Avusturyalı çift Bozcaada’nın en iyi şarabını üretiyor

Güncelleme Tarihi:

Avusturyalı çift Bozcaada’nın en iyi şarabını üretiyor
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 26, 2003 21:17

Avusturyalı şampiyon patenci Hermann Gareis, İkinci Dünya Savaşı'nın ölüm ve yaşam arasındaki ince yolundan buz pateniyle kayarak geçti. Graz savunması için gönderilen çağrı kağıdı bir gün gecikince ölümden döndü.

Buz revüsü ile ülke ülke dolaşan Gareis, stilist eşi Ingrid ile 1962 yılında geldiği Türkiye'den bir daha ayrılamadı. ‘‘Huzuru bulduk’’ dedikleri Bozcaada'ya yerleşip şarap üreticiliğine başladı.

Bozcaadalılar'ın Hayri ve İnci olarak Türkleştirdiği çiftin hayatı, İkinci Dünya Savaşı'na tanıklık edip mutlu sona ulaşan ender hikayelerden. 26 Kasım 1928'de Avusturya'nın Graz şehrinde doğan Hermann (Harry) Gareis, orduda gemi mühendisi Friedrich Gareis ile Erika Gareis'in tek çocuğu. Birinci Dünya Savaşı’nın bıraktığı izlerle büyüyen Hermann, 11 yaşına bastığı yıl İkinci Dünya Savaşı'yla karşılaşmış.

HİTLER'İ UNUTAMAMIŞ

Hermann Gareis, 12 Mart 1938'de Almanlar'ın Avusturya'yı işgali sırasında Graz'da öğrenci imiş. Nisan ayında Adolf Hitler'i karşılamak için ailesiyle birlikte Graz Meydanı'ndaki kalabalığa katılan küçük Hermann, siyah Mercedes otomobilinin üzerinde Nazi selamı vererek geçen ufak tefek, bıyıklı adamı ömrü boyunca unutamamış. İşgal sonrası herkesin soy ağacı çıkarılmış. 10 yaşın üzerindeki bütün çocuklar gibi Hitler Jugend (gençlik) koluna alınan Hermann Gareis çok korktuklarını belirterek ‘‘Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Avusturya'yı işsizlik ve yoksulluk sarmıştı. O yüzden ekonomik açıdan güçlü olan Almanya'nın gelişi ilk başta insanları umutlandırmıştı. Ancak halk iş beklerken kamplara alınıp savaşa gönderildi’’ diyor.

Rus askerlerinin Doğu Cephesi'ni kırarak Graz'a 30 kilometre yaklaşması ile şehirde eli silah tutan herkes cepheye çağırılmış. 1 Nisan 1945'te 17 yaşındaki Hermann da yedek asker olarak bir kampa gönderilmiş. Ancak Hermann'ın çağrı kağıdı 24 saat sonra gelmiş. Bir gün önce cepheye giden okul arkadaşlarının çoğu hayatını kaybetmiş. O günleri anarken gözleri doluyor:

‘‘Çok şiddetli bir çarpışma olmuştu. Rus askerleri şehre girmeden durduruldu. Ben cepheye vardığımda çatışma bitmiş herkes bekliyordu. Çünkü gelen haberler savaşın her an biteceği yönündeydi. Bu sırada hastalandım. 8 Mayıs 1945'te savaş bitince Rus panzerleri işgalci olarak değil kurtarıcı olarak şehre girdi.’’

BUZ REVÜSÜ ŞAMPİYONU

5 yaşında başladığı buz patenine savaş nedeniyle ara veren Hermann Gareis, ülkede durumun düzelmesinin ardından tekrar spora dönmüş. Avusturya'nın efsanevi patencisi Karl Schaefer'den ders almış. Partneri Elli Staerck ile Avusturya Şampiyonu ve 1950 Dünya Şampiyonası'nda 6'ncı olmuş. 1951'de profesyonelliğe geçen çift Universal Revü Grubu’yla Avusturya, Almanya, İtalya ve Yunanistan'da, Kış Rüyası oyununu sergilemiş. Grup, 1955'te İtalyan menajerin ayrılmasıyla dağılınca Hermann ülkesine dönmüş. O günden sonra da buz üzerindeki şahane figürleri siyah-beyaz fotoğraflarda birer anı olarak kalmış.

