Güncelleme Tarihi:
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yazılı açıklamasında, 15 Temmuz 2016 gecesinin uzun asırlar boyunca milli hafızalardan çıkmayacak vahim hadiselere, vandal saldırılara, vahşet dolu teşebbüs ve tertiplere sahne olduğunu belirtti.
Dört yıl önce, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin içine sirayet etmiş ipotek ve icazet altındaki dar bir kadronun devleti işgal, iç barış ve huzur ortamını imha etmek için harekete geçtiğini ifade eden Bahçeli, 15 Temmuz'da Fetullahçı Terör Örgütünün zalimlerin tetikçiliğini alenen üstlenip cani ve hain yüzünü hayasız ve hunhar şekilde gösterdiğini vurguladı.
Türkiye üzerinde hesap yapan, aziz millet varlığının birliğine, dirliğine ve tarihsel sürekliliğine kanlı cephe açan iç ve dış işgal güçlerinin FETÖ'yü kullanıp silahlandırarak emellerine ulaşmak istediğini aktaran Bahçeli, "15 Temmuz darbe ve istila teşebbüsü Gezi Parkı kalkışmasının bir devamı, 6-8 Ekim olaylarının bir etabı, bazı il ve ilçelerimizde yaşanan barikat ve hendek terörünün menfur ayağıdır." ifadesine yer verdi.
Türkiye'nin bilhassa son on yıldır pek çok felakete maruz kaldığına işaret eden Bahçeli, hem içerden hem de dışardan siyasi, ekonomik ve diplomatik dayatmalar kanalıyla ağır operasyonlara uğrayan ülkenin 15 Temmuz'da iç kargaşa ve kaosa düşmesi, hatta bölünerek devrilmesinin amaçlandığını kaydetti.
Zorlu bir coğrafyada yaşanıldığının malum ve mazbut bir gerçek olduğunu belirten Bahçeli, şöyle devam etti:
"Geçmişten tevarüs edilen husumet ve huzursuzlukların bugünkü zaman diliminde farklı yol ve yöntemlerle tedavülde bulunması devamlı surette tetikte ve teyakkuz halinde olmamızı gerektirmektedir.
Fetihlerimizin intikamını, zaferlerimizin rövanşını almak için kuyruğa giren Türk düşmanlarının hiç boş durmadığı, ya doğrudan ya da devşirdikleri hainlerle rehavetimizi kollayıp müsait bir ortam yokladıkları bilinen bir husustur.
Çağlar değişip tarih nehri hızla aksa da karanlık senaryoların hep aynı, değişenin ise sadece zulüm figüranları olduğu bellidir, milli bellekte bütünüyle mahfuzdur. Gelişmelere tarih şuuruyla bakıldığında her meseleyi kolaylıkla tasnif ve tefrik etmek elbette mümkün ve mutlaktır."
Bahçeli, 15 Temmuz'un her şeyden önce terörist darbe kalkışması olduğunu belirterek, sevk ve idare merkezinin Pensilvanya, emir ve komuta zincirinin de Türk Silahlı Kuvvetlerinin hiyerarşik yapısının dışında olduğunu ifade etti.
FETÖ'nün on yıllar boyunca devlete sızarak yerleştiğini, stratejik ve kritik mevkilere takiye ile yığınak yaptığını aktaran Bahçeli, devlet ve toplum hayatının hücrelerine kadar nüfuz eden bu hain örgütün Türkiye'nin yıkımı için yıllarca hazırlık içinde olduğunu kaydetti.
TSK, emniyet, yargı, bürokrasi, medya, iş dünyası, üniversite ve diğer eğitim kurumlarıyla birlikte siyasete yuvalanan FETÖ'nün, Türkiye'yi tıpkı bir ahtapot gibi sardığını vurgulayan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Melanet Gülen çetesi 15 Temmuz'da Türk milletine silah çekmiş, son şansını denemiş, son kozunu oynamıştır. Darbe kisveli işgal girişimine direnen büyük Türk milleti 15 Temmuz'da destan destan büyümüş, bağımsızlık onuruna, bekasına ve kutlu varlığına şehadeti göze alarak leke düşürmemiştir. Darbecilerin gasp ettiği tanklar altında ezilseler de teslim olmayan, korsan savaş uçaklarının sortileri ve sonik patlamalarına boyun eğmeyen, helikopterlerden açılan ateşlere hedef olsa da korkmayan, meydanlarda, yollarda, köprülerde direne direne devleşen aziz millet evlatlarıyla ne kadar övünsek azdır.
15 Temmuz'da ihanet imanı yenememiştir. 15 Temmuz'da batıl Hakk'ı alt edememiştir. Milli birlik ve dayanışma ruhu şerefsiz akını yerle bir etmiştir."
