Güncelleme Tarihi:
Rutgers Üniversitesi Newark’ın Kamu Sağlığı yönetimi Dekanlığı ve New Jersey Üniversitesi’nin Kamu Sağlığı Yönetimi Bölüm Başkanlığı’nı yürüten; Uluslararası Toplumsal Cinsiyet/Şiddet Konferansı için İzmir’e gelen Stark ile Ankara’da buluşuyoruz.
Türkiye’de her100 kadından 12’sinin şiddet gördüğünü ancak sadece 1’inin bunu başkalarına söyleyebildiğini belirten Prof. Dr. Stark, “Kadınlar, ilk kez şiddet gördüklerinde bunu açıklamıyor. Kadın üç dört kez şiddete uğradıktan sonra polise şikayetçi oluyor. Ancak polis ‘kadın abartmıştır’ diye yaklaşıyor. Yani şiddete değil, derecesine önem veriliyor” diyor.
Şiddet gördüğü için eşlerini öldüren 100’ü aşkın cinayet davasında uzman olarak görev yapan Stark, kişiler arası şiddet alanında yaptığı yenilikçi çalışmalarla uluslar arası üne sahip. Prof.Stark ile erkeklerin neden dövdüğünü, kadının neden sustuğunu; bu şiddetin nerede son bulacağını konuşuyoruz…
4 MİLYON KADIN VE ÇOCUK SIĞINMA EVİNDE…
40 yıldır bu konu üzerinde çalışıyorsunuz. Amerika’da kadına şiddette nasıl bir süreç yaşandı?
Stark: 1980’e gelindiğinde ABD genelinde sığınma evi sayısı 200’e ulaştı. Bugün ise 1000’i geçiyor. Bu evlerde hizmet verdiğimiz kadın ve çocuk sayısı ise neredeyse 4 milyon. Ne zaman bir sığınma evi açsak kadınlar gelir ve doldurur. ABD’deki tüm sığınma evleri doludur hatta kapasitesinin üzerindedir, bu dünyanın her yerinde her zaman böyledir.
Yaşadığımız yerin ilk sığınma evini açtıktan sonra ev içi şiddetin kadın sağlığı üzerinde etkisini araştırmaya başladık. Gördük ki sağlık merkezlerine gelen kadın yaralanmalarının en büyük nedeni ‘ev içi şiddet’. Ancak polis ve hastane kayıtlarında bu durum görünmüyordu. Doktor raporunda, yumruk yemiş, tekme atılmış, sopayla vurulmuş, diye geçiyor. Sanki bu tekmeler, yumruklar sihirle olmuş gibi. Sonra gördük ki hastaneye gelmesinin bir numaralı nedeni ev içi şiddet.
40 yıldır bu konunun hem hukuki hem sağılık unsurları üzerinde çalıştım. Genelde ev içi şiddet nedeniyle suçişleyen, eşlerini öldüren kadınlar için çalışıyorum. Mahkemede neden bu suçu işlediğini anlatmaya çalışıyorum, ceza sisteminde hukuki açıdan onlara yardımcı olmaya çalışıyorum.
KADIN UTANIYOR, ÇÜNKÜ…
Türkiye’de kadın ailesinden, çevresinden utandığı için şiddet gördüğünü kimseye söylemiyor, polise gitmiyor. Zaten gitse bile ‘kocandır, döver de sever de’ denilip evine gönderiliyor. ABD’de durum nasıl?
Stark: Dayak yiyen, kocasından taciz gören pek çok kadın utanıyor. Çünkü ailesinin ve çevresinin böyle bir adamı tercih ettiği için onu kınamasından korkuyor. Kendisinin dayak yemesinin, taciz edilmesinin sıra dışı bir durum olduğunu sanıyor.Oysa bu sadece onun değil, dünyanın her yerinde pek çok kadının başına geliyor. Her tür erkek dövebiliyor, her tür kadın şiddete maruz kalabiliyor.
LİDER DE DÖVÜYOR AVUKAT DA... ÖDÜLLÜ GAZETECİ DE MİMAR DA DAYAK YİYOR
Daha çok ekonomik zorluk içinde olan erkekler mi dövüyor. Ya da ekonomik gücü olmayan, eğitim seviyesi düşük kadın mı dayak yiyor?
Stark: Bazı yerlerde, erkeğin işsiz olduğu ailelerde şiddet daha çok görülebiliyor. Ama aynı şekilde yetkili pozisyonda bulunan erkekler, öğretmen olsun, polis olsun, avukat, doktor ya da lider, bakan olsun eşlerini dövebiliyor, taciz ve şiddet uygulayabiliyor. Bu çok yaygın bir durum.
Hangi kadınlar dayak yiyor?
Stark: Ödüller kazanmış gazeteci, borsa simsarı, siyasetçi, avukat, doktor, mimar, mühendis hatta üniversite dekanı kadınlar bile dayak yiyor, eşlerinden taciz görüyor.
SARAYIN SULTANI OLMAK İÇİN DÖVÜYOR
Peki şiddet uygulayan bu erkeklerin psikolojik sorunları mı varya da dayak yiyen kadınların?
