Avukatlar 1 hafta siyah kurdele takacak

Güncelleme Tarihi:

Avukatlar 1 hafta siyah kurdele takacak
Oluşturulma Tarihi: Nisan 05, 2011 12:25

5 NİSAN Avukatlar Günü nedeniyle, cübbelerine iliştirdikleri siyah kurdelelerle, Taksim’deki Cumhuriyet Anıtı’na çelenk bırakan İstanbul Barosu, "Savunmaya yönelik saldırıların, ihlallerin, tehditlerin yaşandığı bir ortamda, biz kutlayacak bir şey görmüyoruz. Ama bu, bizim suskun kalacağımız anlamına da gelmesin" dediler.

Haberin Devamı

İstanbul Barosu Yönetim Kurulu ve Avukatlar Dayanışma ve Hukuk Araştırmaları Vakfı, saat 10.00’da Cumhuriyet Anıtı’na çelenk koyup, saygı duruşu yaptı. İstanbul Barosu Başkanı, Doç Dr. Ümit Kocasakal, yaptığı açıklamada şunları söyledi:

"Gönül, bugünün coşku ile kutlanmasını istiyor. Ancak, maalesef bugün geldiğimiz noktada, avukata, mesleğe, meslektaşa, yapılan saldırılar, savunmanın içine düşürüldüğü durum, yargılamalarda savunmanın hiçe sayılması karşısında, yargı bağımsızlığının yok edildiği bir ortamda, biz kutlayacak bir şey göremiyoruz. Sizin de yakından takip ettiğiniz gibi, özellikle son günlerde avukata ve savunma mesleğine yönelik saldırılar tahammül edilemez boyutlara ulaştı. Yargılamalarda, özellikle özel yetkili mahkemeler olmak üzere avukatlık mesleği, neredeyse hiçe sayılmaktadır. Sanki sadece prosedürü yerine getirmek için, var olması gereken şekli bir unsur olarak görülmektedir. Başta Ceza Mahkemesi Kanunu olmak üzere, terörle mücadele gibi pek çok kanunda savunmayı kısıtlayan çok sayıda hüküm, maalesef hala varlığını korumaktadır. Dosyaya konulan gizlilik kararları ile avukat, birtakım delillere ulaşamamaktadır. Daha acısı savunmamın ulaşamadığı delilleri, savunma ertesi gün gazetelerden görebilmektedir. Silahların eşitliği prensibi bir yana bırakılmaktadır. Bunlar yetmiyormuş gibi, avukata birçok fiziki saldırı gerçekleştirilmektedir. Gene son günlerde, hepiniz gördünüz, yaşadınız, artık avukat açık açık tehdit edilmektedir.

ALENİYETE KAVUŞMAMIŞ KİTAP TASLAĞI İÇİN, AVUKATA GELİNDİ

Biliyorsunuz, bu aleniyete kavuşmamış kitap taslağı ile ilgili olarak, avukatlara gelinmiş, kendilerine bir savcılık talimatı tebliği edilmiştir. Mahkeme kararında hiç bulunmayan unsurlar, burada yer almaktadır. Avukat kitap taslağının kendilerine teslim edilmesi ile tehdit edilmektedir. Aksi halde, kendisine disiplin hapsi uygulanacağı belirtilmektedir. Halbuki bu kanuna açıkça aykırıdır. Kanunda, tanıklıktan çekilme hakkı olanlara bu hükmün uygulanmayacağı açıkça yer almaktayken, avukat da bu kişiler arasında yer almaktayken, bu şekilde bir tebligat yapılmaktadır. Yetmemektedir, arama kararı alınıp aksi halde gelineceği söylenmektedir. Bu kararın alınacağından nasıl bu kadar emin olunabildiği bir yana, bu da yetmezmiş gibi aksi halde avukat, müdafi, bunu teslim etmezse terör örgütüne yardım ve yataklıkla suçlanacağı yolunda tehdit edilmektedir. Dolayısı ile bütün bunları bir araya getirdiğimizde, gerçekten savunmaya yönelik tüm bu saldırıların, ihlallerin, tehditlerin yaşandığı bir ortamda, biz İstanbul Barosu olarak, kutlayacak bir şey görmüyoruz.

SAVUNMAYI SAVUNMAK, VATANDAŞIN HAKKINI SAVUNMAKTIR

Bize bu günü kutlatmıyorlar. Gördüğünüz gibi İstanbul Barosu 132 yıldır olduğu gibi, dimdik ayaktadır. Savunmaya, mesleğine, meslektaşına, yani cübbesine sahip çıkmaya kararlıdır. Herkes unutmasın ki, burada aslında sahip çıktığımız, bu cübbenin, meslektaşın yanı sıra, aslında vatandaşın ta kendisidir. Çünkü savunma hakkı, vatandaşın bir hakkıdır. Onun için gerekli olan bir haktır. Savunmayı savunmak, aslında aynı zamanda vatandaşın, hakkını, hukukunu savunmaktır. Biz kararlılıkla mücadeleyi sürdüreceğiz. Susmayacağız, yılmayacağız, hukuk devletini, yargı bağımsızlığını, savunma mesleğini sonuna kadar, savunacağız.

Bir hafta boyunca baro binasında, siyah bir bayrak asılı kalacak. Bunun yanı sıra, meslektaşlarımızı, bu hafta boyunca, savunmaya yönelik ihlalleri protesto etmek için, adliyelere siyah kurdele ile girmeye çağırdık"

BEŞİKTAŞ ADLİYESİ, KENDİSİNİ TÜRKİYE MAHKEMESİ GİBİ GÖRÜYOR

Bir gazetecinin "Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’ün, Ergenekon Davası’ndan alınması dava sürecini etkiler mi? yönündeki sorusuna Ümit Kocasakal, şu yanıtı verdi:,

"Mahkeme kadıya mülk değildir. Bunun yargılama sürecini etkileyebileceğini düşünmek bile, aslında durumun vehametini gösteriyor. Bu söylendiği zaman o soruşturmaların, sağlam, somut kanıtlardan, mülahazalardan ziyade, subjektif bazı mülahazalarla yürütüldüğü yönünde, ciddi bir kuşku uyandırırsınız. Bugüne kadar hiç mi atama yapılmadı? Bugüne kadar yürüyen soruşturmalardan, bir savcıyı alıp, başka bir yere verdiğinizde, dava sekteye mi uğradı? Burada böyle düşünülüyor. Önemli olan kişilerin değişmesi değil, zihniyetin değişmesidir. Burada esas olan artık ayrı bir hukuk haline gelmiş olan, savunmanın esas olarak hiçe sayıldığı, fazlalık gibi görüldüğü özel yetkili mahkemelerin derhal kaldırılması gerekir. Çünkü bunlar eski dönem DGM’lerin de çok ötesinde mahkemeler ve savcılıklardır. Bugünkü uygulamada, dikkat ediniz, özellikle İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı, kendisini Türkiye Savcılığı gibi, bu mahkemelerde kendisini Türkiye Mahkemeleri gibi görmektedir. Ciddi yetki ihlalleri yapılmaktadır. Esas olan budur" dedi.

Avukatlar dayanışma ve Hukuk araştırmaları Vakfı Başkanı Uğur Yetimoğlu da, "Siyasi iktidar ayak bağı olarak gördüğü yargıyı, kendine bağlamış olmanın rahatlığı ile hukuka aykırılıklara kayıtsız kalmaktadır. Savunma hakkını savunmaya devam edeceğiz" dedi.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!