Türk milletinin vatanında Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı'ndan sonra ilk kez namus ve haysiyet müdafaası yaptığını, o gece okunan selaların Türk milletinin istiklal sancağının manevi ve maşeri temsili olduğunu dile getiren Bahçeli, vaiz görünümlü kardinalin ve terör örgütünün silahlı suikastlarının bizzat milletin muazzam ve insanüstü mücadele azmiyle boşa çıkarıldığını belirtti.
FETÖ ve benzeri yapılanmaların devletin ve milletin güvenliğine, geleceğine, tarihi gerçeklerine ne kadar zararlı olduklarının sarsıcı ve somut tecrübelerle sabitleştiğini kaydeden Bahçeli, Türk devlet nizamının muhtevasında hukukun tanımadığı ve tanımladığı örtülü hiyerarşik ilişki ağlarının hangi badire ve belalara yol açtığının herkesçe görülmesi gerektiğini vurguladı.
Bahçeli, aidiyet ve tabiiyeti doğrudan hukuksal çerçeveye bağlı olmayanların eninde sonunda devleti ele geçirme sapkınlığına heveslendiklerinin açık olduğunu belirterek, "Bu illetten kurtulmak hakikaten bir varoluş meselesidir. Aynı zamanda yaşanan acıklı travmalar bir ibret vesikasıdır. Türk devlet geleneğinin iki mühim ve müessir özelliğinden birisi adalet ise diğeri akıldır. Bu iki esasa müteveccihen devlet yönetimi millete hizmetle mükellef ve mesuldür. Bizim ne kaybedecek vatanımız, ne bölünecek milletimiz, ne de yıkılacak bir devletimiz vardır." değerlendirmesini yaptı.
Milletin kaderinin devletle bir ve aynı olduğuna işaret eden Bahçeli, ecdadın zamanlar üstü çağrısının da bu ilkesel kararlılığa dayandığını ifade etti.
Üç tarafı denizlerle, dört tarafı düşmanca hedeflerle çevrilmiş Türkiye'nin, milli birlik ve kardeşlik bağlarını güçlendirmekten, sanal anlaşmazlıkları zayıflatmaktan, tehlikeli kutuplaşmaları bertaraf etmekten başka seçeneğinin olmadığının altını çizen Bahçeli, şunları kaydetti:
"Çare milli kucaklaşmanın her zemine taşınması ve bunun tecellisidir. FETÖ, PKK, DEAŞ, DHKP-C ve diğer terör örgütlerinin dış destekçileri olduğu kadar iç zaaf ve cepheleşmelerden beslendikleri de inkar edilemez bir durumdur.
Devamlı kriz siyasetine oynayan, demokrasi maskesiyle millet ve devlet aleyhine ilişki ve irtibat hatları kuran CHP'nin, İP'in, HDP'nin ve diğer yedeklerin bu çarpıcı gerçekleri gözardı etmesi fahiş bir savrulmadır.
Kılıçdaroğlu'nun bugünkü grup konuşmasında seviyesizliğin ve yüzsüzlüğün girdabına düşerek partimizi suçlayıcı ifadeler kullanması bu savrulmayı denetimsiz sürüklenmeye çevirmiştir. CHP Genel Başkanı bir kez daha yaş tahtaya basmış, utanmadan sıkılmadan fitneyi pusula haline getirmiştir. Hiçbir milli meselede adam gibi duramayan, dik duruş gösteremeyen Kılıçdaroğlu tutsaktır, sarsaktır. FETÖ'ye, PKK'ya bakışı da tamamıyla köksüzlüğün alametidir. 15 Temmuz’a kontrollü darbe ya da tiyatro demek işbirlikçiliktir, ihanet ortakçılığıdır. Nitekim yanlıştır, muhataplarını tarih ve millet önünde mahcup edecektir."
Dört yıldır FETÖ ile tavsama ve taviz kabul etmeyen iradeli bir mücadele sürecinin devrede olduğunu belirten Bahçeli, bu terör örgütünün kökünün henüz kazınmadığını ve kurutulmadığını vurguladı. Bahçeli, "Çünkü FETÖ'ye umut bağlayan, FETÖ'yle iltisak içinde bulunan, FETÖ'nün zehirli gayeleriyle birleşen siyasetten sivil toplum örgütlerine kadar billurlaşmış iç işgal cephesinin mevcudiyeti tartışmasız şekilde ortadadır. Mücadeleyi sorgulayanlar FETÖ'nün değirmenine su taşıyan gafillerdir." ifadesine yer verdi.
FETÖ'ye çıtını çıkarmayan, sürekli devlet ve hükümeti töhmet altında bırakan kifayetsiz muhterislerin hüviyetlerinin gelinen bu aşamada arafta değil açıkta olduğunu dile getiren Bahçeli, şunları kaydetti:
"Şayet istiklal için birlik, istikbal için dirlik, kazanın da Türkiye olması isteniyorsa köhne ve kirli siyasetçilerin FETÖ ve PKK'yla aralarına aşılması imkansız mesafeler koyması mecburiyettir. Bu olmadığı takdirde Türkiye ve Türk vatanı siyasi ihtiras ve ayak oyunlarıyla tahrip edilecek, gelecek hedeflerimiz riske girecektir.
