Güncelleme Tarihi:
Erdoğan, açılışta özetle şunları söyledi:
MAZİMİZİ GELECEĞE TAŞIYORUZ
“Bir ruh şöleni ve diriliş ayı olan Ramazan’ı medeniyet değerlerimiz ve kadim tarihi birikimimiz açısından da silkinişe tahvil ediyoruz. Geçen hafta İstanbul’umuzun sembollerinden biri olan Büyük Çamlıca Camii Külliyesi’nde İslam Medeniyetleri Müzesi’nin açılışını gerçekleştirdik. Muhteşem mazimizi bugüne ve geleceğe taşıma insanımızla buluşturma adına çok önemli bir adımı atmış olduk. Bugün açılışını yaptığımız Ayasofya Fatih Medresesi’yle izleri silinmek istenen bir eseri daha hamdolsun yeniden şehrimize kazandırıyoruz.
Burası İstanbul’un fethinin akabinde Ayasofya’nın bitişiğinde şehrin ilk medresesi olarak hizmete açılmıştır. İlk müderrisi Molla Hüsrev olan medresede Ali Kuşçu da ders vermiştir. Ayasofya’yı asli kimliğinden kopararak müzeye çeviren zihniyet maalesef bu medreseye de tahammül edememiştir. Fatih’in vakfiyesi olan ve asırlarca ilim, irfan yuvası olarak hizmet veren bu tarihi medrese sessiz sedasız ortadan kaldırılmıştır. Oysa her vakfiye aynı zamanda bizlere tevdi edilmiş bir emanettir. Buna rağmen Türkiye bir dönem ne ecdat yadigarı eserlerin, ne kültür ve medeniyet mirasımızın korunması, yaşatılması noktasında iyi bir imtihan verememiştir.
TEK PARTİ ZİHNİYETİ
Özellikle tek parti zihniyetinin bu konuda sabıkası oldukça kabarıktır. Bu dönemde Batılılaşma adına yapılanlar hem milli bünyemizde, hem de milletimizin hafızasında çok derin yaralar açmıştır. Bizans hayranı, Batı’dan çok Batıcı, milletin değerleriyle kavgalı bu zihniyet binlerce yıllık kültür hazinemizin kıymetini de bilememiştir. Ayasofya, Fatih medresesinde olduğu gibi kimi zaman ihmalkârlıktan, kimi zaman gafletten, kimi zaman da rövanşist anlayışla tarihi eserler yıkılmış, içindeki yüzlerce nadide eser kaybolup gitmiştir.”
EĞİTİM YUVASI OLACAK
“HİZMETE açtığımız eser 86 yıl önce yıkılan medresenin o dönemki mimari özelliklerine ve malzemelerine sadık kalınarak yeniden ihya edilmiş halidir. Yaklaşık 4.5 asır boyunca sayısız âlimin yetişmesine vesile olan Ayasofya Fatih Medresesi bundan sonra da bir eğitim öğretim yuvası olarak hizmet verecektir. Fatih Sultan Mehmet Üniversitemize bağlı uygulama ve araştırma merkezlerinin faaliyet göstereceği medresemizde inşallah yarının âlim münevverleri, biliminsanları, araştırmacıları yetişecektir. Bu güzide eserin 13 ay gibi çok kısa sürede İstanbul’umuza ve ülkemize kazandırılmasında emeği geçen Bakanlığımızı, kurumlarımızı, yüklenicileri, işçisinden mühendisine, mimarına herkesi tebrik ediyorum.”
AĞAÇ KÖKLERİYLE YAŞAR İNSANLAR DA
ERDOĞAN medreseyle birlikte geleneksel sanatlar ve milli birlik sergisinin de açılışını gerçekleştirdiklerini belirterek şöyle konuştu: “Hat, tezhip, çini gibi, kadim estetik mirasımızın seçkin eserlerinin yer aldığı bu serginin de hayırlı olmasını diliyorum. Kıymetli misafirler rahmetli Cemil Meriç, çınarları görünce hemen o aklıma geldi. Aynen şu ifadeleri kullanıyor: ‘Ağaç kökleriyle yaşar, insanlar da.’ Böyle buyurdu. Milletleri yaşatan yıkıcı, yozlaştırıcı etkileri karşısında ayakta tutan kökler, kültür ve ilim alanındaki derinliğidir. Binlerce yıllık tarihi olan milletimizin çok yönlü köklü zengin ve renkli bir kültürel hazinesi vardır. Zaman ilerledikçe gelişen bu kültür hazinesi, yaşadıkları onca saldırıya ve yıkıma rağmen ecdadımızın asırlar boyunca var olmasını sağlamıştır. Son 20 yıldır attığımız adımlarla hem kadim değerlerimizi ihya etmeye hem de köklerimizle bağlarımızı güçlendirmeye çalışıyoruz.”
FATİH SULTAN MEHMET TARAFINDAN AÇILDI
KÜLTÜR ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce yeniden inşa edilen ve Ayasofya Yerleşkesi olarak özüne uygun şekilde kullanılmak üzere Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’ne tahsis edilen Ayasofya Fatih Medresesi 86 yıl sonra yeniden hizmette.
Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettikten sonra ilk iş olarak Ayasofya’yı camiye çevirdi ve Ayasofya’nın kuzeybatısında yer alan, papaz odaları olarak adlandırılan yapıyı da medrese olarak hizmete açtı. Zaman içinde medrese işlevini sürdüren yapı hemen her dönemde onarım çalışmalarından geçti.
Sultan Abdülaziz döneminde 1869-1874 yılları arasında yıktırılan ve eski medrese temelleri üzerine yeniden inşa edilen yeni medrese binası, Ayasofya’dan geriye çekilerek batı cephesinin hizasında hazırlanan projelere göre yapıldı.
‘ÖKSÜZLER YURDU’ OLARAK KULLANILDI
Son Ayasofya Medresesi, Daru’l-Hilafetü’l-Aliye Medresesi olarak kullanılırken, 1924’te, İstanbul Belediyesi tarafından Öksüzler Yurdu olarak değerlendirildi. 1934 yılında Ayasofya Müze olduğunda medrese bir süre daha Öksüzler Yurdu olarak kullanıldı. 1936 yılında harap olması ve kullanıma müsait olmaması sebebiyle yıktırıldı.
Rekonstrüksiyon sürecinde Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 19 Aralık 2012 tarih ve 1069 sayılı kararı ile restitüsyon ve rekonstrüksiyon projeleri uygun bulundu ve ardından yeniden inşa süreci başladı.
ÜNİVERSİTEYE TAHSİS EDİLDİ
Ayasofya Fatih Medresesi Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’ne Ayasofya Yerleşkesi olarak özüne uygun şekilde kullanılmak üzere tahsis edildi. Medresede, Ayasofya Araştırmaları Merkezi, Fatih Sultan Mehmet ve Dönemi Araştırma Merkezi, İslam Sanatları Uygulama ve Araştırma Merkezi, İslam Hukuku Araştırma Merkezi, Yazma Eserler Uygulama ve Araştırma Merkezi, Vakıf Araştırmaları Merkezi, Evliya Çelebi Çalışmaları Araştırma Merkezi, Görsel İletişim ve Tasarım Uygulama ve Araştırma Merkezi yer alacak.