Güncelleme Tarihi:
TOPUNUZ ‘EVET’ DESE NE YAZAR
“Eğer mülteci sorunu olmazsa inanın bana bu ülkelerdeki insani dramların dünyada gündeme gelme ihtimali neredeyse yoktur. Kapaklarda yer aldı, Aylan Bebek, ardından Ümran bebek yer aldı, peki acaba sadece Türkiye’de 3 milyonu aşkın mültecinin olduğu dünyanın değişik yerlerinde bu tür mültecilerin olduğu dünyamızda sorun sadece Aylan bebek midir, sadece Ümran yavrumuz mudur? Değil. Çünkü şu anda dünyada milyonlarca Aylan bebek cevap bekliyor, şefkat bekliyor, merhamet bekliyor, onlara yönelik atılan bir adım var mı? Yok.
KURUSIKI TEHDİTTEN ANLAMAYIZ
Atılan adımı söyleyeyim, ‘Türkiye Avrupa Birliği’ne girsin mi, girmesin mi?’ Niye? Erdoğan doğru açıklamalar yapıyor. Toplanmışlar 30-40 kişi verilen o bildiriye ‘Hayır’ diyor, 400-500 kişi ‘Evet’ diyor. Topunuz dese ne yazar? Hiçbir zaman siz insanlığa dürüst davranmadınız, insanlara doğru bakmadınız, Aylan bebekleri Akdeniz kıyılarında sahile vurduğu zaman oradan gelip siz almadınız. Ümran bebekleri siz almadınız, 3 milyon, 3,5 milyon mülteciyi bu ülkede besleyen biziz, verdiğiniz sözleri yerine getirmediniz. Kapıkule’ye 50 bin mülteci dayandığı zaman feryat ettiniz ‘Acaba Türkiye sınır kapılarını açarsa ne yaparız’ demeye başladınız. Bana bak eğer daha ileri giderseniz bu sınır kapıları da açılır bunu da bilesiniz. Öyle kurusıkı tehditlerden ne ben anlarım ne de bu millet anlar, bunu da bilesiniz.
BURADAN ADALET ÇIKMAZ
Yetti artık, yetti bu aldatmaca. Ey 5 daimi üye gelin deyin ki, ‘BM’nin şu anda reforme edilmesi lazım, güncellenmesi lazım.’ Hepsi daimi üye olacak, geçici üye olmayacak. Her dinden her kıtadan, her ırktan temsilciler olacak. 5 daimi üye, kıtalarını temsil ediyor. Diğer kıtalardan temsilci yok. Müslümanlar orada temsil edilmiyor. Müslümanların derdini kim anlatacak, savunacak? Buradan adalet çıkmaz. Adalet köşeye sıkışan bir kavram değildir.
BİRİLERİNDEN KORKMAMAK LAZIM
Dünya 5’ten büyüktür. Bunu hep birlikte savunmalıyız. Birilerinden de korkmamak lazım. Dünyadaki maalesef ülkeler acaba biz böyle bir şey söylersek filanca ülke ne der? Böyle düşündüğünüz zaman netice alamazsınız. Ömür boyu korkuyla yaşamaktansa bir gün adam gibi yaşa ama kadınları tenzih ediyorum, ayrım yapmıyorum. Korkup susarsak ecdadımıza da geleceğimize mahcup oluruz. Dünya 5’ten büyüktür diyerek yola devam ediyoruz.
TEHDİT EDİYOR, ZAVALLIYA BAK
Avrupa Birliği’ni uyarırken milletimiz ve tüm insanlık adına yürüttüğümüz bu adalet mücadelesinin şahsımıza ve ülkemize bir bedeli olduğunun gayet iyi farkındayız. Ama ne yazık ki ülkemdeki ana muhalefet partisinin başındaki ‘Bu bir yaptırımdır, bunu başka yaptırımlar takip edecektir’ diyerek tehdit ediyor, zavallıya bak. 53 yıldır bu ülkeye Avrupa Birliği’nin kapısını açmayanlar yaptırım mı uyguluyor? Eğer yaptırım uyguluyorlarsa ne oldu? Battık mı, bittik mi, çöktük mü? Dimdik durduk. Şu 14 senede Türkiye’yi aldığımız yerden nereye getirdiğimiz ortada. Evelallah dik duracağız, yolumuza devam edeceğiz.”