Muhalefet demek vatana ve millete muhalefet etmek değildir. Muhalefet demek Türkiye’nin hak ve çıkarlarını kötülemek, kötü göstermek hiç değildir.
Ayasofya Cami'nin ibadete açılma kararından sonra akıl tutulması, ahlak dağılması, mensubiyet bölünmesi yaşayan siyasilerin, kalem sahiplerinin, köşe yazarlarının ve sözde akademisyenlerin hal-i pürmelali kepazeliktir.
Kiliseler Birliği'nin temsilcisi gibi konuşanlar, Rusya'dan Yunanistan'a ABD'den diğer AB ülkelere kadar Türk milletinin egemenlik ve inanç haklarını karalamaya niyetlenmiş çevrelerin ülke içindeki ajanı ve acentesi gibi davrananlar bir defa ayıplı bir teslimiyetçiliğin dibindedir."
Brüksel'de yapılan AB Dışişleri Bakanları Toplantısı'nda Ayasofya'nın statüsünün değiştirilmesinin kınanmasının ucuz bir meydan okuma, yok hükmünde bir karar olduğunu ifade eden Bahçeli, Milliyetçi Hareket Partisi'nin Türkiye'yi kınayanları kınadığını, camileri kundaklayan, inançlara hakaret eden Haçlı zihniyetini reddettiğini belirtti.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, şöyle devam etti:
"Ayasofya Cami'nin açılmasını hazmedemeyenler Ortodoks Kilisesi'nin kapısında gıyaben nöbete giren aymaz ve ahlaksızlardır. Son gelişmeler turnusol kağıdı işlevi görmüş, ak koyun kara koyun açığa çıkmıştır. Ayasofya Cami'nin açılmasıyla dipsiz hayal kırıklığına uğrayanlar manen bu milletin evladı olamayacaktır.
Bir başka düşündürücü ve kaygılandırıcı konu ise aziz Atatürk'e saygısızlık yapıldığını iddia ve ifade etmektir. Dahası büyük hünkarımız Fatih Sultan Mehmed ile Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü karşı karşıya getirmek, Osmanlı hukukunun uygulanarak Cumhuriyet hukukunun askıya alındığını tehditvari bir üslupla dillendirmek soysuz bir yalandır.
Atatürk bizimdir, Fatih de bizimdir. İkisi arasına nifak eken kesinlikle bizden değildir. Türkiye Cumhuriyeti 29 Ekim 1923'te geçmişten kopmamış, bilakis sağlam bir şekilde eklemlenmiştir. Tarihsizlerin bunu bilmesi çok uzak bir ihtimaldir. Ayasofya Cami'nin ibadete açılmasına doğrudan tepki gösteremeyip dolaylı vasıtalarla tenkit ve telin etmek onur ve omurga sahibi hiç kimseyle, hiçbir siyasi parti temsilcisiyle bağdaşmayacaktır. CHP bunun aksi istikametinde falsolu ve defolu bir siyaset anlayışına gömülmüştür. İP de aynı kulvarda bir ileri iki geri yol almaktadır."
Türkiye'nin küresel şantajlara diz çökmesini, düğme iliklemesini ima ve ihsas edenlerin Bizans'ın son dönem uzantıları olduğuna işaret eden Bahçeli, Bizans hayranlarının Türk milletinin büyüklüğü karşısında şaşkına döneceklerine, felç geçireceklerine inandığını bildirdi.
Bahçeli, şunları kaydetti:
"Bir Yunanlıdan daha fazla Yunanlı olan, bir Fransız'dan, bir ABD'liden, bir Rus'tan daha çok fanatiklik yapan, ezan sesi yerine kilise çanı dinlemeyi hasretle bekleyen kim varsa fetihle zulmü aynılaştıran alçaklardır. Bunlar dine karşı değil İslamiyet'e karşıdır. Hiç kuşkusuz aziz milletimiz her şeyin farkındadır. Ayasofya Cami'ni Müslüman gönüllerle buluşmasını engelleyecek bir fani de doğmamıştır.
15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü'nde, Ayasofya Cami'mizin ibadete açılmasını bir FETÖ projesi görenlerin kripto damarın içine gizlenmiş kopuklar olduğunu herkesin bilmesinde yarar vardır."
15 Temmuz şehidi 251 vatan evladına, terörle mücadele esnasında şehit olan kahramanlara, Ermenilerin saldırıları sonucunda şehit düşen Azerbaycanlı askerlere Allah'tan rahmet niyaz eden Bahçeli, gazilere sağlık, sıhhat, şifa ve uzun bir ömür diledi.
Bahçeli, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün kıyamete kadar baki kalacağını, bu konuda aziz milletin her şeyi göze alacağını belirtti.