Güncelleme Tarihi:
“Ayasofya Bizans İmparatorluğu’nun başkenti Konstantinopolis’in kalbinde muhteşem mimarisiyle bir inci gibiydi. Alınan nefes bile akıl almaz akustik oyunlarla çığlığa dönüşüyordu. Bugün bu güzelliklerin çoğu kaybolmuş durumda ama Ayasofya’nın kayıp sesinin peşinden gitmek mümkün.” Bu sözler ABD’deki Stanford Üniversitesi’nde görev yapan sanat tarihçisi Bissera Pentcheva’ya ait.
Pentcheva, kayıp sesin peşinden gitmeye karar verdi ve ekibini topladı. Ekip, Ayasofya’nın bir zamanlar nasıl bir akustik yapıya sahip olduğunu ortaya çıkarmak için kolları sıvadı.
Antik dönemde Ayasofya’da deneyimlenen sesin peşine düşen uzmanlar, işe bu sesi yeniden yaratmaya çalışarak başladı. Ancak karşılarında büyük bir engel vardı. Müzede dinsel olsun ya da olmasın herhangi bir müzik parçası kaydetmeleri mümkün değildi. Şişirdikleri bir balonu Ayasofya’da patlatıp, bu sesi kaydettiler ve ülkelerine götürdüler. Bilgisayarda bu sesin müzikal karşılığını yarattılar. Sonra sıra, sesin koro tarafından söylenmesine geldi. Mart 2011’de Portlandlı müzik grubu Capella Romana’nın 13 üyesi, bu sesin müzikal karşılığını tek tek seslendirdi. Kayıtlar Ayasofya’nın bilgisayar tarafından yaratılan sanal akustik ortamında gerçekleştirildi.
İKİ YERİNE 11 SANİYE
Sonuçlar beklenenden de şaşırtıcıydı. Modern bir konser salonunda iki saniye ölçülen yankı süresi Ayasofya’da 11 saniye gibi bir süreye ulaşıyordu. Ayasofya’da sadece üç dizelik bir şarkıyı seslendirmek bile üç dakika gerektiriyordu ve müzik insanın içinde yankılanıyor hissi yaratıyordu. Şimdi heyecanlı bir hazırlık süreci yaşanıyor. Çünkü Şubat’ta tüm bu elde edilen verilerle Stanford’da Ayasofya’nın sanal akustik ortamı yeniden yaratılacak.