Stark: Ne şiddet uygulayan erkek ne de şiddet gören kadın, diğer erkek ve kadınlara göre daha psikolojik sorunlara sahip. Aksine bu tür şiddete maruz kalmış kadınların, diğer kadınlara göre daha güçlü olduklarını görüyoruz. Hatta şiddet uygulayan erkeği tehdit bile ediyorlar. Kadının gücü ve bağımsızlığından korkan erkek bu duruma bir son vermeye çalışıyor. Böylece erkek, o sarayın sultanı, kralı olabilsin. Çünkü ev içi şiddet sadece şiddetle ilgili bir mesele değil.
Benim araştırmamın önemi de bu zaten; aile içi şiddetin aynı zamanda kontrolle ilgili olduğunu gösteriyor çalışmalarım. Bu kontrolden kastım; örneğin kadının para kazanmasına engel olmak ya da elinden parasını almak gibi kontrol sağlamak. Kadının her gün davranışlarını düzenlemek, nasıl giyineceği, kiminle görüşüp kiminle görüşmeyeceği gibi… Bu tür erkekler kadını tecrit etmeye, yalnızlaştırmaya çalışır.
O nedenle bu adamın uyguladığı fiziksel şiddet kadar; kadının kendi için ne yapmasına engel olduğu da önemlidir.
ABD’de şiddet gören kadın nasıl korunuyor?
Stark: ABD’de bir erkek kadına şiddet kullanırsa, kadınınbu durumdan kurtulmak için pek çok imkanı var. Karısına şiddet uygulayan erkek tutuklanır, kadın mahkeme tarafından koruma altına alınır. Tabii ki mükemmel değil; ama Türkiye’ye göre daha iyi.
Kadın şiddetten uzak, güvenli bir yerde olsa bile erkek, parasını elinden alabilir, para kazanmasına engel olabilir. Araba kullanmasına engel olabilir. İş yerinde taciz edebilir. Kadının ebeveynlerini rahatsız edebilir. Tehdit edebilir, takip edebilir. Yani erkeği terk etmek ya da onu evden çıkarmak kadını korumaya yeterli olmayabilir. Aslına bakarsanız ABD’de ev içi şiddet nedeniyle öldürülen pek çok kadın, partnerleri ile birlikte yaşadıklarında değil onlardan ayrıldıktan sonra öldürüldü.
Şiddet gören kadın neden bu duruma katlanmaya devam ediyor? Neden susuyor?
Stark: Asıl erkek neden bu ilişkiye devam ediyor, diye sormak gerekli. O. J. Simpson eşi Nicole Browne’dan ayrıldığı zaman “Eğer ben ona sahip olamazsam kimse sahip olamaz” demişti. Bu tür erkekler ayrıldıktan sonra, başka biriyle evlenseler bile o kadını tehdit etmeye devam edebiliyorlar.
Bu şiddete son vermek için ne yapmak gerekiyor?
Stark: Önümüzde yapmamız gereken büyük bir iş var: Erkekleri yeniden eğitmek. Erkeklik, tanımlamasını değiştirmelerini sağlamalıyız. Erkekliğin, kadınlara mallarıymış gibi davranmak olmadığını öğretmemiz lazım. Erkek, evde yemeği, temizliği yapan, para kazanan bir kadın olmasını kendine tanınan bir ayrıcalık olduğunu sanıyor. Bu ayrıcalıkları savunmak için de kadın üzerinde kontrol kurmaya kalkıyor.
Kadına şiddet, erkek ya da kadın meselesi değil; insan hakları meselesidir. Eşitlikle ilgili insan hakları.
ERKEK DE YEMEK VE TEMİZLİK YAPMALI
Kadın ve erkeğin eşit haklara sahip olduğunu anlatmak için ne gerekiyor peki?
Stark: Üç şey gerekiyor. Birincisi bu konuda erkeğin yeniden eğitilmesi gerekiyor. Onlara şunu öğretmeliyiz; erkek olmanın tanımı, yaptıkları işten gelmeli; başka insanlar üzerinde kontrol sağlamaktan değil.
İkinci olarak; bir erkek kadınlar ve çocuklar üzerinde kontrol sahibi olmaya çalışıyorsa, onlara kendi mülküymüş gibi davranıyorsa toplumun tüm gücüyle ona yaptırım uygulaması gerekir. İlla hapse atılmasından söz etmiyorum. Geleneksel toplumlarda bunlara yaptırım için pek çok yol vardır; örneğin toplumsal baskı, toplumsal dışlama.
Üçüncüsü ise kadınlar erkeklerle tamamen eşit olana kadar sistemi değiştirmedikçe bu tür önlemlerin hiç biri işe yaramaz. Ne eğitim ne yaptırımlar. Kadınlar erkeklerle tamamen eşit hale gelmedikçe bu durum devam edecektir.
Ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel etkinliklerde kadınlar erkekler kadar müdahil olana, erkeklerle mutlak eşitlik içinde olana kadar ve kadın olarak kadınlıklarıyla da uyumlu olabildikleri zaman biter bu şiddet. Bu sözlerim kadınları erkekleştirmek anlamına gelmemeli .
Kadın ekonomik hayatta, siyasette, toplum içinde erkekle eşit olup da kendi evinde köle durumunda olamaz, olmamalı. Bu yüzden de kişisel yaşamları da değiştirmemiz gerekiyor. Kadınlarla erkekler temizlik yapmalı, yemek pişirmeli babalık yapmalı ama bu bir gecede olmaz.
Reklamlarda kadın başkan da olmalı, erkek başkan da eve gidip temizlik yapmalı.
http://www.twitter.com/ayselalp