Esma ÇAKIR/İSTANBUL
Oluşturulma Tarihi: Eylül 11, 2007 00:00
Muhtar Nazaryan, tam 72 yıldır Şişli’deki mütevazı atölyesinde, aralarında birçok ünlü de olan müşterilerinin ayakkabılarını elleriyle yaptı. Ama kriz geldi çattı. O eski müşterilerinden geriye parmakla sayılabilecek kadar az kaldı. Kirayı ödeyemedi, atölyesinden kovuldu. "Sanatım artık saygı görmüyor" deyip 82 yaşında 3 kez intiharı denedi.
TARLABAŞI’nda büyüyen Muhtar Nazaryan’ın babası Manuk Nazaryan bir nalburun yanında hamal olarak çalışıyordu. Kazandığı para, hem 3 çocuğunun okul masraflarına, hem de evi çekip çevirmeye yetmiyordu. Çareyi, oğulları Hayko, Mihitar ve Agop’u okuldan alıp 3 ayrı ayakkabıcının yanına çırak olarak vermekte buldu. Zaten Muhtar (Mihitar) karlı bir günde okula gittiğinde, fakirlikten yenisini alamayacağı ayakkabısının tabanı açılmıştı. Arkadaşlarının hepsi onunla dalga geçince, bir de öğretmeni o günlerde onu arka sıralara oturtturunca "Ayakkabıcı olup kendi ayakkabılarımı kendim dikeceğim" diye hırslanmıştı. Bu yüzden babasının bu kararı, onun için tam yerinde olmuştu.
NAZARYAN AYAKKABI
Küçücük elleriyle seve seve ayakkabıları kalıba koydu. Beyoğlu, Mis Sokak’taki ustası Mahmut Bey’in rızasıyla içindeki öfkeyi bastırmak için erkek ayakkabılarının her işiyle o uğraşmaya başladı. 25 kuruş da haftalık alıyordu. Söz verdiği gibi kendisine ayakkabılar yapmaya başladı. Bu işte pişince, 1953 yılında kendi atölyesini açtı. Bu atölye zamanla birçok ünlünün uğrak yeri olacak olan Sıraselviler Caddesi 65 Numara’daki "Nazaryan"dı. Bu arada ağabeyi Hayko da bu işte iyi dikiş tutturmuştu. O da 1956 yılında, yine çok meşhur olacak olan "Hayko Kundura"yı kurdu.
SAYAN’IN AYAKKABILARI
Muhtar Nazaryan, artık birçok ünlünün, siyasi eşlerinin ve gazetecilerin gözdesi olmuştu. Asıl adı "Mihitar" olan Muhtar Nazaryan bunun hikayesini, "Gazeteci-Yazar Refik Erduran’ın ablası Leyla Hanım da benim müşterimdi. Sık sık gelirdi. Bir gün bana, ’Adının telaffuzu çok zor. Sana Muhtar diyelim’ deyince onu kıramadım. Nüfus cüzdanımdaki adımı hemen Muhtar’a çevirdim" diye anlatıyor.
O günleri çok aradığını söyleyen Muhtar Nazaryan, "Seda Sayan şimdi hatırlamaz ama Maksim Gazinosu’nda ilk kez sahne aldığında kırmızı pabuçlarını ben yapmıştım. Ajda Pekkan, Gönül Yazar, Gülriz Sururi, Tiyatrocu Suzan Üstan, Nurhan Damcıoğlu, Adnan Menderes’in eşi Berrin Hanım, idam edilen Maliye eski Bakanı Hasan Polatkan’ın eşi Mutahhare, Türkan Sabancı, Gazeteci Necmettin Sadak’ın eşi, Erol Simavi’nin eşi. Saymakla bitiremem hepsine ayakkabı yaptım, iyi dostluklarımız oldu. Ama şimdi hiçbiri gelmiyor" diye özlemini dile getiriyor.
BENİM ÖLÜM FERMANIM
Uzun zamandır bu saydığı isimlerin hiçbiri uğramaz olmuş Nazaryan’a. Yaklaşık bir yıldır bu yüzden işleri çok kötü. Atölyesini kapatmak zorunda kaldı, kirasını ödeyemeyince mağazasından mahkeme kararıyla çıkarıldı. Ev sahibi ise evi boşaltması için bir haftalık süre verdi. "Sanatıma saygı duyuyor" dediği Zafer Sokak 42 Numara’daki bir dükkanın sahibi ona kucak açmış. Şimdilik burada tek tük de olsa üretime devam ediyor. Nazaryan, "Artık kimse sanata, sanatçıya önem vermiyor. Sanatçılık sadece sahnelere çıkmakla olmuyor. El emeği de sanattır. Ayakkabı yapamazsam öleyim daha iyi" diye çaresizliğini ifade ediyor. Nazaryan’ın ilk evliliğinden 3 çocuğu oldu ama ABD’de olan 3 çocuğundan hiçbiri onu aramıyor.