ilk kez denendiğini, ancak eksikleri bulunduğunu vurgulayarak şunları söyledi:“Statik açıdan Ayasofya çok problemli bir yapıdır. Kubbenin altındaki yan bölümlerinde kal an nefler hem çok karanlık, hem de kullanışsızdır. Öte yandan kubbe üzerine binen yük, yarı kubbelerle desteklenmeye çalışıldıysa da yan bölümlerin ayrılma, yıkılma tehlikesi hep olmuştur. Gerek Bizans Dönemi'nde, gerekse Osmanlı Dönemi'nde, hatta Mimar Sinan tarafından da yan bölümler payandalarla desteklenmiştir.”
PROF. DR. SEMAVİ EYİCE’NİN ADAYI SELİMİYE CAMİİ
Osmanlı Dönemi'nde Mimar Sinan tarafından inşa edilen eserlerin mimari açıdan çok daha kusursuz olduğunu savunan Prof. Dr. Eyice’nin dünyanın yedi yeni harikası için adayı ise Edirne’deki Selimiye Camii. Prof. Dr. Eyice, “Ayasofya elbette böyle bir kubbe yapısının ilk kez denenmesi açısından çok önemli. Sinan, Ayasofya’daki statik ve estetiği incelemiş, bu yapı Sinan’a didaktik bir fikir vermiştir. Ancak mimari olarak Selimiye Camii kusursuzdur. Benim adayım Selimiye’dir” dedi.
BİZANS UZMANLARI İKİYE BÖLÜNDÜ
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Bizans sanatları Anabilim Dalı öğretim Üyesi Doç. Dr. Asnu Bilban Yalçın ise, Ayasofya’nın ilk kez denenen bir mimari tarz olduğunu, bu nedenle dünyanın en önemli anıtlarından biri olduğunu belirterek, “Elbette Sinan çok önemli bir mimar. Çok büyük anıtlar meydana getirdi. Ancak Ayasofya statik sorunlarına rağmen dünyanın yedi yeni harikası olmaya Türkiye’den en önemli adaydır” dedi. Doç. Dr. Yalçın, Selimiye Camii’nin Ayasofya’dan bin yıl sonra yapıldığını, bu süre zarfında mimari tekniklerin çok geliştiğini hatırlattı.