Edip Emil Öymen eeoymen@hurriyet.com.tr
Oluşturulma Tarihi: Mart 14, 2008 00:00
Her aklına geleni Facebook’a yazanların başı dette. Yazdıkları, gün gelip, aleyhlerinde kullanılabilir. Zaten kullanılıyor da...
Bir Amerikan sigorta şirketi, kendisinden talep edilen bir ödemeyi yapmadan önce şöyle bir araştırdı: Talep edenlerin
diyet alışkanlıklarının "duygusal bir yanı" olup olmadığı hakkında MySpace veya Facebook’ta bir ifadeleri var mı diye baktı.
ABD’de bir kişi, kendisine cinsel taciz yapıldığını iddia etti. Ama acaba MySpace/Facebook’ta cinsel bakımdan "davetkar" pozları çıkmış mıydı?
Texas’ta bir sürücü, ölümlü kaza yaptı. Savcı, adamın MySpace hesabında "Ben alkolik değilim, ama içmeyi iş edinmişim" yazdığını buldu.
Emniyet, üniversiteler, okullar, şirketler MySpace/Facebook/Bebo türü sosyal paylaşım sitelerini tarıyor. Ve kim hangi konuda ne yazmış diye aranıyor. Gerek online güvenlik gedikleri gerekse kullanıcıların saflığı nedeniyle özel yaşamda kalması gereken bir sürü ayrıntı, siberalame yayılıyor.
California’da Otomobil Klubü’nün 27 çalışanı, meslekdaşları hakkında MySpace’de görüş belirtince işten atıldılar.
Florida’da bir emniyet müdürü (şerif) yardımcısı, MySpace’de göğüs meraklısı "sıkı bir içici" olduğunu yazdı. İşten atıldı.
İngiltere’de bir memur, çalıştığı şirket hakkında "Burada çalışmak berbat" deyince işten atıldı.
Las Vegas’ta Katolik eğitimi verilen bir okulda çalışan öğretmen, MySpace’de eşcinsel olduğunu yazınca işten atıldı.
Kanada’da bir şirketin çalışanları, şirket hakkında Facebook’ta olumsuz görüş belirtince işten atıldı.
Bir banka memuru, ailesinde acil bir durum olduğunu söyledi ama Facebook’daki sayfasında o gün eğlenmekte olduğu görülüyordu.
Örnekler çok... Kısaca şu denilebilir:
Sosyal paylaşımın sınırını bilmek gerekiyor. İnternet’e çıkan bilgi orada sürekli kalabilir. İ.Ö. (İnternet Öncesi!) dönemde de yapılan yayınlar eğer toplatılmazsa ve kamuya açık bilgi halindeyse, sürekli kalıyordu. Bilgi birikiminde değişen tek şey, bilgiye erişim hızının artmış olması. Eskiden arşivde kütüphanede aranılan bilgiye bugün İnternet’ten erişiliyor. Ama eğer oraya konulmuşsa!
İnsanlar "boş bulunup" en olmadık bilgileri İnternet’e koyuyor, hem de bunca ibretlik örneğe rağmen.
İngiliz tenisçiler David Rice ve Naomi Brady, bira içerken çekilmiş fotoğrafları İnternet’te yayınlanınca sponsorları parayı kesti. Hele Naomi hanımın durumu daha da berbattı. Yarı çıplak ve tahrik edici pozda resimleri de bulundu.
Oxford Üniversitesi’nde bazı öğrenciler, Facebook’taki fotoğraflarında birbirlerine traş köpüğü sıkarken, aptal salak şakalar yaparken görülüyordu. Üniversitenin olgun imajına ters düştükleri için ceza aldılar.
Bu sitelerin, iş ve eğitim başvuruları sırasında işveren ve okullar tarafından elenmeye başladığı da anlaşılıyor artık. Başvuru yapan adayın bu sitelerde adı sanı geçiyor mu? İngiliz Viadeo danışmanlık şirketi, İngiliz işverenlerin yüzde 62’sinin Facebook benzeri sitelerde araştırma yaptığını saptadı. Bazı işverenler, araştırmadan memnun kalmazsa başvuruyu hemen reddediyormuş.
Buna da çare var elbette. Her şeyin daha fenni olduğu ABD’de "Reputation Defender" (Saygınlık Kalkanı) adlı site, hakkınızda İnternet’te dolaşan kasıtlı/kasıtsız gerçek dışı bilgileri izliyor. Arzu ettiğinizi siliyor.