Ingrid, Hermann'ı ilk kez 1946 Avusturya Şampiyonası'nda görmüş ve çok etkilenmiş. Ancak o zaman 7 yaşındaki Ingrid ile Hermann'ın yolları 9 yıl sonra kesişmiş. Graz Üniversitesi'nde Hukuk Eğitimi'ne başlayan Hermann Viyana'da karşılaştığı eski bir okul arkadaşına buranın en güzel kızları nerede diye sorunca kendini Hetzendorf Moda Okulu'nun verdiği partide bulmuş. Kenarda duran kızın menekşe gözleri ile derin göğüs dekoltesi Hermann Gareis'i yıldırım gibi çarpmış. Yakışıklı genç adamın ilgisini karşılıksız bırakmayan Ingrid ‘‘Dans ederken az daha içime düşecekti’’ diye anlatıyor o günü. Hálá süren aşklarının temeli işte o gece atılmış, 1958'de evlenmişler.

HAYRİ İLE İNCİ OLDULAR

Hukuk doktorasını tamamladıktan sonra bir madencilik firmasında çalışmaya başlayan Hermann 1962 yılında Türkiye'de açılan büroda görevlendirilmiş. Manyezit aramak için bir yıllığına Türkiye'ye gelen çift bir daha ayrılamamış. 33 yıl İstanbul, Maçka ve Tuzla'da oturan çiftin tek çocukları Oliver 1964'te İstanbul'da dünyaya gelmiş. 1995'te emekli olan Hermann ile Ingrid, bir arkadaşlarının daveti üzerine gittikleri Bozcaada'ya vurulup ikinci günü evlerinin bulunduğu arsayı satın alıp oraya yerleşmişler.

Çok iyi Türkçe konuşan 75 yaşındaki Hermann (Harry) ile 64 yaşındaki Ingrid, adalılar arasında Hayri ve İnci diye anılır olmuş. Adalıların sevgisinden etkilenen Gareis çifti birbirlerine bu isimlerle hitap eder hale gelmiş. Avusturyalı arkadaşlarına götürdükleri Türk şarabının beğenilmemesi üzerine kendi şaraplarını üretmeye karar veren Gareis'ler, taş evlerinin bahçesine ektikleri 300 kütük cabarnet sauvignon ile Ada'da yüksek kültürde üzüm üreten ilk kişi olmuş. Birkaç yıl içinde bağlarını 20 dönüme çıkartan Gareis çifti, şimdi evlerinin altına kurdukları küçük şarap imalathanesi ve mahzen ile istedikleri süper klas şarabı üretme peşinde. Pek içine sinmese de oğlunun ısrarı üzerine şaraplarına Maçka adını veren Hermann Gareis renkli hayatını anlattığı romanını bastırmaya hazırlanıyor.

Önemli olan iyi şarap üretmek

Şarap işinin büyümesi üzerine oğulları Oliver'in fikrine uyup Maçka Şarapçılık Şirketi’ni kuran çift kaliteyi yükseltebilmek için Avusturya'ya gidip uzmanlardan ders almış. Adalılara göre bölgenin en iyi şarabını üretiyorlar. Ancak bu Gareis çiftini tatmin etmiyor. Piyasaya girmek için istedikleri süper klas şarabı üretmeye Kuzey Adriyatik'te iklimi Bozcaada'ya benzeyen bir adadan getirdikleri 300 kök Zlatina üzümüyle, beyaz şarap üretimini de deneyen çift, ‘‘Bu bizim için bir hobi. Piyasaya gireceksek en iyisi ile girmek istiyoruz. Önemli olan çok değil iyi şarap üretmek’’ diyor.


ÜRETTİĞİ İLK İÇKİ YUMURTA LİKÖRÜ

Savaş sonrası Avusturya'da büyük yoksulluk yaşanmış. Bu günlerde birçok kişi gibi karaborsacılık yaptığını söyleyen Hermann Gareis, bazı eczacıların Ruslardan sakladığı alkolü alarak, aileden kalma tarifle yumurta likörü yapmaya başlamış. İlk ürettiği likör, şişede biriken gazın kaçmasını hesaplamadığı için bir gece içinde yarıya inince geri iade edilmiş. Ancak sonrakiler çok beğenilmiş ve ilk sermayesini bu sayede kazanmış. Gareis hálá yumurta likörü yapıyor ama satmak için değil biraz olsun o günleri anmak için.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!