Avukat Elçi: Toplu mezar orada duruyor, izin versinler 2 dakikada gösterelim!
Güncelleme Tarihi:
1994’te korucu olmak istemeyen iki köyün cezalandırıldığı olayla ilgili olarak yeterli soruşturma yapılmadığı iddia ediliyordu. Türkiye ise saldırının PKK’nın işi olduğunu savunuyordu. AİHM kararı Türkiye’de soruşturma devam ederken geldi. Olaydan 9 yıl sonra yakınlarını kaybeden köylülerin başvurduğu avukat Tahir Elçi soruşturma sürecini ve AİHM kararını şöyle değerlendirdi:
DOSYA YILLARCA ASKERİ VE SİVİL SAVCILIK ARASINDA TUR ATTI
“1994 yılında iki köy uçaklar tarafından bombalandı. Bombalama devam ettiği için köylüler 40’ı aşkın çocuk, kadın, yaşlı yakınlarının cesetlerini topluca gömüp kaçtılar. Köylüler 2003’te geldiler bana. Şikayetlerimizi yaptık fakat dosya askeri savcılık ve Diyarbakır savcılığı arasında gidip geldi. Soruşturma etkili yürütülmeyince 2006’da AİHM’e gittik. Genelkurmay olay tarihinde bölgeye hava faaliyeti olmadığını iddia ediyordu. 2010’da sivil havacılık genel müdürlüğünden gelen belgelerle bombalamayı yapan uçakların marka, ad, ayrılma saati, silah yükü ve bombalama yerinin koordinatları ortaya çıktı, bizim iddialarımızı doğrulandı. Genelkurmay da bu belgeler üzerine uçuş ve bombardımanları mecburen kabul etti. Resmi makamlar bu kez pilotların ve onlara emir verenlerin isimlerinin belirlenemediğini öne sürdüler.
O TOPLU MEZARI 2 DAKİKADA GÖSTERİRİZ
Dosya halen Diyarbakır özel yetkili savcılığında. AİHM kararı son derece önemli. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) insan hakkını düzenleyen 2 ve 3. maddelerinin hem doğrudan, hem de etkili soruşturma yönünden ihlal edildiğini söylüyor. Bu kararın 90’lı yıllarda, Güneydoğu’da sivillere karşı işlenen suçların ve hak ihlallerinin etkili şekilde soruşturulmasına vesile olacağını umuyoruz. Zaman aşımına uğramadan AİHM’in bu tespit ve çıkarımları gözetilerek soruşturmanın sonuçlanmasını bekliyoruz. Bu kararı soruşturma makamlarına sunacağız. Uluslararası sözleşmelerin icrası gerekiyor. Toplu mezar 19 yıldır açılamadı. Kendimiz gidip kazamayız, bölgede güvenlik sorunu var. Savcılığın istemiyle yapılması gerekiyor. Bugüne kadar taleplerimiz reddedildi. O mezar orada duruyor. İzin verilsin 2 dakikada gösteririz. AİHM’in benzer kararı, Silopi kayıpları Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz soruşturmasını hızlandırmıştı.
NE OLMUŞTU? MENŞEİ BELİRLENEMEYEN PATLAMALAR!...
Güneydoğu’da PKK’ya karşı askeri operasyonların yoğun olduğu dönemde 26 Mart 1994 günü Şırnak’ta Cudi Dağı eteklerindeki Kuşkonar ve Koçağılı köyleri tanık ifadelerine göre iki uçak ve bir helikopter tarafından bombalandı. Saat 11.00’de başlayan bombardıman bittiğinde yüzlerce kişinin yaşadığı iki köyde 38 kişi hayatını kaybetti. 13 köylü yaralandı. Köylerde yaşayanların uçakları ayrıntılarıyla tanımladıkları ifadelerine rağmen Genelkurmay iddiaları reddetti. Köylüler yakınlarını topluca defnedip batıya göç etti. Olayla ilgili ilk açıklamada saldırıyı PKK’nın gerçekleştirdiği öne sürüldü. Olay 1994’te Meclis’e taşındı. İçişleri Bakanı, “Eylem hazırlığı içindeki bin kişilik terörist grupla ilgili ihbar üzerine Stoker Tepe ile Kuşkonar Köyü’nün kuzeyindeki kayalıklara hava harekâtı düzenlenmiştir” dedi. Genelkurmay da “O gün bölgede uçmadık” diyerek köyün bombalandığını yalanladı. Hava Kuvvetleri aynı yönde evrak gönderdi. Tanık ifadelerinde yer alan uçakların izi yıllarca sır olarak kaldı. 12 yıl sonra 2. Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığı, 2006/260 sayısıyla soruşturma açtı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, iddiayı 2008’de Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na sordu. Diyarbakır’daki 7. Ana Jet Üs Komutanı Hava Pilot Tuğgeneral Kazım Öndül, savcılığa “Söz konusu tarihte üssümüzde uçuş faaliyeti yürütüldüğüne dair bir kayıt bulunamamıştır” yanıtını verdi. 2. Hava Kuvvet Komutanlığı da aynı yönde cevap verdi. İki yıl süren soruşturmanın sonunda görevsizlik kararı verilirken olay, “Menşei belirlenemeyen patlamalar” olarak ifade edildi.