ERDOĞAN BU ZİHNİYETE KARŞI DİKTATÖR
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan programının ardından Sancaktepe’ye giderek Hacı Fatma Fitnat Hanım Camisi’ni hizmete açtı ve cuma namazı kıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan daha sonra Sancaktepe’de inşa edilen Prof. Dr. Necmettin Erbakan külliyesinin de açılışını gerçekleştirdi. Buradaki konuşmasında da AP’nin müzakerelerin dondurulmasıyla ilgili kararını eleştiren Erdoğan özetle şunları söyledi: “Siz zaten 53 senedir bu kararları alıyorsunuz ya, 53 sene. Bu kararda ellerini kaldıranlar, hayır diyenler, evet diyenler. Sayıya bakıyorsun hayır diyenler 36 tane. Evet diyenler maşallah baya da fazlaymış. Bak hani diktatör dediğiniz bir Erdoğan var ya. Bu Erdoğan bu zihniyete karşı diktatördür. Ama samimi olanlara karşı müşfiktir, merhametlidir.”
'KÜÇÜK YAŞTA EVLİLİK KÜLTÜRÜ DEĞİŞMELİ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün eşi Emine Erdoğan ile birlikte, Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı işbirliğiyle düzenlenen 2. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nin açılışına katıldı. Erdoğan’ın konuşması alkış toplarken birçok katılımcı da cep telefonlarıyla çekim yaptı. Zirve nedeniyle toplu fotoğraf çekilirken, bir genç de koşarak sahneye çıktı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sarıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın buradaki konuşmasından öne çıkan satır başları ise şu şekilde;
Tartışmalar üzerine dikkatimi çeken bu kanun değişikliği teklifinin, yeterince özenli hazırlanmadığını ve belirsizlikleri sebebiyle istismara açık bulunduğunu gördüm. Bunun için de toplumsal taleplere karşılık vermek için atılan bu iyi niyetli adımın maksadının dışında istismarlara yol açmayacak şekilde daha hassas biçimde değerlendirilmesi gerektiğini ifade ettim. Hükümetimize ve Meclisimize hatta toplumumuza söz konusu kanun değişikliğinin mevcut haliyle çıkartılması yerine daha geniş bir mutabakatla ele alınmasını tavsiye ettim.
GENİŞ MUTABAKATLA GELECEK
Hükümetimiz de bu doğrultuda gerekli adımları atarak değişiklik teklifinin geri çekilmesini kararlaştırdı. İnanıyorum ki geniş mutabakatla yeniden parlamentomuza gelecektir.
Siyaset mekanizması ve siyasetçilerin sorumluluğunda faaliyet gösteren kurumlar, elbette sorun çözme yeridir, sorun çözme makamıdır.
Ülkemizde yasaların izin verdiği yaşın altında evlilikler ve bunlardan kaynaklanan sıkıntılar söz konusuysa çözümü için gereken adımlar mutlaka atılmalıdır. Bu adımlar öncelikle sosyal ve kültürel bilinci arttırmaya yönelik olmalıdır.
TOPLUMDA ANLAYIŞ DEĞİŞİKLİĞİ
Şayet kanuni yaş sınırının altında evlilik kültürü mevcutsa, siz istediğiniz kadar kanun çıkartın, istediğiniz kadar ceza verin bunun önüne geçemezsiniz. Demek ki öncelikle toplumda bu yönde bir anlayış değişikliğini yerleştirmek gerekiyor, bunun adımlarının atılması gerekiyor. Bu görev de hükümet ve devletle birlikte tüm sivil toplum kuruluşlarına, medyaya, ailelere düşüyor. Özellikle altını çizerek ifade ediyorum, örflerde, adetlerde, geleneklerde kadının istismarıyla ilgili ne varsa bunların hepsinin de aynı zamanda inancımıza, kadim kültürümüze aykırı unsurlar olduğuna inanıyorum.
KADINLARA ADALETSİZLİK
Bu yanlışları ayıklamak, düzeltmek, değiştirmek, hepimizin ortak görevidir. Yasama, yürütme ve yargı organlarının, sivil toplum kuruluşlarının bu çerçevede her türlü çabayı göstermesi şarttır, öyle yapıldığına da inanıyorum. Ancak bunu yaparken, mücadelemizin ilkelerini doğru koymazsak, istismarı özendiren, meşruiyeti baskılayan bir konuma düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalırız. Hükümetimizden ve bu alanda çalışan resmi, sivil tüm kurumlarımızdan kadınlarımıza yönelik adaletsizliklerle mücadele konusunda öncelikle ilkeleri doğru koymalarını bekliyorum.